Microsoft Word levirat -tulin Bozkurt doc



Yüklə 493,81 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix12.10.2018
ölçüsü493,81 Kb.
#73307
növüYazı


 

LEVİRAT EVLİLİKLERE HİTİT HUKUKUNDAN BİR REFERANS 

 

Dr. Tülin B. CENGİZ



1

 

Özet 



 

Levirat,  kocasını  kaybeden  dul  bir  kadının  kocasının  erkek  kardeşiyle 

evlenmesi/evlendirilmesi geleneğidir ve çivi yazılı belgelerden anlaşıldığı üzere Anadolu’nun 

eski uygarlıklarından Hititlerden günümüze varlığını sürdüre gelmiştir.  

 

Bu çalışma, levirat geleneğinden hareketle Hitit toplumsal ve ekonomik yapısını; Hitit 



toplumsal ve ekonomik yapısından hareketle de levirat geleneğinin tarihselliği ve sürekliliğini 

ele almayı amaçlamaktadır. 

 

 

 



A REFERANCE FROM HITTITE LAWS FOR LEVİRATE MARRIAGES 

 

Abstract 



Marriage is the civil status of one man and one woman united in law for life, for the 

discharge  to  each  other  and  the  community  of  the  duties  legally  incumbent  on  those  who 

association is founded on the distinction of sex. Marriage is not just coming together of two 

individuals. There is much more to it. Marriage shows us to a social and economical structure 

of a community.  

Marriage may take many forms. One of the the forms is Levirate marriage. Levirate 

marriage is a type of marriage in which a woman marries one of her husband's brothers after 

her  husband's  death,  if  there  were  no  children,  in  order  to  continue  the  line  of  the  dead 

husband. Levirate marriages still is being carried out in Turkey. The marriages was carried 

out in Hittites, too. Marriage is a social and an economical institution so the study of levirate 

marriages is got easy to understand the social and economical structure of Hittites’. 

 

 



Anahtar Sözcükler 

 

Hitit, Evlilik, Levirat Evlilik 



 

Keywords 

 

Hittites, Marriage, Levirate Marriages 



 

 

 



 

 

                                                 



1

 Öğr. Gör. Kocaeli Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü 




LEVİRAT EVLİLİKLERE HİTİT HUKUKUNDAN BİR REFERANS 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

 

 “Tarihin her çağında belirli bir millet veya başka bir sosyal 



grup bir kültür prototipinin belli başlı taşıyıcısı olabilir; fakat 

o,  yine  de  ister  bir millet  ister  başka bir  sosyal  grup  olsun, 

geçici taşıyıcısından başka bir şey değildir. Tarihte, belirli bir 

kültür prototipinin başka başka zamanlarda değişik gruplarla 

birleşmiş  olması  olayı,  sosyal  sistemle  kültür  sistemi 

arasındaki farkların ispatıdır.”

 (Sorokin 1964: 6). 

2

 



 

Ünlü kültür tarihçisi Sorokin, yukarıdaki ifadelerinde altını çizmeye çalıştığı, kültürel 

sistemlerin  kolay  kolay  ölmediği,  ölenin  kültürlerin  taşıyıcısı  organizmalar  olduğunu  ve 

kültürel yapıların hemen her dönem kendisine yaşayacak yeni organizmalar bulduğudur  

 

Gelenek, görenek ve töreler, bireylerin ya da toplum kuşakların iradelerinden bağımsız 



olarak biçimlenmiş, duyuş, düşünüş ve davranış biçimlerine sinmiş mekanizmalardır. Genel 

anlamıyla kültürün sürekliliğini sağlarlar (Aydın, Özbudun 2003: 522)

3



 



 

Kültürel  sürekliliğin  irdelenmesi  5000  yıllık  yazılı  tarihin  neredeyse  3500  yıllık 

kısmını  kapsayan  Eskiçağ  tarihinin  ve  kültürünün  toprağın  altında,  ölü  bir  tarih  olarak 

algılanmasını önler. İnsanı ve kültürünü kavrayabilmeyi kolaylaştırır. Kültürel sürekliliği ve 

dinamikleri ortaya koymanın yolu ise yeterli oranda arkeolojik ya da yazılı malzemenin ve 

disiplinler arası çalışmaların varlığı ile mümkün olabilir.  

 

                                                 



2

 

Sorokin’e göre mademki kültürler değil de onları taşıyan organizmalar ölmekte o zaman ne Batı Hıristiyanlığı 



ve onun hukuk, ahlak, güzel sanatlar, felsefe, iktisat ve politikası ne de belli başlı Batı ülkelerinin özü, Asya, 

Afrika ve diğer kültür kıtalarına bakmadan anlaşılmaz. Amerika’nın keşfinin ve Batı kolonilerindeki istismarının 

etkileri  çıkarıldığında  Kristof  Kolombtan  sonraki  Batı  tarihi  büyük  ölçüde  anlaşılırlığını  kaybeder.  İran 

uygarlığının  tarihi  de  Yunan,  Arap,  Mısır  ve  birçok  başka  uygarlıklar  olmadan  anlaşılmaz.  Çin  uygarlığının 

bütün  Budist  kısmını  Hindu  uygarlığı  olmadan  anlamak  imkânsızdır.  Hatta  Mısır  uygarlığı  bile  Babil,  İran, 

Yunan ve Minos göz önünde bulundurulmadıkça birçok bakımdan anlaşılırlığını kaybeder (

Sorokin 1964: 6).

 

3



 

Sürekli  olma  özellikleri,  oluşturdukları  kültüre  sabit  ve  değişime  kapalı  bir  özellik  katmaz.  Çünkü  kültürel 

sistemler doğal ve biyotik çevreye uyum gösterir ayrıca yayılma, ödünç alma, öykünme vd. yollarla komşularına 

da benzerler. Dahası, kendilerini oluşturan bireylerin biyolojik ve psikolojik ihtiyaçlarına göre uyum sağlarlar ( 

Özbudun, 2003: 522).  

 



Bu yazının konusunu oluşturan levirat evliliklerin, Hitit kanunlarındaki somut varlığı, 

kültürel  süreklilik  açısından  oldukça  önemlidir.  Yalnız  levirat  evliliklerin  Anadolu’daki 

tarihsel  kökeni  konusunda şimdilik elimizdeki  tek  arkeolojik veri  olan Hitit Kanunlarından 

yola  çıkarak  levirat evliliklerin  detayları  ve  uygulanış  pratikleri  hakkında fikir  yürütmemiz 

mümkün değildir fakat levirat evlilik geleneğinden yola çıkarak Hitit sosyal yaşamı hakkında 

çıkarımlarda bulunmamız söz konusu olabilir. 

 

“Levirat Evlilik” Üzerine 



 

Kadın  ve  erkek  arasında  kurulan  cinsel  ve  ekonomik  bir  birlik  olan  evlilik,  diğer 

hayvan  türlerinde  görüldüğü  biçimiyle  rastgele  cinsellik  ve  besin  değişiminin  ötesinde,  bir 

takım amaç, eylem ve gereksinimler üzerine temellenen bir kurumdur. Bu kurum, sadece iki 

cinsi biraya getirmekle kalmaz, insan türünün biyolojik ve toplumsal adaptasyonunu sağlar, 

cinsler arasında bir işbölümü ve karşılıklı emek yararlanmasını kurar aynı zamanda bir ittifak 

aracıdır  ve  bir  mübadele  biçimi  olarak  karşımıza  çıkar  (Aydın  2003:293).  Bu  nedenle 

incelendiğinde ait olduğu toplumun ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkiler ağına dair önemli 

ipuçları içerir

 

(Havilland 2002: 283)



4

.  


 

 

İster  çağdaş  olsun  ister  geleneksel,  dünyanın  birçok  bölgesinde  insanlar,  istedikleri  zaman 



istedikleri biçimde istedikler insanla evlenme özgürlüğüne sahip değildir. Evlilik kurumunun 

sadece iki cins arasındaki duygusal  birlikteliğinin ötesinde sosyal, kültürel, ekonomik hatta 

siyasal işlevselliği, kurumun hem çeşitlenmesine hem de kendine özgü kurallarla örülmesine 

neden olmuştur. Levirat evlilikler bu çeşitlemenin en iyi örneklerindendir. 

 

 

                                                 



4

 

Örneğin,



 

Batı  Kenya’da  Nondiler  arasında  uygulanan  bir  “kadın  kadına  evlilik”  modeli  vardır.  Nondiler, 

geçimlerini  tarımla  saplayan  kırsal  bir  gruptur.  Bu  grupta,  üretim  araçları  olan  toprak  ve  hayvan  sürülerinin 

kontrolü tamamen erkeklerin elindedir. Miras sadece erkek çocuklar arasında paylaşılır. Polijini(erkeğin birden 

fazla  kadınla evliliği)nin tercih edilen evlilik türü  olduğu  Nondiler’de, miras  doğurdukları erkek çocuk  sayısı 

oranında kadınlar arasında da paylaşılmış olur. Yani kadının statüsünü doğurduğu erkek çocuklar belirler. Eğer 

kadının erkek çocuğu olmuyorsa, kocasının soyunu devam ettiremediği için mirastan pay alma hakkı da olmaz. 

Erkek çocuğu olmayan kadın, bu problemi çözmek amacıyla genç bir kadınla evlenir. Bu genç kadın, çocuğu 

olmayan kadının kocasıyla cinsel ilişkiye girerek çocuk sahibi olmaya çalışır. Bu vesile ile eğer bir erkek çocuk 

dünyaya  gelirse,  çocuğun  sorumluluğu  çocuk  sahibi  olamamış  olan  kadının  yani  dişi  “koca”nındır.  Buradaki 

temel amaç, erkek çocuk doğuramamış bir kadının başka bir kadın üzerinden erkek varisler edinmesidir. “Kadın 

kadına  evlilik”te,  dişi  “koca”  rolündeki  kadının  statüsü  değişir,  erkeklerinkiyle  eşitlenir.  Kısacası,  evlilik 

kurumunun ekonomik dengelerle olan hassas ilişkisine Nondi “kadın kadına evlilik “ geleneği oldukça çarpıcı 

bir örnektir (W. L. Havilland, Evlilikte İlişki Modelleri: Kültürel Antropoloji, (Çev. H.İnanç, S.Çiftçi), İstanbul,  

Eylül 2002, s. 283). 

 



Etimolojik  olarak  Latince  “levir”  (erkek  kardeş)  sözcüğünden  türetilen  levirat,  en  genel 

anlamıyla bir erkeğin,  ölmüş erkek kardeşinin dul eşiyle evlenmesi kuralıdır ve karşılıklıdır. 

Yani  evli  olmayan  bir  kız  kardeş  de  ölmüş  kız  kardeşinin  kocasıyla  evlenebilir.  Buna  da 

“sorarat”  denir.    Sorarat  sözcüğü  de  tıpkı  levirat  gibi,  Latincedir  ve  “soror”  (kızkardeş), 

sözcüğünden  türetilmiştir.  Dilbilimci  E.  Sapir’e  göre  leviratın  akrabalık  terminolojisindeki 

yeri,  üvey  akrabalıktır.  Levirat  söz  konusu  ise,  amca,  “üvey  baba”;  teyze,  “üvey  anne”; 

yeğenler, “üvey evlat” olarak devrededir. Terminoloji biliminde levirat, doğal olarak “anne 

tarafından üvey anne veya baba tarafından üvey baba olma hakkı” olarak da tanımlanabilir 

(Sapir 1999: 159).  

 

 



Levirat,  oldukça  yaygın  bir  gelenektir.  Örneğin,  S.  J.  Mou’ya göre,  Çin’de  yerleşik 

tarımcı toplum  ile bozkır  toplumu arasındaki  organizasyon  farklılığındaki en  önemli  kültür 

şoku  levirattır.  Çinliler,  İç  Asya’daki  göçebe  toplulukların  bu  geleneklerinden  hiç 

hoşlanmadıklarını her fırsatta dile getirmişlerdir. Mou, İç Asya ‘da Xiongnu Han’ından Yuan 

Moğollarına kadar birçok göçebe grupta uygulanan leviratın sınırlarını “bir kadının, kocasının 

erkek kardeşi, amcası, erkek yeğeni ya da kocasının başka bir kadından oğluyla evlenmesi” 

kapsamında  çizmektedir.  Çin  kayıtlarında,  defalarca  tüm  üvey  anne  eşlerden,  yengelerden,  

babaları  öldüğünde poligamik olarak  üvey  anneleriyle  evlenen  oğullardan, erkek kardeşleri 

öldükten sonra kardeşlerinin dul eşleriyle evlenen erkek kardeşlerden, aşağılayıcı bir üslupla 

bahsedildiğini  ifade  eden  Mou,  Çinlilerin,  levirat  evlilik  yapanlara  “hayvan”  gözüyle 

baktıklarını,  bu  evlilikleri  aile  ve  evlilik  değerlerine  hakaret  kabul  ettiklerini  hatta  bu 

evlilikleri “köpek” ya da “domuz” davranışlarıyla özdeşleştirdiklerini belirtmektedir. Mou’ya 

göre,  oysaki  levirat,  göçebelerin  mobil  hayatlarından  kaynaklanan  tehlikelerden  biri  olan 

klanın ve ailenin  yok olması sürecini  erken davranıp  önlemeye yardım  eden  bir kurumdur.  

Diğer bir deyişle, Xiongnu aile yaşamı Çinlilere oldukça kaotik gelse de levirat, Xiongnu aile 

ve  soy  çizgisini  korunmasının  temelidir.  Dul  kadın  ve  çocuklarının,  köle  tacirleri,  eşya  ve 

hayvan hırsızlarına karşı güvencesidir (Mou 1999: 59).   

 

 Jenifer  Holmgren  de  Moğollar’da  levirat  sistemini  araştırdığı  çalışmasında,  eğer 



savaşta ele geçirilmemişse, “gelin-ücret sisteminden (başlık parası)  dolayı Moğollarda birden 

fazla  kadınla  evlenmenin  (polijini)  çok  nadir  görüldüğünü  ifade  etmiştir.  Holmgren’e  göre 

Poligamik  olmayan  Moğol  toplumunda  levirat  uygulanıyorsa,  toplumun  orta  ve  daha  aşağı 

derecelerinde  ailenin  ekonomik  ve  toplumsal  bütünlüğünü  korumak  amaçlanmıştır  (Mou 

1999: 59).    



Levirat  evliliklerin  uygulandığı  bir  uygarlık  da  eski  Babil’di;    yalnız  Babil,  leviratı 

ölen erkeğin erkek kardeşiyle sınırlandırmıştı (Bloch 1980: 41). Levirata, geleneksel Afrika 

toplumlarında da rastlanılmaktadır.  M. K Zeitzen’e göre, bu topluluklardaki levirat, kadının 

ve  çocuklarının  hem  ekonomik  hem  de  sosyal  güvenliklerinin  sağlanması  amacıyla  hayata 

geçirilmektedir (Zeitzen 2008: 10). Antropolog Malinowski, Aborijinler arasındaki leviratın 

yaygınlığına dikkat çekenlerdendir. Malinowski’ye göre,  Aborijinler’de bir adamın karısının 

üzerinde sınırsız hakları vardır. Adam öldükten sonra bu hak ortadan kalkar fakat en yakın 

akrabasına geçer. Kadın yaşlıysa muhtemelen daha genç bir adamın mülkü olur (Malinowski 

1963: 63). 

 

Levirat,  Kuzey Amerika Kızılderilileri arasında da tespit  edilmiştir. Kuzey  Amerika 



Kızılderililerinde  bir  adam  bir  kadınla  evlendiği  zaman  onun  kız  kardeşleriyle  de  evlenme 

hakkına sahip olur (Frazer 2007: 16).  

 

Robert H. Lowie’ye göre levirat hem bir hak, hem de bir zorunluluktur. Kuzey Sibirya 



kadınları, kadınlık görevlerini  yerine  getirmek için çok  yaşlı olsalar  da  kocaları öldüğünde 

kayınbiraderleri  onlarla  evlenmek  zorundadır.  Diğer  yandan  birçok  toplumda  erkeklerin 

evlenmek için genç bir kadın bulmaları zordur Afrika’da gelin ücreti (başlık) vardır birçok 

genç bu ücreti ödeyemez. Böylesi bir durumda levirat yoluyla eş sahibi olmak memnuniyet 

edicidir (Lowie 2007: 237). 

 

İsrail toplumunda ise levirat, bir adam öldüğünde,  onun soyunu devam ettirecek oğlu 



yoksa  uygulanırdı.  Bu  durumda,  adamın  eşinin  erkek  kardeşiyle  bir  erkek  çocuk  dünyaya 

getirme umuduyla evlenmesi gerekirdi. Yalnız dul eş halen ölen adamın karısı olarak kabul 

edilirdi. Doğan çocuk da ölen eşin çocuğu olarak kabul edilirdi (Zeitzen 2008: 10) : 

 

"...Eğer kardeşler birlikte otururlarsa ve onlardan biri 



ölürse ve onun oğlu yoksa ölenin karısı dışarıda yabancı bir 

erkeğe  varmayacaktır;  kocasının  kardeşi  ona  yaklaşacak 

(Tevrat 1995: 202) 

 

 



Levirat  evliliklerin  uygulanma  alanlarından  biri  de  Türkiye’dir.  A.  Rıza  Balaman’a 

göre,  levirat  evlilikler  Türkiye’de  geleneksel  yaşam  biçiminin  hâkim  olduğu  bölgelerde 

yaygındır  fakat  uygulamada  farklılıklar  gösterir.  Örneğin  Balaman,  Türkiye’de  Doğu  ve 



Güney  Doğu  Anadolu  Bölgelerinde  dul  kalan  kadının,  ölen  kocasının  büyük  kardeşi  ile 

evlenemeyeceğini ifade etmektedir. Balaman’a göre, bu bölgelerde kocası ölen kadın, küçük 

kardeşlerden  biriyle  evlenmek  durumundadır.  Bunun  nedeni,  dul  kalan  kadının,  kocası 

ölmeden  önce  gelin  olarak  geldiği  evde,  kocasının  büyük  kardeşlerine “ağabey”;  kocasının 

küçük  kardeşlerine  de  isimleriyle  hitap  etmesidir.    Kendisine  “ağabey”  diye  hitap  edilen 

büyük  kardeş,  dul  kalan  kadının  gerçek  ağabeyi  kabul  edilmektedir.  Böylesi  bir  durumda 

evlenmeleri olanaksız hale gelmektedir. Türkiye’nin batı bölgelerinde ise böyle bir sınırlama 

yoktur. Dul kalan kadın, kocasının büyük kardeşiyle de evlenebilir.  

 

Balaman, levirat evliliklerin işlevini şu şekilde dile getirmektedir: 



 “ Bu tür evliliklerde eni koca, dul kadının çocuklarının hem 

üvey  babası,  hem  de  amcaları  konumundadır.  Böylece  çocuklar 

babasızlık  güçlüğü  çekmeyecek,  mal  dağılmayacak,  ev  sırları  dışarı 

çıkmayacak,  büyük  babanın  aile  üzerindeki  otoritesi  ve  denetimi 

devam edecektir. Geleneksel kültürde, kültürel değerler ve beklentiler 

zaten  bu  yönde  olduğundan,  evlilik  doğal  sayılacak,  alışılmışın 

dışında  görülmeyecektir.  Ancak,  kimi  öykü,  oyun  ve  türkülere  konu 

olan  bu  evliliğin,  evlilik  doğasına  ters  düşen  çelişkileri  de  vardır. 

Örneğin,  kayınbiraderle  evlenmeyi  zorlayan  yukarıda  saydığımız 

gerekçeler  üzerindeki  ödünsüz,  katı  tutum  sonucu  dul  gelinin 

yabancıdan birileriyle evlenmesine izin verilmez. Evde uygun yaşta ve 

durumda bir kayınbiraderin bulunmadığı durumda dul gelin, çocuğu 

yaşındaki küçük kayınbiraderle nikâhlanır (Balaman 1982: 50,51) 

 

Zeitzen  ise  “Polygamy”  adlı  çalışmasında,  Leviratın,  dul  kadın  ve  çocuklarının 



ekonomik ve sosyal olarak güvenliklerini sağladığını, hatta ölen erkeğin ailesinin servetinin 

korunması hem de dul kadının cinselliğine ve çocuklarının geleceğine verilen önemin de bir 

ifadesi  olduğunu  belirtmektedir.  Zeitzen’e  göre  levirat,  iki  aile  arasında  evlilik  aracılığıyla 

kurulmuş  olan  bağın  devamlılığı  anlamında  önemlidir.  Pratikte,  miras  kalan  eş,  çocuk 

doğurma yaşını geçmiş olabilir. Böylesi bir durumda evlilik semboliktir. Örneğin, babasının 

ölümü üzerine büyük oğul, kardeşlerinin annesi, babasının eşiyle evlenebilir. Hatta bu kadın 

çocuk doğruma yaşını geçmemişse yeni eşinden çocuk sahibi olma beklentisi içine de girebilir 

(Zeitzen 2008: 10). 

 

 



Levirat Evliliklere Hitit Hukukundan Bir Referans 

 

Anadolu’nun  ilk  merkezi  devleti  olarak  yaklaşık  altı  yüzyıl  varlık  sürdürmüş  olan 



Hititler,  arkeolojik  kalıntıları  ve  yazılı  belgeleriyle  günümüze  kadar  ulaşabilmiş  bir 

uygarlıktır. Dolayısıyla Hitit toplum yapısı hakkında edindiğimiz bilgilerin kaynağı arkeolojik 

veriler ve çivi yazılı belgelerdir.  

 

Hititlerin  başkenti  Hattuša  (Boğazköy)’da  1906–1912  kazıları  sonucunda  ortaya 



çıkarılan çivi yazılı tabletlerden kanun metinlerini içerenleri ( Alp 1947: 476) dönemin aile 

yapısı, akrabalık sistemi ve evlilik kurumuna dair bilgiler muhteva etmektedir (Darga 1984: 

63). Bu bilgilerden biri de Hititler’de levirat evliliklerin varlığına dairdir.  

Hitit Kanunları 193. maddesi: 

 

 

"Bir  adamın  karısı  varsa  ve  adam  ölürse,  erkek  kardeşi  dul 



kadını eş olarak alır.(Erkek kardeş ölürse) kadını kayınpederi 

alacaktır..." (Imparati 1992: 177). 

 

Bu madde, bir kadının kocası öldüğü takdirde, onun öncelikle kocasının erkek kardeşi, 



o  öldüğü  takdirde  kayın  pederi  ile  evleneceğini  ifade  etmektedir.  Elbetteki  kanun 

metinlerinden yola çıkarak levirat evliliklerin nasıl uygulandığı, zorunlu olup olmadığı ya da 

uygulanıyorsa bunun nedenleri hakkında bilgi veremeyiz fakat en azından bu tür evliliklerin 

Hitit kanunlarınca yasaklanmadığı hatta bizzat düzenlendiğini çok net olarak söyleyebiliriz. 

 

Hitit yazılı kaynaklarında Levirat evliliğin açıkça belirtildiği bir örnek Şuppililuma ile 



Hititlere  bağlı  Vasal  ülkelerden  Hayaşa  ülkesi  yöneticisi  Huqqana  arasında  yapılan  bir 

anlaşmada karşımıza çıkmaktadır. Anadolu Medeniyetleri Müzesinde korunan ve iki nüshası 

bulunan  tablette  (Akdoğan  2010:  100),  Şuppiliuma’nın  Huqquana’ya  verdiği  direktiflerden 

birisi, bir saray kadınına baktığı için öldürülen Mariya adındaki adamın dul eşiyle ilgilidir. 

Mariya  Huqquana’nın  kızıyla  evlidir.  Şuppiluliuma,  Huqquana’ya  dul  kalan  kızını,  Hatti 

adetlerine uygun olarak Mariya’nın erkek kardeşi ile evlendirmesini istemiştir. Huqquana da 

kızını  Mariya’nın  erkek  kardeşine  vermiştir.  Bu  durum  Hitit  yasalarındaki  evlilik 

uygulamasına  uygun  düşmektedir.  Bu  da  Anadolu  topraklarında  günümüze  göre  levirat 

evliliklerin  daha  sık  yaşandığını  göstermektedir  (Akdoğan  2010:99).  Anadolu’nun 

güneyindeki Asur’da da levirat evlikler normal ve yasal karşılanmakta hatta sadece ailedeki 




erkek  üyenin  ölümü  sonrasında  değil,  aynı  zamanda  dişi  bir  üyenin  ölümü  sonrasında  da 

gerçekleşebilmekte idi. Yani bir adam ölen karısının kız kardeşini karısı olarak alabilmektedir 

(Akdoğan 2010:99). 

 

Peki,  levirat  evliliklerin  doğasından  ve  varlığından  yola  çıkarak  Hitit  toplum  yapısı 



hakkında neler söyleyebiliriz? Levirat evliliklerin günümüzden yaklaşık dört bin yıl önce Hitit 

toplumunun kanun metinlerinde yerini almış olması, bu eski çağ toplumunda aile kurumuna, 

soyun  devamlılığına  verilen  öneme  ve  ataerkil  sisteme  ilişkin  bir  ipucu  olarak 

değerlendirilebilir.  Antropolojik  veriler,  dünyanın  neresinde  olursa  olsun;  nasıl  uygulanırsa 

uygulansın  levirat  evliliklerin  temelde  ailenin  bütünlüğü,  soyun  devamlılığı  için  yaşama 

geçirilen çözüm araçları olduğunu göstermektedir. Evlilikler, toplumsal, siyasal, ekonomik bir 

sözleşme ise, levirat evlilikler, bu sözleşmenin uzatılması yönünde uygulanan pratikler olarak 

kabul edilebilir. 

 

Sonuç olarak ritüelik görüngüsü ve duygusal örüntüsü ile sosyal yaşamın en önemli 



öğelerinden biri olarak değerlendirebileceğimiz “evlilik” kurumu, arka planda hukuka dayalı 

ekonomik, bir sistemdir. 

 

Geçmişten beri pek çok toplumda yasal evlilik biçimlerinden biri olarak kabul görmüş 



levirat,    “aile”lerin  ve  akrabalık  sisteminin  önceden  kimin  kiminle  evlenebileceğine  ilişkin 

karar almaları  ile ortaya çıkan evlilik  biçimidir. Bu nedenle  tercihli  evlilik  kapsamında ele 

alınır. Tercihli evlilik biçiminde, aileler, gruplar ve aşiretler arasında bağlayıcı nitelik taşıyan 

ve evlenecek çiftlere ilişkin tercihlerin, izinlerin ve yasakların belirli kurallar doğrultusunda 

önceden belirlendiği bu evlilik ilişkisinde aile reisleri ya da akrabalık sistemi içinde en saygın 

kişiler karar verici konumdadır. Bu tür evliliklerde bireysel karar ve tercihlerin önemi yoktur. 

Topluluk içindeki her kişinin evlenmesi esastır. Bu evlenmelerde temel kaygı, iktisadi, siyasi 

ve  toplumsal  ilişkiler  bakımından  en  “uygun  “eşin  tespit  edilmesi  ve  ailenin  güçlenerek 

süreklilik kazanmasının teminidir. Bu nedenle dulluk ve evde kalmışlık hoş karşılanmaz. En 

başta  gelen  kaygı  ekonomiktir.  Toprağın  veya  malların  bölünmesini  ve  evin  dağılmasını 

önlemek, rekabet karşısında güçlü olmak ve aileye yeni işgücü kazandırmak ve bu yapılırken 

de  “dışarıdan”  değil,  olabildiğince  “içeriden”  ve  yakından  eş  seçmek,  tercihli  evlilik 

modelinin temel ilkesidir (Aydın 2003: 800,801). 

 

 




 

Yararlanılan Kaynaklar 

 

ALP,S., 


 

“Hitit Kanunları Hakkında”, Ankara Üniversitesi DTCFD V 5,1947. 

AKURGAL, E.,         Anadolu Kültür Tarihi, Tübitak Popüler Bilim Kitapları, Ankara,1998 

AKDOĞAN, Rukiye Hitit Antlaşmaları, Devletin Dili, Aktüel Arkeoloji, 2010,  13: 94-103. 

 

AYDIN S.,  



Antropoloji  Sözlüğü,(Ed.  Süavi  Aydın,  Kudret  Emiroğlu),  Bilim  ve 

Sanat Yayınları, Ankara, 2003. 

BALAMAN, A. R.,   “Kayınbiraderle Evlilik”:  Sosyal  Antropolojik Yaklaşımla Akrabalık, 

Evlilik ve Türleri,Karınca Matbaacılık ve Tic. Kol.Şti., İzmir, 1982. 

BLOCH, A.P., 

The  Biblical  and  Historical  Background  of  Jewish  customs  and 

Ceremonies, Ktav Pub. Inc, The USA, February 1980. 

BRYCE, T.,  

Life and Society in the Hittite World,  Oxford University Press,the UK, 

2002. 


DARGA, M.,    

Eski  Anadolu’da  Kadın,  İstanbul  Üniversitesi  Yayınları,  İstanbul, 

1984. 

 

FRAZER , J.G., 



Man,  God  and  Immortality:  Thoughts  on  Human  Progress,Kessinger 

Publishing,the USA 2007. 

HAVILLAND, W. L.,”Evlilikte İlişki Modelleri”: Kültürel Antropoloji, (Çev. H.İnanç,    

S.Çiftçi), İstanbul,  Eylül 2002. 

IMPARATI, F., 

 Hitit Yasaları, Ankara,1992. 

 

KİTABI MUKADDES. Kitabı Mukaddes Şirketi, İstanbul,1995. 



 

LOWIE, R. H., 

An  Introduction  To  Cultural  Anthropology,  Masterson  Press,  the 

USA,2007. 




MALINOWSKI, B.,   The Family Among the Australian Aborigines, Modes of  Obtaining 

Wives, Schocken Books, New York, 1963. 

MOU,S.,  

Presence and Presentation: Women in the Chinese Literati Tradition, 

St. Martin's Press, New York,  1999. 

SAPIR, E., 

 “Terms of Relationship and the Levirate”: The Collected Works of 

Edward  Sapir  (ed.  Philip  Sapir),Walter  de  Gruyter,  August  New 

York,1999. 

.

SOROKİN P.  



Sosyal  Değişme  Üzerine  Denemeler,  (Çev.  E.  Güçbilmez),  Sevinç 

Matbaası, Ankara, 1964. 

ZEITZEN, M. K. 

 Polygamy:  A  Cross-cultural  Analysis,  Palgrave  Macmillan, 



Hampshire,England, 2008. 

 

Yüklə 493,81 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə