Microsoft Word toplamtez doc



Yüklə 1,64 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə30/55
tarix11.09.2018
ölçüsü1,64 Mb.
#68102
1   ...   26   27   28   29   30   31   32   33   ...   55

 
90 
Antlaşması’ndan  sonra  Türkiye  ve  Yunanistan  arasında  mübadele  ve  buna  ilişkin 
sorunlar  yaklaşık  on  yıl  Türk-Yunan  ilişkilerini  olumsuz  yönde  etkilemiştir 
(www.batitrakyalilar.com). 
22 Mayıs 1922 günü Yunanistan’ın kontrolüne geçen Batı Trakya Türkleri ile 
ilgili  olarak  azınlık  hakları  “Yunan  Servi”  ve  “Lozan  Sistemi”‘nden  oluşan 
milletlerarası  antlaşmalarla  garanti  altına  alınmıştır.  Lozan  sistemi  içinde  Batı 
Trakya’daki Türk haklarını koruyan antlaşmalar; 30 Ocak 1923 tarihli “Türk ve Rum 
Ahalinin Mübadelesine Dair Sözleşme ve Protokol”, 24 Temmuz 1923 Tarihli Lozan 
Barış Antlaşması’nın 37.ve 45. Maddeleri dahil arasındaki azınlıklara dair hükümler, 
1926  yılında  imzalanan  “Atina  İtilafnamesi”,  10  Haziran  1930  tarihli  “Ankara 
Antlaşması“,  18  Aralık  1933  tarihli  Türk-Rum  Mübadele  Komisyonunun 
kaldırılması  ile  ilgili  “Ankara  Antlaşması”dır.  Bunun  yanı  sıra  Yunanistan’ın 
günümüze  kadar  imzalayarak  taraf  olduğu  İnsan  Hakları  Evrensel  Bildirisi,  Avrupa 
Topluluğu,  Avrupa  Konseyi  gibi  antlaşmaların  getirdiği  insan  hakları  hükümleri  de 
Batı Trakya’daki Türk haklarını koruyan hükümlerdir (kartalwhite.tripod.com). 
Batı Trakyalı Türkler açısından II. Dünya Savaşı’na kadar en önemli gelişme, 
25  Eylül  1932  ve  9  Haziran  1935  seçimlerinde  Venizelist  Partisi’nden  adaylığını 
koyan  Hafız  Hasan’ın,  Yunan  parlamentosuna  Türk  toplumunu  temsil  etmek  üzere 
girmeyi  başarmasıdır.  II.  Dünya  Savaşı’nda  İtalya’nın  28  Ekim  1940’da  Epir  ve 
Tesalya’ya  saldırmasıyla  Yunanistan  savaşa  girmiş,  Alman  kuvvetlerinin 
Yunanistan’a  saldırması  ile  6  Nisan  1941’de  de  Batı  Trakya  işgal  edilmiş  ve  23 
Nisan  1941’den  II.  Dünya  Savaşı’nın  sonuna  kadar  Batı  Trakya’nın  kontrolü 
Bulgarlara  verilmiştir.  Alman  işgalinden  sonra  1941  yılının  Eylül-Ekim  aylarından 
itibaren  Yunanistan’da    Marksist  E.A.M.  (Milli  Kurtuluş  Cephesi),  E.L.A.S.  (Milli 
Halk  Kurtuluş Ordusu), E.K.K.A.(Milli Toplumsal  Kurtuluş Hareketi) gibi  bir  dizi 
direniş örgütü ortaya çıkmıştır. Yunan iç savaşı boyunca Batı Trakyalı Türkler büyük 
çoğunlukla  merkezi  hükümetin  yanında  yer  almışlar  ve  1946–1949  yılları  arasında 
27.400  Türk  değişik  birliklerde  görev  alarak,  birçoğu  Kral  Paulos  tarafından  takdir 
edilerek madalya almışlardır (kartalwhite.tripod.com). 
Türkiye  ve  Yunanistan’ın  birlikte  NATO’  ya  girmeleriyle  sonuçlanan  ve  iki 
ülkeyi  birbirlerine  yaklaştıran  süreçte  II.  Dünya  Savaşı  ve  Yunan  iç  savaşında 
cephede  savaşarak  vatandaşlık  görevlerini  yerine  getiren  Batı  Trakya  Türklerinin 


 
91 
Yunanistan  tarafından  “Türk”  kimliği  kabul  edilmiştir.  1954  yılında  çıkan  kanunla 
“Türk  Okulu”  yazılı  levhalar  okullara  asılmıştır.  İstanbul’da  1955  yılının  6–7 
Eylül’ünde  meydana  gelen  Rum  azınlığa  karşı  yapılan  eylemler  bile  Batı  Trakya 
Türklerinin  durumunu  değiştirmemiştir.1954  yılından  itibaren  Kıbrıs  sorunuyla 
birlikte  bozulmaya  başlayan  Türk-Yunan  ilişkileri  1963‘ten  sonra  iyice 
gerginleşmiştir (Oran, 1990, 150). 
Batı  Trakya  Türklerinin  hakları  ikili  ve  milletlerarası  antlaşmalarla  garanti 
altına  alınmasına  rağmen  özellikle  “Kıbrıs  sorunu”  ile  gerginleşen  Türk-Yunan 
ilişkileri ile birlikte Batı Trakya’daki Türk azınlığın sahip olduğu hakları Yunanistan 
tarafından  sistemli  olarak  ihlal  edilmeye  başlanmıştır.  Yunanistan’da  okuma  yazma 
bilmeyenlerin  oranı  %  14  iken  bu  oran  Müslüman  Türk  azınlığında  %  60’a  kadar 
yükselmektedir.  Yunanistan’ın  günümüze  kadar  uyguladığı  politikalar  sonucu  Batı 
Trakya  Türkleri  1923  yılında  Batı  Trakya’da  ekilebilir  arazinin  %  84’üne  sahipken 
günümüzde  bu  oran  %  30’lar  seviyesine  kadar  inmiştir.  Yunanistan’da  yapılan 
kamulaştırmaların  %  80’inin  Türklere  ait  topraklarda  yapılmış  olduğu  düşünülürse, 
Yunanistan tarafından bu konuda sistemli bir politika izlendiği ortaya çıkmaktadır. 4 
Ağustos  1963’de  yapılan  bir  düzenlemeyle  günümüzde  de  geçerli  olan  azınlıkların 
gayrimenkul  alma  ve  kiralama  yasağı  getirilmiştir.  1968  yılında  Yunan 
Anayasası’nda  Hıristiyan  olmayanların  devlet  memuru  olamayacağı  hükmü  yer 
almıştır.  Bu  kanunla  Yunanistan’da  yaşayan  Türk  Azınlığın  kamu  hizmetlerinde 
çalışması  engellenmiştir.  Batı  Trakya’nın  kuzeyinde  Bulgaristan  sınırında  “Balkan 
kolu” diye bilinen dağlık bölge 1953 yılında yasak bölge ilan edilmiş ve giriş-çıkışlar 
askeri  denetim  altında  yapılmaktadır.  Bulgaristan’dan  gelebilecek  bir  saldırı 
nedeniyle  oluşturulan  bu  bölgeye,  1990’dan  sonra  soğuk  savaşın  bitmesine  rağmen 
10 adet Türk köyü daha eklenmiştir. Bu uygulama ancak 1995 yılında sona ermiştir 
(www.bttdd.com). Kasım 1990’da Yunan Parlamentosu, Türk azınlığın parlamentoda 
temsil  edilmesini  önlemek  maksadıyla  seçimlerde  bağımsız  adaylara  %  3  oranında 
baraj  uygulanmasını  kabul  etmiştir.  Yunanistan’da  Lozan  Antlaşması’ndan  önce 
129.120 olan Türk nüfusu yüksek olan doğum oranına rağmen günümüze kadar artış 
göstermemiştir.  Yunanistan’da  Mübadele  Antlaşması  sonucunda  1933  yılı  itibariyle 
Batı  Trakya’dan  Türkiye’ye  yaklaşık  384.000  kişi  göç  etmiştir.  Yunanistan’ın 
uyguladığı  bilinçli  politikalar  sonucunda;  1923–1939  yılları  arasında  38.556  kişi, 


 
92 
1939–1960  yılları  arasında  72.567  kişi  ve  1960–1980  yılları  arasında  iltica  veya 
vatandaşlıktan  çıkarılmak  suretiyle  yaklaşık  19.000  Batı  Trakya  Türk’ü  Türkiye’ye 
göç etmiştir (kartalwhite.tripod.com).  
Yunanistan’da  ki  Türk  varlığı  sadece  Batı  Trakya’dan  ibaret  değildir.  Batı 
Trakya  Türkleri  haricinde  Oniki  Ada  Türkleri  ve  Girit  Türklerinin  mevcudiyeti  de 
söz konusudur. Oniki Ada Türkleri Trablusgarp Savaşı sonrasında İtalya  yönetimine 
geçmiş,  1947’de  Yunanistan’a  bırakılmasıyla  da  Yunanistan  vatandaşı  haline 
gelmiştir.  Günümüzde  bu  adalarda  yaklaşık  5000  kişilik  bir  nüfusa  sahip  Türk 
toplumu  yaşamaktadır.  Türk  toplumu  özellikle  Rodos  ve  İstanköy’de  yoğunlaşmış 
bulunduğundan Rodos Türkleri ya da İstanköy Türkleri olarak da adlandırılmaktadır 
(www.wikipedia.org). 
Girit  Türkleri,  Girit  Adası’nın  Osmanlı  Devleti  yönetiminde  kaldığı  1645-
1908 döneminde meydana gelen Türk göçlerinden, ada halkı içinde İslamiyet’i kabul 
süreciyle  ve  çeşitli  Osmanlı  tebası  toplumlar  arasındaki  kaynaşmalarla 
asimilasyondan  oluşmuş  ve  bu  şekilde  özgün  bir  kültür  oluşturmuş  bir  Türk 
toplumudur.  Bu  toplumun  XIX.  yy  sonlarında  başlayan  ve  Türkiye-Yunanistan 
Nüfus  Mübadelesi  ile  tamamlanan  Anadolu’ya  veya  komşu  coğrafyalara  geri  göç 
hareketinin  günümüze  uzanan  bireyleri  Girit  Türkleridir.  Göç  hareketi  üç  dalga 
halinde  meydana  gelmiştir.  İlk  dalga  XIX.  yy  sonlarında,  adada  Osmanlı 
hakimiyetinin  zayıflamasıyla  Anadolu’ya  dönmeyi  tercih  edenler  ve  özellikle  de 
adanın  doğu  kısmında  1897’de  meydana  gelen  toplu  katliamlardan  kaçabilenlerdir. 
İkinci dalga,  yapısında adanın Türk-Müslüman azınlığı  için temel  haklar  barındıran 
Girit  Cumhuriyeti’nin  (1896-1908)  Osmanlı  Devleti’nde  II.  Meşrutiyet’in  ilanını 
takip  eden dönemdeki otorite  boşluğunu  fırsat bilerek bir oldubitti  ile  Yunanistan’a 
bağlanması  ile  ayrılmak  durumunda  kalanlardır.  Üçüncü  ve  son  dalga  ise,  Türkiye-
Yunanistan Nüfus Mübadelesi ile dönmüştür (www.wikipedia.org). 
 
2.3. Diaspora Türkleri  
Diaspora,  genel  olarak  “dağılma”  anlamında  kullanılan  Yunanca  kökenli  bir 
sözcüktür. En yaygın kullanım alanı olarak Tevrat’taki anlamıyla ise sadece Filistin 
toprakları  dışında  yaşayan  Yahudiler  için  kullanılmış  bir  terimdir.  Zaman  içinde 
içeriği genişlemiş  ve  sürgünde  yaşayan tüm  halklar ve onların dağılma  hareketliliği 


Yüklə 1,64 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   26   27   28   29   30   31   32   33   ...   55




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə