Latin Amerika ve Karayiplerde Ekonomik Entegrasyon, İşbirliği ve Kalkınma



Yüklə 15,87 Kb.
tarix04.02.2018
ölçüsü15,87 Kb.
#23965

23-25 Eylül 2010 2. Türkiye-Latin Amerika ve Karayipler Kongresi
“Latin Amerika ve Karayiplerde Ekonomik Entegrasyon, İşbirliği ve Kalkınma”


1- 2. Türk-Latin Amerika ve Karayipler Kongresi 23-25 Eylül 2010 tarihleri arasında Ankara’da gerçekleştirilmiş, son derece yapıcı ve samimi bir ortam içerisinde cereyan etmiştir. Kongre TASAM (Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi) tarafından LAMER( Ankara Üniversitesi Latin Amerika Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi) işbirliği ile  Ankara Üniversitesi Rektörlüğü Yüzüncü Yıl Toplantı Salonu’nda icra edilmiş, “Latin Amerika’da Ekonomik Entegrasyon, İşbirliği ve Kalkınma” ana teması üzerine odaklanmıştır.

2- Latin Amerika ve Karayipler bölgesinden 33 ülke ve 530 milyon nüfusu temsilen “Diplomat” ve “Bürokrat” Düzeyinde protokol katılımı olan Kongre’de 2 gün boyunca 34 katılımcı konuşmacı tarafından “Latin Amerika ve Karayipler’de Ekonomik Entegrasyon ve Kurumsallaşma”, “Latin Amerika ve Karayipler’de Entegrasyon Kurulışları” , “Latin Amerika ve Karayipler-Türkiye arasında Kalkınma Alanında İşbirliği” ile “Türkiye-Latin Amerika ve Karayipler’de Entegrasyon Kuruluşları ve İşbirliği Perspektifleri”  başlıkları altında pek çok akademisyen ve uzman sunum yapmıştır.

3- Günümüzde ülkeler ve kıtalar arasındaki mesafeler küçülmüş ve etkileşim artmıştır. Bu durum Türkiye gibi LAK (Latin Amerika ve Karayipler) ülkelerini de giderek küresel gelişmelere karşı daha duyarlı hale getirmiştir. Bu durum sonuç olarak yeni uluslararası denklemlerin şekillendirilmesinde Türkiye ve LAK ülkelerinin bölgesel ve küresel alanda önemli roller üstlenmelerine neden olmuştur. Çok boyutlu şekillenen dünya dengeleri ve rekabeti içerisinde Türkiye için LAK ülkeleri, LAK ülkeleri içinse Türkiye çok önemli bir fırsat alanı olarak şekillenmektedir. Tüm bu değişim sürecinde ancak uluslar arası çok boyutlu işbirliği ile etkileri azaltılabilecek belli başlı meydan okumalar olduğu da ortadadır.

    -Türkiye ve LAK ülkeleri Batılı ülkelerle ilişkilerinde tarihin ağır yükünü birlikte taşımakta, ekonomik bağımsızlık, güvenlik, savunma ve demokratikleşme gibi konularda benzer sorunlar yaşamaktadırlar. Türkiye ve LAK ülkelerinin bu meydan okumalarla mücadele konusunda kendi iç sorunları ile birlikte, dış müdahalelerin varlığı, siyasi ve güvenlik süreçlerini daha da karmaşıklaştırmaktadır.

   -Soğuk Savaş’ın ardından “Dehşet Dengesi” ortadan kalkmış, buna mukabil yeni bir denge oluşmamıştır. Bu durum, bir yandan söz konusu ülkelerin gelecek projeksiyonları ile ilgili seçeneklerini artırırken, diğer yandan belirsizlikleri ve riskleri de artırmıştır.

   -Bireysel, toplumsal ve uluslararası düzeyde kaynaklara erişimde adaletsizliğin ve dengesizliğin büyümekte oluşu yönetimlerin ve uluslararası kurumların meşruiyetini tartışılır hale getirmektedir.



   -Uluslararası başat güçler tarafından uygulanan tek taraflı askeri yöntemler güvenliği ve meşruiyeti daha kırılgan hale getirmektedir.

4- Türkiye ve LAK ülkelerinin Dünya politikasında aynı yönde eğilim ve birlikte eylem yeteneğine ulaşılabilmesi için ortak değerlere, geçmişe dayalı dostane ilişkilere vurgu yapılmalıdır. Bu noktada, ilk adımların ülkeler ve halklar tarafından atılması gerekmektedir. Ekonomik ve siyasi kuruluşların faaliyetlerinin eşgüdüm sağlanarak aynı yönde yürütülmesi, birlikteliğin alt yapısını hazırlamak notasında yaşamsal bir önem taşımaktadır. Kamu diplomasisinin ön plana çıktığı günümüzde gerçekleştirilecek olan sosyal ve kültürel faaliyetler siyasi ve ekonomik ilişkiler için somut bir altyapı oluşturacaktır. Bu altyapı kurumsallaştırıldığı takdirde Türkiye için Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023’te LAK bölgesi  70 milyar dolarlık dış ticaret hacmine ulaşmak mümkün bir hedef olacaktır. 

5- Bölgesel kuruluşların iş birliği ve bunun kurumsal hale getirilmesi, bu toplantının amaçlarından sayılmaktadır. Bu konu son derece önem arz etmektedir. Çünkü kurumsallaştırma, iş birliğinin ve aynı yönde çalışmanın ilk şartlarından biridir. İş birliği imkanlarının ve alanlarının genişletilebilmesi için tüm imkan ve kapasitelerimizi kullanmamız gerekmektedir. Bu imkanlar siyasi, ekonomik, kültürel ve bölgesel kurumlardaki başarıları kullanma şeklinde olmalıdır.

6- Türkiye ile LAK ülkeleri arasında adli yardım antlaşmalarının akdedilmesi ve var olanlara işlerlik kazandırılması yaşamsal bir öneme sahiptir. Yatırımların sürekliliğinin sağlanması için öncelikle yatırımcıların hukuki haklarının güvence altına alınması, korunması ve iyileştirilmesi gerekmektedir. Yatırımların “karşılıklı” nitelik taşıması, LAK bölgesinde ekonomik faaliyetlerin daha sağlam temelde gelişmesine büyük katkı sağlayacaktır. Geçmişten bu yana devam eden her ticari engel ortadan kaldırılmalıdır. Yapılacak yatırımlar ve ekonomik faaliyetlerle ilgili ruhsat, lisans, gümrük, korumacılık ve vergi gibi konularda problemler çözümlenmelidir. Bu konularda karşılıklı olarak acil çözümler bulunmalıdır.

7- Bölge ile ilgili bütünleşme üzerine çeşitli şüpheler mevcuttur. Latin Amerika ülkeleri olarak Avrupa ülkeleri ile ekonomik ve kültürel açıdan ilişkilerin geliştirilmesi düşünülmektedir. Buna karşın son dönemde karşılıklı sorunların yoğunluğu da dikkat çekmektedir. Öte yandan ABD ve AB’nin dış müdahalelerinin de bölgedeki entegrasyon üzerinde olumsuz etkileri bulunmaktadır. Bunun yanı sıra iç sorunların barış çerçevesinde çözümü kalkınma açısından büyük önem arz etmektedir.

8- Latin Amerika’daki Entegrasyon süreci hassas bir dönemden geçmektedir. Bunun en temel nedeni, bölge ülkeleri arasındaki örtüşmeyen hassas dış politikalardır. Dolayısıyla mevcut sorunların ele alınması ve bu süreçte iş birliğinin artırılması gerekmektedir. Milliyetçilik teması bölgesel yapıyı önemli ölçüde etkilemektedir. Bölge ülkelerinin sorumluluk almak istememeleri bölgedeki bütünleşmenin önünde ciddi bir sorun olarak durmaktadır.

9- Bilindiği gibi, AB entegrasyon sürecinde Fransa-Almanya ekseni ve bu iki ülke arasındaki ilişkilerin niteliği kilit önem arz etmektedir. LAK bölgesindeki entegrasyon sürecinde de Fransa-Almanya ekseni benzeri bir eksene ihtiyaç vardır. Bu eksenin oluşumunda Brezilya - Meksika ilişkilerinin geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır.

10- Bölgedeki ekonomik bütünleşme örneklerinin olumlu yanlarının göz önünde bulundurularak mevcut eşitsizliklerin ve sorunların giderilmesi gerekmektedir. Ticari anlamda atılan adımlar için kültürel ve sosyal alandaki politikaların da uyumlaştırılmasının gerekliliğine inanılmaktadır.

11- Kurumsallaşan politikaların sosyalleştirici birer araç olarak kullanılması büyük önem arz etmekte ve genel bir bütünleşme için söz konusu entegrasyonların başarılı örneklerinin baz alınması gerekmektedir.

12- Latin Amerika’da 19. Yüzyılın ortalarından itibaren hızlı bir nüfus artışı dikkat çekmektedir ve metropollerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Buna karşın söz konusu metropollerde istihdam, konut ve çevre sorunları dikkat çekmektedir. Bunun yanı sıra söz konusu sorunların önemli bir sonucu olarak son dönemde suç ve şiddet eğilimlerinin artması ciddi bir sorun arz etmektedir. Bu türden sorunların azaltılmasına katkı amacıyla ilgili ülkelerle Türkiye arasında teknik işbirliği ve yapıcı diyaloglar geliştirilmesi ilişkileri güçlendirecektir.

13- Bölgesel politikalar, küresel politikalarla uyumlaştırıldığı takdirde sonuç almak ve küresel rekabette başarılı olmak karşılıklı olarak mümkün olabilecektir. Yine Latin Amerika ve Türkiye’nin dünya politikasında daha etkin ve aktif bir role sahip olabilmesi, son dönemdeki umut verici gelişmelerin sürdürülebilir bir temele oturtulması ile mümkün olacaktır.
Yüklə 15,87 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə