320
2) Dudaksıl ünlüler temelinde, ikinci ve sonraki hecelerde o-a, ö-e ses uygunlukları.
Sonuç olarak Türk dilleri sınıflandırmasının basit şeması şöyledir:
1
“Taxar” grubu
“Tokuz (dokuz ve diğer)” grupları
2
“Ura” grubu
“Adak” grubu
“Ayak” grupları
3
“Bol (pol, pul, bul)” grupları
“Ol” grubu
4
“Tau(Tu)”
grubu
“Tag” grubu
“Tau” grubu
“Tag (dag)” grupları
5
“I” grubu
“Ig” grubu
“I” grubu
“Ik (ıg)” grubu
“I” grupları
6
“Kalan
(yulna)”
“Kalgan” grupları
“Kalan” gr.
I.
“R”grubu
Bulgarca
(b. IX)
II.
“D”
grubu
Uygurca
(Kuzeydoğu)
(b.V)
III.
“Tau”grubu
Kıpçakça
(Kuzeybatı)
(b. VI)
IV
“Tag-lık”grubu
Çağatayca
(Güneydoğu)
(b.VII)
V.
“Tag-lı”
grubu
Kıpçak-
Türkmen
(Orta gr.)
(b. VIII)
VI.
“Ol”grubu
Türkmen
(Güneybatı)
(b. IV)
321
II TӘCRÜBӘ-ӘLAVӘ
Rekonstrüksiyon Prensipleri
Yu. V. Sheka
*
Çev. Mehman Musaoğlu
**
1. Dilin ilahî yaradılışı meselesi, bilimde bazen çözülemeyen problemlerin bağlamında
zikredilir. Dolayısıyla, eğer elimizdeki herhangi bir teori doğru değilse o zaman dilin ilahî
yaradılışını kabul etmenin tek çare olarak kaldığı söylenilir. Tabii ki böyle bir konunun
tartışılması da mümkün değildir. Bu bakımdan durumun basit olmadığının vurgulanması gerekir.
İnsan aklı, gerçekliğin eşbiçimsel (izomorf) yansıması planında ilkesel olarak yetersizdir.
Bununla birlikte, bizim nihaî anlayışlarımız sonsuz nitelikteki başlangıcın bir deposudur.
Anlayışlarımızın niteliksel belirginliği, onların sonsuz gerçeklikteki faal durumunu kesinlikle
imkânsız hâle getirir. Buradan ihtiyaç duyulan enerjinin kurtulması içinse doğal rasyonel
mahiyetlerin değişmezliğinin düşünülmesi gerekir. Aklın objektifliği de işte bunda ortaya çıkar.
Bu nedenle dilin kökeni üzerine olan bilim, ilkesel olarak yeterlilik arz eder.
21
2. Rekonstrüksiyon prensiplerinin koordinat sisteminin kendine özgü bir evrim
biçiminde belirlenmesi, halledici bir etken olarak görülmektedir. Onun yokluğu ise,
araştırmacıların söz konusu prensipler üzerine kaynak eserlerde yer alan çok önemli
gözlemlerinin (Söz gelimi, “Türk Dillerinin Karşılaştırmalı-Tarihî Grameri” adlı akademik
eserde)
22
mahiyet itibariyle değersizleşmesine yol açmaktadır. Dil kategorilerinin tarihî
gelişmesinin, sadece İlk Türkçe, Ortak Türkçe ve Ana Türkçe dönemlerinin mekanik olarak
*
Prof. Dr. Moskova Devlet Üniversitesi, Asya ve Afrika Ülkeleri Enstitüsü, Türk Filolojisi Bölüm Başkanı. Makale,
“Altayskie yazıki i vostoçnaya filologiya, Moskva, Vostoçnaya Literatura RAN, 2005, 519 s.” adlı topludan alınarak
Rusçadan Türkçeye çevrilmiş ve “Dil Araştırmaları” (Sayı: 4 Bahar 2009, s. 125-134) dәrgisindә yayımlanmışdır.
**
Gazi Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü, Teknikokullar/Ankara.
mehman_musaoglu@mynet.com
21
Sheka Yu. V. Printsipı evolyutsii grammatiçeskix pokazateley v tyurkskix yazıkax//Voprosı tyurkskoy
filologii.Vıp. IV. M., 1999, c. 172 i 174 (Türk Dillerinde Gramatikal Belirtilerin Evrimi Prensipleri//Türk Filolojisi
Sorunları); on je: Energiya yazıka i lingvofilosofiya kak obşeteoretiçeskie aspektı intonologii//Vestnik Şelkovogo
puti. Voprosı tyurkskoy filologii. Vıp. II. M., 1992, s. 93-94 (Dil Enerjisi ve Lengüistik Felsefe İntologisinin Genel
Teorik Açıları Olarak// İpek Yolu Haberleri. Türk Filolojisi Sorunları).
22
Sravnitel’no-istoriçeskaya grammatika tyurkskix yazıkov, Morfologiya. M., 1988 (Türk Dillerinin Karşılaştırmalı-
Tarihî Grameri).
322
belirlenmesiyle ve gereken tarihî derinlik dikkate alınmadan düz bir bakış açısıyla tasvir edilmesi
mümkün değildir. Mademki dil gerçeklikleri dil dışı mahiyetlerden türemiştir ve belirtilen ikinci
sistemden birinciye geçiş de dil rekonstrüksiyonunun ve ya canlandırmasının özünü
oluşturmaktadır, o zaman kendi bilim alanının dışına çıkmayan profesyonel bir dilci, prensipçe ve
objektif olarak rekonstrüksiyonu belirlemede etkisiz kalacaktır. Onun için fonemin ve sistemli dil
kategorilerinin dışında başka bir şey tek başına mevcut değildir. Böyle bir dilcinin elde ettiği
nihaî sonuçlar ise rekonstrüksiyona değil, çağdaş ve özel nitelikteki dile, dolayısıyla anlamsal ve
dilsel mahiyetlerin karşılıklı ilişkisine ait olacaktır.
Dilcinin meslekî kapalılığı, kanıtların sıkı olarak uygulanan ölçütlerinin
uygunsuzluğunda ifade olunmaktadır. Bu onun, dolayısıyla dilcinin dil evrimi genel tablosunun
disiplinler arası sentezi sonucuna tereddütle yaklaşmasına yol açmaktadır. Oysa dillerin çağdaş
yapısal özelliklerinin yanı sıra, işlevsel ve yapısal olarak bir gelişme niteliğindeki daralmasının
da burada söz konusu edilmesi gerekir. İşlevsel ve sosyal daralma, her bir sonraki aşamada
önceki evrenin belirli dil süreçleri evriminin kaybolmamasıyla belirlenmektedir. Söz konusu
evrim, özel işlevsel çerçeveli bir oluşumda hızlandırılmış ve basitleştirilmiş biçimde
daralmaktadır. Bu ise, zaman itibariyle en uzak çağları da ekleyerek dilin kanıtlandırılmış
yeniden türeme evrimi için gereken bütün bilgiyi içermektedir.
3. III-IV. çağların (Bk. Tablo- 1) heceli ve sözlü ritmi, söz konusu dönemlerin yazarca
önerilen (sınıflandırılan) görünüşünü veya genel bir önerisini nitelendirmektedir. Önceki II-III.
çağların ilk (pre-) dili veya Türkçesi sadece heceli ritme sahip oluşuyla seçilmiştir. Tek bir sözlü
ve ritmik sürede birleştirilmiş ilk hecelerin sayısı, konuşmada çeşitli olmuştur. Diğer belli olan
bütün fonetik (ses bilgisel) ilk (pre-) kelimeler gibi, fonetik ilk kelimenin içerisindeki ilk hecesi,
defalarca yeniden türemektedir. Ritmik yeniden türeme olayı, söz konusu konuşma eyleminde
belirtilen ifadenin niteliksel belirginliğinin başlangıcını doğuran tek etken olmuştur. Birkaç defa
tekrar olunmayan tek bir ses, sadece fiziksel olarak gerçekleşen bir gürültü olabilir, dolayısıyla
somut bir konuşma olgusu olamaz. Dil evrimindeki yeniden türeme olayı, fiziksel nitelikteki
çoğu sayıda sapmaları ve varyantları içermişse de söz konusu eylemin kendine özgü identik bir
konuşma birimi olma durumunu engellememiştir. Ritmik ifadenin fonem öncesi dayanağının
çağdaş yığını ise, şöyle bir biçimde belirlenmektedir. Söz gelimi Tofalar lehçesinde şu veya bu
fikir, bütün seslerin birleşmesiyle ilişkilenmektedir. Şöyle ki; “fonetik ses değişmeleri şartlarında