ÇEVİRMENİN SÖZÜ
ludur. Biri kendi yolunu arayabilir, çıkm az bir yol da olsa bu
yolda kalabilir.
H cidegger hiç d eğ ilse insanın şu andaki yolunun ona verilen
biricik olanak olm adığını im liyordun
Her şey için bilgelere ve N isa ’ya teşekkürler.
Levent Özşar
15 Ocak 2001
S
NİETZSCHE’NİN “TANRI ÖLDÜ”
SÖZÜ
Aşağıdaki inceleme, günün birinde Hiççiliğin özü üzerine
soru sormanın olanaklı olabileceği yere giden yolu göstermeyi
deniyor. Bu inceleme bir düşünmeden çıkıyor, bu düşünme
Nietzsche'nin Batı metafiziği tarihindeki çıkış noktasına, ilk kez
açıklık getirmekle işe başlar. Bu yol gösterme Batı metafiziği
nin belki de son evresi olan bir evresine açıklık kazandıracaktır.
Bu evrede, metafizik, Nietzsche aracılığıyla, bir anlamda ken
dini kendi öz-olanaklarmdan yoksun bıraktığından, onun öteki
olanakları da artık görülmez olur. Nietzsche’nin altüst etmesin
den sonra metafiziğe kendi özsüzlüğüne, düzensizliğine sap
lanmaktan başka bir yol kalmaz. Bu tersine çevirmede, duyu-
üstü, duyulur olanın kararsız bir ürününe dönüştürülür. Ancak,
duyulur olan, antitezinin bu biçimde değerden düşürülmesi ile
kendi özünü yadsır. Duyuüstünün bu biçimde yerinden edil
mesi, saf duyusal olanı, bunun sonucu olarak da ikisi arasındaki
ayrımı ortadan kaldırdı. Duyuüstünün ortadan kaldırılması,
duyusal olan (aisteton) ile duyusal olmayan (noeton) ayrımı
ilgisinde, bir “ne o ; ne o’’ önermesinde sonuca bağlandı. Duyu
üstünün bırakılması anlamsızlıkta doruğa ulaştı. Bununla bir
likte, o, boş bir anlam verme aracılığı ile anlamsızlıktan kaçın
11
NIETZSCHE’NİN TANRI ÖLDÜ SÖZÜ ve DÜNYA RESİMLERİ ÇAĞI
mak için körü körüne çabalamalarm düşünülmemiş, alt edilmez
ön kabulü olarak kaldı.
Aşağıdaki yazıda metafizik, bir düşünürün öğretisi olarak
değil, bütününde varolanın hakikati olarak düşünüldü. Metafi
zikte her filozofun, belli bir zamanda, kendine özgü felsefi çıkış
noktası vardır. Bunun için de, bu .metafizik, onun adıyla adlan
dırılabilir. Ama bu, burada düşünülen özü bakımından metafizi
ğin her defasında, kültürel yaratmanın kamusal alanındaki bir
kişilik olarak düşünür tarafından yapıldığı, metafiziğin onun
malı olduğu anlamına gelmez. Metafiziğin her evresinde, belli
bir zamanda, yolun bir parçası görülür, Varlığın yazgısı hakika
tin apansız çığırında, varolan üzerinde kendi yolunu açıp te
mizler. Nietzsche Batı tarihinin akışını metafizik bakımından,
Hiççiliğin serimlenmesi, yükselmesi olarak anladı. Nietzsche1-
nin metafiziği aracılığı ile enine boyuna düşünmek, şu andaki
insanlığın durumunu, yerini düşünmektir. İnsanlığın yazgısı
üzerine, onun hakikati bakımından henüz pek az şey bilinmek
tedir. Bununla birlikte, yinelenen boş bir bildiri olarak kalmaya
caksa, bu türden her düşünme, genellikle düşünme olarak ge
çerli olanı bırakıp öteye geçer. Bu öteye geçme kolay bir sınır
aşma, bir üstün gelme olmadığı gibi doğrudan bir yenme de
değildir. Bizim Nietzsche'nin metafiziğini anlamamız, onun
etiğini, bilgi kuramını, estetiğini, en önemlisi de metafiziğini
dikkate almamız anlamına gelmez şimdi. Nietzsche'-nin metafi
ziğini anlamamız, olsa olsa, onu bir düşünür olarak ciddiye
almaya çalışmamız anlamına gelir. Ancak düşünmek, Nietszche
için de varolanı varolan olarak göz önüne getirmek demektir.
Her metafizik düşünce genelde onto-lojidir, böyle değilse, hiç
bir şeydir. (*)
Buradaki düşünme çabasında söz konusu olan, düşüncenin
atacağı yalın, gösterişsiz adımı hazırlamaktır. Hazırlayıcı dü
şünme, bir kımıldanma alanının aydınlatılmasına bağlıdır. Bu
alanın içinde Varlığın kendisi, insanı, onun özü bakımından, bir
başlangıç ilişkisinin içine alabilir. Bu tür bir düşünmenin özü
hazırlayıcı olmaktır.
Bu özlü, özlü olduğu için de her yerde, her bakımdan hazır
layıcı düşünme gösterişsiz bir yolda ilerler. Beceriksiz de olsa,
12
NİETZSCHE’NİN TANRI ÖLDÜ SÖZÜ
el yordamı ile de ilerlese burada bütün düşünce paylaşımlarının
çok önemli bir yardımı vardır.
Bu birlikte düşünme, kendinin belki de, ne yaprağı ne de
meyveyi gören, hasat nedir bilmeyen bir ekincinin, usul usul
yürüttüğü, doğruluğu yarar ya da saygınlıkla açıklanamayan bir
tohumlama çalışması olduğunu kanıtlar. Hatta onlar tarlanın
hazırlanmasına hizmet etmeden önce tohumlamaya hizmet eder.
Bu düzenlemede önce toprak sürülür. Tarlayı tarıma açma
sorunudur bu. Metafiziğin ülkesinin kaçınılmaz egemenliği
altında tarla bilinmeyende durmak zorunda kalmıştır. Tarlanın
önce sezilmesi, sonra bulunması daha sonra da işlenmesi soru
nudur bu. Sorun tarlaya bir adım atmaktır. Tarlaya giden ama
hâlâ bilinmeyen birçok yol vardır. Buna karşılık, her düşünen
ancak bir tek yol belirleyebilir; bu da onun kendi yoludur. O,
sonunda bu yolu kendi yolu olarak tutuncaya, bu tek yolda ne
yin yaşanacağını söyleyinceye dek kendi yolunda gidip gelme
lidir. Yine de bu yol hiç bir zaman ona ait değildir.
Belki de "Sein und Zeit" [Varlık ve Zaman] adı, böyle bir
yolun, yol-imlerinden biridir. Metafizik kendi soyundan geldiği
kabul edilen bilimlere özce sıkı sıkıya bağlı olmasına uygun
olarak -bu iç içe geçme metafiziğin kendisince talep edildiği
gibi daima yeni bağlar da gözetilir- hazırlayıcı düşünme, ara
sıra, bilimlerin çerçevesi içinde devinmek zorundadır. Çünkü
bilimler ister bile bile, ister sahip oldukları geçerlilik ile etkilili
ğin türünden ötürü, sürekli olarak, kuşkuyu davet edecek tarzda,
bilgi ile bilinebilirin temel biçimlerini verdiklerini ileri sürerler.
Bilim, önceden belirlenen teknik özü ile bu teknik özün seçik
niteliğine ne ölçüde belirgin biçimde zorlanırsa, tekniğin sahip
çıktığı bilginin olanağının tarzı, sınırları, doğruluğu üzerine
sorular o kertede kuşkuya yer bırakmayacak biçimde açığa çı
kar.
Bilimlerin oltasındaki bir düşünce eğitimi, hazırlayıcı dü
şünme ile bu düşünmenin yerine getirilmesinin bir parçasıdır.
Bu düşünce eğitiminin araştırma ile bilgilenme ile kanştırılma-
yacağı uygun biçimini bulmak güçtür. Bu düşünme ilkin, her
zaman, kendine özgü yerleşim yerini bulmak zonandaysa, bu
13
Dostları ilə paylaş: |