Cengiznâme Hakkında Bazı Değerlendirmeler
7
- Bunlar azap çekiyorlar, hem de azap görmeleri büyük bir iş için de değildir. Bunlardan birisi,
bevlinden sakınmazdı. Öbürüsü de koğuculuk etmeğe çalışırdı, buyurdu. Sonra yaprakları koparılmış taze
bir hurma dalı aldı. Bunu ikiye böldü. Her kabre bunlardan birer parça dikti. Ashab-ı Kiram:
- Ya Resula’llah! Bunu niçin diktiniz? diye sordular. Resul-i Ekrem:
- Bu ağaçlar kurumayıp taze kaldıkça umarım ki, azabları hafifler, buyurdu.
57
Her halde burada
da ağaç dikmek özendirilmeye çalışılmıştır.
Karaylar, meşe ağacını kutsal ağaç sayarlar demiştik. XIX. yüzyılın sonunda, Karay din adamları
‘gazzanlar’ ellerinde Ahdiatik’i tutarak, kıtlık zamanında meşe ağaçlarının kurumaması için yağmur
duasına çıkmışlardır.
58
Ağaçlar sadece meyveleriyle değil, yaprak şekilleriyle de insanın dikkatini çekmiştir. Çınar
yaprağının insan eline benzemesi, söğüt yaprağının kıvrımı ve gölgesi, kavak yaprağının sesi ve serinliği,
ceviz yaprağının zehiri-kokusu insanda çeşitli çağırışımlar uyandırmıştır. Yapraklar ve bir kısım kökler
ilk çağlardan beri, ıtriyatta ve eczacılıkta kullanılmaktadır. Diyarbakır, Bingöl, Elazığ, Erzincan, Tunceli
ve komşu vilayetlerde meşe ağacının taze dalları budanarak taya veya kalak şeklinde yığılmakta, kışın
özellikle keçi yemi olarak kullanılmaktadır. Bu, hayvancı topluluklar için belki
de ilkçağlardan beri
kullanılan bir yöntemdir. Kutsallığı ise sadece yem olarak değil, aynı zamanda kömür niyetine demirciler
tarafından kullanılmasından da gelmektedir
59
diyebiliriz.
Masallarımızda evden uzaklaştırılan iki kardeşten erkek olan, içilmesi yasak sudan içip geyik
haline dönünce, kız kardeş, çeşmenin yanındaki kavak ağacının üzerine çıkıp, şehzadenin kendisini
bulmasına kadar orada yaşar.
60
Yer altı dünyası masallarında, yer altında yaşayan büyük kuşun yuvasını
kurduğu ve yılanın bu kuşun yavrularını yemek için tırmandığı ağaç ile yaratılış destanındaki ağaç
arasında bir bağ kurulabilir. Stepleva’nın da bu konuda bir çalışması vardır.
61
Kayın ağacının sağlamlığı
ve uzun yıllar yaşaması da insanlar tarafından kutsallık verilmesi için yeterli olabilir. İslamiyetle
birlikte
Anadolu Türklüğü için çınar (uzun yıllar yaşadığı, geniş alan kapladığı ve yaprakları insan eline
benzediği için) ve selvi çam (Arap alfabesinin ve Allah kelimesinin ilk harfi olan “
elif” harfine benzediği,
zerafetin sembolü olarak görüldüğü için) ağacı itibar görmüştür. Çınar meydanları, selvi çam da
mezarlıkları süslemekte tabii unsur olarak kullanılmıştır. Çınar ağacını rüyada görmek ise bahtı açıklık ve
uzun ömürlülüğü işaret ediyor. Osman Bey’in gördüğü rüyadaki çınar ağacını Manas Destanı’nda
Manas’ın eşi olacak olan Akılay’ın gördüğü rüyada da buluruz.
Cengizname’de, Cengiz Han 12 boya, belge olarak birer kuş, damga, uran ve bir ağaç tayin
etmişti. Anadolu köylerinde de köylülerin altında oturdukları, korudukları ve köyün ortasında bulunan
böyle ulu ağaçlar vardır.
62
Dağ başlarında bulunan ağaçlar ve bu ağaçlara konan kuşlar ve o kuşların tüyü
haberleşme aracı olarak kullanılmaktadır. “
Hay bilin! Şimdi benim oğlum Cengiz’in haberi işte o sizin
gördüğünüz kuş tüyüdür dedi. Sizler işte bu Tekelik suyunu gezip arayınız! Tekelik suyunun başında
Körgülen denilen Kara Dağın başında beş, altı ağaç olur. İşte o yerde makam (16r) tutarım demişti.”
Cengiz’in
belge olarak verdiği damga, savaş narası şekli, kuş ve ağaç adları şunlardır:
Bodonçar’ın oğlu Kıyat: Karakoyun, atmaca, açamay (kahkaha çiçeği); Kongrat Bey’in oğlu Sengle:
Elma ağacı, şahin,
ay damga; Maykı Bey: Kara ağaç, kara kuş, süpürge; Ordaç Bey: Kayın, şahin, kuş
kaburgası; Tamyan Bey: Kavak, atmaca, çengel; Kıpçak Bey: Karaağaç, kartal, tarak; Çormatı Bey:
Dişbudak, kartal, güçlü çatal; Kerait Bey: Ihlamur, kaz, göz damga; Mutyan Bey: Üvez(kuş tanesi), turna,
kemer; Burçan Bey: Meşe, serçe, çagalbay; Barkıt Bey: Akçaağaç, hüd hüd, kardelen; Kagınçar’ın oğlu
Katay: Ardıç, leylek, seri; Kaldar Bey: Sandal, güvercin, kepçe; Salçut Bey: Dişbudak, bülbül, ay damga;
57
Buhari, IV, s. 555.
58
Erdoğan Altinkaynak, “Yerköy’de Bir Yatır’’,
Erciyes, X, 111, Mart 1987, s. 6.
59
Bahaeddin Ögel,
Türk Mitolojisi, s. 68.
60
Pertev Naili Boratav,
age, s. 87-91.
61
İ. V. Stebleva,
Oçerki Turetskoy Mifologii, Moskova 2002, s. 52.
62
Bahaeddin Ögel,
Türk Mitolojisi (Kaynakları ve Açıklamaları ile Destanlar), s. 485-486.
Erdoğan Altınkaynak
8
Emir Kutlu Bey: Kızılağaç, saksağan, yarım tarak. Buradan çıkaracağımız kadarıyla Cengiz Han’ın
kendisinin ağacı çınar idi. Diğer ağaçlar ise:
‘Elma ağacı, Karaağaç, Kayın, Kavak, Ihlamur, Üvez, Meşe,
Akçaağaç, Ardıç, Sandal, Dişbudak, Kızılağaç’tır. Osmanlı’nın çınar ağacı ile Cengiz Han’ın sembolü
çınar arasında bir ilgi kurulabilir. Tarak Damga bugün hala Kırım Tatar Türklerinin bayrağını süslemekte
ve değişik mekânlarda mimari motif olarak da kullanılmaktadır. Meşe ağacının da Kırım Karaylar
tarafından kutsal sayıldığını söylemiştik.
Masallarda kuşlar, insanları bir yerden bir yere nakletme (
Falcı hemen kılık değiştirip, kocaman
bir kuş oluvermiş. Püruş’u da sırtladığı gibi geçmişler derenin öbür yakasına.)’
63
gizli sırları ve eski
olayları bilme, tıbbi olarak insanlara yardım etme ve kılık değiştirme özellikleriyle kullanılır. Özellikle
güvercinlerin olağanüstü güçlerle yakından ilgisi olduğuna inanılır. Cengiznâme’de de birkaç yerde
güvercin geçmektedir. Bu güvercinin renginin mavi olması ile, özellikle Kazaklar arasında yas rengi olan
mavi arasında bir ilişki kurulabilir. Turna habercidir. Kartal; güç sembolü, karga ve baykuş; uğursuzluk,
şahin; av... Ve masalların en önemli kuşu ise yeraltı kuşudur. Yeraltında bir ağacın üzerinde yuvası olan,
her yıl, çıkardığı yavruları, bir yılan tarafından yenen, içine düştüğü durumdan
kendisini kurtaranlara
karşı müteşekkir olan, üzerine kırk tulum su, kırk tulum et ve bir insan bindiği halde uçabilen, insan eti
yemeyen kuş...
Kartal… Gökyüzünün mağrur kuşu… Düşmanına tahammülü yoktur. Özellikle doruklarda
kurduğu yuvası, kıskançlığının doruğa çıktığı alandır. Bu alana yaklaşabilecek en büyük tehlike ise insan
ve yılandır. Kimse kartal kadar yükseğe çıkamaz. Yükseklerde ataların yaşadığı gökyüzü vardır ve ancak
o sınıra kartallar yaklaşabilir. Kuşlar tanrıların sırlarını bilirler. Kendileri de zaten Tanrıların aldıkları
şekillerdir.
64
Kesik baş Hikâyesinde Hz. Ali’yi ve kurtardığı kişileri yer yüzüne çıkarmak için Tanrı
Cebrail’e buyurur ki “
bu insanları kanatlarına al ve çıkar” Bulgar Türklerinin destanı Şan Kızı’nda alp
şahin tanrının biniti ve ölenlerin ruhlarını gök yüzüne taşıyıcı olarak gösterilmektedir.
65
. Cengiznâme de
Cengiz Han’ın kuşu iki karakuş (kartal) olarak söylenmektedir. Diğer beylerin kuşları ise: ‘
Atmaca,
Şahin, Karakuş, Katrak, Kaz, Turna, Serçe, Hüd hüd, Leylek, Güvercin, Bülbül, Saksağan’dır. Oğuz
boylarının aksine buradaki kuşların tamamı avcı ve eti yenilmeyen kuşlar sınıfından değildir. Tabunun
anlamı iki ters doğrultuya sapar. Bizim için bu bir yandan ’
kutsal’, ’
ilahi’ anlamına,
öte yandan da
’esrarengiz, tehlikeli, yasak, kirli’ anlamına gelir.
66
Tabuyu çiğneyen kişinin kendisi de tabu olur.
67
Anlatım esasına dayalı metinlerde “
Tabu” ve “
Yasak”lara, değişik halleriyle rastlarız. Bu
yasaklardan bazıları Bilge Seyidoğlu
68
, Esma Şimşek
69
Ali Berat Alptekin
70
tarafından gösterilmiştir ve e
bunlar, Stith Thompsen’in çalışması esas alınarak C. Yasaklar kısmıyla gösterilmiştir.
71
Umay Günay ise,
çalışmasında Propp metodunu kullandığı için, bu metodun fonksiyon listesine göre, bunları (y1) “
Yasak”
ve (B1)
“Yasağın İhlali” başlıklarında göstermiştir.
72
Onlar, dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında,
çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyvalar arasında;
yüksek döşekler üzerindedirler.
73
Cengiznâme’de
gördüğümüz yasaklardan ‘Ülemalik Körklü’nün dışarıya çıkarılmaması’,
herkesten saklanması burada zikredilebilir.
63
Zeynel Abidin Makas,
Türk Dünyasından Masallar, İstanbul 2000, s. 168.
64
Donald A. Mackenzie,
age, s. 74.
65
Mikail BAŞTU, İbn Şems Tebir,
Şan Kızı Destanı, [Çeviren: Avidan Aydın], 1991. s. 46.
66
Sigmund Freud,
Dinin Kökenleri (Totem ve Tabu / Musa ve Tektanrıcılık , Diğer Çalışmalar), Ankara 1999, s. 72.
67
Sigmund Freud,
age, s. 87.
68
Bilge Seyidoğlu,
Erzurum Halk Masalları Üzerine Araştırmalar, Ankara 1975, s. 87.
69
Esma Şimşek,
Yukarı Çukurova Masallarında Motif ve Tip Araştırması, Ankara 2001, s. 189-195.
70
Ali Berat Alptekin,
Halk Hikâyelerinin Motif Yapısı, Ankara 1997, s. 303-307.
71
Stith Thompson,
Motif İndex of Folk Literature, İndiana 1955.
72
Umay Günay,
Elazığ Masalları (İnceleme), Erzurum 1975, s. 52.
73
Vakıa 28-34.