>
Makaleler
42
Makaleler
Makaleler
“VİCDANİ” VE “MURTAZA” KARAKTERLERİNDE
HUKUKİ POZİTİVİZM ANLAYIŞI
Hukuki pozitivizm, hukuk felsefesinde bir
düşünce okuludur. Kendi içinde de farklı
kuramlara yer veren bu okul, esas itibariyle
yasaların insanlar tarafından yapıldığını ve
kuralın geçerli olup olmaması ile adil olup
olmamasının birbirinden ayrılabilir nitelik-
ler olduğunu, böylece hukukta belirlilik ve
kesinliğin sağlanabileceğini savunur. Bazı
pozitivist kuramlar hukukun kaynağı olarak
gücü, devlet iradesini görür iken, bazı pozi-
tivist kuramlar ise hukukun kaynağı olarak
toplumsal olayları görmektedir. Pozitivist
yaklaşımda önemli olan, bir kuralın var olup
olmadığıdır, eğer bir kural mevcut ise uygu-
lanacaktır, uygulanmak zorundadır. Bu bağ-
lamda kuralın içeriğine bakılmaz, “Kural,
kuraldır.” anlayışı esas alınır ve gözetilmesi
gereken yalnızca kurala uyulup uyulmadığı-
dır; kurala uyulmalı, uyulmazsa gereği yapıl-
malıdır. Bu şekilde kısaca açıkladığımız hu-
kuki pozitivizm anlayışına edebi eserlerde
de yer verildiği görülmektedir; işte bu eser-
lerden ikisi de Haldun Taner’in “Gözlerimi
Kaparım, Vazifemi Yaparım” adlı eseri ile
Umay GENÇ
Stj. Avukat
Makaleler
Makaleler
Makaleler
>
43
Orhan Kemal’in “Murtaza”sıdır. Bu iki ede-
bi eser incelendiğinde, “Gözlerimi Kaparım,
Vazifemi Yaparım”ın ana karakteri Vicdani
ile “Murtaza”nın ana karakteri Murtaza’nın
birbirine yakın tipler olduğu görülmektedir.
Şöyle ki her iki karakter de pozitivist bir yak-
laşım sergilemektedir. İşte bu yazıda kısaca
pozitivist yaklaşımın Vicdani ve Murtaza’da
nasıl görüldüğü ve her ikisinin de pozitivizm
dışına çıkan davranışları incelenecektir.
“Gözlerimi Kaparım, Vazifemi Yaparım”da
vazife kuralları temsil etmektedir. Sırf ese-
rin ismine baktığımız vakit dahi pozitivist
yaklaşımdaki “Kural, kuraldır; içeriğiyle il-
gilenilmez.” anlayışı açık bir şekilde göze
çarpmaktadır. Kuralın içeriği ne olursa ol-
sun, kural uygulanmalıdır; bu yüzdendir
ki kural içerik olarak kabul edilemez olsa
dahi Vicdani gözlerini kapamakta ve kuralı
uygulamaktadır; çünkü kurallar her şeyin
üzerindedir. Bu anlayış Orhan Kemal’in
Murtaza’sında da apaçık bir şekilde görül-
mektedir. Murtaza kuralların içeriğiyle, bu
kuralların ne kadar uygulanabilir olup olma-
dığıyla ilgilenmemektedir; onun için önemli
olan bu kurallara uyulup uyulmadığıdır. Ro-
manda Murtaza’nın görevi kurallara uyulup
uyulmadığını denetlemektir; Murtaza işine
çok sadıktır; hatta işini o kadar ciddiye al-
maktadır ki bu bağlamda gözü hiçbir şeyi
hatta “evladını, ciğerparesini” dahi görmez.
Hem çok zor çalışma koşulları altında çalış-
maları hem de üstüne üstlük çalışma saat-
lerinin gece vakti olması nedeniyle işçilerin
büyük çoğunluğunun yorgunluktan uyukla-
dığı bir durumda Murtaza, bu durumu ba-
ğışlanamaz bir suç olarak görmüş, hele bir
de kendi kızının uyukladığını haber alınca
kızını yere çarpmakta bir an bile tereddüt
etmemiş ve öz evladının ölümüne neden
olmuştur (Kemal, s.212,213). Oysaki aynı
durum, romanda Murtaza ile aynı yerde ça-
lışan bir başka karakter olan Kontrol Nuh
açısından “Biliyordu ırgatbaşı da, işçiler de
insandılar. Her biri birer kıyıda kestiriyorlar-
dı, ama Murtaza bir kıyıdan çıkıverirse yan-
dıklarının resmiydi...”(Kemal s. 210) şeklin-
de değerlendirilmiştir.
Hukuki pozitivizme ilişkin kuramlardan
birisi, hukukun kaynağı olarak gücü, devleti
görmektedir; yani siyasi bakımdan egemen
olanlar, tâbi olanların davranışlarını düzen-
lemek için kurallar çıkarmaktadır ve işte
hukuk da bu kurallar bütünüdür. Bu doğ-
rultuda, Murtaza da halkın kendi çıkarını
düşünemeyeceği görüşündedir, sınıf ayrı-
mı yapmaktadır. Yoksul semtte oturan va-
tandaşın kapısını çalıp “Ne için yatmazsın
gecenin bu saatine kadar? Ha? Ne için?”
(Kemal s.11) diye hesap sorabilen Murta-
za, zenginlerin muhitinde “Evler, köşklerle
apartmanların pek çoğunun pencereleri bol
ışıklarla apaydınlıktı. Daha çok da balkon-
larla yarı aydınlık bahçelerde kadın, erkek
kımıltıları… Belliydi ki poker, bezik, tavla oy-
nuyorlardı. Varsın oynasınlardı. Yoktu kim-
seye zararları…”(Kemal, s. 20) diye düşün-
mektedir.
Murtaza, amirlerini ve emirlerini mükem-
mel görmekte, amirlerini ve emirlerini oldu-
ğu gibi onlar tarafından koyulan kuralları
da kusursuz saymaktadır; böylece Murtaza
kuralların da insanlar tarafından yapıldığı
ve kusursuz olamayacağı gerçeğini göz ardı
etmektedir. Yere çarptığı kızı iyileşemeyin-
ce, kızını doktora muayene ettirebilmek
için parası olmadığından son çare olarak
elindeki markaları bozdurmak isteyen Mur-
taza, bunun yasak olduğunu öğrenince bir
an için “Hasta çocuğunun kurtarılması için
beş liralık bir markanın değişilmesi ne gibi
bir sakınca yaratabilirdi?” diye düşünmüş,
ardından yine şu sonuca varmıştır: “Ama
mademki en büyük amiri sakınca görüyor-
du, vardı sakınca.”(Kemal, s.238) Amiri ne
derse doğrudur ona göre, Murtaza’ya ters
gelse bile “vardı bir bildiği“ amirinin... Aynı
yaklaşım Vicdani’de de görülmektedir; pat-
ronu ile kendisini aldatan karısını evde ya-
kalayınca bakın ne diyor Vicdani: “Büyüğüm,
amirim, patronum olarak gerçi siz her şeyi
benden iyi bilir, düşünürsünüz ama, affını-
>
Makaleler
44
Makaleler
Makaleler
za mağruren eve dosya getirmek hiç âdetim
değildir sayın patronum.” (Taner, s.64).
Murtaza’ya benzer şekilde Vicdani de dev-
let ve büyükler tarafından koyulan kuralla-
rın ve yapılanların bizim anlayabileceğimiz,
içeriğini sorgulayabileceğimiz sınırın üze-
rinde olduğu görüşündedir; atom bombası
nedeniyle elli bin kişinin ölümüne üzülen
Vicdani’nin bu husustaki son değerlendir-
mesi şöyledir: “Müttefiklerimiz Nagasaki’de
Atom bombası attılarsa, elbette gerektiği
için atmışlardır.”(Taner, s.68). Aynı Vicdani
kendisine “Kızardın diyorum, karşı geliyor-
sun! Benden iyi mi bileceksin?” diye çıkışan
emniyet müfettişine, “Ben devlet otoritesi-
ne karşı gelmem Memur Bey.” (Taner, s.
90) diye karşılık vermektedir. Bunların ya-
nında, Murtaza, güce önem verdiği, güçlü-
nün sözünün geçtiğini düşündüğü içindir ki,
o nasıl kendinden güçlü olanların emirlerini
aynen uyguluyorsa kendisine tabi olanların
da onun kurallarını uygulamasını istemekte-
dir. “Aaaç gözünü vatandaş! Yukarıda Allah,
Ankara’da devlet, hükümet hem de, bura-
da da ben! İstemem itiraz…” (Kemal, s. 12)
sözleri de bunun açık bir göstergesidir. Tüm
bu anlatılanlar doğrultusunda, Murtaza ve
Vicdani’nin hukuki pozitivizm yaklaşımını
benimsemiş bireyler oldukları sonucuna ra-
hatlıkla ulaşılabilmektedir.
Hukuki pozitivizmi benimsemiş bireyler
olmalarına karşı, pozitivizm dışına çıkan
yönleri de yok değildir karakterlerimizin.
Her şeyden önce Murtaza, yetkisinin sınır-
larını aşmakta, kendisine göre yeni kurallar
icat etmektedir. Kovaladığı hırsızı yakala-
mak için konut dokunulmazlığını ihlal ede-
rek adamın evine girmekte hiçbir sakınca
görmemektedir kuralcı Murtaza (Kemal,
s. 222,223). Bununla da kalmamakta, en
sonunda kuralları kendisi de çiğneyerek
ambarda uyumaktadır (Kemal, s.244) ve
kızı çalışmakta iken uyuduğu zaman ge-
rek kontrol memurunun gerekse kızlarının
cezalandırılması için ısrarcı olan Murtaza
bu kez aynı ısrarcılıkta bulunmamaktadır.
Vicdani ise kendisi gibi tutuklanan ancak
güçlü olduğu için haksız yere serbest bıra-
kılan Efruz’un serbest kalışına ilişkin değer-
lendirmesinde ilk olarak onun nasıl serbest
kaldığına akıl erdiremediğini belirtirken, so-
nunda Efruz’un “Ben yakalansam seni kim
kurtarırdı?” sözlerine hak vermekten kendi-
ni alamamaktadır (Taner, s. 90,91).
Sonuç olarak, hukuki pozitivizm kurallara
her halde uyulması gerektiği ve kuralların
içeriğinin değil kuralların uygulanıp uygu-
lanmadığının önem taşıdığı düşüncesine sa-
hip, kuralın adil olup olmamasından ziyade
var olup olmadığı ile ilgilenen bir düşünce
okuludur. Haldun Taner’in “Gözlerimi Kapa-
rım, Vazifemi Yaparım” adlı eseri ile Orhan
Kemal’in “Murtaza”sı içerisinde hukuki pozi-
tivizme eleştirel bir şekilde yer vermiş olan
edebi eserlerdir. Eserlerin başkahramanları
olan Murtaza ve Vicdani, kurallara, insanla-
ra ve amirlere yaklaşımları ile hukuki pozi-
tivizmi kesin olarak benimsemiş bireylerdir.
Onların yaklaşımları incelendiğinde, her ne
kadar hukuki kesinlik ve belirliliği sağlama-
ya hizmet etse de hukuki pozitivizme körü
körüne bağlı bir yaşam tarzının hem bireyin
kendisine hem de başkalarına zarar vere-
bileceği, kuralların içeriğinin de göz önüne
alınması gerektiği rahatlıkla anlaşılmaktadır.
Kemal, Orhan. Murtaza. 1994. İstanbul:
Can Yayınları.
Taner, Haldun. Gözlerimi Kaparım, Vazi-
femi Yaparım. 1992. Ankara: Bilgi Yayınevi
Dostları ilə paylaş: |