Microsoft Word 15. makale doc



Yüklə 361,02 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə7/8
tarix22.07.2018
ölçüsü361,02 Kb.
#57990
1   2   3   4   5   6   7   8

AKADEMİK BAKIŞ 

 

Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi 

 

ISSN:1694 – 528X 



 

Sayı: 9   

Mayıs – 2006 

 

İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi – Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü   Celalabat – KIRGIZİSTAN 



                      

 

13 



 

kalemlerin ilk eserleri yayınlanıyor. Bu şekilde, ihtilal ve iç savaş  yıllarında yeni çıkmaya 

başlayan Sovyet organları edebi hareketi oluşturan merkezler haline dönüşüyor. Bolşevik 

partisinin milli bağımsızlık iktisadı iyileştirme, medeniyeti geliştirme meselelerinde halka 

verdiği vaatleri ve yaptığı programlarına tamamen güvenen Tatar aydınları, ihtilali överek, 

zenginleri, burjuva sınıfını, ihtilal karşıtı güçleri kötüleyip eserler yazmaya başlıyorlar. 

Sovyet ideolojisine katılmayan ediplerin bir kısmı, milyoner edip Derdmend gibi, siyasete 

girmeden, tarafsız kalmayı tercih ediyorlar. Ş.Babiç, A.Kariyev gibi bir taraftan ikinci tarafa 

geçen aydınlar da oluyor. S.Remiyev gibi, yeni döneme ayak uydurmaya çalışıp da sonra 

hayal kırıklığına uğrayıp eserlerine ilham bulamayan edipler de az olmadı. Sovyet iktidarı ve 

Bolşevikler partisi siyaseti ile ortak fikre gelemeyen ve yurt dışına gitmeye mecbur kalan ve 

yurt dışındaki matbuat etrafında toplanan edipler, gazeteciler de oldu. Onlardan, İdil-Ural 

devleti hakkında kurduğu planları gerçekleşmeyince, yurt dışına gitmekten başka seçeneği 

kalmayan edip Ayaz İshaki, milli bağımsızlık için mücadelesini yurt dışına taşıyor. Çeşitli 

ülkelerde yaşayan, sürgündeki edipleri etrafına toplayarak Tatarca kitapların yayımını 

organize eden, “Milli Yol” (1928-1930) ve “Yeni Milli Yol” (1930-1939) isimli dergiler 

çıkaran A.İshaki, ömrünün son yıllarını Türkiye’de (İstanbul, Ankara) geçiriyor. A.İshaki,  

sürgünde yazılan “Can Bayeviç” (1923) komedisinde,”Güz“(1923) adlı uzun hikayesinde, 

“Ulu Muhammed” (1947) adlı dramında, “Eve Doğru” (1922) adlı romanında , “İki Dalga 

Arasında” adlı piyesinde de Tatar halkının hayatı ve tarihi ile ilgili sorunları aydınlatıyor. 

İç savaş yıllarında Moskova, Kazan, Ufa, Orenburg, Samara, Sverdlovsk, Novosibirsk 

gibi şehirler edebi merkezler olarak ortaya çıkıyorlar. Edebi dernekler çoğalıyor. 1924 yılında 

Kazan’da “Ekim”, “Sulf” gibi edebi gruplar oluşuyor, A.İbrahimov yönetmenliğinde ilim 

merkezi kuruluyor, birkaç yazar teşkilatı oluşuyor. 1934 yılında ise artık tek Tataristan Sovyet 

Yazarları Birliği oluşturuluyor. 

1920  yılların  sonunda edebiyat, ideoloji ve sanatta serbestlikler kısıtlanıyor. Yazarlar, 

parti düzenleyen ideolojik savaşta araç olmaya başlıyorlar. Totaliter rejim, Tatar halkını millet 

olarak zayıflatmak için kısa vakit içinde iki alfabe değiştirip, halkı bin yıllık medeniyetinden 

ayrıyor. Çeşitli merkezlerde Tatarca matbuat organları kapatılıyor. Edipler çeşitli 

merkezlerden Kazan’a toplanmaya başlıyorlar (Ş.Kamal, F.Burnaş, H.Taktaş, N.İsanbet, 

M.Celil, A.Feyzi, A.Niğmeti). Bu dönem yazarları, yaşamı ve eser yazmayı sürdürmek için, 

kendilerinde iç sansür hissini  oluşturup, edebiyatta sanat için açılmış imkanlardan 

faydalanarak, yazarlık misyonunu yerine getirmeye çalıştılar. 

Sanat için açılmış ilk serbestlik geçmiş hayatı eleştiri gözü ile tasvir etmekti. İdeolojik 

baskı tesirinde yüksek sınıf vekillerini veya din adamlarını tasvir ederken kara boya 

bollaşıyor, halk vekillerine ise sempati artıyor. M.Gafuri’nin “Kara Yüzler”, “Şairin Altın 

Madenlerinde”, “Hayat Basamakları” adlı uzun hikayeleri, K.Tinçurin’in “Sönmüş Yıldızlar” 

melodramı, “Mavi Şal” ve “İl” adlı dramları, N.İsanbet’in “Mirkey ile Aysılu”, “İdegey” adlı 

dramları, “Hoca Nasretdin” adlı komedisi, M.Feyzi’nin “Asılyar”, “Ak Kalfak” adlı piyesleri, 

T.İzzet’in “Taşkınlar”, “Kıvılcımlar” adlı dramları, A.İbrahimov’un “Kazak kızı”, “Bizim 

Günler” adlı romanları, “Tatar Kadını Neler Görmez” adlı uzun hikayesi bu devirde yazılan 

Tatar Sovyet edebiyatının altın arşivine girmiş eserlerdendir. 

Yazarlara açılan ikinci sanat imkanı yeni doğan toplumu gövdelendirmek idi. Bu yolda 

çok çeşitli edebi tecrübeler, süreçler, stiller sınanıyor. H.Taktaş ve H.Tufan gibi şairler

gerçeğin yeni tabakalarını lirik ve epik tasvir ile sanatsal açıdan canlandırıp  şiirin yeni 



AKADEMİK BAKIŞ 

 

Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi 

 

ISSN:1694 – 528X 



 

Sayı: 9   

Mayıs – 2006 

 

İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi – Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü   Celalabat – KIRGIZİSTAN 



                      

 

14 



 

yüksekliğine ulaşıyorlar. A.Feyzi, M.Celil ve F.Kerim gibi şairler de şiirlerinde gerçeğin bir 

çok yönünü açıyorlar. K.Necmi, Ş.Osmanov, A.Kutuy gibi yazarlar hikaye ve uzun 

hikayelerinde, N.İsanbet, T.İzzet, K.Tinçurin, A.Feyzi gibi yazarlar piyeslerinde yeninin 

doğuşunu, realist gerçekçiliği, siyasi açıklığı, romantik ihtirazı  gazeteci sivriliği ile tasvir 

ediyorlar. Edipler, tarih doğuran yeni insanları ahlaklı, halk mutluluğu için kendi 

menfaatlerinden vazgeçen, ölümü bile göze alan fedakar kahramanlar olarak tasvir ediyorlar. 

Ama, bazı Tatar yazarları, yeni hayatın karışık, facialı görüntülerini ortaya koyan, halkın 

dramını, yeni dönem insanının dramatik gerginlik halini, karışık ahlaki arayışları ve ruhi 

sıkıntıları gösteren eserler de yazıyorlar (M.Gafuri’nin “Açlık Tırnağında” adlı kitabı, 

A.İbrahimov’un “Adamlar” adlı uzun hikayesi ve “Derin Kökler” adlı romanı, F.Emirhan’ın 

“Şafigulla Ağa” adlı hikayesi, A.Feyzi’nin “Flütler”, H.Taktaş’ın “Muhabbet Tövbesi”, 

”Kayıp Olan Güzellik” adlı eserleri). 

1930’lu yıllarda bir çok yetenekli edip, Tatar edebiyatının önderleri A.İbrahimov, 

K.Tinçurin,  Ş.Osmanov, C.Velidi, H.Tufan, G.Nigmati vb., halk düşmanları olarak sürülüp 

hapislere atıldılar. Siyasi açıdan insanlara güvenmeyip şüphe ile bakarak her dostta düşman 

bulma atmosferi edebi hareketin içine de sızdı. Stalin siyasetinin milli ruhu yok etme isteği 

bazı Tatar yazarlarını ayaklandırdı. Bu olaydan sonra idareciler Tatar yazarlarına bazı 

imkanlar sundu: Kazan’da Dil, Edebiyat, Tarih Enstitüsü (1939), Kazan Devlet 

Üniversitesinde Tatar Filolojisi Bölümü ve Tatar Dili ve Edebiyatı Kürsüsü açıldı (1944), 

Moskova’da edebiyat-sanat günleri kutlaması planlanıyordu (1941),  Tatar Opera ve Bale 

Tiyatrosu açıldı (1939), “Tatar Şiir Antolojisi”  basıldı. 

1941-1945 arasındaki II. Dünya savaşı toplumdaki ve edebiyattaki ruhi kuraklığı ikinci 

plana attı. Tatar edipleri vatanı savunmak için hep beraber ayağa kalktılar, savaşın en ön 

saflarında yerlerini aldılar. Edebiyat tekrar günlük hayata girdi. A.Yeniki, İ.Gazi, F.Hüsni, 

A.Şamov, A.Apsalamov, A.Kutuy hikayelerinde,  M.Amir’in Benlikamal dramında, F.Kerim, 

A.Feyzi, S.Hakim, Ş.Mudarris şiirlerinde savaş dramatizmi verildi. 

Bu dönemdeki Tatar edebiyatının ruhi durumunu M.Celil, F.Kerim, H.Tufan gibi 

şairlerin kaderinde açıkça görmek mümkündür. Savaşın başlaması ile cepheye giderek, 

Volhov cephesinde gazeteci olarak mücadele eden Musa Celil, 1942 yılında faşistlere esir 

düşüyor. Esir kampında  ıstıraplar çekerken, esirlerin gizli teşkilatına katılıyor, vatansever 

ruhlu  şiirler yazıp esirlere dağıtıyor. Mücadeleci arkadaşları ile birlikte yakalanıp, Moabit 

hapishanesi’ne atılıyor ve burada taraftarları ile birlikte 1944’te giyotin ile öldürülüyor. 

M.Celil ve A.Aliş’in, savaş bittikten sonra karışık yollar ile vatana dönen şiirleri Tatar 

halkının ruhi dünyasına yeni zenginlikler ekledi ve şairlere ölümsüzlük getirdi. 

F.Kerim ise halk düşmanı olarak kalan Sovyet hapishanesinden 1941 yılı sonunda azat 

ediliyor ve hemen cepheye gediyor. Savaş sırasında Moskova’dan Doğu Prusya’ya kadar olan 

yolu er ve şair olarak yürüyor. 1945’te hücum sırasında yaralandıktan sonra kahramanca vefat 

ediyor. Vatanına, ailesine onun ödül ve madalyaları,  şiir defterleri, faşist mermerleri ile 

delinmiş er elbisesi gönderiliyor. 

H.Tufan, hayatının on altı yılını Sovyet hapishanelerinde sürgünde geçirdi. Şair, tutuklu 

iken yazdığı  şiirlerinde Sovyet gerçeğinin edebiyatta aydınlanmayan taraflarını tasvir etti,  

yeni bir şiirsel dünya doğurdu,  şiirin ve insanın  totaliter devletin  gizli  ruhi savaşında 

yenilmeyen ruhu hakkında yazdı. Onun şiirleri, felsefi lirizmi, aşk lirizmini geliştirmesi ile de 




Yüklə 361,02 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə