Manu kanunnamesi’ne göre hinduiZM



Yüklə 0,79 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə14/46
tarix22.10.2018
ölçüsü0,79 Mb.
#75422
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   46

     
                                                                                                                                                         6 
 
 
Manusmriti’de tanrı için her ne kadar duyularla algılanamaz dense de tanrı, 
insan şeklinde bir organizmaya sahip olarak tasvir edilebilir. Tanrının tüm varlıkları 
ve dört kast mensubu kişileri kendi vücudunun farklı bölümlerinden yarattığı şöyle 
anlatılır: “Tanrı  ağzından din adamlarını, kollarından yöneticileri, bacaklarından 
halkı, ayaklarından hizmetçileri yarattı.”
72
 Yani insanlar aslında tanrıdan 
yaratılmıştır. Aşağıdaki bölümlerde görülür ki tanrı sadece insanları değil tüm 
varlıkları kendi bedeninden yaratmıştır. Bu yaratılış hikâyesi Hinduizm’deki 
Brahman ile Atman bütünlüğü inancı ile uyuşmaktadır. Bu inanca göre bireysel öz 
(Atman) ile tanrısal hakikat (Brahman) aslında birdir. Manusmriti’deki bu, tüm 
varlıkların aslında tanrıdan yaratıldığı inancı, insan’ın özünün aslında tanrısal hakikat 
ile ayrı değil aynı şey olduğu düşüncesini desteklemektedir. Bir Hindu’nun ulaşmak 
istediği son nokta Nirvana’ya erişmek ve tanrısal gerçeklik içinde yok olmaktır. 
Bunu tuzun suyun içinde eriyerek yok olması benzetmesiyle açıklayanlar vardır. İşte 
kişinin aslında ilk sebebinin ve varlık kaynağının da tanrı olduğu ve kendi öz 
gerçekliği ile tanrısal hakikatin bir olduğu fikri, Nirvana isteği ile uyuşmaktadır. 
 
Manusmriti’ye bakıldığında tanrı bazen yüce ve aşkın, bazen yukarıdaki 
ifadelerde olduğu gibi insana benzeyen, cisimleştirilmiş bir varlıktır. Ancak şunu 
belirtmek isteriz ki eserde zaman zaman bahsedilmekle birlikte hâkim güç ve esas 
hüküm verici olarak görülen bir tanrı yoktur. Örneğin eserde, günah işleyen bir 
kimse için caydırıcı olarak tanrının ceza vereceği ya da yapılan bu işten 
hoşlanmayacağı  şeklinde bir uyarı yoktur. Kişilerin emredilenleri yapması ve 
yasaklardan uzak durması için karma ve sonraki hayatta başına gelecek üzüntüler en 
fazla kullanılan caydırıcıdır. Eserde belirgin bir tanrı sevgisi ya da korkusu 
hissedilmez. Tanrıyla ilgili Manusmriti’deki belirgin tek hedef, kişinin ulaşmak 
istediği nihai son ve hakikat olmasıdır. Ancak bu kavuşmanın sonucu ya da mahiyeti 
nasıl olacaktır bunun açıklaması yoktur. Eserin amaçları ya da temel esasları arasında 
tanrının rızasını kazanmaya çalışmak yer almaz. Manusmriti’de korku unsuru olarak 
zaman zaman cehennemden bahsedilse de bu noktada kullanılan esas caydırıcı olarak 
sonraki hayat ve karma görülür. Kişinin günah işlemesi sonucu tanrının sevgi ya da 
                                                           
72
 MS, I, 31. 


     
                                                                                                                                                         7 
 
merhametinden uzaklaşması  şeklinde bir caydırıcı da yoktur. Tanrıyla ilgili en 
ayrıntılı bilgi onun eserin birinci bölümünde anlatılan evreni ve tüm varlıkları 
yaratışı ile ilgili bölümdedir.    
 
Büyük bilgeler Manu’ya kastlar ve görevleri ile ilgili soru sorduklarında, 
Manu onlara önce tanrının âlemi nasıl yarattığını anlatır: “Dinleyin, bir zamanlar bu 
evren karanlıktan yaratılmıştı. Hiçbir şey ayırt edilemiyordu ve mantık yürütme ya 
da anlamayla bilinmesi imkânsızdı. Evren tamamen uykuda gibiydi. Daha sonra 
kendi kendine var olan ve görünmez olan tanrı, evreni görünür kıldı. Enerjisini 
büyük elementlere ve bütün nesnelere verdi. Her şeyi görünür hale getirdi ve 
karanlığı dağıttı. O sadece duyusal güçlerin ötesindeki güçlerle kavranabilen, fark 
edilmeyen, aşikâr olmayan, sonsuz olan, hayal edilemeyen ve bütün yaratıkların 
kaynağı olan, gerçekten görünen tek varlıktır.
73
  
 
Burada tanrı  aşkın bir varlık olarak tanımlanmaktadır. O, duyu organlarıyla 
algılanamayan, ebedi bir varlık olarak tasvir edilmektedir. Ancak aynı bölüm kendi 
içinde çelişmekte ve tanrı için hem görünemeyen, hem de gerçekten görünebilen tek 
varlık denilmektedir. Manusmriti’deki tanrının mahiyeti ile ilgili net bir şey 
söylemek zordur. Tanrı bir yandan duyu ötesi, hayal edilemeyen, görünmez olarak 
tanımlanırken diğer yandan onun evreni kendi vücudundan nasıl yarattığı şu şekilde 
anlatılmaktadır: “Kendi vücudundan yaratmayı dilediği varlıklar için derin derin 
düşündü; önce suları yaydı daha sonra kendi menisini suyun içine kattı. Bu meni 
altın bir yumurtaya dönüştü. Bu yumurta güneş kadar parlaktı. Bütün insanların 
büyükbabası olan Brahma bu yumurtadan doğdu. ‘Sular bu insandan doğdu’ dediler. 
Gerçekten sular ilk insanın çocuklarıydılar...  İlk sebep olan, görünmez ve sonsuz 
olan, gerçek ve gerçek olmayanın özü olan (tanrı), bütün dünyada Brahma olarak 
bilinen kişiyi yarattı.”
74
 Görüldüğü üzere burada masalsı ve mitolojik bir anlatım söz 
konusudur. Tanrının menisinden bahsedilmesi, onun erkek olarak anlaşıldığını 
göstermektedir. Hinduizm’de tanrıların çoğu erkektir. Bu yönüyle bu anlatım, genel 
tanrı tasavvuru ile uyuşmaktadır. Diğer yandan anlatılanların tutarlı bir tasnifini 
yapmak zordur. Çünkü ilk önce tanrının suyun içine menisini karıştırmasıyla bundan 
                                                           
73
 MS, I, 5–7. 
74
 MS, I, 8–11. 


     
                                                                                                                                                         8 
 
Brahma’nın doğduğu söylenirken, akabinde sular ilk insanın çocuklarıydı denmesi 
önceki sıralama ile çelişmektedir. Önce Brahma mı sudan yoksa sular mı 
Brahma’dan yaratılmıştır? Bu tam anlaşılır değildir. Ayrıca burada Brahma için 
insanların atası denilmektedir. Oysa genel inanç onun tanrı olduğu şeklindedir.  
 
Tanrının yeri ve göğü yaratması ise yine aynı mitolojik üsluba uygundur: 
Tanrı bir yıl boyunca yumurtanın üzerinde oturdu ve daha sonra sadece düşünerek 
yumurtayı ikiye böldü. Bu iki parçadan gökyüzünü ve yeryüzünü, ortada atmosferi, 
sekiz ana yönü ve suların sonsuz mekânını yarattı.”
75
 
 
Eserin birinci bölümünde yer alan, tanrıdan ve evreni yaratmasından 
bahseden bu kısımlar dışında tanrı ve onun mahiyeti ile ilgili eserde fazla bir bilgi 
yoktur. Zaten Manusmriti tanrıyı ve onun özelliklerini anlatmak derdinde de değildir. 
Eser onun ne olduğundan ziyade ne istediği ile ilgilenmektedir. İlerleyen bölümlerde 
de tanrıdan bahsedilse bile buralarda da onun kavrama ve duyularla 
anlaşılamayacağını söylenmekte ve mahiyeti üzerinde durulmamaktadır. 
 
1.2. KURBAN 
 
Daima dinin temel ve en değerli ibadetlerinden sayılmıştır. Ancak çeşitli 
dinlere göre mahiyet ve şekilleri farklıdır. Birine göre kurban sayılan diğerine göre 
olmayabilir. Kan akıtılmadan yapılan kurbanlara “saçı” denilir.
76
 İnsan, hayvan, bitki 
ya da özel bazı maddelerin kutsal bir güç için, dini bir amaçla öldürülmesi ya da 
sunulması geleneği çok eski çağlardan beri var olagelmiştir. Ancak şekilleri, zamanı, 
dindeki yeri ve önemi değişiklik göstermiştir. Eski çağlarda bu ibadet özellikle hasat 
mevsimlerinde, bereket getirmesi amacıyla yapılmıştır.  
 
Her dinde bazı ibadetler diğerlerinden daha fazla öne çıkmaktadır. 
Hinduizm’de kurbanın en önemli ibadetlerden olduğunu söylemek yanlış 
olmayacaktır.  
                                                           
75
 MSI, 12,13. 
76
 Sarıkçıoğlu, s. 141. 


Yüklə 0,79 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   46




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə