Microsoft Word 3-5 makale doc



Yüklə 196,62 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix26.08.2018
ölçüsü196,62 Kb.
#64948


GELENEKSEL TOPLUMLAR VE GÜVEN BAĞLAMINDA 

ETNOSENTRİK EĞİLİM İLİŞKİSİ 

 

Öğr. Gör. Mehmet Ferhat ÖZBEK 



Türk Dünyası Celalabad İşletme Fakültesi 

ÖZET 

Bu çalışma, Kırgızistan'ın Celalabad şehrinde yaşayan insanlar üzerinde güven 

bağlamında etnosentrik eğilimleri ilişkin ipuçları elde etmeyi amaçlamaktadır. Etnosentrizim, 

tanım olarak bireyin kendi kültürünü merkeze alarak diğer kültürleri yargılaması, 

değerlendirmesi ve anlamlandırması  şeklinde ifade edilebilir. Etnosentrik eğilimleri taşıyan 

bireylerin ait oldukları iç gruba ilişkin olumlu yargılar taşırken, dış gruba atfedilen yargılar ise 

çoğunlukla olumsuzdur. Buna paralel olarak etnosentrik eğilimleri güçlü olan bireylerin iç 

gruba ilişkin güven düzeyleri yüksek iken, dış gruba duyulan güven ise düşüktür. Bölgede 

yaşayan insanların güven bağlamında etnosentrik eğilimleri, elde edilen sonuçlara göre 

yüksek olarak ortaya çıkmıştır.  



Anahtar Kelimeler: Etnosentrizm, Celelebad/ Kırgızistan, güven, toplum 

ABSTRACT 

In this study, we aim to get clue about etnocentric propencity at trust context with 

regarding that people who living in Jalalabad/Kyrgyzstan. Etnocentrism means that is the 

viewpoint that one's etnic group is the center of everything, against which all other groups are 

judged.  

Accorging to indivudials who are having etnocentric propencity, every idea is pozitive 

to internal group and a lot of idea is negative to external group. Indivudials who are having 

strong etnocentric propencity feel to high trust to internal group and feel low trust to external 

groups.  

We tried to find that etnocentric propensity at trust context with using opinion 

sentences. Accorging to findings, etnocentric propensity is high. Key words: etnocentrism, 

Jalalabad/Kyrgyzstan, trust, society 



GİRİŞ 

Bir toplum içerisinde bulunan insanlar yaşantı olarak birbirlerine yakınlık taşırlar. Bu 

yakınlık dil, kültür, inanç, değer, norm vb. şeklinde oluşur. Ortaya çıkan bu yakınlık 

sayesinde bireyler kendilerini bir topluma ait hissederler. Aidiyet duygusu o toplumda 

yaşayan insanların dünyayı anlamlandırmaları için bir zemin oluşturur, aynı zamanda, 

bireylere bir kimlik kazandırır. Bireyler elde etkileri bu kimliklerle kendilerini tanımlayarak 

yaşamı daha tanımlanabilir, açıklanabilir ve güven duyulabilir hale getirirler. 



Toplumsal ilişkilerin  şekillenmesinde aidiyet duygusunun önemi büyüktür. 

Etnosentrizm ya da kültür taassubu şeklinde ifade edilen olgunun kökenlerini de burada 

aramak mümkündür. Yani birey kendisini ait olduğu topluluk ve diğer topluluklar olarak 

konumlandırarak bir biz ve öteki kavramlarını yaratır, yaşar, korur ve geliştirir.  

Güvenebileceği kişileri de kendisine benzeyen, kendisi gibi düşünen ve kendisi gibi 

yaşayan insanlar arasından seçer. Bu şekilde birey içerinse dâhil olduğu topluluğa göre 

yaşamını şekillendirir ve kurgular.  

ETNOSENTRİZİM KAVRAMI 

Etnosentrizm William Graham Summer tarafından (1906) tanımlanmıştır. Summer 

etnosentrizmi  şu  şekilde ifade etmiştir. (Lanternari, 1980, 54) "Grubun içerisinde olanlara 

karşı barış, düzen, kanun, yönetim, endüstri vb. hepsi gereklidir. Grubun dıştakilerle ve dış 

grup ile ilişkisi savaş ve yağma üzerinedir. Gruba karşı sadakat ve fedakârlık ön plandayken, 

grubun dışında olanlara karşı nefret duygusu ön plana çıkar. Etnosentrizmde iç grup her şeyin 

merkezidir ve dış gruba ilişkin anlamlandırılan her şey iç grubun yorumlamalarına dayanır." 

Etnosentrizm kavramı, herhangi bir etnik grubun her şeyin merkezi olduğu görüş 

noktasından hareket edilerek diğer grubun bu görüş noktasından yargılanması anlamına gelir. 

Bu  şekilde yapılan etnik ayrımcılığın temeli olarak kültür, dil, davranış ve din görülebilir. 

(Ethnocentrism, 2005) Buna parale olarak etnosentrizmin oluşmasında sosyal, tarihsel

kültürel ve geleneksel faktörlerin etkileri bulunmaktadır. (Lanternari, 1980, 53) Ayrıca 

Etnosentrik tutumlar katı bir iç grup dış grup farklılaştırması bulunmaktadır. (Pearl, 1954,138) 

Literatürde "etnosentrizm"e kültür taassubu adı da verilmektedir. Etnosentrizm kavram 

olarak, kişinin kendi kültürünü merkez olarak alması ve diğer kültürleri kendi kültürü 

açısından değerlendirmesi anlamına gelmektedir. (Özkalp, 2002, 69)  

Etnosentrizm, yapılan farklı bir tanıma göre, grup içi ilişkilere ve değerlere önem 

vermek, grup dışı değerleri, fertleri ve grupları  aşağılama, kendi grubuna kültürel üstünlük 

tanıma  şeklinde ortaya çıkan dogmatik, katı politik ve ekonomik taassup ifade eden bir 

kavramdır. Etnosentrizm kavramı içerisinde, bir grubun diğer gruptan daha üstün olduğu 

fikrini yer almaktadır. (Heaven, 2001, 181) Etnosentrizm ait olunan gurubun diğer guruptan 

daha üstün olduğunu düşünmektir yan da diğer grubu ait olunan grubun değerleri ile 

yargılayarak daha aşağıda görmektir. (Barger, 2004) Bir gruba ait olanlar diğer grubu farklı ve 

kendisinden aşağı derecede görürler. (Lanternari, 1980, 52) Bu anlayışa göre; grup dışı 

unsurlara düşmanlık arttıkça, grup içi kimlik güçlenmektedir.  

Etnosentrizm, sosyal ilişkiler üzerinde belirgin tesirler yapmakta, farklı fert ve sosyal 

grupların toplum içinde sosyalleşmelerinin önünde bir engel olarak da ortaya çıkmaktadır. 

(Erkal, 1997, 109) Eğer, etnosentrik eğilimler gereğinden fazla olursa bu durumda, ciddi 

sosyal problemler ortaya çıkabilir ve ırkçılık, sömürgecilik ve hatta etnik temizliğe doğru 

kayabilir. (Barger, 2004) Etnik farklılıklardan kaynaklanan güvensizlikler etnik çatışmaların 

temelini oluşturur. (Székelyi, 2001,3) 

Etnosentrizmin oluşmasının temel nedeni insanların kendi kültürünü yansız olarak 

değerlendirmekte zorlanmalarıdır. Etnosentrik görüşe sahip olan insanlarda karşılıklı anlayış 

ve hoşgörü düzeyi düşüktür. Etnosentrizmin oluşumunu grupsal süreçle açıklamaya çalışan 

ünlü sosyolog William Graham Summer, içinde yaşanılan grubun, çoğu  şeyin merkezi 



olduğunu, diğer grupların ise insanların kendilerini değerlendirdiği referans gruplarını 

oluşturduğunu iddia etmektedir. (Özkalp, 2002, 69) 

Etnosentrizmin hem olumlu hem de olumsuz yönleri bulunmaktadır. Olumlu yönüne 

bir örnek olarak grup üyeleri arasındaki grup bağlılığını arttırması gösterilebilir. Olumsuz 

yönü olarak da ayrımcılıklara yol açması, etnosentrik davranışların diğer grupları 

küçümsemeye ve dışlamaya itmesine yol açması şeklinde ifade edilebilir. (Özkalp, 2002, 69) 

Etnosentrizmin zıttı sayılabilecek kültürel rölativizm ise, bir kültürü kendi yapısı 

içerisinde, değer yargılarını kullanmadan tanımaya ve anlamaya çalışmak manasına 

gelmektedir. Bu yaklaşıma göre her değer ve norm o kültür için anlam taşır. (Özkalp, 2002, 

70) Kültürel rölativizm yargılamayı değil anlamayı esas alan bir yaklaşımdır. Etnosentrik 

eğilimler azaldıkça kültürel rölâtivist eğilimler güçlenmeye başlamaktadır. Etnosentrizm ise 

bunun tam tersi olarak kişilerin kendi sınırlı deneyimleri ile değir grubu yanlış anlama ve 

değerlendirmelerinden kaynaklanan varsayımlardır. (Barger, 2004) Ayrıca etnosentrik 

yaklaşımlar kişinin kendinden farklı olanları yanlış anlamasına yöneltir. (Barger, 2004)  



GELENEKSEL TOPLUMLAR, ETNOSENTRİK EĞİLİMLER VE GÜVEN 

İLİŞKİSİ 

Etnosentrik görüşler özellikle dış dünyaya kapalı olan geleneksel toplumlarda daha 

yaygın olarak kendisini gösterir. Fakat bu durum etnosentrik eğilimlerin sadece geleneksel 

toplumlara özgü bir olgu olduğu anlamına gelmez, etnosentrik eğilimler aynı zamanda 

gelişmiş ve modern addedilen modern toplumlarda, aynı yoğunlukta olmasa bile görülen bir 

durumdur. (Özkalp, 2002, 69) Buna örnek olarak, Amerikan merkezci düşünme 

(Americentrism* ) ve Avrupa merkezci düşünme (Eurocentrism** ) gösterilebilir. 

Geleneksel toplumların ve modern toplumların ise genel olarak toplumsal özellikleri 

belli başlı farklılıklar gösterir. Bu farklılıklar aşağıdaki tabloda ifade edilmeye çalışılmıştır.  

TABLO 1: GELENEKSEL VE MODERN TOPLUMLARIN 

KARŞILAŞTIRMALI BİR TİPOLOJİSİ 

TEMEL 

KARAKTERİSTİKLER 

GELENEKSEK 

TOPLUM 

MODERN 

TOPLUM 

Dini Bağlılıkları 

Daha Çok 

Daha Az 


Yerleşim Yeri 

Kırsal  


Kentsel 

Aile Büyüklüğü Geniş Küçük 

 

Endüstrileşme Süreci 



Endüstrileşmemiş  

Hızlı 


Endüstrileşme 

Teknoloji Basit 

 

Gelişmiş  



Ekonomik Sektör 

Tarım  


Hizmet 

Gelir Düzeyi 

Düşük  

Yüksek  


Örgüt Yapıları 

Cemaat  


Cemiyet  

Aile Yapısı Geniş  

Çekirdek  

Kadın Erkek Eşitliği 

Daha Az 

Daha Çok 

Gerçeklik, Yaşam Ve Ahlaki 

Daha Keskin 

Relativistik  



Normlar 

Toplumsal Kontrol 

İnformal Formal 

 

Farklılıklara Karşı Gösterilen 



Tölerans 

Daha Az 


Daha Çok  

Kaynak: Henslin, J., H., Sociology, Allyn and Bacon, 3. Edition, 1997, s. 612'den 

aktaran Özkalp, Enver ve diğerleri, Davranış Bilimlerine Giriş, Anadolu Üniversitesi 

Yayınları, 1. Baskı, Eskişehir, Temmuz, 2002, s. 153 

Yukarıdaki tabloda geleneksel toplumlar ile modern toplumlar arasında temel 

farklılıklar vurgulanmaktadır. Yalnız; yukarıda ifade edilen geleneksel topluma ilişkin bir 

özellik modern toplumda görülebilirken, modern topluma ilişkin bir özellik de geleneksel 

toplumda görülebilir. Yukarıdaki tabloda "yaygın" bir şekilde her iki farklı topluma ilişkin 

karakteristik özellikler ifade edilmektedir.  

Székelyi'ye gore (2001, 4) etnik grup içerisindeki güveni ölçme yollarından birisi etnik 

gruplar arasındaki ilişkilerin sınırlandırılmasıdır. (üyesi olunan gruba karşı artan güven, diğer 

gruba karşı ise artan güvensizlik şeklindedir. Bu açıdan bakıldığında geleneksel toplumda 

ilişkilerin sınırlandırılması aile üzerine olmaktadır.  

Geleneksel toplum genel olarak aileyi yüksek derecede güvenilir bir kurum olarak 

görmektedir. Yine geleneksel toplumun kapalı bir toplum olmasından kaynaklı olarak genel 

bir özelliği insanlar tanımadıklarına güvenmemeleridir. Onlar hakkındaki yargıları genellikle 

olumsuz olmaktadır. Araştırmada bu bağlamda geliştirilen hipotezler şu şekildedir.  

ARAŞTIRMANIN HİPOTEZLERİ 

H1: Sadece kendi kültüründen olan insanlara güvenme ile tanımadığı insanlara 

güvenmeme arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki bulunmaktadır.  

H2: Sadece kendi kültüründen olan insanlara güvenme ile sadece ailesinde bulunan 

insanlara güvenme arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki bulunmaktadır.  

H3: Sadece kendi kültüründen olan insanlara güvenme ile kendinden farklı anlayışlara 

sahip olanlara güvenmeme arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki bulunmaktadır.  

H4: Kendisinden farklı anlayışlara sahip olanlara güvenmeme ile sadece ailesinden 

olanlara güvenme arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki bulunmaktadır.  

H5: Kendisinden farklı anlayışlara sahip olanlara güvenmeme ile tanımadığı insanlara 

güvenmeme arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki vardır.  

H6: Tanımadığı insanlara güvenmeme ile sadece ailedeki insanlara güvenme arasında 

pozitif yönlü anlamlı bir ilişki vardır. 

ÖRNEKLEM 

Örneklem, Kırgızistan'ın güneyindeki Celalabat Bölgesinde bulunan üniversitelerde 

çalışanlar, iş adamları, öğrenciler, işçiler ve işsizler olarak geniş kitleyi temsil etmektedir. 

Bunun nedeni toplumsal yaşamın değişik kesimlerine ilişkin veriler elde etmektir. Bu 




bağlamda toplam 250 anket formu dağıtılmış ve 200 anket geri dönüşü sağlanmış, böylece 

%80 gibi bir oranda geri dönüş gerçekleşmiştir.  

Araştırmanın yapıldığı bölge olan Celalabad/Kırgızistan'da toplumsal yaşantıda hem 

geleneksel eğilimleri hem de modern eğilimleri eş zamanlı olarak görmek mümkündür. 

Ağırlıklı olarak köyden göç etmiş insanların yaşadığı bir şehir olan Celalabad, Kırgızistan'ın 

güneyinde yer almaktadır. Kapitalist kültürün etkilerini şehir yaşantısında yer yer görmek 

mümkün olsa da Eski Sovyet rejiminin toplumsal yaşam üzerindeki etkileri hala yoğun olarak 

görülmektedir.  

Şehirde yaşayanların en önemli gelir kaynağı ise tarım ve hayvancılıktır. Sovyetler 

Birliği döneminde faaliyette olan fabrikaların büyük çoğu kullanım dışıdır. Halen şehirde 

faaliyette olan ve genellikle gıda üretimi yapan 6 adet fabrika bulunmaktadır. 

VERİ ANALİZİ 

"Güven bağlamında etnosentrik eğilimler" anketinden elde edilen veriler ile analiz 

gerçekleştirilmiştir. 200 kişiden toplanan verilerin istatistik analizi, SPSS (Statistical Package 

for Social Sciences) 11,0 istatistik programı kullanılarak yapılmıştır. 

Yapılan anketler için gerçekçi verilere ulaşabilmesi için anketi yaptıran anketörler 

yerli kişiler tarafından yaptırılmış anketi dolduran kişilere, anketi oluşturan kişinin başka bir 

ülkeden olduğu bilgisi, elde edilen verilerin daha sağlıklı olabilmesi için gizli tutulmuştur.  

BULGULAR 

Anketin güvenilirliği "Cronbach Alfa=0,5772" olarak gerçekleşmiştir. Anketin 

güvenilirliği yüksek düzeyde olmasa da çok düşük değildir. Ölçekte kullanılan ifadelere 

ilişkin bulgular aşağıdaki şekildedir:  

1. Sadece kendi kültürümden olan insanlara güvenirim: (M = 2,9100) Bilindiği üzere 

etnosentrik eğilimler arttıkça iç gruba olan güven artmakta ve dış gruba olan güven ise 

azalmaktadır. Araştırmaya katılanların %40'ı sadece kendi kültüründen olan insanlara 

güveneceklerini ifade etmişlerdir. %41'i ise bu yargıyı desteklememektedir. Bu yargıyı 

destekleyenlerin oranının %40 olması güven bağlamında etnosentrik eğilimlerin oldukça 

yüksek olduğunun bir göstergesi olarak sunulabilir. 

2. Benden farklı anlayışlara sahip olan insanlara güvenmem. (M = 3,4450) 

(Araştırmaya katılanların %68'i bu yargıyı desteklemektedirler.) Yukarıdaki cümlede 

kullanılan "ben" ifadesi ile etnosentrik eğilimi ortaya çıkartma ilişkisi şu şekilde açıklanabilir. 

Pearl'a göre (1954, 138), "ben" kavramının gelişiminde etnosentrik tutumların etkisi 

bulunmaktadır. Dolayısı ile birey "ben" diye ifade ederken aynı zamanda farkında olmadan 

içinde yaşadığı gruba da atıfta bulunmaktadır.  

Ayrıca çalışmanın başında Tablo 1'de verilen geleneksel toplum ve modern toplum 

kıyaslaması tekrar hatırlanacak olursa, geleneksel toplumlarda farklılıklara duyulan hoşgörü, 

modern toplumlara göre belirgin bir şekilde daha azdır. Olaya farklılıklar açısından 

bakıldığında ise Heaven (2001, 182) insanların farklılıklardan hoşlanmadığını ve bu yüzden 

kendi toplumları içerisinde yaşayan azınlıklardan da hoşlanmamasının söz konusu 



olabileceğini iddia etmektedir. Dolayısı ile insanların farklılıklara karşı olumsuz 

yaklaşımlarının olması etnosentrik eğilimlerinin de aynı düzeyde olduğunun bir göstergesidir.  

Ankete katılanların yaşadıkları bölgedeki insanların genel eğilimlerini temsil ettiği 

varsayımı altında, yukarıdaki yargı cümlesine katılanların oranının yüksek olduğu için (%66), 

bölgede yaşayan insanların geleneksel toplumun izlerini taşıdıkları açıkça görülmektedir. 

Yani %68'lik bir kısım kendisinden farklı anlayış, dünya görüşü ve perspektife sahip olan 

insanlara güvenmeyeceklerini ifade etmişlerdir. Bu sonuç aynı zamanda, bölgede yaşayan 

insanların etnosentrik eğilimlerin de oldukça güçlü olduğunun bir kanıtı olarak da sunulabilir. 

Çünkü etnosentrik eğilim aynı zamanda iç gruba güvenmeyi, dış gruba güvenmemeyi ifade 

eder. Farklı anlayışlar aynı zamanda dış guruba atıf yapılan anlayışlardır. Ankete katılanların 

%24'ünün farklı anlayışa sahip olanlara güveneceğini, %68'inin güvenmeyeceğini belirtmesi 

etnosentrik eğilimin güçlü olduğunun bir kanıtıdır.  

3. Sadece ailemdeki insanlara güvenirim: (M = 3,4950) Bilindiği gibi geleneksel 

toplumlarda aile yapısı daha çok geniş aile üzerine ve aile üyelerinin sayısı da modern 

toplumlara göre daha fazladır. Bu toplumlarda aile kutsal addedilir ve aileye bağlılığın çok 

büyük önemi vardır. Birey kendisinden ziyade ailesinin çıkarlarını düşünerek hareket eder. 

Dolayısı ile güvendiği insanlar daha çok kendi ailesine mensup olanlardır.  

Bu bağlamda, araştırmaya katılanların %63'ü yalnızca ailesindeki insanlara 

güveneceklerini belirtmişlerdir. Bu yargıya katılmayanların oranı ise sadece %23 olarak 

gerçekleşmiştir. Dolayısı ile ailesel bağların oldukça kuvvetli olduğu sonucu ortaya 

çıkmaktadır. Aile, aynı zamanda iç grubu da ifade ettiği düşüncesi varsayımı kabul 

edildiğinde elde edilen veriler anlamlıdır.  

4. Tanımadığım insanlara asla güvenmem (M = 3,6950) (Ankete katılanların %66'sı bu 

yargıyı desteklemişlerdir.) Delhey'e göre (2002, 7) eski komünist sistem içerisinde kişisel 

sosyal ağlar özellikle önem taşımaktaydı. Bu ülkelerdeki insanlar az bulunan kaynaklar ve 

hizmetler ile günlük problemlerini çözmeye yarayan özel ilişkisel biçimleri oluşturmuşlardı. 

Genel bir şüphe ve güvensizlik toplumun bütününü kapsamıştı. Sonuç olarak komünist 

ülkelerde sosyal güven Batı Avrupa devletleri ile karşılaştırıldığında yerel ve sınırlı idi. 

Etnosentrik eğilimlerin hakim olduğu topluluklarda insanlar tanımadıklarına karşı 

güçlü bir güvensizlik hissederler. Çünkü tanınmayan, belirsizliklerle ve karşıt özelliklerle 

dolu olabilir. Bu açıdan bakıldığında ankete katılanların %66'sı tanımadığı kişilere 

güvenmeyeceğini belirtmişlerdir. Bu yargıya katılmayanların oranı ise sadece %14 olarak çok 

düşük bir şekilde gerçekleşmiştir.  

ARAŞTIRMA HİPOTEZLERİNE İLİŞKİN ELDE EDİLEN VERİLER 

Aşağıda, yapılan anket çalışması sonucunda elde edilen veriler ile hipotezler 

sınanmıştır ve şu sonuçlara ulaşılmıştır: 

TABLO 2: ARAŞTIRMA HİPOTEZLERİNE İLİŞKİN KORELÂSYON MATRİSİ  



ÖLÇEK 

MADDELERİ 

Ortalama  

Standart 

Sapma 

1 

2 

3 

4 

1. Sadece kendi 

kültürümden olan 

2,9100 


1,40061 

1,0000 


  

  

  




insanlara güvenirim.  

2.Benden farklı 

anlayışlara sahip olan 

insanlara güvenmem.  

3,4450 

1,09222 


,2924** 1,0000 

  

  



3.Sadece ailemdeki 

insanlara güvenirim.  

3,4950 1,34126 

,2753** ,2091** 1,0000 

 

 

4.Tanımadığım 



insanlara asla 

güvenmem.  



3,6950 

1,24891 ,1394* ,2805* ,3516* 1,0000 

** Korelâsyon 0.01 düzeyinde anlamlıdır. * Korelâsyon 0.05 düzeyinde anlamlıdır.  

Yukarıdaki korelasyon matrisine dikkat edilecek olursa bütün değişkenler arasında 

anlamlı bir ilişkiye rastlanmıştır. Yani diğer bir ifade ile araştırmanın hipotezlerine ilişkin elde 

edilen sonuçlara göre bütün hipotezler kabul edilmiştir. Aşağıdaki tabloda bu durumu görmek 

mümkündür.  

TABLO 3: ARAŞTIRMANIN HİPOTEZLERİ VE KABUL 

EDİLEBİLİRLİKLERİ 

Hipotezler 

Anlamlılık 

Düzeyi 


Kabul/ Ret 

H1  


0.01  

Kabul edilmiştir.  

H2 

0.05  


Kabul edilmiştir. 

H3 


0.05  

Kabul edilmiştir. 

H4 

0.05  


Kabul edilmiştir. 

H5 


0.01  

Kabul edilmiştir. 

H6 

0.01  


Kabul edilmiştir. 

SONUÇ 

Etnosentrik eğilimlerin yüksek olması, o topluluğun içsel bağlarının oldukça kuvvetli 

olduğuna ve dış topluluklara karşı ise iletişime çok açık olmaması anlamına gelmektedir. 

Etnosentrik eğilimlerin düşük olması, aynı zamanda iç gruba olan düşük bağlılık ve dış gruba 

karşı ise açık ve hoşgörülü olmayı ifade etmektedir. Yapılan araştırma sonuçlarına bakılacak 

olursa, güven çerçevesinde etnosentrik eğilimlerin genel yüksek olduğu ifade edilebilir. 

Toplumların ve toplulukların varlıklarını sürdürmesi için içerisinde etnosentrik 

eğilimlerin bulunması normaldir; normal olmayan bu eğilimlerin toplumsal düşmanlık 

derecesinde çatışma yaratabilecek biçimde olmasıdır. Barger?in de ifade ettiği üzere, eğer, 

etnosentrik eğilimler gereğinden fazla olursa bu durumda, ciddi sosyal problemler ortaya 

çıkabilir ve ırkçılık, sömürgecilik ve hatta etnik temizliğe doğru kayabilir.  

 Etnosentrik eğilimlerin çok kuvvetli olması ırksal, dinsel, kültürel vb. ayrımcılığı da 

beraberinde getirebilir ve toplumsal çatışmalara, sürtüşmelere ve gerginliklere yol açabilir. 

Elde edilen veriler değerlendirildiğinde, etnosentrik eğilimlerin toplumsal çatışma tehlikesini 

yaratacak şekilde yüksek düzeyde olmadığı yorumu yapılabilir.  



Araştırmada elde edilen sonuçlara göre etnosentrik eğilimlerin varlığı ile geleneksel 

toplumun karakteristikleri arasında anlamlı ilişkiler olduğu saptanmıştır. 



YARARLANILAN KAYNAKLAR 

Barger, Ken, Ethnocentrısm, What İs İt? Why Are People Ethnocentric? What İs The 

Problem? What Can We Do About İt?, http://www.iupui.edu/~anthkb/ethnocen.htm, 2004  

Erkal, Mustafa, E. ve Diğerleri, Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü, Der Yayınları, 

İstanbul, 1997 

Heaven, Patrick, C., L., Rajab, Devi, Ray, john J., Patriotism, Racism and the 

Disutulity uf Ethnocentrism Concept, The Journal of Social Psygholohy, 125 (2), pp. 181-

185, 2001 

Lanternari, Vittorio, Ethnocentrism and İdeology, Etnic and Racial Studies, Volome 3, 

Number 1, January 1980 

Özkalp, Enver ve diğerleri, Davranış Bilimlerine Giriş, Anadolu Üniversitesi 

Yayınları, 1. Baskı, Eskişehir, Temmuz, 2002 

Pearl, David, Ethnocentrism and The Self Concept, The Journal of Social Psyghology, 

40, pp. 137-147, 1954 

Székelyi, Mária ? Örkény, Antal Barna, Ildikó, The Interpretation of Trust in 

Empirical Research, Two examples: trust in ethnic and social conflicts in Eastern and Central 

Europe, 

http://www.colbud.hu/honesty-trust/orkeny/pub01.htm

, Paper prepared for the 

workshop on "Trust and Honesty", Collegium Budapest, 25-26 May, 2001 

Smith, Antony, D., Ethnocentrism, Nationalism and Social Change, İnternational 

Journal of Comparative Sociology, XIII, pp. 1-21, EBSCO Publishing, 2003 

İnternet Kaynakları 

Ethnocentrism, 

http://en.wikipedia.org/Ethnocentrism

, 27, 06, 2005 

Eurocentrism, 

http://en.wikipedia.org/Eurocentrism

, 27, 06, 2005 

Americentrism, 

http://en.wikipedia.org/Americentrism

, 27, 06, 2005 

*Amerikan merkezci düşünme (Americentrism): Amerikalıların etnosentrik ve 

kültürel önyargılı kolektif görüşüdür. Amerikalıların kendi değerlerinin ve dünya görüşlerinin 

evrensel ve üstün olduklarına dair geliştirdikleri bir benlik imajıdır. Bu fikir aynı zamanda 

Amerikan egemenliğindeki bir görüşü ifade eder. 

**Avrupa merkezci düşünme (Eurocentrism): Avrupa üzerine, onun değerlerini 

evrensel olduğunu ifade eden bir uygulama, bilinç ya da Avrupa üzerine bir vurgudur. Bu 

kavram içerisinde aynı zamanda batı kavramının diğer kavramlardan farklı olduğunu ima 

edilir. Ayrıca bu kavram insan hakları, hukuk, din ve devletin ayrımı, dünyevi otorite ve 



bireyciliği de içerir. (Eurocentrism, 2005) 

Yüklə 196,62 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə