34 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
edildiği Türk Dünyasõ Araştõrmalarõ Dergisinin 27. sayõsõndaki makale kasõtlõ
olarak alõnmamõştõr. Bu bir eksikliktir. Sakaoğlu’nun bu kitabõnda
baştan sona
kadar bir “ene” duygusu hâkimdir.
84- 112. sayfadaki 3. ve 4. paragraflarda müstakil olarak Akşehirli Ahmet
Hamdi Efendinin yerine kullanõlan “Efendinin” kelimesi isim değildir, soyadõ
değildir, lâkap hiç değildir. Kelimenin yerine ya adõ, ya da “Onun” gibi bir za-
mir getirilmeliydi. Çünkü “Efendi” kelimesi Türk dünyasõnda Halk edebiyatçõ-
larõmõzõn çok iyi bildiği gibi Nasreddin Hoca’yõ çağrõştõrõr. Üslûp ve bilgi hatasõ
söz konusudur.
85- 114. sayfada, sondan 4. paragraf; kompozisyon hocasõ Sayõn
Sakaoğlu’nun güzellik, musikî, ölçü, mana ve ifade düzgünlüğüne örnek göste-
rilebilecek bir cümlesi daha: “Yõlmaz Göksoy’un yayõmladõğõ derlemenin kahramanõ
olan Karaca Oğlan, bizim on yedinci yüzyõlõn âşõğõ olmadõğõ muhakkak, ama hoş bir
adlandõrmasõ var.”
86- 115. sayfanõn ilk paragrafõnda anlatõm bozukluğu içeren bir cümle ör-
neği daha: “Biz de onu şu veya bu beldeye bağlamayacak, nereli olduğu konusunda
tahminlerimizi sunmaya çalõşacağõz.”
87- 116. sayfada sondan 3. paragrafta “’Ermenek’in Yarçõn Yaylasõ; Ana-
mur’un Zeyve Boğazõ;…” ifadelerinde hem isim, hem de
coğrafya bilgisi eksikliği
görülmektedir. Ermenek’in meşhur yaylasõnõn adõ Yarçõn değil, Barçõn’dõr. Ke-
limeyi eski harfli metinden okuyan baştaki “b” harfini “y” okumuş olmalõdõr.
Sonra da Barçõn, söz konusu yanlõşlõkla Yarçõn olmuştur! Coğrafya bilgisi eksik-
liğine gelince: Zeyve Boğazõ tarihî bir pazarõn kurulduğu Ermenek sõnõrlarõ i-
çinde kalan, hattâ aynõ adla bir köy de bulunan çok güzel mesire yeridir, Erme-
nek’e uzaklõğõ da tahminen 20 km kadardõr, Anamura uzaklõğõ ise 110 km’dir.
Bu bilgileri başkasõndan aldõm diyen Sakaoğlu, nasõl bağõşlanabilecektir?
88- 114. sayfada “Ancak” ile başlayan paragrafõn ikinci satõrõnõn ilk kelimesi
“Ayrõca”, s.117’de 3. paragrafõn sondan 2. kelimesi de “hasretiyle” olmalõdõr.
89- 117. sayfada, sondan 3. paragrafõn sonundaki “demekteydi” kelimesi ile
Sakaoğlu’nun 1927’de yine olaya şahit olduğu görülmektedir.
90- 122. sayfada, 4. başlõk altõnda “Kilis’te aynõ adla yayõmlanan gazetede,” ifa-
desinde anlatõm bozukluğu görülmektedir.
91- 127. sayfada, ilk dörtlüğün
Koçhisar’dan
Hasandağõ’nõn ardõndan
şeklindeki 3. mõsraõnõn hece ve durak göz önüne alõnarak
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ •
35
Koçhisar’dan,
Hasandağ’nõn ardõndan
olarak düzeltilmesi gerekirdi.
92- 139. sayfadaki “
8. Karaca Oğlan Tarsuslu mudur?” başlõğõ “Karaca Oğlan
Nerelidir?” adõ altõndaki Dokuzuncu Bölüm’e alõnmalõdõr.
93- 152. sayfada, şiirden önceki “Şiir dört dörtlükten oluşmaktadõr.” ifadesi de
Sayõn kompozisyon hocasõna aittir.
94- 152. sayfada Sakaoğlu, şiirde iki dizeyi kafiye, redif ve durak açõsõndan
düzeltmeye gitmiştir. Sayõn Sakaoğlu bu marifetini, başka şiirlerde yüzlerce
defa görülen hatalarda gösterememiştir. Daha önce birkaç örneğini gördüğü-
müz bu hatalõ mõsralarla ileride yüzlerce defa yüz yüze geleceğiz. Meselâ, bir
sonraki 153. sayfada bunun bir örneği görülmektedir:
Suy(u)nu vururlar ocağa
Yorganõn atarlar bucağa
Kafanõ çekerler kucağa
Atan
baban
ağlar birgün
dörtlüğü
Suyun vururlar ocağa
Yorgan
atarlar
bucağa
Kafan çekerler kucağa
Atan
anan
ağlar birgün
şeklinde düzeltilmeliydi.
95- 156. sayfanõn son paragrafõnda yine bir Sakaoğlu üslûbu: “
Biz önce Mus-
tafa’nõn özgün metnini ve öbür şiirlerini…” Yine aynõ sayfada 4 paragraf yukarõda
“Kayõkçõ’nõn” ve “Mustafa’nõnki” kelimeleri ile karşõlaşõyoruz. Kayõkçõ Kul Mus-
tafa için kullanõlan bu isimler yakõşõk almamõştõr.
96- 157. sayfada ilk mõsraõ olmayan 4. kõtanõn 2. mõsraõnõn sonuna bir yõldõz
konulmuş ve dizedeki hece fazlalõğõ düzeltilmiştir. Düzeltmenin sonuna da bir
(SS) imzasõnõn konulmasõ ihmal edilmemiştir. Biz bu düzeltmeyi aynõ sayfadaki
ikinci dörtlüğün 2. mõsraõnda ve daha ileride sayõsõz örneklerini göreceğimiz
dizelerde de görmek isterdik. Söz konusu ikinci dörtlüğün
Otuz
bini
zõrhlõ kõrk bini Hindidir
36 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
şeklinde alõnan 2. mõsraõnõn
Otuz
bini
zõrhlõ kõrk bin Hindidir
olarak düzeltilmesi gerekirdi.
97- 160. sayfada ilk dörtlüğün 2. mõsraõnõn sonunda parantez içindeki dü-
zeltme kaldõrõlmalõdõr. 4. kõtanõn 2. dizesinde bir ölçüsüzlük görülmektedir. Di-
ze:
Engin’de
de
bakõn goca Maraş’a
şeklinde durak ve hece açõsõndan düzeltilmeliydi.
98- Aynõ sayfadaki 5. dörtlüğün son dizesindeki imlâ bozukluğu da
Ona da bir selâm edin durnalar
şeklinde giderilmelidir. 6. dörtlüğün ilk mõsraõndaki hece eksikliğinin de “aşşa”
kelimesinin “
aşşağa” yapõlarak düzeltilmesi gerekirdi.
99- 168. sayfada yer alan ilk dörtlüğün 3. mõsraõndaki “derliler” kelimesi
mana bakõmõndan “dertliler” yapõlmalõdõr.
100- 170. sayfada birbirini takip eden hemen hemen hepsi de bilgi eksikli-
ğinden kaynaklanan hatalar zinciri ile karşõlaşmaktayõz.
a) Koşmaya “…mõ var/…mi var redifli koşma” demek bilgisizlikten, metne
nüfuz edememekten kaynaklanmaktadõr. İlk olarak dörtlüklerin son dizeleri
göz önüne alõnõrsa, sonuncusunda kafiye görülmemektedir. Bunu düzeltmemek
Ercişli Emrah’a yapõlan en büyük haksõzlõk olur. Son dörtlüğün 4. dizesini de
kafiyeli kõlabilmek için “sevdiğim” kelimesinin aynõ manadaki “cânânõm” ke-
limesiyle değiştirilmesi gerekir. Elbette bu da bir mahâret, metni tamir kâbiliye-
ti, en doğru ifadesiyle bilgi gerektirir. Bu düzeltmeyi yapõnca dörtlüklerin son
dizeleri kafiyeli bir hâle getirilir. Şaire yapõlan saygõsõzlõk da giderilmiş olur.
b) Söz konusu düzeltmeden sonra Sayõn Sakaoğlu’nun “…mõ var/…mi var
redifli koşma” ifadesindeki yetersizlik ve beceriksizlik giderilmiş olur.
c) Bu durumda koşmaya da “-õm mõ var” redifli koşma diyerek
Sakaoğlu’nun sayfa başõndaki hatasõnõ biz düzeltmiş olalõm.
ç) İkinci dörtlük ikişerli mõsralara, Sayõn Sakaoğlu’nun daha önceki ifadele-
rine göre “beyitlere” ayrõlmõştõr. Dizeler birleştirilerek bu hata da düzeltilmeli-
dir.