43
sanatında da yeni farklı formüller yerleşmektedir. Klasik olarak nitelendirilen bu
dönemin eserlerinin zarifliği ve sadeliği dikkat çekmektedir. Bunun yanı sıra renklerde
ise daha çok fon rengi olarak kabul edilen beyaz ile uyumlu tonlarda renk kullanılmıştır.
XIX. Sülale’den I. Sethos’un Abydos’ta bulunan tapınağındaki duvar resimleri bu
döneme ait en görkemli örnekleri sunmaktadır. Mitolojik sahnelerde tanrıçalarda ten
rengi sarımsı krem, tanrılarda ise kızıl kahverengidir. Genelde pastel renklerin
kullanıldığı resimlerde bazen parlak mavi ve yeşile de yer verilmiştir. Orta mparatorluk
zamanında mavi olan zemin daha açık boyanmaya başlanmıştır. III. Amenofis
döneminde yapılan I. Sethos’a (M.Ö. 1318–1299) ait olan mezarda renkli anlatımların
ağırlık kazandığı dikkat çekmektedir. Bu dönemde sanatçılar oldukça becerikli bir hale
gelmişlerdir. Sahneler ve konular hemen hemen aynı olmasına karşın sanatçıların stilleri
ayırt edilebilmektedir. Esas konular kırmızı ve siyah renklerde gölgesiz, yassı ve sade
bir şekilde yapılmış, ana konuyu çevreleyen diğer motifler çok daha renkli ve dolu bir
tarzda yapılmışlardır. Bitki motifleri genellikle ana konuyu süslemektedir. Tavanlardaki
resimler kumaş ya da hasır taklidi şeklinde renkli olarak yapılmışlardır. Mezarlardaki
tavan ve duvar resimleri Yeni mparatorluk Dönemi’nin karakteristik özelliği olarak
görülmektedir. Bu resimler lahitler üzerine yapılanlardan çok daha ustacadır. Ancak,
ölünün öteki dünyaya geçişini kolaylaştırmak için tabutun içine konan papirüsler
üzerine çizilmiş ölüler kitabına yapılan mitolojik sahneler birer sanat şaheseri olarak
kabul edilmektedir. XXI. sülaleye ait Prenses Entin-ny’nin ölüler kitabı en iyi
örneklerdendir. Burada ölünün öteki dünyaya geçiş sırasındaki yargılanması
resmedilmiştir. Tahta oturan Osiris’in huzurunda bulunan hayvan başlı tanrı Anubis, bir
terazide ölünün kalbi ile gerçeğin simgesi olan bir tüyle tartmaktadır.
II. binyılın ortalarında Mısır’ın siyasi hayatındaki değişiklikler resim sanatını da
etkilemiştir. Akheneton’un (IV. Amenofis) tek tanrı Aton inancını getirmesi ve realist
anlayışı sonucunda resim sanatında ciddi değişiklikler olmuş, ortaya yeni realist bir
üslup çıkmıştır. Amarna olarak adlandırılan bu dönem resimleri Amarna ve Medinet
Habu saraylarında görülmektedir. Bu resimler hareketlilikleri ve canlılıkları ile dikkati
çekmektedirler. Küçük nesnelerde ve büyük kabartmalarda ayrıntıları oluşturabilmek
için cam ve renkli taşlar kullanılmıştır. Resimlerin konuları çoğunlukla gündelik
44
hayattan alınmıştır. Kabartmalar ve freskolar doğal bir dekor içinde büyük bir hareket
ve canlılık yansıtmaktadır. Kral, kral ailesi, saray ve devlet erkânının ise kesin bir
realizm ile gösterilmeleri ve hepsinin patetik bir dinsel yüz ifadesi taşımaları geleneksel
Mısır sanatının dışına çıkmakta ve yepyeni bir üslubu temsil etmektedir.
32
Akheneton’un ölümünden sonra Amon rahiplerinin baskılarıyla Tutankhamon başa
geçirilmiştir. Tekrar eski inanış olan çok tanrılığa dönülmesi resim sanatını da etkilemiş,
bu yeni anlayış terk edilerek eski tarza geri dönülmüştür.
33
M.Ö. 1300–1100 yılları arasında, XIX. ve XX. Sülale dönemlerinde kullanım görmüş
olan Kraliçeler vadisi mezarlarında daha canlı renkli ve zengin kompozisyonlara yer
verildiği görülmektedir.
34
XIX. Sülale zamanında tapınak duvarlarını kaplayan büyük
kabartma levhalar vurgulamaktadır. Bunlar alçak kabartma olarak yapılmış ve boyanmış
olduklarından heykeltıraşlıktan çok resim sanatına aittirler. I. Sethos’un Suriye
seferlerini, II. Ramses’in Kadeş savaşını veya III. Ramses’in deniz kavimlerine karşı
yaptığı savaşı tasvir eden büyük tablolar realist bir üslup taşımaktadır. Savaşların çeşitli
aşamalarını ortaya koyan bu tablolar, etnik karakterleri gösterilmiş olan çeşitli insanları
(zenci kabileleri), savaş arabalarını, gemileri ve bunların doğurduğu kargaşalığı
yansıtmakla tam bir savaş havası yaratmaktadırlar. Büyük bir gelişme eğilimi gösteren
bu kompozisyonlar fazla uzun sürmemiş, III. Ramses’ten sonra tamamen ortadan
kalkmışlardır.
35
Bundan sonraki dönem Ramsesler Dönemi olarak bilinir. Oldukça uzun
olan bu dönemde Mısır resim sanatı çöküşe geçmeye başlamıştır. Sanatsal açıdan
karışıklık hüküm sürmektedir. Amon rahiplerinin iktidarı ele geçirmeleriyle birlikte
gerici ama kemikleşmiş akademik bir tarz devam etmekte, bir yanda da gelişmeye
çalışan ilerici tarz devam etmeye çalışmaktadır. Bu dönemin karakteristik özellikleri IV.
Amenofis döneminden kalan uzun ve tıraşlı başlar, ince kollar ve bacaklar, geniş
elbiseler, gösterişli takılar olarak göze çarpmaktadır. Bunun yanı sıra resimlerde
32
Mansel 1945, 105 vd
33
nan 1992, 328 vd.
34
Chalaby 1989, s. 86 vd.
35
Mansel 1945, 105 vd.
45
hareketlilik getirme isteği ve eğlendirici detaylar dikkati çekmektedir. Yaygınlaşan sarı
fon modası ile birlikte renkler daha canlı bir hale gelmiştir.
36
1.2.
MEZOPOTAMYA RES M SANATI:
M.Ö. 2000 yıllarında Arap yarımadasından göçeden kavimler Akdeniz kıyılarına
ulaşmışlardır. Batı Samiler olarak bilinen bu kavimler Mezopotamya’ya gelerek burada
var olan Sümer-Akad kültürüyle bütünleştiler. Burada Sümer-Akad hakimiyetinde
yaşadıktan sonra Samilerin Amurnu kolu Babil’i kurmuş, M.Ö. 19. yüzyılda krallık
haline getirmişlerdir. Coğrafi konumun uygun olmasıyla gelişen Babil, M.Ö. 18.
yüzyılda Mezopotamya’yı hakimiyeti altına almıştır. Babil krallarından en önemlisi
olan Hammurabi Mezopotamya’yı birleştirmekle kalmamış, ülke sınırlarını batıda
Akdeniz’e kuzeyde Toros Dağları’na, güney doğuda ran’a kadar genişletmiştir.
Babilliler Sümer-Akad geleneklerini devam ettirmelerine karşın sosyal ve kültürel
alanda köklü değişiklikler yapmışlardır.
37
M.Ö. II. binyılda Mezopotamya’da oluşan diğer bir kültür ise Asurlardır. Asur ülkesinin
çekirdeğini günümüzde Irak sınırları içinde kalan ve Musul havzası boyunca uzanan
topraklar oluşturur.
38
M.Ö. II. binyılın ikinci yarsından itibaren Yakın Doğu’nun en
güçlü siyasi örgütü haline gelen Asur’un sanatı; Eski Asur (M.Ö. 1900-1350), Orta Asur
(M.Ö. 1350-1000) ve Yeni Asur (M.Ö. 1000-610) olmak üzere üç ana döneme
ayrılmaktadır. Asur sanatı gerçek özgünlüğüne Yeni Asur Dönemi’nde kavuşmuştur.
Eski Asur Dönemi’nde sanat, önce Sümer, Akad ve daha sonrada Hurri-Mitanni
sanatlarının etkisi altında kalmış, taşra sanatından daha ileri gidememiştir. Orta Asur
Dönemi, Asur sanatının şekillenmeye başladığı evredir. Bu dönemde bölgesel olmaktan
çıkıp mparatorluk sanatı haline gelmeye başlamıştır. M.Ö. 14. yüzyılda Mitanni
etkisinden kurtulan Asur sanatının ilk kıvılcımları Yukarı Dicle Bölgesi’ndeki
36
Mekhitarian 1978, 37.
37
Yıldırım 2002, 54-55.
38
Seivn 1991, 1.
Dostları ilə paylaş: |