G E C E O L D U ’ D A B İ R S I R
Dünyanın bir yerinde adı duyulmamış, efsanelerde kaybolmuş bir ülke varmış. İsmi
Geceoldu ülkesiymiş çünkü o ülke için gece demek dışarıda olmak demekmiş.
Gökyüzü o kadar parlak o kadar ışıkmış ki gündüzki Güneş, gecedeki yıldızlar ve ay
kadar parlak olamazmış. Sanki yıldızlar yere inermiş. Bütün insanlar bu görkemli
manzarayı seyretmek için gece dışarı çıkarlarmış. Orada küçük ağaçlar varmış.
Çocuklar ağacın dalları yerde olduğu için ağaca tırmanmadan meyvelerinden
yiyebiliyormuş. Gece evlerinin damında oturup çeşit çeşit içecekler içiyorlar ve sihirli
meyvelerden yiyormuş insanlar. Bu ülkede herşey çok güzelmiş. Bu ülkenin kralı
Şerro imiş. Onun Peruli adında dünyalar güzeli bir kızı varmış. Karısı ölmüş olan
kral, sarayında kızıyla birlikte yaşıyormuş. Bir gün ülkenin en güzel kızı Peruli
hastalanmış. Hekimler hastalığının sebebini bir türlü bulamıyorlarmış. Bu sırada
köyde türlü felaketler de oluyormuş. Gece insanlar dışarıya çıkamıyorlarmış çünkü
gökyüzünde bir tane yıldız bile kalmamış. Bütün insanlar bu felaketin sebebini
düşünüyorlarmış. Kral ise hep susuyor ve üzgünmüş. Derken beş yıl boyunca
insanlar dışarıya çıkamamış. Evlerinde lambalar ve çeşitli iksirlerle oluşturdukları
ışıklarla aydınlanmışlar. İnsanlar artık geceyi değil gündüzü seviyorlarmış. Kral
kızını iyileştirmek için bütün hekimleri saraya çağırmış ama kimse çare bulamamış.
Saraydaki kapı bekçisi, olup biteni büyücü dedesine anlatmış. Dedesi prensesin
iyileşmesi için;
-“Yıldız dağındaki kocaman yıldızdan bir parça koparıp prensesin avucuna koyarsak
kurtulur.”demiş.
Prensesin annesi kraliçe Peri de bunu başaramadıkları için 6 yılın sonunda ölmüş.
Bunu duyan bekçi Umutus endişelenmiş. Çünkü 6 yılın bitmesine 2 ay varmış.
Yürüyerek dağa çıkması 4 ay sürebilirmiş.
Dedesi;
-“Oraya gitsen bile yıldızdan bir parça alman çok zor evladım. Çünkü onu ancak
prensesi gerçekten seven bir yiğidin alması gerekir.”demiş.
Bekçi Umutus dedesine dönmüş ve
-“Dede ben Peruli’yi çok seviyorum ama bunu krala söylersem beni sarayın yakınına
bile almaz, bu yüzden korkuyorum.”demiş.
Bunun üzerine dedesi;
-“Prensesi kurtarmak istiyorsan kral ile konuşmalısın.”demiş.
Ama Umutus’un buna cesareti yokmuş. Dedesi;
-“Oğlum bir otur,düşünelim.”demiş. Dedesi Umutus’a cesaret iksiri içirip onu saraya
yollamış.Bekçi hızla gitmiş ve hiç düşünmeden izin alıp kralın yanına gitmiş ve
efsaneyi anlatmış. Kral bunu kimden duyduğunu ona sormuş.Çünkü efsaneyi bilen
herkes ölmüş. Umutus’un dedesi çok yaşlı ve büyücü olduğu için bu efsaneyi
biliyormuş. Kral dinleyince ona inanmak zorunda kalmış ve ona bir şans vermiş.
Kral;
-“Sana iki at vereceğim yola çık.”demiş.
Umutus yola çıkmış ve yıldıza ulaşmış. Genç yıldızı gördüğünde adeta büyülenmiş
pırıltıdan.Yanına yaklaşamamış ve gözleri görmez olmuş. Sonra beyaz at kişnemiş.
Umutus attaki beyaz halatı almış ve kendi gözüne bağlamış. Yıldıza doğru yürümüş.
Elleri yıldıza değdiği anda hızlıca kapmış bir çıkıntıyı. Yıldız taşını attan aldığı
halatla güzelce sarmış ve oradan uzaklaşmış. Sadece atların sesi varmış. Seslere
doğru yürümüş ve prensesin atına sarılmış. Sırtına bağladığı yıldız taşıyla birlikte
atın üstüne atlamış. At birden şahlanmış. Yedi gece altı gündüz geçmiş ve Umutus
kendini sarayın kapısında bulmuş. Yerine başka bir bekçi alınmış. Geleceğinden
umut kesilmiş gibi karanlık bir gece varmış. Umutus atla birlikte içeri girmiş.
-“Kral Şerro” diye seslenmiş. Kral bu ses üzerine sevinçle Umutus’un yanına gitmiş.
Kral taşı görememiş ve bu yüzden kızının öleceğini söylemiş. Umutus, görmeyen
gözlerini işaret ederek;
-“Kralım beni prensese götürün.” diye yalvarmış. Kral taş olmasa da kızı için bu
kadar uğraşan genci kırmaması gerektiğini düşünmüş. Kral, kızının başına gittiğinde
ağlamaya başlamış ve;
“Olmadı delikanlı.” demiş. Umutus sırtındaki halatı çıkarıp açmaya başlamış. Oda
birden aydınlanmış. Umutus, prensesin ellerini tutup halatın içindeki taşı avuçlarına
yerleştirmiş. Prenses hasta ve bitkin bir halde taşı sıkmış. Gitgide güçlenmiş. Kral
gözyaşları içinde olanları seyrederken prenses gözlerini açmış ve Umutus’a bakarak;
-“Ey yorgun adam! Neden gözlerini göstermezsin bana. Haydi aç gözlerini.”demiş
ve o sırada Umutus gözlerini açıp prenses Peruli’ye bakmış. Herkes şaşkınmış.
Prenses gözlerini açınca ilk olarak Umutus’un görmeyen gözlerinin açılmasını
dilemiş. Gencin gözleri açılmış.
Kral kızı için tüm bu fedakarlıkları yapan bu genç ile kızının evlenmesini istemiş.
Gece tekrar ışıldamaya başlamış. Peruli ve Umutus Geceoldu ülkesinin yeni kral ve
kraliçesi olup geceleri ışık şöleniyle geçen bu güzel ülkeyi mutlulukla yönetmişler.
SON...
Bedrettin Güngör
Hatice Aslan İlköğretim Okulu 4A
Sinanoğlu / Ferizli / Sakarya
ilkyar'larımızın geleceğine güzellikler katmak için belki bir kitap için, belki anısını yaşatmak istediğiniz
büyüğünüz için bir kitaplık, belki de daha fazlası için
İş bankası ODTÜ şubesi (4229) 706968 TL TR26 0006 4000 0014 2290 7069 68;
Euro Hesabı: TR920006400000242293507426
Dolar Hesabı: TR910006400000242293576217 (Hesap sahibi İLKYAR)
Lütfen bağışınızın açıklama kısmına isminizi mutlaka lütfen belirtin…
Artık yurt dışından kolaylıkla kredi kartıyla İLKYAR'a bağış yapmanız mümkün
ABD'de iseniz anında da vergi iadesi için gerekli belge e-posta ile adresinize geliyor.
Turkish Philantrophy Funds aracılığı ile bağışınız bize ulaşıyor,
projelerde kullanılıyor... Bir defalık veya düzenli bağış için Bağlantı adresi:
-
https://turkishphilanthropyfunds.givecorps.com/projects/12942-lk-ret-m-okullarina-yardim-vakfi-lkyar-ilkyar-16th-science-summer-school
Eğer "çek" gönderilmek istenirse:
"çek"i Turkish Philanthropy Funds adına, İlkyar Vakfı için olduğu not edilerek
Turkish Philanthropy Funds - 216 E. 45th Street Fl.7 New York, NY 10017
adresine yollanmalı.
www.ilkyar.org.tr ilkyar.yonetim@gmail.com
izlenimleri dostlarınızla paylaşıp onları üye yaparak (eposta adreslerini bize yolluyarak), mesajlarınızda
“link” vererek ilkyar'ın tanınırlığını arttırabilirsiniz, ancak başka amaçlarla ilkyar izlenimlerindeki ve
sitesindeki resimlerin izinsiz kullanılmaması gerektiğini hatırlatın lütfen...
Dostları ilə paylaş: |