20 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
13- 23. sayfada Sayõn Sakaoğlu’nun söz konusu sayfanõn ilk paragrafõndaki
“ Bir uzun, bir kõsa mõsralardan oluşan şiirin üçüncü mõsralarõ şöyledir.” şeklindeki
cümlesinde bir ilmîlikten uzaklõk gözlenmektedir. “Bir uzun bir kõsa mõsralar-
dan” yerine “yedekli mõsralardan” demesi ilmî olurdu. Onun bu ifadesinden,
kendi bilim dalõndaki “yedekli koşma”lardan haberinin olmadõğõ anlaşõlmakta-
dõr.
14- 23. sayfada, 3. paragraf: “Biz, birden fazla olan Karaca Oğlanlarõ ayrõca ele
alacağõz;” şeklindeki ifadede de sanki “birden az Karaca Oğlan” veya “bir Kara-
ca Oğlan” gibi anlamlar sezinlemekteyiz.
15- 25. sayfada, 3. paragraf: Sakaoğlu Hoca’ya ait paragrafõn son cümlesi
şöyledir: “1836-1863 yõllarõ arasõnda düzenlenen bir cönkte yer alan şiirin mahlâs bey-
ti şöyledir:”
Kara oğlan der ki bağ-õ âlemde
Kudretten
çekilmiş kaşlar kalemde
Vadem yetip gurbet ilde ölende
Duyan
düşmanlarõm kurban ederler
Sakaoğlu’nun bu cümlesinden; yeni nazõm şekillerini öğreniyoruz. Bizim
bildiğimiz, şiirin yukarõda verilen parçasõ beyit değil, dörtlüktür. Benim ilkoku-
la giden oğlum Tuğrul’a: Dörtlük nedir? diye sordum. “İstiklâl Marşõmõzõn bö-
lümleri” karşõlõğõnõ verdi, fakat beyti bilemedi. Lise son sõnõf öğrencisi kõzõm
Zümrüt ise her iki şekle de cevap verdi; beyit için: “Dîvan edebiyâtõ nazõm te-
rimidir, ayrõca halk edebiyatõ ürünlerinden semaî, kalenderî gibi şiirler de beyit-
lerle yazõlõr” ifadesini kullandõ.
“Acaba sayõn halk edebiyatõ profesörü hocamõza beyit ve dörtlük kelimele-
rinin edebiyatõmõzda ne manaya geldiğini bilip bilmediğini sorsak saygõsõzlõk
mõ etmiş oluruz?” diye düşünüyorum.
16- 26. sayfada Sayõn Prof. Dr. Şükrü Elçin’den alõnan bir dörtlüğün ilk iki
dizesinin verildiğini görüyoruz. Daha sonraki sayfalarda da onlarca defa karşõ-
laşacağõmõz ilk mõsradaki “ider” kelimesi üzerinde durmak gerekmektedir.
Sakaoğlu’nun almõş olduğu dörtlüğün ilk iki dizesi şöyledir:
Kara
Oğlan ider âlemi
Dilberler
altun
madeni
…
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 21
Bilhassa çoğu üniversite mezunu olmayan (Türk Dili ve Edebiyatõ) halk e-
debiyatõ araştõrõcõlarõnõn yanlõş olarak kullandõklarõ ider kelimesi üzerinde
durmak gerekir. İder: yapar, eder anlamõnda olup et-, it- fiilinin geniş zamanõ
olarak karşõmõza çõkar. Bu kelime manaya dikkat edilirse ider değil eydür olma-
lõdõr. Eyit (eyt-) fiilinin geniş zaman şekli olup daha çok “söyler”, “der” anlam-
larõnda kullanõlõr. Sayõn Saim Sakaoğlu hocamõz bu kelimeleri düzeltmeliydi,
diye düşünüyorum. Çünkü başkalarõnõn yanlõşõ bizim doğrumuz sayõlmama-
lõdõr. Sayõn Halk Edebiyatõ Profesörü “Ben bunlarõ, araştõrmacõlarõn yazdõğõ şek-
liyle aldõm, değiştirmem uygun olmazdõ” diyerek kaçamaz. Belki de Tanõkla-
rõyla Tarama Sözlüğü’ne de yanlõşlõkla giren fiilin “it- şekline de sõğõnmayõ dü-
şünebilir. Tarama Sözlüğü’ne de kelimenin bu şekilde alõnmasõna ve çok eski-
lerde fişlenip yazõlmasõna sebep olanlarõn da fiili bilmemeleri yine bizim doğ-
rumuz olamaz.
17- 26. sayfada; 4. paragrafõn son cümlesinde iki defa kullanõlan “gibi” söz-
cüğü cümlenin akõşõnõ bozmaktadõr.
18- 28. sayfada; ilk paragrafta yer alan “Prof. Elçin’in bölüm arkadaşõ”, ifade-
sindeki “bölüm arkadaşõ” ibâresi her ne kadar aynõ bölümde çalõşsalar bile “öğ-
rencisi” şeklinde olmalõdõr.
19- 28. sayfanõn sondan 4. paragrafõnda Başgöz’ün 19. yüzyõlõn Yozgatlõ Ka-
raca Oğlan’õna dokunduğuna şahit olmaktayõz.
20- 28. sayfada; sondan 3. paragraf:
Sakaoğlu “Aynõ Başgöz” demekle başka bir Başgöz daha olduğunu ihsas et-
tirmektedir. Paragrafõn sonunda bir ünlem işareti de görünce sanki bir tahkir
anlar gibi oluyorum. Bir de aynõ paragrafõn son cümlesindeki “iki adet Yozgatlõ
Karaca Oğlan” ifadesi tane ve adet kelimelerinin her zaman biribirlerinin yerine
kullanõlmayacağõnõ anlatõr gibi.
21- 30. sayfada başlõğõn üzerindeki, başlangõcõ bir önceki sayfada olan pa-
ragrafta “Göksoy’un” kelimesiyle başlayan cümle muallâkta kalmakta, lüzum-
suz gibi görünmektedir. Cümlenin başõna “Buna” kelimesi konulursa cümleler
arasõndaki anlam bütünlüğü sağlanmõş olur.
22- 30. sayfada yine aynõ paragraftaki son cümle: “Yozgat ve çevresinde bulu-
nan cönklerdeki Karaca Oğlan mahlâslõ şiirlerin hemencecik Yozgatlõ Karaca Oğlana
bağlayõvermek doğru değildir; bunlarõn farklõ yöntemlerle araştõrõlmasõ gerekir.” şek-
linde olup bozuk bir cümle olarak karşõmõza çõkmaktadõr. Bununla birlikte “he-
mencecik” kelimesinin de kullanõlmasõ yakõşõk almamõştõr.
23- 30. sayfada 3 numaralõ başlõk altõndaki 3. paragrafta yine mahlâstaş olan
âşõklara “adaş” denilmiştir.
22 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
24- Önceden de bahsettiğimiz bir zaman uyumsuzluğunu kendine o tarihte
yaşõyor anlamõ veren 33. sayfanõn ilk paragrafõnõn sonundaki “ Karaca Oğlan için
şöyle diyordu:” ibaresinde görmekteyiz. Burada diyen Sadettin Nüzhet
Ergun’dur, söylediği tarih de 1927’dir. Sayõn Sakaoğlu 1927 yõlõnda Ergun’un
yazdõklarõnõ okumuş gibi anlaşõlõyor.
25- 34. sayfada, 5. paragrafõn ilk cümlesindeki “sunmuş” kelimesi “kazan-
dõrmõş” kelimesine yerini bõrakmalõdõr. Aynõ sayfanõn sonundaki “sunulmuştur”
kelimesi de “verilmiştir” ile değiştirilmelidir.
26- 37. sayfada beyitler hâlinde verilen ilk şiir bir dörtlük olmalõdõr.
Alman
dağlarõndan bir duman bürüdü
şeklindeki dörtlüğün ilk mõsralarõnõ da nereden alõnõrsa alõnsõn, Sayõn
Sakaoğlu’nun mana ve ölçü açõsõndan
Alman dağlarõnõ duman bürüdü
şeklinde düzeltmesi gerekirdi.
27- 37. sayfada dörtlük olarak verilen ikinci şiirden hemen önceki cümle
“Şiirin ilk dörtlüğünde zaten âşõğõn niyeti açõkça ortaya konulmaktadõr.” şeklindedir.
Cümlede âşõğõn niyeti, onun kendi şiirinde başkasõ tarafõndan ortaya konul-
maktadõr, anlamõ vardõr. Sondaki “ortaya konulmaktadõr” ibaresi “görülmekte-
dir” şeklinde düzeltilmelidir.
28- 40. sayfada “Oğuz” kelimesiyle başlayan paragrafta mahlâstaş âşõklara
“adaş âşõklar” denilmesine bir kere daha şahit oluyoruz.
29- 40. sayfada “Yozgat” kelimesiyle başlayan paragrafõn son cümlesindeki
“bile hayatta olan” kelimeleri “doğmuş olan” olarak düzeltilmelidir.
30- 41. sayfada ilk dörtlükten önceki cümlede bulunan “aitti” ve “mõsralar
vardõ” kelimelerinden 1929 yõlõnda Sayõn Sakaoğlu’nun okuyup anlayacak ve
araştõracak yaşta olduğu bir kez daha anlaşõlõyor!
31- 43. sayfada “Biz” kelimesiyle başlayan paragrafõn ilk cümlesindeki me-
selâ kelimesi dâhil vb. iki çizgi (- -) arasõna alõnmalõdõr.
32- 45. sayfada ilk paragrafõn son kelimesinden, 1927 yõlõnda Sakaoğlu’nun
yine Ergun’un söylediklerine şahit olduğu anlaşõlmaktadõr. Paragrafõn
Sakaoğlu’na ait son cümlesi şöyledir: “ Ergun 1927’de, “Başlangõç”ta şöyle
diyordu:”
33- 45. sayfada, 4. paragraf; “Önce hemen şunu söyleyelim, beytini aldõğõmõz
dörtlük, Karaer’in de işaret ettiği gibi ( Karaer, 1973:24) bu şiire ait değildir.”
Dostları ilə paylaş: |