101
bilmelerine bağılıdır diyebiliriz. Manusmriti’ye göre tüm brahmanlar içinde en
faziletli olanlar Vedaları bilenlerden.
Vedaları unutmak ya da onlara kötü söz söylemek günah kabul edilmiştir.
Evlenilecek kadının ailesinin Vedaları usulüne uygun olarak okuyup okumadığına
bakılmalıdır. Dolayısıyla bu eserleri okumak dindarlığın en önemli
göstergelerindendir. Bu eserler, Tanrının âlemi var ederken ilk yarattığı şeyler
arasındadır. Dolayısıyla Manusmriti onların kutsallığına metafizik bir dayanak
oluşturmak istemiştir. Hinduizm’in bu temel metinlerini okumak Manusmriti’de
üzerinde en fazla durulan ibadetlerden biridir.
Gandi kasta inandığı için kendini Hindu olarak tanımlamaktadır. Gerçekten
de bir kimsenin Hindu olarak tanımlanabilmesi için kast sistemini az ya da çok
kabullenmiş olması gerekmektedir. Dindeki bu önemli yerine rağmen Manusmriti ve
Hinduizm’in en fazla eleştirildiği noktalardan biri yine kasttır. Daha öncede ifade
ettiğimiz gibi bu dinin ortak inançlarının kişilerin nazarında bulduğu karşılıklar
birbirinden farklıdır. Gandi gibi önemli bir dini lider dahi, bir yandan kastı kabul
edişini Hindu olmasının göstergesi sayarken, diğer yandan sistemin bir parçası olan
dokunulmazların varlığını ve gördükleri muameleyi din için alçaltıcı bulduğunu
söyler.
Elbette sistemi tamamen ya da kısmen eleştiren tek kişi Gandi değildidir.
Kast sistemi ülkemizde olmasa da Batı’da ve Hindistan’da hala tartışılan konulardan
biridir. Bunun en önemli nedenlerinden biri sistemin, özgünlüğünün yanı sıra, tüm
eleştirilere ve değiştirme çabalarına rağmen etkisinin hala hissedilir olmasıdır.
Dalitler ve feministler sistemle ciddi bir savaş halindedir. Batılı veya Hint kökenli
olup özellikle alt sınıflardan ve dalitlerden olan araştırmacılar da sistemi eleştirmeyi
sürdürmektedirler.
Manusmriti, varna öğretisine tartışmaya mahal vermeyecek kadar büyük bir
önem vermektedir. O, kast konusundaki ayırımı sürekli öne çıkaran bir kitap olarak
bu eleştirirlerden nasibini fazlasıyla almaktadır.
102
Eserde kast ayırımına ve gerekliliğine sürekli vurgu yapılmıştır. Kişilerin
isimleri, işleri, eşleri, arkadaşları, sosyal ve dini hayata dair neredeyse her şeyleri
kastlarına uygun olmalıdır. Kişilerin kastına göre hangi eliyle, hatta elinin hangi
parmağıyla nasıl yemesi gerektiği dahi eserde yer bulmuş konulardandır Bu, eserin
teferruat sayılabilecek konularda bile bu ayırıma ne derece önem verdiğini
göstermektedir. Diğer yandan bu ayırımcılık o kadar yoğundur ki, yiyecekleri de
etkilemiştir. Aşağı kastların ve paryaların dokundukları ve pişirdikleri yemekler
temiz dahi olsa dinen pis kabul edilmiştir. Bu da eserin, hayatın her alanında
birbirinden soyutlanmış sınıflı bir toplum oluşturmak istediğini gösterir.
Sürekli onların önemi ve değeri vurgulandığından Manu, özellikle
Brahmanların otoritelerini dayandırdıkları en temel eserlerden olagelmiştir. Kasttan
bahsedilmeyen kısımlarda dahi devamlı iki kere doğmuşlara hitap edilmesi, eseri kast
sisteminin en temel dini kaynaklarından biri haline getirmiştir.
Aslında eserde âlemin ve kast mensupların tanrıdan yaratılışının
anlatılmasının amacı dahi, kast sistemine metafizik bir temel bulma çabasıdır. Çünkü
eser bireysel ve toplumsal kurtuluşu kast gereklerinin yerine getirilmesine
bağlamıştır.
Eser kişilerin işledikleri suçlara kastlarına göre ceza vermektedir. Aynı
şekilde bir kimsenin zarar verdiği kişinin kastı da alacağı cezayı belirlemede önemli
bir etkendir. Dolayısıyla Manusmriti’nin sunduğu hukuk ve adalet anlayışı, herkesi
kanun önünde eşit kabul eden günümüz seküler hukukuyla çelişmektedir.
Eserde kast bağlamında ele alınan ve Hinduizm’in temel inanç esaslarından
sayabileceğimiz diğer bir öğreti karma ve reenkarnasyondur. Biz burada karmayı bir
felsefe olarak değil, insan sorumlulukları açısından değerlendirdik. Çünkü
Manusmriti karma ve reenkarnasyonu kast sorumluluklarının yerine getirilmesinin
gerekçeleri olarak ele almıştır. Kişiler kastlarının sorumluluklarını yerine getirirlerse
sonraki hayatlarında daha yüksek bir sınıfta doğarlar. Aynı şekilde kurallara
103
uymamak bir sonraki hayatta daha aşağı bir varlık seviyesinde dünyaya gelmeye
neden olur. Dolayısıyla bu iki kavram kast kurallarına uymanın en önemli dini
gerekçeleri olarak sunulmaktadır.
Hinduizm’in en temel karakteristiklerinden biri şüphesiz ineklere atfedilen
kutsiyettir. Bu anlayış bugün dahi devam etmekte, hatta Hinduizm denilince birçok
kişinin aklına ilk olarak bu uygulama gelmektedir. Gandi neden Hindu olduğunu
açıkladığı eserinde inekleri kutsal kabul ettiğini ve Müslüman toplumun Hindularla
barışmak istiyorsa inek katlinden vazgeçmesini söyler. İneklerin kutsallığı ve önemi
tartışmasızdır. Manusmriti bu dinin en önemli yasaklarından olan inek yemekten
bahsetmez ancak inek ve onunla ilişkili maddeler eserde yer bulur. İneğin sütü,
peyniri hatta dışkısı bile önemlidir. İçki içmek suçunun cezası bunların kaynar olarak
içilmesidir. İnekten elde edilen maddelerin yenilmesi ve kullanımı da belli şartlara
bağlanmıştır.
Manusmriti, Hinduizm’in hem toplumsal hem de bireysel yönü itibariyle
araştırmaya değer dikkat çekici uygulamalarından olan aşrama hakkında da bilgiler
sunmaktadır. Bu öğreti, insanın hayatında dini eğitim almasını, evlenerek neslin
devamına katkı sağlamasını, çalışarak rahiplere ve Veda öğrencilerine sadaka
vermesini ve en sonunda kendini dünyadan soyutlayarak Tanrı’ya ulaşmaya
çalışmasını hedefler. Bu düzenlemenin aslında son derece faydacı bir mantıkla
yapıldığını söylemeliyiz. Manusmriti ideal bir insan hayatının dört evre olması
gerektiğini belirtir. Herkes hayatın ilk evresinde Vedalara çalışmalıdır. Dolayısıyla
çocukluktan gençliğe kadar yıllarını dini eğitime adayan kişinin dindar bir kimse
olması hedeflenmiştir. Daha sonda kişinin aile hayatına geçerek neslin devamı için
özellikle erkek evlatlar yetiştirmesi istenir. Hayatın ilk döneminde kullanılmayan
cinsellik bu dönemde önemli bir amacı yerine getirmek için yasak olmaktan
çıkmıştır. Ayrıca bu evredeki kişi çalışmalı ve Hinduizm’in planladığı toplumsal
düzende yiyici konumda olan rahipleri ve Veda öğrencilerini beslemelidir. Bu
görevlerini yerine getirdikten sonra yaşlanan ve emeklilik dönemine gelen kişinin
verimi düşecektir. İşte din, kişinin maddi olarak yararının biteceği ya da azalacağı
dönem gelince ondan artık sadece kendisiyle meşgul olmasını ve dünyevi her şeyi
104
terk etmesini ister. Dolayısıyla aşrama insanın ve hayatın her dönemini din içinde
değerlendirme ve din için faydalı kılma çabasının sonucudur.
Manusmriti’nin kadına verdiği asli görev kocasını mutlu etmek ve neslin
devamını sağlamaktır. Diğer yandan eserin bu hususta en fazla karşı çıktığı durum
ise kadınların bağımsız hareket etmeleri ve kendi başlarına karar vermeleridir. Eserin
kadın hakları açısından olumsuz değerlendirilmesinin tek nedeni kadına verdiği asli
görevin iyi bir ev hanımlığı olması değildir. Manusmriti erkekleri erdemli, kadınları
ise cinsel arzularıyla onları yoldan çıkarmaya çalışan varlıklar olarak ele almaktadır.
Manusmriti her insanda var olan iyilik ve kötülük yapma potansiyelini iki cins için
eşit görmemiş, kadınları kötülüğe meyilli olarak tanımlamıştır.
Eser kadına mutlak olarak bir erkeğin himayesinde olmayı ve ona itaat etmeyi
emreder. Kızlar için küçük yaşta evliliklerin tavsiye edilmesi de bu genel yaklaşımı
destekleyecek niteliktedir. Henüz kendi bağımsız kişiliği oluşmadan, babasının
himayesinden yine onun belirlediği kocasının himayesine verilerek evlendirilen bir
kızın, dinin emrine göre davranıp kocasına bir tanrı gibi itaat ve hizmet etmesi daha
kolay olacaktır. Eser kadınların bireysel ve erkekten bağımsız karar almasını
engellemek için bunun dinen kötülüğünü önemle vurgulamıştır.
Özellikle dullara bakış açısı, çocuk evliliklerini desteklemesi ve kadınları
kötülüğe meyilli olarak tanımlaması nedeniyle Manusmriti, başta kadın hakları
savunucuları ve feministler olmak üzere geniş bir toplum kesimi tarafından şiddetle
eleştirilmektedir.
Hinduizm bazı konularda çok fazla eleştirilse bile, farklı öğretileri vasıtasıyla
insanların ilgilisini çekmektedir. Hinduizm’in, önemli uygulamalarından olan
meditasyona ilgi her geçen gün artmaktadır. Günümüz toplumunda özellikle çalışan
insanların giderek daha stresli bir hale gelmesi Hint dinlerindeki yoga ve
meditasyonu insanlar için çekici kılmaktadır. Kişiler yoga yaparak üzüntülerinden
kurtulmaya ve ruhlarını dinginleştirmeye çalışmakta böylece Hinduizm bazı
fikirlerini farklı din mensuplarına da ulaştırmaktadır. Aynı şekilde Hinduizm’de
105
önemli bir yeri olan reenkarnasyon inancı da, giderek daha fazla kişi tarafından
benimsenmektedir. Öyle ki İslam, Hıristiyanlık gibi dinlerin özünde böyle bir inanç
olmamakla birlikte bu dinlere mensup insanlar da reenkarnasyon inancına ilgi
göstermektedir. Kişilerin günlük konuşmalarında çoğu zaman ciddi anlamda
söylenmese dahi önceki hayat ve reenkarnasyona dair diyaloglar geçmektedir. Oysa
50 yıl öncesine bakıldığında böyle bir şey söz konusu değildi. Aynı şekilde başta
televizyon olmak üzere iletişim araçları ve yayınları da, eskiye oranla yoğun bir
şekilde reenkarnasyona atıf yapmaktadır. İnsanların birçoğu ruh göçüne belki ciddi
olarak inanmasa dahi, onun günlük konuşmalarda giderek artan bir şekilde yer
bulması, kişilerin bunu en azından itikatlarını sarsacak kadar ters bir inanç olarak
görmediklerini göstermektedir. Reenkarnasyon inancı ülkemizde en yaygın din olan
İslam’ın hesap, ceza-mükâfat, ruhun ebedi olmayışı gibi konulardaki inancı
nedeniyle, özüne aykırı olduğu halde, bu durum ülkemiz için de geçerlidir.
Manusmriti’nin birbiriyle çelişen noktaları vardır. Örneğin kastlar arası
evliliklerden doğanlar bir yerde kast dışı olarak nitelendirilirken diğer yandan bu
guruplara kast isimleri verilmektedir. Başka bir yerde bir rahiple hizmetçinin
evlenmesinin görülmedik bir şey olduğu söylenirken eser bu evlilikler sonucunda
oluşacak kastları ve onların durumlarını ele alıp anlatmaktadır. Bu da gösteriyor ki
Manu zamanında, belki de kastın en etkili dönemlerinde dahi kastlar arası evlilik
yasağı bir şekilde çiğnenmekteydi. Eserin bu yaklaşımının nedeni ise evliliğe insani
ve duygusal boyutunu tamamen göz ardı ederek sadece dini bir kurum olarak
bakmasıdır. Bunu, evlilik türleri sayılırken en kutsal evliliklerin dini amaçlarla ve
rahiplerle yapılanlar olup, kötü kabul edilenlerin ise kişilerin sadece istedikleri için
yaptıkları evlilikler olduğu örneğinde açık bir şekilde görmek mümkündür. Bu da
gösteriyor ki Manusmriti’deki bazı yasaklar gerçeklikten kopukluğu nedeniyle yüzde
yüz uygulanamamaktadır.
Eserin
çelişkili noktalarının olduğu bir gerçektir ancak özellikle bazı konulara
bakış açısı bizim dünya görüşümüze aykırı olsa dahi kendi içinde bir bütünlük arz
etmektedir. Örneğin kast konusunda eser en iyi toplumu dört sınıftan oluşan, her
grubun kendi arasında sosyal ve dini ilişkiler kurduğu ve bireyin yapacağı işin
106
doğuştan belli olduğu bir toplum şeklinde düşünmektedir. Böyle bir toplum düzenli,
kimlerin baş kimlerin ayak olacağının belli olduğu, din adamlarının en üstte
bulunduğu bir yapıda olacaktır.
Diğer yandan eser aile içinde herkesin konumunun belli olmasını
istemektedir. Bu amacını gerçekleştirmek içinse kadınları erkeklere bağımlı ve itaate
mecbur kılarak meydana gelebilecek tartışma ve düzensizlikleri baştan engellemeye
çalışmaktadır. Diğer taraftan dullara yaklaşımını bu bakış açısı içinde
değerlendirmek biraz daha güçtür.
Eserin gerek diğer konularda gerek kast ile ilgili olarak söylediklerinin bugün
tam olarak uygulanması mümkün görülmemektedir. Mesela esere göre kadın ne
kadar kötü olsa da kocasına itaatten vazgeçmemelidir. Bu ise esere göre kadınlar için
boşanmanın olmaması demektir. Oysa günümüz hukuku kadınlara bu hakkı
vermektedir. Manusmriti hizmetçilerin mal sahibi olmasını hoş görmez. Oysa bu
konuda artık resmi bir engel yoktur. Diğer yandan Hindistan’da alt kastlar özelikle
sudralar ticaret hayatında önemli yerlerde bulunabilmektedirler. Elbette bu eserin
etkisinin tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmemektedir. Ancak tüm dünyada
etkili olan sekülerleşme ve realizmden özelliklede bu aşırı uygulamalarını göz
önünde bulundurursak Hinduizm’in uzak kalması mümkün görünmemektedir.
107
KAYNAKLAR
AGARWAL, Sita, Genocide of Woman in Hinduism, Sudrastan Books, Jabalpur,
1999,
http://web.archive.org/web/20010606091528/www.dalitstan.org/books/gowh/,
25.08.2007
Bhagavad-Gita (Tanrının şarkısı), çev. Ömer Cemal GÜNGÖREN, Yol Yayınları,
İstanbul, 2001
Brihadaranyaka Upanishad,
http://www.bharatadesam.com/spiritual/upanishads/brihadaranyaka_upanishad.
php
CARLISLE, Richard (ed.), The İllustrated Encyclopedia of Mankind, The Beliefs of
Man, “Hinduism”, Marshall Cavendısh Limited, London, 1978.
Child marriages targeted in India,
http://news.bbc.co.uk/1/hi/world/south_asia/1617759.stm, 24. October. 2002,
25.08.07
COOMARASWAMY, Ananda, Hinduizm Ve Budizm, çev. İsmail Taşpınar, Kaknüs,
2000
DANG, Vimla, “Feudal mindset still dogs women's struggle”, 1998- 06-19,
www.tribuneindia.com/50yrs/women.htm#1, 06.10.07
DEMİRCİ, Kürşat, Hinduizm’in Kutsal Metinleri Vedalar, İşaret Yayınları, İstanbul,
1991.
DOWSON, John, A Classical Dictionary of Hindu Mythology and Religion,
Geography, History, and Literature, New Delhi, 1987
ELİADE, Mircea, Dinin Anlamı Ve Sosyal Fonksiyonu, çev. Mehmet Aydın, Din
Bilimleri Yay., Konya, 1995
108
— Dinler Tarihine Giriş, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 2003
GANDHİ, Mahatma, “Hinduism”, Essay and Reflections on His Life and Work, S.
Radhakrishnan, Jaico Publishing House, 1956
Henotheism, http://en.wikipedia.org/wiki/Henotheism, 05.10.07.
The Hymns of the Rgveda, trans. Ralph T. G. Griffith, ed. by. J. L. Shastri, Motilal
Banarsidas, Delhi, 1973
KAMAT, Jyotsna, “Status of Women in Medieval Karnataka”,
http://www.kamat.com/jyotsna/women.htm, 25.08.2007, last update 24.05.2007
KATJU, Justice Markandey, “The Importance of Mıtakshara ın the 21st Century ”,
http://www.ebc-india.com/lawyer/articles/2005_7_3.htm, 16.10.07
The Laws Of Manu, tr. By Wendy DONIGER With Brian K. SMITH, Penguin
Books, New Delhi, 1991
The Laws of Manu, tr. By George Bühler, Sacred Books of the East, 1886, vol 25,
http://www.sacred-texts.com/hin/manu.htm
Mahabharata, tr. by Kisari Mohan Ganguli, 1883–1896, http://www.sacred-
texts.com/hin/m01/m01076.htm
Manusmriti, http://en.wikipedia.org/wiki/Manusmriti, 16.10.07.
Manusmriti, http://www.experiencefestival.com/a/Manu_Smriti/id/514064, 16.10.07
MISHRA, R. C. , Women in İndia:Towards Gender Equality, New Delhi,
2006, http://en.wikipedia.org/wiki/women_in_India, ISBN 81-7273-306-2,
25.08.07
NATH Ramendra, Why I Am Not A Hindu,
http://www.infidels.org/library/modern/ramendra_nath/hindu.html
109
NİETZSCHE, Friedrich, The Antichrist,
http://www.corrupt.org/data/files/friedrich_nietzsche/etc/friedrich_nietzsche-
the_antichrist.pdf, 17.10.07
— Twilight of the Idols, ‘The “Improvers” of Mankind’,
http://www.praxeology.net/twilight3.htm, 18.10.07
RAJU, P.T., “Hindistan Dinleri”, Asya Dinleri, çev. Abdullah Davudoğlu, , İnkılâp
yayınları, İstanbul, 2002.
SARIKÇIOĞLU, Ekrem, Din Fenomenolojisi, SDÜ basımevi, Isparta, 2002.
SARMA, D.S., Hint Dini Tarihine Giriş, çev. Fuat Aydın, Ataç Yay., İstanbul, 2005.
—“The Nature and History of Hinduism”, The Religion of The Hindus, ed. by
Kenneth W. Morgan, Motilal Banarsidas, Delhi, 1953
The Satapatha Brahmana, Sacred Books of the East, tr. by Julius Eggeling, 1882,
http://www.sacred-texts.com/hin/sbr/sbe12/sbe1234.htm,
Shaktism, http://en.wikipedia.org/wiki/Shaktism,21.09.07.
SHARMA, Arvind, Hinduism for Our Times, Oxford University Press, Bombay,
1996.
SMART Ninian, The Religious Experience of Mankind, The Fontana Library
Theology and Philosophy, London, 1971.
THOMPSON O. Henry, World Religions in War and Peace, McFarland and
Company, North Carolina, 1988.
VARANNE Jean, Hinduizm, Din Fenomeni, çev. Mehmet Aydın, Din Bilimleri
Yayınları, Konya, 2000.
WACH, Joachim, Dinler Tarihi, çev. Fuat Aydın, Ataç Yayınları, İstanbul, 2004.
WEBER, Max, The Religion Of İndia, the free press of glencoe, 1958.
WİLLİAMS, Monier , Hinduism, London,1925.
Women in India, http://en.wikipedia.org/wiki/women_in_India, 25.08.2007
110
Women in History, http://nrcw.nic.in/index2.asp?sublinkid=450, 25.08.2007
Yajnavalkya, http://en.wikipedia.org/wiki/Yajnavalkya, 21.09.07
YİTİK Ali İhsan, Hint Dinleri, İzmir İlahiyat Vakfı Yayınları, İzmir, 2005.
— Hint Kökenli Dinlerde Karma İnancının Tenasüh İnancıyla İlişkisi, Ruh ve
Madde Yayınları, İstanbul, 1996
— Hz. Meryem ve Efes, Tibyan Yayıncılık, İzmir, 2001
Dostları ilə paylaş: |