8
sonlarına doğru da Don Nehri’nin batı kıyısına geçmeye muvaffak
olmuşlardır. Sürekli sıkıştırılan skitler M.Ö. 2.Yüzyılın başlarına kadar eski
imparatorluklarının sadece bir bölümünü, özellikle orta kısmını ellerinde
tutabilmişlerdir. Böylece Kimmerlerden skitlere geçen egemenlik Sarmatların
M.Ö:2. yüzyıl başlarında skitya coğrafyasında büyük bir güç olarak ortaya
çıkmalarıyla el değiştirmiştir. Böylece bu kültür coğrafyasında Sarmat dönemi
başlamıştır.
16
B. SARMATLAR
Karadeniz’in kuzeyindeki bozkırlarda skit dönemi son bulduktan sonra
Sarmat dönemi başlamıştır. Sarmatlar M.Ö.7. yüzyılda Don Nehrinin doğusu
ile Ural Dağlarının güneyinde görüldüler. Yüzyıllarca batı komşuları skitler ile
barış içinde yaşadılar. M.S. 2. yüzyılda Don ırmağından Karadeniz’in
kuzeyindeki bozkır bölgesine doğru batı yönündeki büyük göçlerine
başladılar ve Diodorus Siculus’un
17
belirttiğine göre ülkenin çok büyük bir
kısmını çöle çevirdiler. Bunlar aynı zamanda Kuzey Kafkasya’ya doğru güney
yönünde de ilerlemişlerdir. Sarmatlar MÖ. 2.yüzyıldan MS. 2.yüzyıla kadar
aşağı yukarı dört asır Karadeniz’in kuzeyinde egemenliklerini sürdürmüştür.
18
Sarmatlar MÖ. 7.yy’da bir bozkır bölgesinde Don nehrinin doğusunda
ve Ural Dağlarının güneyinde ortaya çıktılar.
19
Sarmatların ortaya çıktığı
coğrafya hakkında ilk bilgileri Herodotos
20
vermektedir; “ skitlerin doğusunda
Don nehrinin ötesinde Palus-Maeotis’den (Azak Denizi) kuzeye doğru üç
günlük mesafededir.” Sarmat toplulukları çok geniş bozkırlarda yayılmışlardır.
Doğuda Aral gölüne kadar yayıldıkları bilinmektedir. Buranın batısında kalan
coğrafya til çevresi ve bozkırları, Kuzey Kafkaslardan Kafkas dağlarına
16
lhami Durmuş, “Sarmatlar”, Türkler,1.cilt,Ed. Salim Kova vd.,Ankara, semih Ofset,2002, s.637
17
Diodorus Siculus, II,43
18
lhami Durmuş, “Sarmatlarda Sosyal ve Ekonomik Hayat”, Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat
Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, I.cilt 1996, s. 179
19
R. Brezezinski;Mariusz Mielczarek, The Sarmatians B.C. 600-AD 450, Osprey, 2002, s.3
20
Herodotos IV,116
9
kadar uzanan coğrafya başlangıçta Sarmatia olarak anılmaya başlanmıştır.
21
Sarmatların MÖ. 2.yüzyılın başlarından sonra büyük bir güç olarak ortaya
çıkmalarıyla birlikte Sarmatia başlangıca göre çok daha geniş bir coğrafyaya
verilen ad olmuştur. Sarmatia’nın kuzey sınırını Okyanus batı sınırını Vitül
nehri, doğu sınırını ise til Nehri oluşturmuştur.
Yazılı kaynaklarda ilk kez Herodotos da Sauramatae adına
rastlanılmaktadır. Sauromatae adı kaynaklarda Don nehrinin doğu tarafında
yaşayan bir topluluk için kullanılmıştır. Hippokrates, Avrupa’da skit
budununun bulunduğunu, Azak Denizi çevresinde oturduğunu diğer
budunlardan farklı olduğunu belirttikten sonra Sauramatlar olarak
adlandırıldığını bildirmektedir. MÖ. 4.yy Grek yazarları Pseudu-Scylax ve
Enidus’lu Eudoxus, Don’un yanında yaşayan skitlerin “Syrmatae” denen
komşuları olduğunu söylemektedir. MÖ. 2.yy’da Polybius’un
22
eserinde ilk
kez “Sarmatae” adına rastlanılmıştır. “Sauromatae”’in “Sarmata” nın değişik
bir telaffuzu olduğu düşünülmektedir.
23
Büyük Plinius
24
Sauromatae’in Grek,
diğerinin Latin telaffuzu olduğunu söylemektedir. Strabo (VII.3.17) Sarmatae
ismini bir kabile yada insan topluluğu anlamında kullanmıştır. Zamanla
“Sarmatae” adı oldukça geniş bir kullanım alanı bulmuştur. Sarmatae adı
Sauromatae’ya göre daha geniş coğrafyaya yayılan insan topluluklarını içine
almaktadır. Sauromatae adını taşıyan topluluklara doğudan yeni gelenlerin
katılımıyla Sarmatae adını taşıyan topluluklar ortaya çıkmıştır. Daha geniş
coğrafyanın adı Sarmatia olurken; bu coğrafyaya yayılmış topluluklar da
Sarmatae adını taşımaya başlamıştır.
25
Sarmatların kökeni genellikle Amazonlar efsanesinin arkasındaki
gerçekle ilişkilendirilmektedir. Herodotos
26
Sarmatların skit ve Amazonların
arasındaki bir birleşmeden türeyen bir soy olduğunu söylemektedir.
Herodotos’un anlattığı Sauromatların doğuş efsanesi Sauramat ve skitlerin
21
lhami Durmuş, Sarmatlar.Ankara, 1997,s.34
22
Polybius, XXV.2.
23
Brezezinski ,Mielczarek, A.g.e. , s.6
24
Plinius, Naturalis Historia, IV,80.
25
Durmuş, A.g.e. ,s.37
26
Herodotos.IV,110-116
10
akraba olduğunu gösteriyor.
27
Herodotos’a göre Sauromatalar skit dilinin
bozulmuş bir biçimini konuşuyorlardı. Hippokrates
28
Sauramatlardan bir skit
boyu olarak bahseder. Diodorus Siculus
29
, Sauramatların skitlerin Asya
seferi sırasında fethettiği halklardan biri olduğunu ve skitlerin bunları Tanais
(Don) ırmağı boyunca yerleştirdiğini söyler. Burada Herodotos ve
Hippokrates’in Sarmat kültürüyle ilgili verdiği bilgiler birbirini tamamlaması
bakımından önemlidir. Özellikle Hippokrates’in onları gelenek ve görenekleri
hakkında verdiği bilgiler önem taşımaktadır. Sauramatların atlı göçebe hayat
tarzı, keçeyle kaplı evleri, at ve koyun beslemeleri, ata binip at üzerinde ok
atıp, kargı savurmaları, kısrak sütü içmeleri bozkırlarda varlıklarını sürdüren
atlı göçebelerle, özellikle çağdışı Hunlarla benzer özellikler taşıdıklarına bir
işaret sayılabilir.
30
Antik kaynaklardan anlaşıldığına göre, Sarmat toplumunda kadınların
özel bir konumu vardı. Kadınlar hem askeri harekatlara hem de toplum
hayatına gayet aktif olarak katılıyorlardı. Kadınların statüsü o kadar
alışılmadıktı ki Pseudo-Scylax Sarmat toplumunu kadınların yönettiğine
inanmıştır.
MÖ. 2.yüzyılda Sarmat topraklarının genişlemesiyle Sarmat genel adı
altında görülen topluluklar ortaya çıkmıştır. En iyi bilinen Sarmat halkları
Yağızlar, Roxolanlar, Krali Sarmatlar, Siraklar, Ugorlar, Alanlar, Aorslar’dır.
Strabon
31
Kuzey Kafkasya bozkırlarında doğu ve batı olmak üzere iki gruptan
bahsetmektedir. Batı grubunu Karadeniz’in Kuzeybatısına yerleştirir. Bu
topluluklar Yağızlar, Krali Sarmatlar, Ugorlar ve Roksolanlardır. Yağız, Ugor
ve Krali Sarmatlar Dnieper ve Tuna Nehri arasına yerleştirilmektedir. Ugorlar
kuzey bölgelerde yaşamaktaydılar. Ortada Krali Sarmatlar en güneyde ise
Yağızlar bulunuyordu. Roxolanlar Dnieper ve Don Nehirleri arasında bu
27
A. . Melyukova, ” skitler Ve Sarmatlar”, Erken ç Asya Tarihi,yay.haz., Denis Sinor, letişim
Yayıncılık, stanbul, 2000, s. 158
28
Hippokrates, VI.17
29
Diodorus Siculus, II, 43.7
30
Durmuş, A.g.e., s.48
31
Strabon, VII ,3.17
Dostları ilə paylaş: |