Cengiznâme Hakkında Bazı Değerlendirmeler
3
Beyrek, Boğaç, Hurşit, Hüseyin, Kamber, Kançora, Köroğlu, Manas,
Oğuz Kağan, Semetey, Seytek, Şah
İsmail ve daha birçok hikâye ve destan kahramanı gibi ailenin tek çocuğudur. Onlar da tıpkı Hazreti
Zekeriya gibi baba ve annelerinin ihtiyarlıklarında dünyaya gelmiştir. (Al-i İmran, 40; Meryem, 8, 10)
Bunlardan başka anlatım esasına dayalı halk edebiyatı ürünlerinde bir hayli tek çocuğa rastlarız.
12
Cengiznâme’de, istikbal vadeden çocukların öldürülmek istenmesi ile bazı peygamberlerin doğar
doğmaz öldürülmek istenmesi arasında bir benzerlik vardır. Hazreti Musa doğunca, bu doğumdan haberi
olan Firavun ve adamları onu öldürtmek isterler. Ancak başarılı olunamaz. Hazreti İsa doğar doğmaz
konuşarak annesinin temizliğine şahadet eder. Henüz anne kucağında, kundakta iken konuşan çocuklarla
ilgili bir hadis vardır ve bu hadiste Hz. İsa’nın da dâhil edildiği üç çocuğun kundakta iken konuştuğundan
bahsedilmektedir.
13
Bu bir mucizedir. Buna benzer mucizeyi, han seçimi sırasında Cengiz’in mendilini
veya kuşağını tutan güneş ışığı ile görmekteyiz.
Ülemalik Körklü’nün hamile kalması üzerine onu her tarafı kapalı bir
gemiye bindirip suya
salarlar. ‘
Körleviç söyledi: Şimdi bunu bu yere, bu yurda vermek olmaz. Onun için ki, insanoğlu şeytanla
birliktedir. Kötü sözler, kötü sesler çıkar dedi. Şimdi öyle olsa (4v) güzel bir gemi ile Tün denizine salıp
gönderelim dedi. Ondan sonra gemi yaptılar. Kırk kızın kırkı ile, mavi güvercini ile, altın kuzu ile
papağan, kuşu ile, sönmez mumu ile, tükenmez yiyeceği ile, tura Dağı’ndan Tün Denizine, altın, gemiye
salıp gönderdiler ve yine söylediler. bir nasipliğe rastlayacak diyerek.’
Hazreti
Musa’yı doğurduktan sonra annesi bir sepete koyup Nil nehrine atarak öldürülmesini
engeller. Onu bulan Firavun’un hanımı, bu bulunan çocuğa gerçek annesini sütannesi olarak tutar. Hazreti
Meryem Hazreti İsa’yı doğurduğunda bütün saldırıları göğüsler. Hazreti İbrahim’i Nemrud’un ve
adamlarının elinde öldürülmekten kurtaran da annesidir.
14
. Masallarda da
bu ve buna benzer yüzlerce
örnek gösterebiliriz.
15
Her ne kadar Bahaeddin Ögel, ‘
ırmaktaki sandık da bir Türk destan motifidir’
16
dese de, en eski ve yazılı belge olarak Kur’an’da da bu hadise geçtiğine göre, bu motifi bir millete
bağlamanın doğru olacağını sanmıyoruz. Sandık veya sepet içinde ırmağa bırakılma ve bir kişi tarafından
kurtarılıp himayeye alınma başka milletlerin destanlarında da vardır.
Cengizname’deki ağaç ve ağaçlar da dikkat çekicidir. Cengiz’in de bir ağaç altına gömüldüğü
rivayetler arasında olsa da, hanların mezarlarının herkesten saklı tutulması kanununa aykırı olan bu
rivayetlerin, ancak ölenlerin makam mezarı olarak kabul edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bahaddin
Ögel’in Türk mitolojisi II. Cildinde, Türklerde ağaç kültü ile ilgili oldukça fazla malumat vardır.
Cildin
465 – 494 sayfaları arasında, anlatım esasına dayalı metinlerden alıntılar ile, Türk kültür ve mitolojisinde
yer alan ağaçlar hakkında bilgiler yer almaktadır.
17
Pervin Ergun’un çalışması, bizim anlatacaklarımıza,
buraya aktaracaklarımıza, son noktayı koymuştur.
18
Ancak sayın Ergun’un iddia ettttiği gibi, biz, yeraltı
dünyasında, kahraman tarafından öldürülen, her sene bu ağaçtaki kutsal kuşun yavrularını yiyen bu yılanı,
bir ihtimal dahilinde ağacın koruyucusu veya ruhu olarak düşünüyoruz.
19
Böyle bir ihtimal de göz ardı
edilmemelidir.
Tuba ağacı, rivayetlere göre kökü havada, yaprakları toprakta olan bir ağaçtır ve bir hadise göre
bir süvari bu ağacın gölgesini yüz sene gezse asla bitiremez.
20
Türk Yaratılış destanlarında da düz bir
12
Pertev
Naili Boratav,
Az Gittik Uz Gittik, İstanbul 1992, s. 119, 127, 152, 164, 173, 186, 189, 209, 227, 231; Mehmet
Yardımcı,
Yaşayan Malatya Masalları, Malatya 1996, s. 55, 93; Eflatun Cem Güney,
Masallar, Ankara 1982, s. 7, 48, 91,
105, 124, 126, 137, 150;
Türk Masalları K.D. (Yeni Yazıya Aktaran : İbrahim Aslanoğlu) İstanbul 1991, s. 1, 34, 105.
13
Buhari, IX, s. 173-175.
14
M. Asım Köksal,
Peygamberler Tarihi, Ankara 1992, s. 144.
15
Pertev Naili Boratav,
age, s. 93; Mehmet Yardımcı,
age, 100; Naki Tezel,
Türk Masalları 1-2, Mersin 1992, s. 13.
16
Bahaeddin Ögel,
age., s. 195.
17
Bahaeddin Ögel,
Türk Mitolojisi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, c.I, Ankara (1989), s. 465-494.
18
Pervin Ergun,
Türk Kültüründe Ağaç Kültü, Ankara 2004.
19
Pervin Ergun,
age, s. 158; Erdoğan Altınkaynak, “Türk Dünyası Mitolojilerinde Yer Altı Dünyası Kartalları”,
Türksoy, V,
Ocak 2002, s. 11-16.
20
Buhari, IX, s. 47.
Erdoğan Altınkaynak
4
ağaçtan bahsedilmektedir. Bu ağaç, Tanrı tarafından dokuz dallı olarak oluşturulmuştur ve her dal bir
kavmi temsil etmektedir.
21
Yunus Peygamber’in üzerine bir ağaç bitirilir.
‘Derken biz onu hasta bir halde sahile attık. 145.
Üzerine geniş yapraklı bir ağaç bitirdik’.
22
Adem ve Havva’yı şeytan kandırarak yasaklanmış ağacın meyvesinden yedirtir
. “Bu sûretle
onları kandırarak yasağa sürükledi. Ağaçtan tattıklarında kendilerine avret yerleri göründü. Derhal
üzerlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rableri onlara, "Ben size bu ağacı yasaklamadım mı?
Şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?" diye seslendi.
23
İslam dininde çok önemli bir yeri olan Biat-ı Rıdvan bir ağacın altında yapılmıştır (“
Semure
denilen bu ağacın altına oturup Ashab-ı Kiram’ı davet etti. Ağacın dallarından birisi Resul-i Ekrem’in
sırtının üzerine geliyordu. Abdullah İbn-i Muğaffel radiyallahü anh:-ben Resul-i ekrem’in baş ucunda
duruyor ve koruyordum. O dalı kaldırdım’ demiştir.”
24
) ve bunun için de ödüllendirilmişlerdir.
(
“Ey
Muhammed! Allah inananlardan, ağaç altında sana baş eğerek el verirlerken, and olsun ki hoşnud
olmuştur. Gönüllerinde olanı da bilmiş, onlara güvenlik vermiş, onlara yakın bir zafer ve ele
geçirecekleri bol ganimetler bahşetmiştir. Allah, güçlü olandır, hakim olandır.”
25
Savaşta ağaçlara zarar vermemek Peygamber sünnetidir. Zeytin
26
, incir
27
, nar
28
, hurma
29
çeşitli
özellikleri olan ağaçlardır. Kur’an’da da bu ağaçlardan ve bu ağaçların meyvelerinden bahsedilmektedir.
Hazreti İbrahim eşi Hacer ve oğlu İsmail’i Mescid-i Haram yakınlarında
bir zemzem kuyusunun
yakınında bir büyük ağacın yanına bırakıp döner.
30
Hazreti Meryem Hz. İsa’yı bir ağaç altında doğurur ve
onun meyveleriyle gıdalanır.
Bazı mekânların ağaçları kutsal sayılıp kesilmesi hoş karşılanmaz. Böyle bir uygulamayı
Yerköy’deki Dede Dağı ve etrafındaki yabani yemiş ağaçlarına yönelik olarak görmüş ve bunu da
yayınlamıştık.
31
İslamiyet’in kutsal beldelerinden olan Medine’de de ağaçların kesilmesi yasaklanmış bir
bölge vardır
. Enes (İbn-i Malik) radiya’llahu anh’ten Resulullah salla’llahu aleyhi ve sellem’in şöyle
buyurduğu rivayet edilmiştir.:
Medine
(sahası)nın şuradan şuraya kadar (olan mahalli) haremdir, muhteremdir. Bu hududun
ağacı kesilmez; bu sahada bid’at ihdas edilmez......
32
. Hazar Kağanlığının bakiyelerinden olan ve bugün
Museviliğin 10 Emir kurallarını eski dinlerinin esaslarıyla bir sentez haline getirip bunu da Annan Bin
David ekolüyle birleştirerek Musevilik içinde ayrı bir mezhep olarak yaşayan Karay Türkleri için meşe
ağacı kutsaldır. Bu meşe ağaçları Kırım’ın Bahçesaray ili Kırk
Yer Vadisi, Çiftkale tarihi kentine ait
Baltatiymez (balta değmez, dokunamaz) mezarlığı içindedir. Mezarlıktaki meşe ağaçlarının etrafında
sonradan olma ve ağaç dallarından oluşan bir çeper vardır. Bu çepere bir dal parçası atılarak içeri girilir
ve meşe ağacına yaslanıp, vücudun sol kısmı (kalp çevresi) ağaca dayandırılarak dua edilir. Bu dua
Karaizm inancında Tanrı katındaki en makbul dua olarak kabul edilir. Ayrıca her ailenin bir meşesi vardır
ve bu meşe babadan miras olarak oğula geçer. Erkek evlat ergenlik yaşına gelince babası tarafından aile
ağacının hangi ağaç olduğu söylenir ve bu bilgi diğer insanlardan saklanır. Bu ağaçların kutsallığına o
kadar inanılmıştır ki, bir rivayete göre Kırım Hanları Karaylardan vergi alabilmek için bu ağaçları
21
Bahaeddin Ögel,
Türk Mitolojisi (Kaynakları ve Açıklamaları ile Destanlar), s. 445.
22
Kur’an-ı Kerim Saffat, 144.
23
Araf 22.
24
Buhari, VIII, 184.
25
Kur’an-ı Kerim, Fetih, 18-19.
26
Kur’an-ı Kerim En’âm 99, 141.
27
Tîn, 1.
28
En’âm 6; Rahmân 68.
29
En’âm 99.
30
Buhari, IX, s. 120.
31
Erdoğan Altinkaynak, “Yerköy’de Bir Yatır’’,
Erciyes, X, 111, Mart 1987, s. 27-32.
32
Buhari, VI, s. 226.