Microsoft Word 02 Orhan Bey doc


     şeklinde karşõmõza çõkmaktadõr. Burada “uğra



Yüklə 0,66 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə30/30
tarix19.11.2017
ölçüsü0,66 Mb.
#11047
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   30

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 103  

 

şeklinde karşõmõza çõkmaktadõr. Burada “uğra-” kelimesinin “ziyaret etmek” 



anlamõnda olduğu görülmektedir. Yazarõn verdiği anlam biraz yakõştõrma gibi 

duruyor. Türkçe Sözlük’te de “Geçerken, yeniden yola çõkmak üzere bir yerde kõsa 



süre kalmak” şeklinde karşõmõza çõkmaktadõr.  

Uğrat-” fiili de yanlõş anlamlandõrõlmõştõr. Metinde fiil  

 

 

Uğradalõm usul boyu nazara 



 

şeklinde tespit edilmekte olup görüldüğü gibi “nazara uğrat-” olarak kullanõl-

mõştõr. Sözlüğe de nazara uğrat- alõnmasõ gerekirdi.  

Bu sayfada “uğur” kelimesinin de yazar tarafõndan, anlamõ yanlõş tespit e-

dilmiştir. Tanõklarõyla Tarama Sözlüğü’nde “ön, yön, yol” anlamlarõyla karşõ-

mõza çõkan kelimeye Sakaoğlu “Elbisenin önü, özellikle üst tarafõ” anlamõnõ ver-

miştir. 150/2 dörtlüğünde 

 

 Elifin 



uğru nakõşlõ 

 

dizesinde anlam, yazarõn söylediğiyle uyum içinde görülüyor. Bir de yine 



Sakaoğlu’nun bizi gönderdiği şu dizelere bakalõm: 

 

 Yanõma serdiler bir ipek halõ 



 

Uğruma koydular kaymağõ balõ  (239/3) 

 … 

 

ve 



 

 

Giderken yolum uğradõ 



 

Uğruma şeker doğradõ 

 

Ben söyledim o ağladõ 



 

Gözleri ceren o kõzõn (294/1) 

 

Yukarõdaki dizelerden anlaşõlacağõ üzere bu iki örnekte kelimenin anlamõ-



nõn, yazarõn verdiği anlamla hiç alâkasõnõn olmadõğõ,  Tarama Sözlüğü’ndeki 

“ön” manasõyla uyuştuğu görülmektedir. Sayõn yazar bu kelimede de anlamõ 

yakõştõrmaya çalõşmõş, diğer onlarca kelimeye verdiği anlamlarda olduğu gibi 

tutturamamõştõr.  

Ur-” fiilinde de durum farklõ değildir. Yazarõn bizi gönderdiği  şiirlerde 

(14/5 ve 202/2) söz konusu fiile rastlanamamõştõr. 109/3’te kelime “saplamak”, 




104 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ 

 

329/3’te “öldürmek” anlamlarõnda karşõmõza çõkmaktadõr. Kelime 2 yerde de 



Sakaoğlu’nun verdiği anlamõyla kullanõlmõştõr (303/2 ve 337/4). Fiilin bir kul-

lanõlõşõ daha vardõr ki onu da dizelerden tespit edelim: 

 

  

 



 

 ... 


 

Yel vurdukça derdli dolap iniler 

 

Burcu burcu kokar gülü Hama’nõn (286/1) 



 

Burada vur- fiili “esmek (yel için)” anlamõndadõr. Ayrõca yazarõn kelimeyi 

ur-  şeklinde almõş olmasõ da bir problem ile bizleri karşõ karşõya bõrakmõştõr. 

Sakaoğlu’nun okuyucuyu gönderdiği bütün şiirlerde kelime ur- değil, vur- şek-

linde görülmektedir. Acaba sayõn Sakaoğlu’nun gördüğünü aynen yazamama 

gibi bir sorunu mu vardõr? 

Urum kelimesi de yanlõş manalandõrõlmõştõr. Sakaoğlu, Karaca Oğlan’õn 

doğumunu 17. yüzyõl olarak tespit etmişti. 17. yüzyõldan çok önceki asõrlarda 

Anadolu “Urum” değildir, has Türk toprağõdõr. Yoksa yazar 13. asõrla 17. asrõ 

mõ karõştõrdõ? Dizelerin tamamõnda Urum, Balkanlar ve ötesi olarak karşõmõza 

çõkmaktadõr, yazarõn dediği “Anadolu” olmamalõdõr. Amerika, Avrupa ve Asya 

topraklarõnda gezen ve bu kõtalarõ bilen Sakaoğlu’nun coğrafya bilgisinde te-

reddütler hasõl olmaktadõr. Çünkü Karaca Oğlan da Anadoluludur.  

474- 34. sayfada “ülker” için “bir burç adõ” denmiş. Hâlbuki kelime “En par-

lağõnõn çevresinde toplanmõş yedi yõldõzdan oluşan bir yõldõz kümesi, Süreyya” 

anlamõndadõr. “Ün” kelimesine verilen anlamlardan biri “name”dir. Sözlüklerde 

“name” kelimesinin anlamõ “mektup” olarak verilmiştir.  İhtimaldir ki burada 

da yazar “nağme” ile “name”yi karõştõrmõştõr. Bu sayfada ayrõca  üzül-, vakt u 



zaman, vaktlõ vaktsõz kelimelerinin anlamlarõ, metin üzerinde düşünüldükten 

sonra yeniden tespit edilmelidir.  

Var” kelimesi, 3 ayrõ anlamda kullanõlmõş olarak karşõmõza çõkmaktadõr. 

Var I” için “mal, mülk, para” denilmiş. Yazar, bizi gönderdiği 

 

 Başõ pâre pâre dumanlõ dağlar 



 Hastanõn halõndan ne bilir sağlar 

 Bozulmuş siyeci verana bağlar 

 Bülbülün 

konduğu güller perişan (262/2) 

 

dörtlüğünde “var” kelimesiyle “verana” kelimesini karõştõrmõştõr,  verana keli-



mesinin “mal, mülk, para” ile hiçbir alâkasõ bulunmamaktadõr; “yõkõk, yõkõlmõş, 

harap yer” anlamõndadõr. Zaten 262/2’de geçen “verana”  şekli “veran/verana” 




TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 105  

 

madde başõna da alõnmamõştõr. “Var II”ye “zenginlik” şeklinde karşõlõk bulun-



muştur. Yine gönderilen dizelere bakalõm: 

 

 



 

 Sağlõktõr cihanõn varõ (45/1) 

 … 

 

ve 



 

 

İşitin benim zarõmõ 



 Kaçõrdõm elden yârimi 

 

Cihan içinde varõmõ 



 

Dün de görmedim bugün de (45/4) 

 

İlk verilen dizede yazarõn verdiği anlam yerindedir. İkinci olarak, anlamõn 



daha iyi fark edilebilmesi için aldõğõmõz dörtlükte “var” kelimesi “sahip olunan 

şey, sevgili” anlamõyla karşõmõza çõkõyor.  

475- 35. sayfa karşõmõza, tam bir bilgisizlik örneği olarak çõkmaktadõr. Bu 

sayfada ilk olarak “vaz gele” ile “vaz gel-” aynõ madde olmalõdõr. “Vefa” keli-

mesinde bir hayli karõşõklõk vardõr. Yazarõn okuyucuyu gönderdiği 104/4’te 

kelime “vefasõz” olarak kullanõlmõştõr. Bu kelime iki madde başõ sonra karşõmõ-

za çõkan “vefasõz” maddesiyle birleştirilmelidir. Anlamõ da yanlõş verilen keli-

me “değer, kõymet bilmeyen” şeklinde karşõlõk bulmalõdõr. 117/4’te “vefa kõl-



ma-” olarak tespit edilmektedir ve manasõ da “sözünde durmamak” olmalõdõr. 

Yine Sakaoğlu’nun bizi gönderdiği 138/4 ve 210/2’de kelimenin kullanõlmadõğõ 

görülmektedir.  

Veran ol-” madde başõ 274/2’de bulunamamõştõr. Sakaoğlu bu birleşik fiile 

Teslim olmak, kaybetmeyi kabul etmek” gibi hiç alâkasõ olmayan bir karşõlõk bul-

muştur. Yine dizelerde görelim: 

 

 

Evleriniz veran olsun 



 Veranõna baykuş dolsun (331/3) 

 

(Yazar ikinci dizeyi “Veranõnda baykuş ötsün” şeklinde almõştõr.) 



 

 Bahça 


veran 

olmuş bağõ n’idelim 

 



106 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ 

 

Dizelerde söz konusu kelime “yõkõk, harabe, perişan” anlamlarõnda kulla-



nõlmõş. Yazar verdiği anlamõ nasõl bulmuş, hayret! 

Aynõ kelime için Sakaoğlu’nun bizi gönderdiği bir referans vardõr ki, ol-

dukça düşündürücüdür. 67/4 olarak verilen dörtlük, 

 

 



Sâfî güzel olan şol bazõ kötü 

 Yiğidin densizi ey’olmaz zâti 

 

Gayet durgun ister silahõ atõ 



 Yiğit el çekmeyip veran olmalõ 

 

şeklindedir. Dörtlükteki anlama bakarsak, hatta kelimenin geçtiği son dize üze-



rinde düşünürsek “veran”õn burada kullanõlõşõnõn anlamsõz ve lüzumsuz oldu-

ğu anlaşõlacaktõr. Metnin mana açõsõndan tamire ihtiyacõ vardõr. Sakaoğlu ma-

naya bakmadõğõ, böyle bir kaygõsõ olmadõğõ ve şiiri aynen aktardõğõ için tamir 

gereği duymamõştõr. Anlamõ da dikkate alarak dizedeki saçmalõğõ yeniden dü-

zeltelim: 

 

 Yiğit el çekmeyip VARAN olmalõ 



 

(Söz konusu kelime iki madde başõ sonra yeniden alõnmõş.) 

 

Veresi” şeklinde madde başõ alõnmamasõ gereken bir sözcük var, gönderi-



len 361/1 dörtlüğünde kelime bulunamamõştõr. “Vezir” kelimesine verilen an-

lam doğrudur. Yalnõz 203/3 olarak gönderilen yerde anlam uymamaktadõr.  

Vird” sözcüğüne de yanlõş anlam verilmiş. Kelimenin, yazarõn verdiği gibi 

bir anlamõ bulunsa da alõnan dizede anlamõ “çok yineleme, diline dolama” ola-

rak karşõmõza çõkmaktadõr.  

Sakaoğlu’nun “bakmak” anlamõ verdiği “vur- I” fiili, gönderilen yerlerde 

“yaralamak, isabet ettirmek” anlamlarõnda kullanõlmõştõr.  

Yine 735. sayfada “yad el” madde başõnda bir hezeyanla karşõ karşõya bu-

lunuyoruz. Sakaoğlu’nun okuyucuyu gönderdiği ve “Yabancõ ülkeler, başka yer-

ler” anlamõnõ verdiği bu madde başõ 275/2, 3’te bulunamamõştõr. Gönderilen 

13/1, 149/1, 196/2, 203/3, 226/1, 231/1, 245/4, 252/3, 258/5, 261/5, 273/2, 3, 

283/4, 333/2, 367/2, 483/1 gibi yerlerde başlõğõn anlamõ “başkasõ, yabancõ, 

el”dir ve Sakaoğlu’nun verdiği mana ile alâkasõ bulunmamaktadõr. Sadece 

257/4, 366/3, 408/4, 475/4 gibi yerlerde bu madde başõ yazarõn verdiği anlam-

da kullanõlmõştõr. 485/1’deki kullanõlõş yanlõştõr. Kelime metinde “yadlara” ola-




TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 107  

 

rak düzeltilmelidir. “Yad el” madde başõ, “el” madde başõ ile karşõlaştõrõlõrsa 



tam bir kargaşa ortaya çõkmaktadõr.  

476- 36. sayfada “yalõnõz Ideki 189/3, aynõ kelimenin II. anlamõna alõnma-

lõdõr.   

Yaman I” maddesindeki 108/1’de kelime “zor, güç” anlamõndadõr. I. an-

lamdaki “kötü”, II. anlama alõnmalõ. II. anlam için gönderilen 341/2’de kelime 

bulunamamõştõr.  

Yan git- I madde başõ için “yan yola sapmak” anlamõ verilmiş, yanlõş olan 

bu manalandõrma “yoldan dõşarõda gitmek” olarak düzeltilmelidir. Aynõ fiil için 

III. anlam, gönderilen dörtlükte “yan yana, birlikte gitmek”tir. Yazarõn “kolayca, 

zahmetsizce kabul etmek” şeklinde verdiği anlam uydurmadõr.  

Yan ol-”a verilen anlam “yangõn olmak” olarak düzeltilmelidir. “Yaradan” 

madde başõ 300/1 ve 308/3 şeklinde gönderilen dörtlüklerde bulunamamõştõr.  

477- 37. sayfadaki yavru” I, II anlamlarõnda karõşõklõk vardõr. Bazen I. an-

lam için gönderilen yerlerde II. anlam, II. anlam için gönderilen yerlerde de I. 

anlamla karşõlaşõlmaktadõr. Verilen yerler teker teker kontrol edilerek yeniden 

manalandõrma yapõlmasõ gerekir. Bazõ göndermelerde de kelimeye rastlanma-

maktadõr.  

Yavuz” kelimesi için yazar iki ayrõ anlam vermiştir. Her iki anlam için de 

gönderilen dizelerde –her ne kadar kelimenin “kötü” anlamõ varsa da- kelime 

“iyi” anlamõyla karşõmõza çõkmaktadõr. Sözcüğün geçtiği dizeler aşağõda görül-

düğü gibidir.  

 

 Karac’Oğlan yavuz ata binerdi (129/5) 



 ... 

 

ve 



 

 … 


 

Nice yavuz olsa yiğidin adõ 

 

Onu gurbet ele mihman ederler (388/2) 



 

478- 738. sayfada “yenem” kelimesi, gönderilen 25/2’de “yatam” olarak 

düzeltilmelidir. “Yeneyim” kelimesi 25/2’de bulunamamõştõr. “Yenile” kelimesi 

39/1’de bulunamamõştõr. Yazarõn  “yenice, son zamanlarda” olarak 

manalandõrdõğõ 487/2’de kelime “yenile-”tir, anlamõ da “tekrarlamak” olmalõ-

dõr.  



108 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ 

 

 “Yeniler” madde başõ için verilen “yeniden, son zamanlarda” anlamõnda da 



gariplik vardõr. Bu kelime de yukarõda sözünü ettiğimiz “yenile-” fiili olmalõdõr. 

Yine anlamõ da “tekrar çõkmak, tekrarlamak”tõr. 

 “Yet- I için verilen anlam da yanlõştõr. “İnanmak, kani olmak, aklõ yat-

mak” olarak düzeltilmelidir. 

 “Yetüptürüz” kelimesi 479/2 olarak gönderilen metinde yanlõş alõnmõştõr. 

Sözcük önce “bütüptürüz”  şeklinde düzeltilmeli sonra da “inanõp dururuz, i-

nanmaktayõz” olarak anlamõ verilmelidir. Ayrõca “yetkin (gönderilen referans 

açõsõndan),  yõkõk, yõkõş-, yõldõr ve yit-” kelimeleri anlamlarõ açõsõndan yeniden 

gözden geçirilmelidir.  

479- 739. sayfada “yol bağla- (anlam), yörü, yörü- (madde başõ alõnmasõ), Yö-



rük (199/1 geçtiği yer), yuka I, (294/4 geçtiği yer), yuka I (294/4 geçtiği yer), 

yurd (anlam), Yusuf almasõ (163/3 geçtiği yer)” açõlarõndan düzeltilmeye muh-

taçtõr. 


480- 740. sayfada “zahir, zalõm, zar (ile başlayan bütün kelimeler), zerbabze-

val gel-, zõbõn” kelimeleri anlamlarõ açõsõndan yeniden değerlendirilmelidir. Me-

selâ: “Zar” sözcüğü için “acõ, dert” şeklinde hiçbir sözlükte bulunmayan bir 

anlam verilmiş. Kelimenin gönderilen dizelerde “ağlayan, ağlayõş, inleme” an-

lamlarõnda olduğu görülmektedir.   

Zay et-”e yazar “Boşa harcamak” anlamõnõ vermiştir. Kelime 16/5’te “kay-

betmek” manasõyla karşõmõza çõkmaktadõr. 128/3 olarak gönderilen yerde dize: 

 

 

Zay edip de akõlcõğõm alõnca (128/3) 



 

şeklinde olup burada da “yitirmek, kaybetmek” anlamõnda tespit edilmektedir.  

Zekât” kelimesi için de yazarõn verdiği anlam bilinen, İslâmõn şartlarõndan 

olan farz ibadetidir. Dizeleri alalõm; 

 

 ... 


 Hüsnünün 

zekâtõ borcunu öder (54/4) 

 ... 

 

ve 



 

 Gözlerin 

şemistir gün yüzün kamer 

 Seni 


seven 

yiğit zekâtõn umar (326/2). 

 



TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 109  

 

Bu dizelerden âşõğõn, sevgiliden güzellik zekâtõ beklediği anlaşõlmaktadõr. 



Buradaki zekât bir öpücük, belki bir iki kelime, birkaç dakika birlikte olma gibi 

sevgilinin verebileceği bir bağõş şeklinde algõlanmalõdõr.  

 “Zevâl gel-”e “sorumlu olmak” anlamõ verilmiş, “zarar gelmek” olarak 

düzeltilmelidir.  

 “Zõbõn” kelimesi “Bir çeşit yelek” olarak anlamlandõrõlmõş. Kelimenin doğ-

ru anlamõ, bir sonraki sayfada “zubun”a verilen karşõlõkta görülmektedir. Bu 

sayfada “zemzem, zemzem põnarõ” madde başlarõnda da mana mecazen algõ-

lanmalõdõr. Yazarõn söylediği Kâbe’deki kutsal kuyu ve suyu ile alâkasõ bulun-

mamaktadõr.  

481- 741. sayfada da “zõndan ve ziyâret et-”te anlam problemi ile karşõlaşõyo-

ruz. “Sõkõntõlõ yer” anlamõ verilen ilk kelime “hapishane” olarak da tespit edil-

mektedir (174/1, 385/2).   

 “Kutsal bir yere gitmek” anlamõ verilen  “ziyaret et-”teki anlamsõzlõk da 

“saygõ göstermiş olmak için birini veya bir yeri görmeye gitmek” şeklinde dü-

zeltilmelidir.  

 

SONUÇ 

 

Biz buraya kadar 1030 sayfalõk Karaca Oğlan adlõ Saim Sakaoğlu’na ait ki-

tabõn 741 sayfasõ üzerinde durduk. Geriye kalan 289 sayfayõ buraya  kadarki 

incelememizi göz önünde bulundurarak artõk incelemeye değer görmedik. Yani 

incelediğimiz ilk 741 sayfa ile bir farkõnõn olmayacağõ düşüncesiyle tetkikimizi 

burada sonlandõrdõk. Değerlendirdiğimiz kõsõmlarda da karşõlaştõğõmõz bütün 

yanlõşlõklarõ ve hatalarõ göstermedik. Buraya kadar olan çalõşmamõzdan elde 

ettiğimiz sonuçlarõ şöyle sõralamak mümkündür: 

1. Yazar, bu çalõşmaya başlarken eldeki malzemeden çõkacaklar bilinmeden 

kitabõ 1000 sayfa olarak tasarlamõştõr. (bk. 05. 07. 2004 tarihli Zaman gazetesinde 

Gürkan Tuzlu ile yapõlmõş olan söyleşi). Kitap bu düşünceyle hazõrlandõğõ için 

lüzumsuz ve doldurma olan birçok bilgi ile karşõlaşõlmaktadõr. Bu açõdan çalõş-

ma işlenememiş, tam değerlendirme yapõlamamõş, karmaşõk, tekrarlara düşül-

müş bir ham bilgi yõğõnõndan ibarettir.  

2. Kitabõn hazõrlanmasõnda istifade edilmek için Amerika’dan getirilen 17 

çuval kitaptan hiç bahis yoktur. Bu kitaplar çalõşmanõn hangi bölümleri için 

kaynaklõk etmiştir? (Zaman, 05. 07. 2004; Gürkan Tuzlu ile yapõlan söyleşiye 

dayanõlarak bu bilgiye yer verilmiştir.)  

3. Sakaoğlu’nun bu çalõşmasõnda kompozisyon derslerine kaynaklõk edecek 

bozuk cümlelere ve anlatõm bozukluklarõna çok miktarda rastlanmaktadõr.  




110 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ 

 

4. Bu kitapta bilgi yanlõşlarõ da oldukça fazla karşõlaştõğõmõz bir husustur.  



5. Saim Sakaoğlu Türk Edebiyatõnõn, dolayõsõyla Türk şiirinin iki ana unsu-

ru dörtlük ve beyit kavramlarõnõ bilmemektedir. 

 6. Prof. Dr. Saim Sakaoğlu’nun, redif ve kafiye gibi şiirin iki vazgeçilmez 

unsurundan da haberi yoktur. Verdiği bilgilerde bu habersizliğinin bol bol ör-

neklerini görmek mümkündür.  

7. Yazar çalõşmasõnõn “Şiirler” bölümünü başkalarõnõn (Köprülü, Ergun, 

Öztelli, Cunbur, Atlay) eserlerinden seçip aktarmõştõr. Kendisinin, cönklerden, 

yazma şiir mecmualarõndan tespit ettiği tek bir şiir yoktur. Her ne kadar ilgili 

bölümde bu zatlara temas etmişse de hangi şiirleri, hangi yazardan ne oranda 

aldõğõnõ belirtmemiştir (Sadece Atlay’dan alõnan 8 şiir hakkõnda bilgi vermiştir). 

Bu da esere şiirleri sanki kendisi tespit etmiş gibi bir hava verir görünümünü 

yüklemiştir. Bu durum bir intihal kokusu yayar gibidir. 

Bu kitapta görüldüğü gibi daha önce yayõnlanan şiirlerin değil, başta yaza-

rõnõn bahsettiği (s. 919) Halk Kültürlerini (Sakaoğlu son kelimeyi kütlülerini 

şeklinde almõştõr.) Araştõrma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Arşivi ile Millî 

Kütüphanedeki cönkler ve yazma mecmualardaki Karaca Oğlan’a ait şiirlerin 

gün yüzüne çõkarõlmasõ ve onlarõn üzerinde çalõşõlmasõnõn ilmî olacağõ bir ger-

çektir. Bu açõdan bakõldõğõnda sayõn Sakaoğlu’nun kitabõndaki “Şiirler” bölümü 

ilmî olmaktan uzaktõr.  

8. Şiirlerin hemen hemen tamamõna yakõnõnda anlam, kafiye, ölçü ve durak 

gibi halk şiirinin vazgeçilmez unsurlarõ açõsõndan çok büyük yanlõşlõklar göz-

lenmektedir. Daha önce de defalarca konu gündeme geldiğinde söylediğimiz 

gibi söz konusu manzumeleri kitabõna alan yazarõn, bu hususlarõ yani yanlõşlõk-

larõ düzeltmesi ve gerektiğinde tamir yoluna gitmesi gerekirdi.  

9. Yazar Sakaoğlu’nun, “bazõ kelimelerin sözlüğe alõnmamõş olabileceği” 

gibi bir ifadesi ile karşõlaşmõştõk. Bu ifadesini kurtuluş olarak, çõkõş yolu olarak 

anladõğõmõz yazarõn “Sözlük” bölümüne Karaca Oğlan’õn ve yaşadõğõ yörenin, 

alõnmasõ gereken daha onlarca kelimesini, anlam veremediğinden olsa gerek 

almadõğõ (daha önce yeri geldikçe bunlara temas etmiştik) gözlenmektedir.     

10. Karaca Oğlan adlõ kitabõn “Sözlük” bölümü çok büyük hatalarla dolu-

dur. Meselâ yazar, hangi kelimeyi, nasõl madde başõ alacağõnõ bilmemektedir. 

Kelimelerin büyük bir oranda yanlõş alõndõğõ gözlenmektedir.  

11. Kelimelere anlam verilirken de bağõşlanamaz hatalar işlenmiştir. Bilhas-

sa yanlõş ve yakõştõrma anlamlar hususunda kitap dikkat çekici örneklerle do-

ludur.  



TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 111  

 

Bir daha belirtirsek, bizim buraya aldõğõmõz 481 yanlõşlõk ilk bakõşta göze 



çarpan hatalardan seçilmiştir. Bütün söz konusu hususlar maddelenmiş olsaydõ 

bu rakam binleri bulurdu.  

Karaca Oğlan sevgisiyle ve yapõcõ bir üslûpla ele aldõğõmõz, ayrõca burada 

gösteremediğimiz daha birçok düzeltilmesi gereken yanlõşlõk vardõr. Kitaptaki 

anlatõm bozukluklarõ, cümle yanlõşlarõ zamanla unutulabilir. Ancak tespit edi-

len  şiirler ve sözlük bölümündeki yanlõşlõklar sonraki nesillerce Karaca Oğ-

lan’õn anlaşõlamamasõna sebep olacaktõr.  Şimdi yazar Prof. Dr. Saim 

Sakaoğlu’na, yetiştirdiği onlarca öğrencisine, ekmeğini bu meslekten kazanan 

diğer halk edebiyatçõlarõna büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir.  

Gelin bu enkazõ hep birlikte yerden kaldõralõm, çünkü Karaca Oğlan’a bu 



şekilde bir haksõzlõk yapõlmamalõydõ. © 

 

Yüklə 0,66 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə