xiv
değildir. Bu yüzden günahlar, kefaretleri, pis ve temiz maddeler arasından bazılarını
örnek olarak ele almakla yetindik.
Manu Kanunnamesi’nde çok ayrıntı sayılabilecek bilgiler bulunmaktadır. Bu
nedenle araştırmamızı eserde yer alan konuları belli ana başlıklar altında toplamak
suretiyle sınırlandırdık. Eserdeki tüm maddelerin üzerinde tek tek durmak
çalışmamızın sınırları içinde mümkün değildir. Bu yüzden eserdeki, Hinduizm’in
tanrı, varna, aşrama, helal-haram gibi ana konulardaki görüşlerini başlıklar altında
toplayarak açıklamaya ve eseri genel hatlarıyla araştırmamıza yansıtmaya çalıştık.
Araştırmanın güçlüklerinden biri kullanılan esas metin olan Manu
Kanunnamesi’nin Sanskritçeden İngilizceye yapılmış bir çeviri olmasıdır. En iyi
çevirinin dahi anlamın tamamını yansıtamayacağı düşünülürse, çeviriden çeviri
yapmanın zorluğu daha iyi anlaşılacaktır. İngilizce çeviride yer alan bazı kast
isimlerinin dilimize çevrilmesinin mümkün olmaması, bazı çevrilenlerin ise anlamsız
kalması
4
bu konudaki diğer bir sorundur. Ayrıca Hinduizm’in mistik ve felsefi yönü
sebebiyle bizlerin yabancısı olduğumuz bazı dini kavram ve terimlerin
5
dilimize tam
anlamı ile çevrilmesi de mümkün değildir. Çalışmamıza Wendy Doniger ve Brian K.
Smith’in ortaklaşa yaptıkları çeviriyi esas almakla birlikte tercüme konusundaki bu
güçlükleri aşmak için, özellikle anlaşılması güç kısımlarda S.B.E serisinde yer alan
George Bühler’e ait çeviriden yararlandık ve iki metni karşılaştırarak en doğru
anlamı bulmaya çalıştık.
2. TEMEL ÖZELLİKLERİ BAKIMINDAN HİNDUİZM
Hinduizm, bugün daha çok Hindistan’da yaygın olarak inanılan, çok tanrılı,
bir peygamber ya da kurucusu olmayan, varlığını bir kutsal kitaba dayandırmayan bir
dindir.
4
“ Videhan”, “şeker kamışı kaynatanlar”, “köpek pişirenler” gibi.
5
“Inner heat”, “ innate activities” gibi.
xv
Hinduizm’i İslam, Yahudilik, Hıristiyanlık gibi tanrı merkezli dinlerden
ayıran önemli hususlar bulunur ki, bu dinlerde hakikatlerin tanrı tarafından belli bir
zaman ve mekânda belli bir kişiye bildirildiği kabul edilirken, Hinduizm’de
hakikatlerin idraki ve ifadeye geçirilmesi birçok ferdin zihni katkısını içinde
barındıran yüzlerce yıllık tedrici bir sürecin neticesidir.
6
Bu haliyle söz konusu üç
dinden oldukça farklı bir konumdadır.
Hinduizm’i incelemeye başlayanlar, bu dinde çok eski zamanlarda inmiş bir
vahiy, kurucu bir kişi arama eğilimindedir. Ancak bunların hiçbiri Hinduizm’de tam
anlamıyla mevcut değildir. Gerçi Manu Kanunnamesi’nin Manu’ya vahiy ile geldiği
yönünde rivayetler de bulunmaktadır. Bunun gibi Hinduizm’e ait bazı rivayetlerin
vahiy telakki edilebileceği fikrini Hinduizm’in bir fırkası kabul etse on tanesi
reddetmektedir. Şiva’nın eşine gönderdiği vahiy ve benzeri metinlerin ayinlerde
okunması ise bu metinlere gösterilen saygının ifadesinden başka bir şey değildir.
Hinduizme tabii, metafizik ve düşünce mahsulü bir din denmesinin nedeni işte
budur.
7
Hinduizm günümüzde yaşayan dinlerin en eski tarihlisi olması itibari ile
dikkat çeker. Bilinen tarihi ile en geç MÖ II. bin yılın ortalarında Doğu Avrupa
steplerinden gelen Ariler önce kuzey-batı Hindistan’ı daha sonra bütün kuzey
Hindistan’ı işgal ettiler.
8
Ayrıca Hinduizm’in en önemli ve eski metinleri olan
Vedalar’ın da en geç MÖ. 1500 yıllarında oluştuğu bilinmektedir. Bu da, Hinduizm’
in en az otuz beş asırlık bir tarihe sahip olduğunu kesin olarak ispat eder.
Arilerin Hindistan’ı işgali gerek Hinduizm’in oluşması, gerek kast sistemi
açısından çok önemlidir. Çünkü Hinduizm Ari din ve kültürünün yerli Dravidyen din
6
P.T. Raju, “Hindistan dinleri”, Asya Dinleri, çev. Abdullah Davudoğlu, İnkılâp yayınları, İstanbul,
2002, s. 25.
7
Raju, s. 27.
8
Yitik, Hint Dinleri, s. 4.
xvi
ve kültürü ile kaynaşması ile oluşmuş yeni bir dindir. Ancak yeterli yazılı kaynak ve
belge eksikliğinden dolayı Hinduizm’in ihtiva ettiği unsurlardan hangisinin Ari
dinine, hangisinin yerli kültüre ait olduğunu tespit ermek zordur.
9
Hinduizm birçok
dinin etkisiyle oluştuğu için onun tek bir din olduğu konusunda dahi tartışmalar
vardır. Bazıları Hinduizm için bir dinler birliği demişlerdir.
10
Kast sistemi özünde Ari ırkın diğerlerine olan üstünlüğünü savunur ve bu
yönüyle Yahudiliğin üstün İsrail ırkı ideolojisine benzediği söylenebilir. Varna
öğretisine göre sadece ilk üç kast Ari ırkındandır. Hizmetçilerin oluşturduğu sudralar
ise Aryan kökenli değildir. Tamamen yabancı olarak ülkeye sonradan gelenler ise
hizmetçi sınıfından dahi aşağıdadır. Yani kast sistemi Aryanlar’ın ve beyaz
derililerin o dönemdeki kara derili yerli halktan üstünlüğü fikri üzerine inşa
edilmiştir. Manusmriti’deki şu ifade kast sisteminde Aryan ırkından olmayanlara
bakış açısının nasıl olduğu hakkında fikir vermektedir: “ Anti-Aryan davranışları,
zalimlik, kabalık, dini ibadetleri yerine getirmede sürekli olarak eksiklik gösterme...
Bunlar bu dünyada kirli bir rahimden doğmuş olmanın en açık belirtileridir.”
11
Yani
bir kimsenin anne ya da babasının aşağı kasttan olması o kişinin Aryan olmadığının
ve tüm kötü karakter özelliklerine sahip olabileceğinin bir göstergesidir.
Bugün en yaygın kullanımı ile bizim Hinduizm dediğimiz dinlerine Hindular
kendileri sanatana-dharma (ezeli ve ebedi yol) demektedirler. Hindu kelimesinin
kullanımında ise bir anlam karmaşası vardır. Müslüman denilince kimin kast
edildiğinin bilinmemesi İslam’la ilgili bir araştırma için nasıl bir sıkıntı
oluşturacaksa, Hindu kelimesinin anlamındaki bu karmaşa da Hinduizm’i ele alan bir
çalışma için böyle bir sorundur. Bu yüzden bu kelimenin kullanım şekilleri ile ilgili
kısaca bilgi vermek istedik.
9
Aynı yer.
10
Henry O. Thompson, World Religions in War and Peace, McFarland and Company, North
Carolina, 1988, s. 59.
11
MS, X, 58.
Dostları ilə paylaş: |