Microsoft Word Üzeyir Ok doc



Yüklə 126,73 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix25.11.2017
ölçüsü126,73 Kb.
#12340


C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi,  

Aralık 2009, Cilt: 35, Sayı: 2, 149-155 

149 

Dini Şemalar Ölçeğinden İnanç veya Dünya Görüşü Şemaları Ölçeğine 



 

Üzeyir Ok 



Cumhuriyet Üniversitesi 

Sivas’ta 206 üniversite öğrencisi ile yürütülen anket uygulamasından oluşan bu çalışma İnanç Gelişimi 

(Fowler, 1981) kuramı ve onun gözden geçirilmesiyle geliştirilen Dini Tarzlar (Streib, 2001) ve Dini 

Şema Ölçeği (Streib, Hood and Klein, 2009) konusunda daha önce yapılmış olan nicel çalışmaların iki 

açıdan devamı ve onlara katkı niteliğindedir. Önceki çalışmalarda inanç gelişimini ölçmeye yönelik 

olarak geliştirilen ölçeklerdeki ölçek maddeleri (inanç gelişimi kuramı inancın tanımını dinler üstü olarak 

yapmasına rağmen, bkz. Ok, 2007) inancı sadece din veya daha özelde İslam kelimeleri ile temsil ederken 

(Ok, 2009 ve 2006) bu çalışmada bu kelimeler “inanç veya dünya görüşü” ifadesiyle değiştirilerek inançla 

ilgili yapılan ampirik çalışmalar kurumsal dinler ötesi daha genel bir platforma taşınmıştır.  İkincisi, 

önceki çalışmada yer alan (Ok, 2009) daha “gelişmiş” inanç boyutu (Birleşik İnanç – conjunctive faith) 3 

yeni alt boyutla kültürel bağlamsal olgulara paralel olarak genişletilip zenginleştirilmiştir. Bunlar da 

Tarihselci  İndirgemecilik,  Çoğulcu Görecelilik ve Tarihselci Hermenötik boyutları olarak belirlenip 

isimlendirilmiştir. 



Anahtar Sözcükler: inanç veya dünya görüşü gelişimi, dini tarzlar, nicel ölçek, görecelilik, çoğulculuk, 

açıklık 

From The Scale of Religious Schemas to the Scale of Faith or Worldview Schemas 

This study, which was conducted with 206 university students in Sivas, provided two contributions to the 

quantitative studies done so far on faith development (Fowler, 1981) or religious styles (Streib, 2001). 

First, whilst in the previous studies faith was worded as religion or Islam in particular in the items of the 

scales related to faith, observing that faith is defined in the theory of faith development beyond mere 

religious traditions, in this study these words were replaced by the expression of “faith or world-view” in 

the items bringing faith-related empirical studies into a platform beyond a certain religious tradition. 

Second, beside the schema of Xenosophia proposed by Streib (Ok, 2009) three more schemas 

representing characteristics of Conjunctive Faith were suggested in Turkish context. These were 

determined and labeled as Historical Reductionism, Pluralist Relativism and Historical Hermeneutics. 



Keywords: faith development, faith/world-view schema, religious schema, religious styles, scale, 

relativity, pluralism, openness, Turkey 

 

1990’lı


1

 

yıllarda, Türkiye’deki bazı ilahiyat 



fakültesinde gelenekselcilik ve tarihselcilik çerçevesinde 

yoğunlaşan ateşli tartışmalar yaşanmıştı. Hatta bira ara 

aynı  yıllarda Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde 

İslami Protestanizm olasılığı bir akademik toplantıda 

İslam düşünürleri tarafından tartışılmıştı. Çağdaş  İslam 

teologlarından bazılarının hararetle savunduğu metni 

yorumlamada tarihselcilik yaklaşımının kökleri, 19. 

y.yılın sonlarında belirginleşen  İslami düşüncede yenilik 

(tecdid) hareketlerine kadar dayandırılır. Tarihselcilik 

yaklaşımının tezini kısaca ifade etmek gerekirse, tarih 

içerisinde oluşmuş, ardından “durağanlaştırılmış” ve 

dolayısıyla  İslam toplumlarının gelişmesinin önünde 

“engel” olmaya başlamış, yoruma kapatılmış, fıkıh 

kitaplarında dondurulmuş, “gelenekselleştirilmiş”  İslam 

kutsal metnini, dinamikleştirmek, güncelleştirmek ve 

farklı tarihsel ve sosyal ortamlarda uygulanabilir bir 

duruma getirebilmek için bir yöntem çerçevesinde 

önerilen yeni bir algılama, yaklaşım ve anlayış 

önerisinden ibaretti. 

                                                           

1

Üzeyir Ok, C.Ü. Fen-edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, Sivas. 



E-posta: uok@cumhuriyet.edu.tr 

Yazar çalışmada yer alan anketin uygulanmasında katkıda bulunan 

Yüksek Lisans öğrencisi Hasan Ekşioğlu’na teşekkürrü bir borç bilir. 

Bu anlayışı biraz daha detaylandırmak gerekirse, 

tarihselcilik  İslami teolojik metnin en az iki yönü 

olduğunu vurgular:  

Birincisi “ilahi” metnin ilk ortaya çıktığı tarihe ve 

kültüre özgü yerel boyutu; ikincisi de bu tarihsel boyutun 

ötesinde kültürler üstü kabul edilmesi ve düşünülmesi 

gereken “temel” ve “çekirdek” mesajlar boyutu. 

Tarihselci yaklaşım bu ikinci boyutun uygulanabilir 

“evrensel” yön olabileceğini vurgular. Tarihselciliğin 

karşısındaki  geleneksel yaklaşım böyle bir ayrıma 

gitmeden mümkün olan en az insan yorumuyla mesajın 

ortaya çıktığı tarihte ve sonradan fıkıh kitaplarında yer 

aldığı ve şimdiye kadar uygulanageldiği  şekliyle alınıp 

uygulanmasını savunurken, tarihselci yaklaşım birinci 

boyutun yani kültüre ve tarihe özgü boyutun bağlayıcı 

olmadığını, fıkıh kitaplarında yer alanların alternatifi 

olabilir birer insan yorumu olduğunu ve esas olanın ikinci 

boyutun yani metnin vermek istediği temel mesajın 

olduğunu, bunun ise mesajın indiği tarih ile günümüz 

şartlarının karşılaştırılarak elde edilebileceğini ileri 

sürmüştür. Ayrıca, tarihselci yaklaşım geleneksel 

yaklaşımın aksine fıkıh kitaplarında yer alan ifadelerin 

vahyin yorumundan ibaret olduğunu dolayısıyla bu 

yorumların ve yorumu yapanların otoritesine sorgusuz 

boyun eğmenin kabul edilemez olduğunu ileri sürer.  



OK 

150


Bu konuda tarihselcilerin verdikleri somut örneklerden 

biri  şöyle olmuştur: Kur’an’da geçen “hırsızlık yapan 

kadın ve erkeğin yaptıklarına karşılık Allah’tan bir ceza 

olarak ellerini kesin” (Kuran, 5:38) ayetini geleneksel 

anlayış literal (aynen olduğu gibi alarak) hırsızın elinin o 

zaman olduğu gibi bu gün de kesilmesi gerektiğini 

savunurken, tarihselci yaklaşım burada verilmek istenen 

çekirdek ve nihai amacın hırsızlığın ortadan kaldırılması 

olduğunu, dolayısıyla el kesmenin yörel ve geleneksel 

olduğu, dolayısıyla zorunlu olmadığı, ancak hırsızlığı 

önleyecek her hangi etkin bir yöntemin yeterli 

olabileceğini savunur (bkz. Fazlurrahman, 2002; Garaudy, 

1996). 

Bu çalışmada bu iki tezden hangisinin felsefi veya 



teolojik olarak daha sağlam temellere dayanmış olduğu 

tartışılmayacaktır. Bununla birlikte, bu teolojik 

argümanların fenomenolojik gerçekliği yani bir vakıa 

olarak var oluşu, psikolojik açıdan söz konusu görüşleri 

savunan Müslüman teologlar arasında onların inançlarıyla 

ilgili en az iki bilişsel tarzın bulunduğu anlamına 

gelmektedir. Bu bilişsel tarzların ortaya konup 

betimlenmesi de açıklanması da psikolojinin inceleme 

alanına girmektedir. Bilindiği gibi bilişsel tarzlar veya 

bilişsel gelişim konusunda İsviçreli psikolog Jean 

Piaget’in önemli yeri vardır. Onun geliştirdiği bilişsel 

gelişim aşamaları daha sonra ahlaki gelişime (Kohlberg, 

1982), bir sonraki aşamada da din ve inanç konusuna 

uygulanmıştır (bkz. Oser, 1991; Fowler, 1981; Goldman, 

1968). 

Önemli düzeyde Piaget’nin bilişsel gelişim 



kuramından ilham alınarak 1970’lerin sonlarında 

şekillenen İnanç Gelişimi Kuramı (Fowler, 1981) dinsel-

dinsel olmayan ayrımının ötesine geçerek inancı bir insan 

olgusu ve evrenseli olarak ele almaktadır. Buna göre 

inanç kabaca kişinin bir bütün olarak çevresini ya da 

evrenini yorumlama veya bilişsel olarak kurgulama 

biçimini, kendine değerler oluşturmasını ve bu değerler 

çerçevesinde kendisini (farkında olarak veya farkında 

olmayarak) bazı “dava”lara veya çekirdek değerlere 

adamasını içerir. Bu çekirdek değer/ler bir tanrı da 

olabilir, tanrı değerinde başka bir şey de olabilir. 

Görüldüğü gibi inanç bu anlamda bir insan evrenselidir. 

Yani inancın içeriği dinsel olmak zorunda değildir. 

İnsanlar bir dini düşünce örgüsü olmadan da çevresini 

yorumlayabilir, dinsel olmayan değerler oluşturabilir, bir 

tanrı olmadan ama tanrı düzeyinde gördüğü çekirdek 

değerlere kendini adayabilir. Bununla birlikte 

topluluklarda inanç daha yaygın haliyle dinsel gelenekler 

çerçevesinde temsil edilir. 

İnanç gelişimi kuramı ampirik olarak test edilebilir 

olmak üzere insanların yaşamında ardı ardına daha basit 

olandan daha “yeterli” olana doğru gelişebilecek 

birbirinden bağımsız dört farklı inanç biçiminden veya 

aşamasından (stage) söz eder. Birbirine benzeyen belirli 

bilişsel şemalardan oluşan bu aşamalar da gelişim sırasına 

göre,  mitsel-literal,  yapay-geleneksel,  bireysel-bilinçli ve 

son olarak birleştirici inanç veya yorumlama biçimleri 

olarak isimlendirilmiştir. Geleneksel inanca sahip olan 

çoğunluğun aksine, insanlardan bazıları (özellikle yüksek 

eğitimliler arasında olmak üzere) erken yaşlardan itibaren 

bu aşamaları yaşamları boyunca ardı ardına yaşayabilirler. 

Bu inanç biçimleri arasında geçiş nasıl olur? Yine 

çoğunluğun aksine bazı insanlar yaşamları boyunca 

inançlarında genellikle farkında olmadan tikel kavramlar 

veya  şemalar düzeyinde başlamak üzere bilişsel-yapısal 

değişikliğe giderler. Yani inanma tarzlarında köklü bir 

biçimde birden fazla değişim-dönüşüm yaşayabilirler. 

Örneğin ortalama olarak toplumun çoğunluğu gibi inanan 

(yapay-geleneksel  inanç) bir genç üniversite eğitimiyle 

birlikte iç dünyasında bir dizi çelişkiler ve belirsizlikler 

yaşar ve ardından ortalama toplumunkinden biraz farklı 

olarak kendine mal ettiği bir inanç tarzı geliştirir 

(bireysel-bilinçli  düşünceli  inanç). Ardından gelen 

aşamada artık tavizsiz katılıklar esnekleşir ve genç 

inancını oluşturan değerlere daha esnek bakabilir, 

tarihselci yaklaşım örneğinde olduğu gibi inançlarının 

temelini oluşturan varsayımların oluşumunu ve tarihi 

şartlarını inceleyebilecek bilişsel donanıma sahip olur. 

Yine bu kişiler geleneksel bakımdan çelişkili gibi 

gözüken farklı tutum ve davranışlar arasında bilişsel 

uyum kurabilirler ve farklılıkları birer zenginlik unsuru 

olarak görebilirler (birleştirici inanç). 

Bu çalışmanın özel konusu olması bakımından 

Birleştirici  İnancın bir kaç özelliğine (İnanç Gelişimi El 

Kitabında betimlenişinden yola çıkarak) daha yer vermek 

uygun olur. Birleştirici inanç özelliği sergileyen kişiler 

eleştirel düşünmede başarılı olur, inanç ilkelerinin (ya de 

sembollerinin) tutarlı olup olmadığından ziyade tarihi 

gelişimi konusuna ilgi duyar, olguları derinlemesine 

incelemeyi sever, düşünsel ya da yaşamsal 

karmaşıklıklara açıktır, göstergelerin veya sembolün 

birden çok yapısı olduğunu bilir ve dolayısıyla onları tek 

anlama indirgemez, sembollerin ve onların yorumunun 

göreceliliğinin farkındadır (Fowler, Streib, ve Keller, 

2004).  


İnanç gelişimi kuramı yukarıda sunulan teologların 

argümanlardan  geleneksel olanı büyük olasılıkla kendi 

içindeki çeşitlilikler dikkate alınırsa  mitsel-literal veya 

yapay-geleneksel inanç biçimi, tarihselci yaklaşımı ise 

bireysel-bilinçli, veya birleştirici (conjunctive) inanç 

olarak nitelendirecektir (inanç aşamalarının özellikleriyle 

ilgili Türkçe detay için bkz. Ok, 2007). 

İnanç Gelişim Kuramı özellikle 1980’lerde ciddi bir 

eleştiriye tabi tutulmuş (Astley ve Francis, 1992; Dykstra 

ve Parks, 1986) ve kuramın varsayımlarımdan bazılarının 

yeniden gözden geçirilmesi gerekmiştir. Diğerleri 

arasında özellikle Streib (2001), inanç gelişim 

aşamalarının ardı ardına oluştuğu ve aşamaların 

birbirinden bağımsız olduğu varsayımlarını eleştirerek 

kuramı  dini tarzlar (religious styles) ismiyle revize 

etmiştir. Dini tarzlar modelinde gelişim vurgusu azalır ve 

bireylerin aynı evrede tek bir aşamanın özellikleri 

taşıdıklarını iddia etmek yerine onların aynı zamanda 

farklı dini tarzlardan (veya Fowler’ın ifadesiyle 

aşamalardan) bazı özellikleri aynı anda birlikte 

bulundurabileceklerini ileri sürer. 

İnanç gelişimi kuramının kişilerin inanç aşamalarını 

belirlemeye yönelik veri elde etmek için kullandığı 

geleneksel teknik derinlemesine mülakattır. Ancak 

önerilen mülakat yöntemiyle araştırma yapmak zahmetli, 



İNANÇ ŞEMALARI 

151


masraflı ve zaman alıcıdır. Bu yüzden inanç gelişimini 

mülakat gibi nitel araştırma yöntemleri yerine nicel 

çalışmalarla ölçmek için bir dizi girişim olmuştur (bkz. 

Streib, Hood, ve Klein, 2009; Leak, Louks, ve Bowlin, 

1999; Barnes, Doyle, ve Johnson, 1989). Bu 

girişmelerden biri Streib tarafından geliştirilen  Dini 



Şemalar ölçeğidir (Religious Schema Scale) (bkz. Streib 

vd., 2009). Bu ölçek Streib’in inanç gelişimi kuramını 

yeniden gözden geçirerek geliştirdiği  dini tarzlar 

(“religious styles”) yaklaşımına dayandırılmıştır. Buna 

göre Fowler’ın ileri sürdüğü birbirinden bağımsız, 

sektirmeden ardı ardına gelişen hiyerarşik bireysel inanç 

aşamaları yerine, birbirinden bağımsız ve hiyerarşik 

olmayan dini tarzlar modelinin bilişsel gelişim teorisi 

alanında yapılan son dönemdeki çalışmaların verilerine 

daha uygun olduğu ileri sürülür. 

Her biri ağırlıklı olarak (fakat birbirinden bağımsız 

olmadığı varsayılarak)  üç aşamayı veya üç dini tarzı 

temsil eden dini  şemalar ölçeği Ok (2009) tarafından 

Türkçeye uyarlanmıştır. Ok bu uyarlamanın ardından, dini 

şema ölçeğinden yola çıkarak ve onu genişletecek bir 

şekilde çok-boyutlu (“multi-faceted”) dini stiller 

düşüncesinin geliştirilmesi gerektiğini öne sürmüştür. 

Buna göre yukarıda bahsedilen inanç aşamalarından her 

biri birden çok alt boyuta sahip birer tarz olarak 

tasarlanabilir. Böyle bir önerinin bir takım teorik 

nedenleri bulunmaktadır. Örneğin inanç yapısı geleneksel 

inanç özelliği taşıyan her bireyin geleneksel olma biçimi 

birbirinden farklı olabilir. Ya da geleneksel inancın farklı 

farklı boyutları olabilir ve bireyler bu farklı boyutlarda 

çeşitlilikler sergileyebilir. Dolayısıyla insanları tek bir 

aşamaya veya dini tarza  sıkıştırmaya karşılık, böyle bir 

yaklaşım bireyleri belirli düzeydeki bir aşama içi inanç 

çeşitliliği (intra-stage variety) içerisinde açıklayarak daha 

esnek bir zemin sağlamış olur. 

Ok (2009) çalışmasında bir sonraki aşamada (a) her 

bir ana inanç tarzının başka boyutlarının keşfedilerek ana 

inanç tarzlarının zenginleştirilebileceğini ve (b) ölçekte 

yer alan madde ifade biçimlerinin dini içeriğin ötesine 

geçerek ve dolayısıyla inanç gelişimi kuramının ruhuna 

uygun olarak dinsel olmayan alanı da kapsayacak şekilde 

yeniden ifadelendirilmesi gerektiğini öne sürer. İşte bu 

çalışma Ok’un 2009’daki çalışmasının bir devamı olarak 

bu iki hedefe yönelik bir girişimdir. Sonuçta çalışma  şu 

sorulara yanıt aramaktadır: Çok boyutlu inanç 

tarzlarından  Birleştirci/xenosopic inanç tarzının yeni 

boyutları keşfedilebilir mi? İnanç tarzlarını temsil eden 

çok boyutlu inanç yapılarını oluşturan maddelerde yer 

alan “din” veya “İslam” kelimeleri, dinler tarihindeki 

çalışmalardan yararlanılarak geliştirilen evrensel inanç 

kavramını (Smith, 1979) daha iyi temsil etme amacıyla 

inanç/dünya görüşü kelimeleriyle değiştirilerek yeniden 

ifadelendirilebilir mi? 

Birinci sorunun önemi, ağırlıklı olarak birleştirici/açık 

inanç  aşamasını  temsil etmek için Streib’in “Dini 

Şemalar” ölçeğinde sunduğu  xenosophia  şemasının 

dışında bu inanç aşamasının başka alt boyutlarının 

keşfedilmesi gerekliliğinde yatmaktadır.  İkinci sorunun 

önemi ise önceki çalışmada ateist, deist ya da agnostik 

katılımcıların dinsel içerikli maddeleri doldurmada 

maddelerde geçen din kelimesinden dolayı güçlük 

yaşamaları, bu konuda yakınmada bulunmaları ve 

dolayısıyla soruların, hem dindar kişilerin hem de dindar 

olmayan kişilerin inanç tarzlarının araştırılmasında uygun 

olabilecek tarzda yeniden düzenlenmesi veya 

ifadelendirilmesi gerekliliğinde yatmaktadır. Kaldı ki 

dinsel gelenekten bağımsız inanç olabileceği varsayımına 

sahip teoriye bağlı olarak geliştirilen ölçeklerin 

maddelerinin bu türden katılımcılar için de uygun 

olabilecek hale getirilmesi gerektiği zaten ortadadır. 

Yöntem 

Ölçek ve Değişkenler 

Bu çalışmada yer alan ölçekler ve değişkenler iki 

grupta değerlendirilebilir. (a). Demografik (bağımsız) 

değişkenler (b) İnanç/dünya görüşü Tarzları ölçeği 

(bağımlı) değişkenleri.  

Bağımsız Değişkenler: Bu çalışmada, dinsel konu 

inanç/dünya görüşü düzeyinde ele alındığından, bağımsız 

değişkenler de cinsiyet, yaş ve ekonomik durum gibi 

değişkenlerin ötesinde (onlar da dahil) geniş açıdan ele 

alınmış ve çerçevesi genişletilmiştir. Buna göre, bağımsız 

değişkenler arasına, insanların dünyadaki yönelim 

biçimlerini (“inançlarını”) felsefe ve sosyoloji 

literatüründe yaygın olarak kullanılan kavramlar 

çerçevesinde keşfetmeye yönelik konular da dahil 

edilmiştir. Sonuçta her biri birer soruyla ölçülen bağımsız 

değişkenler  şu  şekilde belirlenmiştir: Cinsiyet, yaş, 

ekonomik durum, laiklik, kapitalizm, agnostisizm, 

Müslümanlık, dindarlık, ateizm, ideoloji (inanç veya 

dünya) konusunda bilgi, ideoloji (inanç veya dünya 

görüşünü) uygulama veya gerçekleştirme, 

muhafazakarlık, din-karşıtlığı, sekülerizm, hedonizm, 

liberallik, çağdaşlık, deizm, relativizm, ve cemaat 

mensubiyeti. Bu (cinsiyet, yaş ve ekonomik durum hariç) 

değişkenler arasında yapısal benzerlikler olacağı 

düşünülerek ve tek maddeli ölçeklerin sınırlılıkları da göz 

önünde bulundurularak faktör analizi yardımıyla 

kümeleşmeye gidilmiştir. Buna göre faktör analizi 

sonucunda  Scree testi varyansın %38’ini açıklayan 3 

belirgin faktör bulunduğunu göstermiştir. Bu faktörlerden 

her birinin güvenirliğini en yüksek düzeyde tutmak için 

madde analizine tabi tutularak ölçek haline getirilmiştir.  

Bu ölçeklerden birincisi  İnançta Adanmışlık  olarak 

isimlendirilebilir ve ideolojiyi (inanç veya dünya 

görüşünü) uygulama veya gerçekleştirme, dindarlık, 

ideoloji (İnanç veya dünya görüşü) bilgisine sahip olma, 

(ters 

kodlanmış olarak) sekülerlik olmak üzere 4 maddeden 



oluşmaktadır (alfa=. 72).

 

İkinci ölçek İnançta Karşıtlık olarak isimlendirilebilir 



ve deizm, kapitalizm, din-karşıtlığı ve agnostisizm olmak 

üzere 4 maddeden oluşmaktadır (alpha=.51). 

Son olarak üçüncü ölçek İnançta Liberallik olarak 

isimlendirilebilir ve çağdaşlık, görecelilik, laiklik, 

liberallik ve hazcılıkla ilgili olmak üzere 5 maddeden 

oluşmaktadır (alfa=.53). Görüldüğü hem İnançta Karşıtlık 

hem de inançta Liberallik ölçeklerinin alfa değerleri 

görece düşük çıkmıştır. Bununla birlikte bu durum, söz 

konusu ölçeklerle elde edilecek verilerin göz ardı 



OK 

152


edilmesini gerektirmemektedir. 

Bağımsız değişkenler arasında özellikle inançta 

aşamalar arası geçişle ilgili olabilecek bir de dini çelişki 

ölçeği yer almıştır: Bu ölçekte 5 madde yer almaktadır ve 

maddeler (şimdiki zamanda olmak üzere) bir bütün olarak 

inançta veya dünya görüşünde (sırayla) kararsızlık, 

bağlılığı kaybetme, belirsizlik, çelişki ve sorgulama 

deneyimlerinin yaşanma düzeylerini içermektedir 

(alfa=.71). 

Bağımlı Değişkenler: Yukarıda da belirtildiği gibi bu 

çalışmanın amacı, daha önceki bir çalışmada (Ok, 2009) 

yer alan dini stiller ölçeğindeki (a) dini içerikli 

maddelerin inanç/veya dünya görüşü 

şekline 

dönüştürülerek (ve gerektiğinde maddelerde değişime 

gidilerek veya yeni maddeler oluşturularak) dinsel 

olgunun da içinde yer alabileceği daha kapsamlı bir 

inanç/dünya ölçeği  şekline getirmek; ve (b) Yabancı 

sevgisi (Xenosophie) şemasının dışında  Birleştirici 

İnancın görecelilik ve tarihsellik gibi diğer yönlerini 

ortaya koymak idi. Bu hedefi gerçekleştirmek için 

öncelikle  Geleneksel inanç’ın  özelliklerini ifade etmek 

için oluşturulan ölçek maddelerinde geçen din kelimesi 

“inanç veya dünya görüşü” kelimeleriyle değiştirilerek 

yeniden ifade edildi. (bu her iki kelimenin de 

kullanılmasının nedeni şöyledir: bireyler sadece inanç 

kelimesi kullanıldığında bunun dinsel olarak algılanma 

olasılığının yüksek olmasıdır. Sadece dünya görüşü 

kelimesinin seçilmesi halinde ise bunun dinsel alanı 

yeterince kapsamamış olabileceği olasılığıdır. Dolayısıyla 

iki kelimenin birlikte kullanılması, katılımcıya ikisinden 

birini - veya her ikisini birden – seçme şansı verecek 

olmasından dolayı tercih edilmiştir.  İkinci olarak, 



Birleştirici  İnanc’ın  boyutunun özellikle görecelik ve 

tarihsellik alt boyutunu ortaya koymak için yine 

inanç/dünya görüşü formatında maddeler oluşturuldu. 

Böylece inanç/dünya görüşü tarzlarını ölçmeyi hedefleyen 

toplam 32 maddeden meydana gelen bir madde havuzu 

oluşturularak ankete eklendi.  

Bağımlı ve bağımsız değişkenleri oluşturan 

maddelerden her biri likert tipi 5’li seçenek (kesinlikle 

katılmıyorum – kesinlikle katılıyorum) üzerinden 

cevaplandırıldı. Oluşturulan inanç/dünya görüşü 

maddeleri faktör analizine tabi tutuldu, denemeli 

(iterative) madde-ölçek ilişkileri ve alfa katsayıları 

incelenerek ölçekler oluşturuldu ve bağımsız 

değişkenlerle olan korelasyonel ilişkisi incelendi. 

Örneklem ve Uygulama 

Yukarıda detayları sunulan ölçeklerin yer aldığı anket 

2009 yılında Cumhuriyet Üniversitesi felsefe ve eğitim 

fakültesi öğrencilerinden oluşan 206 lisans öğrencisine 

(64 bay 142 bayan) sınıflarında (o gün uygun olarak 

belirlenen sınıflarda ders görenlere) dağıtıldı. Felsefe ve 

eğitim fakültesindeki öğrencilerin seçilme nedeni onların 

inanç konusunda diğer fakültelere göre inançla ilgili böyle 

bir konuya daha fazla yatkın olabilecekleri ve ilgili 

soruları daha kolay anlayabilecekleri düşüncesi olmuştur. 

Örneklem yaş aralığı 18-31 (ort.=23.64) olduğu için ilk 

yetişkinlik dönemi olarak isimlendirilebilir. Dolayısıyla 

araştırmada yer alan katılımcılar uygun (convenient) türü 

bir örneklem seçimiyle seçilmiş oldular. Öğrencilere 

istemeyenlerin ankete katılamayabilecekleri belirtildi. 

Genellikle sınıfta dağıtılan ölçekler orada kendilerine 

ayrılan süre içerisinde (yaklaşık 15-20 dakika) 

doldurulduktan sonra geri toplandı. Dolayısıyla geri 

dönütlerde aksamalar en az düzeyde kalmış oldu.  

Bulgular 

Bağımlı değişkenleri oluşturan 32 maddenin faktör 

analizi sonucunda Scree testine bağlı olarak (varyansın 

%54’ünü açıklayan) dört faktörlü çözümün (solution) 

içerik bütünlüğü bakımından en ideal olduğu görüldü. Bu 

dört faktörden birinci faktörde yer alan maddeler yapısal 

olarak birbirinden ayrılması güç olmakla birlikte içerik 

bakımından incelendiğinde iki ayrı konuyu kapsadığı 

görülür. Bunlar da madde-ölçek ve içerik analizi dikkate 

alınarak İnanç/dünya görüşü Partikülarizmi (5 madde) ve 

Literal  İnanç/dünya görüşü (5 madde) olarak 

isimlendirilmiştir. Bu iki içeriğin tam bir 

yapısal/faktöriyel ayrışımı gerçekleştirilemediğinden ve 

dolayısıyla aralarındaki korelasyonun yüksek olmasından 

dolayı bunları ayrı ayrı değişkenler olarak değerlendirmek 

yerine bu çalışmada sadece Literal  İnanç temel alınıp 

kullanılmıştır. Kalan üç faktöre de yine her faktörü 

oluşturan maddelerin madde-ölçek ilişkileri, faktör 

geçerlilikleri, alfa düzeyleri ve içerik (content) 

homojenliği dikkate alınarak son şekli verildi. Sonuçta, 

ikinci faktörde inanç geleneklerinin tarihsel 

belirlenmişliğini vurgulayan Tarihselci İndirgemecilik ile 

ilgili maddeler, üçüncü faktörde diğer dinlerin de 

doğruluk ve gerçeklik taşıyabileceği ile ilgili Çoğulcu 



Görecelilik maddeleri ve son olarak dördüncü faktörde ise 

kişinin kendi inanç geleneğinin anlaşılmasında tarihsel 

boyutun önemini vurgulayan ve inanç 

değerlerinin/sembollerinin görünüşten çok özüyle 

ilgilenen  Tarihselci Hermeneutik yönelimi maddeleri yer 

almıştır.  

Oluşturulan ölçeklerin maddeleri ve faktörlere 

yüklenimleri Ek’te tabloda görülebilir. Netice itibarıyla, 4 

bağımlı değişken belirlenmiştir: (1) Literal İnanç, (2) 

Tarihselci  İndirgemecilik (3) Çoğulcu Görecelilik, (4) 

Tarihselci Hermenötik. İnanç/Dünya Görüşü Tarzları 

Şemaları ölçeklerinin değişkenler arası korelasyonu ve 

diğer betimsel özellikleri (ortalama ve standart sapma) 

Tablo 1’de görülebilir 

 

 

 



 


İNANÇ ŞEMALARI 

153


Tablo 1 

İnanç/İdeoloji Stilleri Ölçekleri’nin Birbirleriyle Olan Korelasyonları ve İstatistiksel 

Özellikleri 

 Ort. 


S. 

sap. 




1 Literal İnanç (5) 

3.57 

1.08 


.83 

 

 



 

2 Tarihselci İndirgemecilik 

(5) 

2.97 .93 -.35** .74 



 

 

3 Çoğulcu Görecelilik (4) 



2.99 

.97 


-.38**  .48** 

.60 

 

4 Tarihselci Hermenötik (4) 



3.71 

.80 


.08 

.22** 


.19**  .52 

Not ** p < .01 * p < .05

Tablo 1’de de görüldüğü gibi Hermeneutik Görecelilik 



hariç diğer ölçeklerin (madde sayıları dikkate alındığında) 

tatmin edici iç tutarlılıkları/ alfa değerleri bulunmaktadır. 

Buna karşılık  Hermeneutik Görecelilik değişkeninin alfa 

değeri orta düzeydedir ve ileriki çalışmalarda ilgili bir 

örneklemde yeniden test edilebilir ve gerekirse 

geliştirilebilir.  

Şemalar arası ilişkilere gelince, ağırlıklı olarak 

geleneksel inancı temsil ettiği varsayılan Literal İnanc’ın 

Tarihselci  İndirgemecilik ve Çoğulcu Görecelilik ile 

olumsuz ilişkisi bulunmaktadır. Buna karşılık, Çoğulcu 

Görecelilik ile Tarihselci İndirgemecilik arasında orta 

düzeyde olumlu bir ilişki bulunmaktadır (.48 p <. 01). 

Tarihselci Hermenötik ise Mutlak İnançla her hangi bir 

ilişkiye sahip olmamakla birlikte Tarihselci 

İndirgemecilik ve Çoğulcu Görecelilik değişkenleri ile 

önemli olumlu ilişkileri bulunmaktadır (sırayla .22 ve 

.19). Belki bu açıdan Hermenötik Görecelilik değişkeni 

özel bir durum arz etmektedir. Yani Tarihselci 

İndirgemecilik ve Çoğulcu Görecelilik, muhtemelen 

geleneksel (konvansiyonel) inançtan zamanla 

uzaklaşmaların veya geleneksel inanç dışından gelenlerin 

sonradan  şekillenmiş inanç yönelimlerini yansıtırken, 

hermenötik görecelilik daha çok geleneksel inançta 

farklılaşmanın/gelişimin getirdiği bir yönelim olabilir. Bu 

değişken, aynı zamanda geleneksel değerlerle seküler 

değerleri bir arada tutma yönelimini temsil ediyor olabilir. 

Bağımlı değişkenlerin bağımsız değişkenlerle ilişkisi 

Tablo 2’de görülebilir. 

Tablo 2 

İnanç Stillerinin bağımsız değişkenlerle Korelasyonu 

  

Cinsiyet  Yaş Ekonomi İnançta Çelişki 



İnançta Adanmışlık 

İnançta Karşıtlık  İnançta Liberallik 

Literal İnanç .07 

-.13† 


.04 

-.51** 


.45** 

-.27** 


-.32** 

Tarihselci İndirgemecilik .10 .09  .04 .34** 

-.18* .09 .42** 

Çoğulcu Görecelilik 

-.04 

.14* .05 



.26** 

-.17* .14* .48** 

Tarihselci Hermenötik  

.11 


.08 

.19** 


-.13† 

.10 


-.00 

.14† 


Not **  p < .01 * p < .05.  † p < .10 

Tablo 2’de görüldüğü gibi cinsiyetin hiç bir şemayla 

önemli bir ilişkisi bulunmamaktadır. Yaş bakımından, 

özellikle Literal İnanç daha ziyade örneklemin görece 

daha gençleri (dolayısıyla üniversitede alt sınıflarda 

bulunanlar) arasında, buna karşılık Çoğulcu Görecelilik 

görece daha yaşlılar (yani üst sınıfta okuyanlar) arasında 

yer almaktadır. Ekonomi değişkeninin tek ilişkisi (olumlu 

olmak üzere) Tarihselci Hermenötik değişkeni iledir. 

Tüm inanç şemalarının  İnançta Çelişki ile ilişkisi 

bulunmaktadır. Literal İnanç ile Tarihselci Hermenötik 

çelişki değişkeni ile olumsuz ilişkiye sahipken diğer iki 

şemanın çelişki ile olumlu ilişkileri bulunmaktadır. Yani 

hem Tarihselci İndirgemecilik hem de Çoğulcu 

Görecelilik yönelimine sahip bireyler arasında dinsel 

konularda çelişki yaşanmaktadır. 

İnanç  şemaları  İnançta Adanmışlık  bakımından 

değerlendirildiğinde, Tarihselci İndirgemecilik hariç diğer 

inanç yönelimleri bu değişkenle olumlu ya da olumsuz bir 

ilişkiye sahiptir. Buna göre, Literal İnanç,  İnançta 

Adanmışlık (adamışlık) ile güçlü olumlu bir ilişkiye 

sahipken, diğer değişkenlerin onunla olumsuz bağıntısı 

bulunmaktadır. Buna karşılık, İnançta Karşıtlık’ın Literal 

İnanç ile olumsuz, Çoğulcu Görecelilik ile olumlu ilişkisi 

bulunmaktadır. Normal şartlarda Literal İnanç ile İnanç 

Karşıtlığı arasındaki olumsuz ilişkinin -.27’den çok daha 

yüksek olması beklenirdi. Bunun görece düşük olmasının 

nedeni, bu çalışmada da hedeflendiği gibi Literal İnanç 

şeması maddelerinin ifadelendiriliş biçiminin hem 

dindarlar hem de kendilerini dinsel geleneğin dışında 

görenler için uygun bir şema olmasından ve dolayısıyla 

onlar tarafından benzer bir şekilde yanıtlanmış 

olmasından kaynaklanmış olabilir. 

Son olarak, İnançta Liberallik değişkeninin Literal 

İnanç ile ilişkisi olumsuzdur. Buna karşılık, onun 

Tarihselci  İndirgemecilik, Çoğulcu Görecelilik ve 

Tarihselci Hermenötik değişkenleri ile güçlü olumlu 

bağıntıları olduğu görülebilir. Bu anlamda inançta 

gelişmenin liberalleşme yönünde olduğu tezi doğrulanmış 

olmaktadır. 




OK 

154


Değerlendirme 

Bu çalışmada Dini Tarzlar (Religious Styles) 

düşüncesinden (Streib, 2001) kelime seçimi bakımından 

İnanç/dünya Görüşü Stillerine geçiş denemesi başarılı 

gözükmektedir.  Şöyle ki özellikle Literal İnanç/dünya 

görüşü maddeleri daha önceki çalışmada içerisinde din 

kelimesinin geçtiği maddelerin yerini başarılı bir şekilde 

almıştır. Bunun uygulamadaki faydası ise Literal 

İnanç/dünya görüşü maddelerinin geleneksel anlamda 

hem dindar hem de dindar olmayan katılımcılar tarafından 

doldurulabilir bir şekle dönüştürülmüş olmasıdır. Bu da 

varsayım olarak literal “inanç” biçiminin sadece dindarlar 

arasında değil aynı zamanda seküler gelenekte bulunanlar 

arasında da bulunacağı düşüncesini desteklemektedir. 

İkinci önemli bulgu, önceki çalışmada  Farklılıklara 

Açıklık (Opennes to Diversity) ya da Yabancı Sevgisi 

(xenosophie) (Ok, 2009 ve 2006) şemalarıyla bazı 

özellikleri temsil edilen Birleştirici  İnancı’ın üç ayrı 

boyutunun veya şemasının daha belirlenmiş olduğu ileri 

sürülebilir. Bunlar sırayla  Tarihselci  İndirgemecilik

Çoğulcu Görecelilik (veya farklı inançlardan her birinin 

benzersizliğini kabul etme) ve Tarihselci Hermenötik 

olarak isimlendirilmiştir. Hatırlanabileceği gibi bu 

şemaların içerikleri literatür bölümünde sunulan İnanç 

Gelişimi kuramındaki inanç gelişimi aşamalarından 

Birleştirici 

İnancın özellikleriyle büyük oranda 

örtüşmektedir. 

İleriki çalışmalarda Yapay-Geleneksel İnanç/dünya 

görüşünün de bu çalışmada sunulan Literal İnanç 

şemasının dışında  Partikülarizm,  Literallik, ve (Tanrı 

inancına sahip olanlar arasında olmak üzere) Tanrı’yla 

antropomorfik koruyucu ilişkisel bir yapıya sahip olmayı 

temsil eden Koruyucu Tanrı değişkenleri gibi diğer alt 

boyutlar geliştirilip test edilebilir. Belki böyle bir 

Geleneksel  İnanç/dünya görüşü ile ilgili değişkenler 

arasına ileriki çalışmalarda KolektivizmOtorite’ye boyun 

eğme,  Durağanlık (hiç değişim yaşamamış olma), belirli 

Otoritelere Sorgusuz itaat ya da baş eğme gibi şemaların 

eklenmesi de anlamlı olabilir. 

Çalışmanın bir sonraki üçüncü ve muhtemelen son 

ayağında  şimdiye kadar yapılan çalışmalarda yer alan 

ölçekler din yerine İnanç/dünya görüşü  şeklinde tek 

formata sokularak bir araya getirilecek ve zayıf olan 

ölçekler ilave maddelerle desteklendikten sonra her biri 

homojen olmak üzere birden çok örneklemde yeniden 

uygulanarak son halini alacaktır. Bu örneklem gruplarını 

üniversite öğrencileri, Üniversite Öğretim üyeleri ve diğer 

sosyal tabakalardan olmak üzere Muhafazakar 

Dindarlar/Müslümanlar, kendini adamış ateist/agnostikler 

ve liberaller oluşturabilir. 

İnanç/dünya görüşü tarzları her ne kadar tarz olarak 

adlandırılmış olsa da bu tarzların gelişiminden ya da 

farklılaşmasından söz etmek mümkündür. Bu yüzden 

gelişim zorunlu ve birbirinden tamamen bağımsız 

olmamakla birlikte, Geleneksel İnanç/dünya Görüşü’nden 



Açık 

İnanç/Dünya görüşü’ne doğru olduğu 

varsayılmaktadır. Bu iki inanç tarzı arasındaki gelişimsel 

geçişi temsil eden üçüncü bir inanç tarzı dönüşüm 

deneyimi olabilir. Bunu da Değişime veya Dönüşüme 



Açıklık, dönüşümü tetikleyen Şüpheyi Olumlu görme ve 

inançta köklü sorgulama veya belirsizlik deneyimi 

geçirmiş olmayı temsil eden İnançta Dönüşüm Yaşamış 

olma gibi değişkenler oluşturabilir. Zira bu dönüşüm 

deneyiminin varlığı özellikle İslam geleneğini bireyler 

üzerinde etkisinin yüksek olduğu Türkiye’de Yapay-

Geleneksel inançtan uzaklaşanlar için neredeyse zorunlu 

olduğu söylenebilir. 

Bilindiği gibi bir kişinin inanç aşamalarının 

belirlenmesinde onun yaşamında dönüşüm deneyimine 

sahip olup olmadığı önemli bir göstergedir. Eğer kişi 

yaşamında köklü düzeyde bilişsel köklü bir “evrim” 

geçirdiyse ve bu geçişin öncesi ve sonrasının özellikleri 

(paradigma düzeyinde) belirgin bir şekilde ayırt 

edilebiliyorsa, bu durum kişinin büyük olasılıkla belirli 

düzeylerde bilişsel strese neden olan dönüşüm yaşamış 

olduğu anlamına gelir. Burada vurgulanması gereken bir 

nokta da şudur:  Değişime Açık olma ve Sorgulama ve 



Şüphe deneyimlerini bir yaşam tarzı olarak görmek hem 

Birleştirici/Açık inancın bir özelliği olarak görülebilir hem 

de ondan bağımsız, İnançta Dönüşüm ana faktörünün alt 

boyutları olarak değerlendirilebilir. Arayış (Quest) 

değişkenin hem ağırlıklı olarak Yapay-Geleneksel inanç 

tarzını temsil eden ttt (truth of text and teaching-metnin 

ve öğretinin doğruluğu) değişkeni ile olumsuz ilişkisi hem 

de xenosophie (Yabancı Sevgisi) değişkeni ile olan 

olumlu ilişkisi (Ok, 2009) bu düşünceyi desteklemektedir. 

Yine bir sonraki çalışmada bu tam netleşmemiş durum 

son şeklini alabilir. 

Bu çalışmanın örnekleminin sınırlı olması ve tek 

uygulamadan ibaret olması çalışmanın gelecekte farklı 

örneklemlerde tekrarlanmasını gerekli kılmaktadır. Bu 

bağlamda örneğin ekonomik düzeyin sadece Tarihselci 

Hermenötik ile olumlu ilişkisi ileriki çalışmalarda inanç 

tarzları ile ekonomik düzey arasındaki ilişkiyi inceleyen 

çalışmaların muhtemel değeri konusunda ipucu 

vermektedir. 

Kaynakça 

Astley, J. & Francis, L. J. (1992). Christian perspectives on faith 

development: a reader. xxiv, 411. Leominster: Grand Rapids, 

Gracewing, Eerdmans.  

Barnes, M., Doyle, D., & Johnson, B. (1989). The Formulation of a 

Fowler scale: an empirical assessment among catholics. Review of 



Religious Research, 30, 412-420. 

Dykstra, C. & Parks, S. (1986). Faith development and Fowler

Birmingham: Religious Education Press. 

Fazlurrahman (2002). İslam ve çağdaşlık. Ankara: Ankara Okulu. 

Fowler, J. W. (1981). Stages of faith. the psychology of human 

development and the quest for meaning. San Francisco: Harper&Row. 

Fowler, J. W., Streib, H., & Keller, B. (2004). Manual for faith 

development research. (3

rd

 ed.) Bielefeld; Atlanta: Research Center 



for Biographical Studies in Contemporary Religion, Bielefeld; Center 

for Research in Faith and Moral Development, Emory University 

(available at: http://wwwhomes.uni-bielefeld.de/religionsforschung/). 

Garaudy, R. (1996). İslam ve insanlığın geleceği (Çev: C. Aydın). 

İstanbul: Pınar. 

Goldman, G. (1968). Religious thinking from childhood to adolescence

London: Routledge & Kegan Paul. 

Kohlberg, L. (1982). Moral development. In J. M. Broughton & J. D. 

Freeman-Moir (Eds.), The Cognitive-Developmental Psychology of 

Baldwin (pp. 277-325). Norwood: Ablex. 

Leak, G. K., Louks, A. A., & Bowlin, P. (1999). Development and 

initial validation of an objective measure of faith development. 

International Journal for the Psychology of Religion, 9, 105-124. 



İNANÇ ŞEMALARI 

155


Ok, Ü. (2006). Faith development and perception of diversity among 

Muslims in Turkey: construction and initial test of a measure for 

religious diversity in Islam. Dinbilimleri Akademik Araştırma 

Dergisi, VI, 221-247. 

Ok, Ü. (2007). İnanç psikolojisi: hayatı anlamlandırma biçiminin yaşam 

boyu gelişimi. Ankara: Ankara Okulu. 

Ok, Ü. (in print). Testing religious schema scale in Turkey. 

Oser, F. K. (1991). The development of religious judgment. In F.K.Oser 

& W. G. Scarlett (Eds.), Religious Development in Childhood and 



Adolescence (pp. 5-25). San Francisco: Jossey-Bass. 

Smith, W. C. (1979). Faith and belief. Princeton: Princeton University 

Press. 

Streib, H. (2001). Faith development theory revisited: the religious 



styles perspective. International Journal for the Psychology of 

Religion, 11, 143-158. 

Streib, H., Hood, R. W., & Klein, C. (2009). The religious schema scale: 

construction and initial validation of a quantitative measure for 

religious styles. CIRRuS Working Papers, No.5, Bielefeld.[online at: 



http://www.uni-bielefeld.de/theologie/CIRRuS-downloads/Streib-etal-

2008-RSS.pdf].[on line]

Başvuru Tarihi: 11 Kasım 2009 

Düzeltme Teslim tarihi: 15 Aralık 2009 

Kabul Tarihi: 17 Aralık 2009

 

EK 


İnanç/Dünya Görüşü Tarzları Şemaları Maddelerinin Faktör Yüklemeleri 

 

Faktörler 



İnanç Şemaları Maddeler 

I II III IV 

İnancımı veya dünya görüşümü oluşturan değerler sabittir, değiştirilemezler. 

.84 


   

İnancım veya dünya görüşüm asla değişmez kurallara sahiptir. 

.81 

 

 



 

İnancımı veya dünya görüşümü oluşturan düşünceler nettir yorum kabul etmez. 

.81 

 

 



 

İnanç veya dünya görüşümün değerleri kusursuz bir mükemmelliğe 

sahiptir. 

.76 


   

Literal inanç 

İnanç veya dünya görüşümün değerleri kelimesi kelimesine doğrudur. 

.73 


   

İnanç veya dünya görüşleri, içinde bulundukları zaman tarafından şekillenirler. 

 .79    

Bütün inanç veya dünya görüşleri, ortaya çıktıkları zamanın şartları tarafından şekillenirler. 

 .74    

İnanç veya dünya görüşleri insanlık tarihi ile birlikte gelişip değişirler. 

 .67    

Tüm inançlar veya dünya görüşleri belirli bir dönemde ve belirli bir bölgede yasamış toplulukların 

ürünüdür. 

 .58 


.37  

Tarihselci 

indirgemecilik 

İnanç veya dünya görüşümdeki bazı ilkeler zaman aşımına uğramış 

olabilir. 

 .41    


Her inanç veya dünya görüşünde belirli bir doğruluk payı bulunmaktadır.  

 

.68 



 

Her inanç veya dünya görüşünün doğruları sadece onları kabul edenler için doğrudur 

 .34 

.63  


Yaşam için tek doğru yoktur her inanç veya dünya görüşü için farklı farklı doğrular vardır.  

 

.63 



 

Çoğulcu  

görecelilik 

Hiç bir inanç veya dünya görüşü ona inananlara sonsuz bir mutluluk garanti edemez 

 

 

.43 



 

Her inanç veya dünya görüsünde önemli olan, metinlerde doğrudan söylenenlerden ziyade 

metinlerde verilmek istenen temel mesaj ve ilkelerdir. 

   


.71 

İnanç veya dünya görüşümün bazı prensipleri, onların ortaya çıktığı tarih dikkate alınmazsa iyi 

anlaşılamayabilir. 

   


.63 

Tarihselci 

hermenötik 

Her inanç veya dünya görüşünde hem genel geçer (evrensel) olan ve hem de genel geçer olmayan 

(yöresel) prensipler bulunur. 

   


.52 

 

İnanç veya dünya görüşlerinin bazı ilkelerinin mantıksal olarak yanlış gözükmesi onların 



tamamının değerini düşürmez. 

  

.39 



.50 

 

Yüklə 126,73 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə