C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi,
Aralık 2009, Cilt: 35, Sayı: 2, 149-155
149
Dini Şemalar Ölçeğinden İnanç veya Dünya Görüşü Şemaları Ölçeğine
Üzeyir Ok
Cumhuriyet Üniversitesi
Sivas’ta 206 üniversite öğrencisi ile yürütülen anket uygulamasından oluşan bu çalışma İnanç Gelişimi
(Fowler, 1981) kuramı ve onun gözden geçirilmesiyle geliştirilen Dini Tarzlar (Streib, 2001) ve Dini
Şema Ölçeği (Streib, Hood and Klein, 2009) konusunda daha önce yapılmış olan nicel çalışmaların iki
açıdan devamı ve onlara katkı niteliğindedir. Önceki çalışmalarda inanç gelişimini ölçmeye yönelik
olarak geliştirilen ölçeklerdeki ölçek maddeleri (inanç gelişimi kuramı inancın tanımını dinler üstü olarak
yapmasına rağmen, bkz. Ok, 2007) inancı sadece din veya daha özelde İslam kelimeleri ile temsil ederken
(Ok, 2009 ve 2006) bu çalışmada bu kelimeler “inanç veya dünya görüşü” ifadesiyle değiştirilerek inançla
ilgili yapılan ampirik çalışmalar kurumsal dinler ötesi daha genel bir platforma taşınmıştır. İkincisi,
önceki çalışmada yer alan (Ok, 2009) daha “gelişmiş” inanç boyutu (Birleşik İnanç – conjunctive faith) 3
yeni alt boyutla kültürel bağlamsal olgulara paralel olarak genişletilip zenginleştirilmiştir. Bunlar da
Tarihselci İndirgemecilik, Çoğulcu Görecelilik ve Tarihselci Hermenötik boyutları olarak belirlenip
isimlendirilmiştir.
Anahtar Sözcükler: inanç veya dünya görüşü gelişimi, dini tarzlar, nicel ölçek, görecelilik, çoğulculuk,
açıklık
From The Scale of Religious Schemas to the Scale of Faith or Worldview Schemas
This study, which was conducted with 206 university students in Sivas, provided two contributions to the
quantitative studies done so far on faith development (Fowler, 1981) or religious styles (Streib, 2001).
First, whilst in the previous studies faith was worded as religion or Islam in particular in the items of the
scales related to faith, observing that faith is defined in the theory of faith development beyond mere
religious traditions, in this study these words were replaced by the expression of “faith or world-view” in
the items bringing faith-related empirical studies into a platform beyond a certain religious tradition.
Second, beside the schema of Xenosophia proposed by Streib (Ok, 2009) three more schemas
representing characteristics of Conjunctive Faith were suggested in Turkish context. These were
determined and labeled as Historical Reductionism, Pluralist Relativism and Historical Hermeneutics.
Keywords: faith development, faith/world-view schema, religious schema, religious styles, scale,
relativity, pluralism, openness, Turkey
1990’lı
1
yıllarda, Türkiye’deki bazı ilahiyat
fakültesinde gelenekselcilik ve tarihselcilik çerçevesinde
yoğunlaşan ateşli tartışmalar yaşanmıştı. Hatta bira ara
aynı yıllarda Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde
İslami Protestanizm olasılığı bir akademik toplantıda
İslam düşünürleri tarafından tartışılmıştı. Çağdaş İslam
teologlarından bazılarının hararetle savunduğu metni
yorumlamada tarihselcilik yaklaşımının kökleri, 19.
y.yılın sonlarında belirginleşen İslami düşüncede yenilik
(tecdid) hareketlerine kadar dayandırılır. Tarihselcilik
yaklaşımının tezini kısaca ifade etmek gerekirse, tarih
içerisinde oluşmuş, ardından “durağanlaştırılmış” ve
dolayısıyla İslam toplumlarının gelişmesinin önünde
“engel” olmaya başlamış, yoruma kapatılmış, fıkıh
kitaplarında dondurulmuş, “gelenekselleştirilmiş” İslam
kutsal metnini, dinamikleştirmek, güncelleştirmek ve
farklı tarihsel ve sosyal ortamlarda uygulanabilir bir
duruma getirebilmek için bir yöntem çerçevesinde
önerilen yeni bir algılama, yaklaşım ve anlayış
önerisinden ibaretti.
1
Üzeyir Ok, C.Ü. Fen-edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, Sivas.
E-posta: uok@cumhuriyet.edu.tr
Yazar çalışmada yer alan anketin uygulanmasında katkıda bulunan
Yüksek Lisans öğrencisi Hasan Ekşioğlu’na teşekkürrü bir borç bilir.
Bu anlayışı biraz daha detaylandırmak gerekirse,
tarihselcilik İslami teolojik metnin en az iki yönü
olduğunu vurgular:
Birincisi “ilahi” metnin ilk ortaya çıktığı tarihe ve
kültüre özgü yerel boyutu; ikincisi de bu tarihsel boyutun
ötesinde kültürler üstü kabul edilmesi ve düşünülmesi
gereken “temel” ve “çekirdek” mesajlar boyutu.
Tarihselci yaklaşım bu ikinci boyutun uygulanabilir
“evrensel” yön olabileceğini vurgular. Tarihselciliğin
karşısındaki geleneksel yaklaşım böyle bir ayrıma
gitmeden mümkün olan en az insan yorumuyla mesajın
ortaya çıktığı tarihte ve sonradan fıkıh kitaplarında yer
aldığı ve şimdiye kadar uygulanageldiği şekliyle alınıp
uygulanmasını savunurken, tarihselci yaklaşım birinci
boyutun yani kültüre ve tarihe özgü boyutun bağlayıcı
olmadığını, fıkıh kitaplarında yer alanların alternatifi
olabilir birer insan yorumu olduğunu ve esas olanın ikinci
boyutun yani metnin vermek istediği temel mesajın
olduğunu, bunun ise mesajın indiği tarih ile günümüz
şartlarının karşılaştırılarak elde edilebileceğini ileri
sürmüştür. Ayrıca, tarihselci yaklaşım geleneksel
yaklaşımın aksine fıkıh kitaplarında yer alan ifadelerin
vahyin yorumundan ibaret olduğunu dolayısıyla bu
yorumların ve yorumu yapanların otoritesine sorgusuz
boyun eğmenin kabul edilemez olduğunu ileri sürer.
OK
150
Bu konuda tarihselcilerin verdikleri somut örneklerden
biri şöyle olmuştur: Kur’an’da geçen “hırsızlık yapan
kadın ve erkeğin yaptıklarına karşılık Allah’tan bir ceza
olarak ellerini kesin” (Kuran, 5:38) ayetini geleneksel
anlayış literal (aynen olduğu gibi alarak) hırsızın elinin o
zaman olduğu gibi bu gün de kesilmesi gerektiğini
savunurken, tarihselci yaklaşım burada verilmek istenen
çekirdek ve nihai amacın hırsızlığın ortadan kaldırılması
olduğunu, dolayısıyla el kesmenin yörel ve geleneksel
olduğu, dolayısıyla zorunlu olmadığı, ancak hırsızlığı
önleyecek her hangi etkin bir yöntemin yeterli
olabileceğini savunur (bkz. Fazlurrahman, 2002; Garaudy,
1996).
Bu çalışmada bu iki tezden hangisinin felsefi veya
teolojik olarak daha sağlam temellere dayanmış olduğu
tartışılmayacaktır. Bununla birlikte, bu teolojik
argümanların fenomenolojik gerçekliği yani bir vakıa
olarak var oluşu, psikolojik açıdan söz konusu görüşleri
savunan Müslüman teologlar arasında onların inançlarıyla
ilgili en az iki bilişsel tarzın bulunduğu anlamına
gelmektedir. Bu bilişsel tarzların ortaya konup
betimlenmesi de açıklanması da psikolojinin inceleme
alanına girmektedir. Bilindiği gibi bilişsel tarzlar veya
bilişsel gelişim konusunda İsviçreli psikolog Jean
Piaget’in önemli yeri vardır. Onun geliştirdiği bilişsel
gelişim aşamaları daha sonra ahlaki gelişime (Kohlberg,
1982), bir sonraki aşamada da din ve inanç konusuna
uygulanmıştır (bkz. Oser, 1991; Fowler, 1981; Goldman,
1968).
Önemli düzeyde Piaget’nin bilişsel gelişim
kuramından ilham alınarak 1970’lerin sonlarında
şekillenen İnanç Gelişimi Kuramı (Fowler, 1981) dinsel-
dinsel olmayan ayrımının ötesine geçerek inancı bir insan
olgusu ve evrenseli olarak ele almaktadır. Buna göre
inanç kabaca kişinin bir bütün olarak çevresini ya da
evrenini yorumlama veya bilişsel olarak kurgulama
biçimini, kendine değerler oluşturmasını ve bu değerler
çerçevesinde kendisini (farkında olarak veya farkında
olmayarak) bazı “dava”lara veya çekirdek değerlere
adamasını içerir. Bu çekirdek değer/ler bir tanrı da
olabilir, tanrı değerinde başka bir şey de olabilir.
Görüldüğü gibi inanç bu anlamda bir insan evrenselidir.
Yani inancın içeriği dinsel olmak zorunda değildir.
İnsanlar bir dini düşünce örgüsü olmadan da çevresini
yorumlayabilir, dinsel olmayan değerler oluşturabilir, bir
tanrı olmadan ama tanrı düzeyinde gördüğü çekirdek
değerlere kendini adayabilir. Bununla birlikte
topluluklarda inanç daha yaygın haliyle dinsel gelenekler
çerçevesinde temsil edilir.
İnanç gelişimi kuramı ampirik olarak test edilebilir
olmak üzere insanların yaşamında ardı ardına daha basit
olandan daha “yeterli” olana doğru gelişebilecek
birbirinden bağımsız dört farklı inanç biçiminden veya
aşamasından (stage) söz eder. Birbirine benzeyen belirli
bilişsel şemalardan oluşan bu aşamalar da gelişim sırasına
göre, mitsel-literal, yapay-geleneksel, bireysel-bilinçli ve
son olarak birleştirici inanç veya yorumlama biçimleri
olarak isimlendirilmiştir. Geleneksel inanca sahip olan
çoğunluğun aksine, insanlardan bazıları (özellikle yüksek
eğitimliler arasında olmak üzere) erken yaşlardan itibaren
bu aşamaları yaşamları boyunca ardı ardına yaşayabilirler.
Bu inanç biçimleri arasında geçiş nasıl olur? Yine
çoğunluğun aksine bazı insanlar yaşamları boyunca
inançlarında genellikle farkında olmadan tikel kavramlar
veya şemalar düzeyinde başlamak üzere bilişsel-yapısal
değişikliğe giderler. Yani inanma tarzlarında köklü bir
biçimde birden fazla değişim-dönüşüm yaşayabilirler.
Örneğin ortalama olarak toplumun çoğunluğu gibi inanan
(yapay-geleneksel inanç) bir genç üniversite eğitimiyle
birlikte iç dünyasında bir dizi çelişkiler ve belirsizlikler
yaşar ve ardından ortalama toplumunkinden biraz farklı
olarak kendine mal ettiği bir inanç tarzı geliştirir
(bireysel-bilinçli düşünceli inanç). Ardından gelen
aşamada artık tavizsiz katılıklar esnekleşir ve genç
inancını oluşturan değerlere daha esnek bakabilir,
tarihselci yaklaşım örneğinde olduğu gibi inançlarının
temelini oluşturan varsayımların oluşumunu ve tarihi
şartlarını inceleyebilecek bilişsel donanıma sahip olur.
Yine bu kişiler geleneksel bakımdan çelişkili gibi
gözüken farklı tutum ve davranışlar arasında bilişsel
uyum kurabilirler ve farklılıkları birer zenginlik unsuru
olarak görebilirler (birleştirici inanç).
Bu çalışmanın özel konusu olması bakımından
Birleştirici İnancın bir kaç özelliğine (İnanç Gelişimi El
Kitabında betimlenişinden yola çıkarak) daha yer vermek
uygun olur. Birleştirici inanç özelliği sergileyen kişiler
eleştirel düşünmede başarılı olur, inanç ilkelerinin (ya de
sembollerinin) tutarlı olup olmadığından ziyade tarihi
gelişimi konusuna ilgi duyar, olguları derinlemesine
incelemeyi sever, düşünsel ya da yaşamsal
karmaşıklıklara açıktır, göstergelerin veya sembolün
birden çok yapısı olduğunu bilir ve dolayısıyla onları tek
anlama indirgemez, sembollerin ve onların yorumunun
göreceliliğinin farkındadır (Fowler, Streib, ve Keller,
2004).
İnanç gelişimi kuramı yukarıda sunulan teologların
argümanlardan geleneksel olanı büyük olasılıkla kendi
içindeki çeşitlilikler dikkate alınırsa mitsel-literal veya
yapay-geleneksel inanç biçimi, tarihselci yaklaşımı ise
bireysel-bilinçli, veya birleştirici (conjunctive) inanç
olarak nitelendirecektir (inanç aşamalarının özellikleriyle
ilgili Türkçe detay için bkz. Ok, 2007).
İnanç Gelişim Kuramı özellikle 1980’lerde ciddi bir
eleştiriye tabi tutulmuş (Astley ve Francis, 1992; Dykstra
ve Parks, 1986) ve kuramın varsayımlarımdan bazılarının
yeniden gözden geçirilmesi gerekmiştir. Diğerleri
arasında özellikle Streib (2001), inanç gelişim
aşamalarının ardı ardına oluştuğu ve aşamaların
birbirinden bağımsız olduğu varsayımlarını eleştirerek
kuramı dini tarzlar (religious styles) ismiyle revize
etmiştir. Dini tarzlar modelinde gelişim vurgusu azalır ve
bireylerin aynı evrede tek bir aşamanın özellikleri
taşıdıklarını iddia etmek yerine onların aynı zamanda
farklı dini tarzlardan (veya Fowler’ın ifadesiyle
aşamalardan) bazı özellikleri aynı anda birlikte
bulundurabileceklerini ileri sürer.
İnanç gelişimi kuramının kişilerin inanç aşamalarını
belirlemeye yönelik veri elde etmek için kullandığı
geleneksel teknik derinlemesine mülakattır. Ancak
önerilen mülakat yöntemiyle araştırma yapmak zahmetli,
İNANÇ ŞEMALARI
151
masraflı ve zaman alıcıdır. Bu yüzden inanç gelişimini
mülakat gibi nitel araştırma yöntemleri yerine nicel
çalışmalarla ölçmek için bir dizi girişim olmuştur (bkz.
Streib, Hood, ve Klein, 2009; Leak, Louks, ve Bowlin,
1999; Barnes, Doyle, ve Johnson, 1989). Bu
girişmelerden biri Streib tarafından geliştirilen Dini
Şemalar ölçeğidir (Religious Schema Scale) (bkz. Streib
vd., 2009). Bu ölçek Streib’in inanç gelişimi kuramını
yeniden gözden geçirerek geliştirdiği dini tarzlar
(“religious styles”) yaklaşımına dayandırılmıştır. Buna
göre Fowler’ın ileri sürdüğü birbirinden bağımsız,
sektirmeden ardı ardına gelişen hiyerarşik bireysel inanç
aşamaları yerine, birbirinden bağımsız ve hiyerarşik
olmayan dini tarzlar modelinin bilişsel gelişim teorisi
alanında yapılan son dönemdeki çalışmaların verilerine
daha uygun olduğu ileri sürülür.
Her biri ağırlıklı olarak (fakat birbirinden bağımsız
olmadığı varsayılarak) üç aşamayı veya üç dini tarzı
temsil eden dini şemalar ölçeği Ok (2009) tarafından
Türkçeye uyarlanmıştır. Ok bu uyarlamanın ardından, dini
şema ölçeğinden yola çıkarak ve onu genişletecek bir
şekilde çok-boyutlu (“multi-faceted”) dini stiller
düşüncesinin geliştirilmesi gerektiğini öne sürmüştür.
Buna göre yukarıda bahsedilen inanç aşamalarından her
biri birden çok alt boyuta sahip birer tarz olarak
tasarlanabilir. Böyle bir önerinin bir takım teorik
nedenleri bulunmaktadır. Örneğin inanç yapısı geleneksel
inanç özelliği taşıyan her bireyin geleneksel olma biçimi
birbirinden farklı olabilir. Ya da geleneksel inancın farklı
farklı boyutları olabilir ve bireyler bu farklı boyutlarda
çeşitlilikler sergileyebilir. Dolayısıyla insanları tek bir
aşamaya veya dini tarza sıkıştırmaya karşılık, böyle bir
yaklaşım bireyleri belirli düzeydeki bir aşama içi inanç
çeşitliliği (intra-stage variety) içerisinde açıklayarak daha
esnek bir zemin sağlamış olur.
Ok (2009) çalışmasında bir sonraki aşamada (a) her
bir ana inanç tarzının başka boyutlarının keşfedilerek ana
inanç tarzlarının zenginleştirilebileceğini ve (b) ölçekte
yer alan madde ifade biçimlerinin dini içeriğin ötesine
geçerek ve dolayısıyla inanç gelişimi kuramının ruhuna
uygun olarak dinsel olmayan alanı da kapsayacak şekilde
yeniden ifadelendirilmesi gerektiğini öne sürer. İşte bu
çalışma Ok’un 2009’daki çalışmasının bir devamı olarak
bu iki hedefe yönelik bir girişimdir. Sonuçta çalışma şu
sorulara yanıt aramaktadır: Çok boyutlu inanç
tarzlarından Birleştirci/xenosopic inanç tarzının yeni
boyutları keşfedilebilir mi? İnanç tarzlarını temsil eden
çok boyutlu inanç yapılarını oluşturan maddelerde yer
alan “din” veya “İslam” kelimeleri, dinler tarihindeki
çalışmalardan yararlanılarak geliştirilen evrensel inanç
kavramını (Smith, 1979) daha iyi temsil etme amacıyla
inanç/dünya görüşü kelimeleriyle değiştirilerek yeniden
ifadelendirilebilir mi?
Birinci sorunun önemi, ağırlıklı olarak birleştirici/açık
inanç aşamasını temsil etmek için Streib’in “Dini
Şemalar” ölçeğinde sunduğu xenosophia şemasının
dışında bu inanç aşamasının başka alt boyutlarının
keşfedilmesi gerekliliğinde yatmaktadır. İkinci sorunun
önemi ise önceki çalışmada ateist, deist ya da agnostik
katılımcıların dinsel içerikli maddeleri doldurmada
maddelerde geçen din kelimesinden dolayı güçlük
yaşamaları, bu konuda yakınmada bulunmaları ve
dolayısıyla soruların, hem dindar kişilerin hem de dindar
olmayan kişilerin inanç tarzlarının araştırılmasında uygun
olabilecek tarzda yeniden düzenlenmesi veya
ifadelendirilmesi gerekliliğinde yatmaktadır. Kaldı ki
dinsel gelenekten bağımsız inanç olabileceği varsayımına
sahip teoriye bağlı olarak geliştirilen ölçeklerin
maddelerinin bu türden katılımcılar için de uygun
olabilecek hale getirilmesi gerektiği zaten ortadadır.
Yöntem
Ölçek ve Değişkenler
Bu çalışmada yer alan ölçekler ve değişkenler iki
grupta değerlendirilebilir. (a). Demografik (bağımsız)
değişkenler (b) İnanç/dünya görüşü Tarzları ölçeği
(bağımlı) değişkenleri.
Bağımsız Değişkenler: Bu çalışmada, dinsel konu
inanç/dünya görüşü düzeyinde ele alındığından, bağımsız
değişkenler de cinsiyet, yaş ve ekonomik durum gibi
değişkenlerin ötesinde (onlar da dahil) geniş açıdan ele
alınmış ve çerçevesi genişletilmiştir. Buna göre, bağımsız
değişkenler arasına, insanların dünyadaki yönelim
biçimlerini (“inançlarını”) felsefe ve sosyoloji
literatüründe yaygın olarak kullanılan kavramlar
çerçevesinde keşfetmeye yönelik konular da dahil
edilmiştir. Sonuçta her biri birer soruyla ölçülen bağımsız
değişkenler şu şekilde belirlenmiştir: Cinsiyet, yaş,
ekonomik durum, laiklik, kapitalizm, agnostisizm,
Müslümanlık, dindarlık, ateizm, ideoloji (inanç veya
dünya) konusunda bilgi, ideoloji (inanç veya dünya
görüşünü) uygulama veya gerçekleştirme,
muhafazakarlık, din-karşıtlığı, sekülerizm, hedonizm,
liberallik, çağdaşlık, deizm, relativizm, ve cemaat
mensubiyeti. Bu (cinsiyet, yaş ve ekonomik durum hariç)
değişkenler arasında yapısal benzerlikler olacağı
düşünülerek ve tek maddeli ölçeklerin sınırlılıkları da göz
önünde bulundurularak faktör analizi yardımıyla
kümeleşmeye gidilmiştir. Buna göre faktör analizi
sonucunda Scree testi varyansın %38’ini açıklayan 3
belirgin faktör bulunduğunu göstermiştir. Bu faktörlerden
her birinin güvenirliğini en yüksek düzeyde tutmak için
madde analizine tabi tutularak ölçek haline getirilmiştir.
Bu ölçeklerden birincisi İnançta Adanmışlık olarak
isimlendirilebilir ve ideolojiyi (inanç veya dünya
görüşünü) uygulama veya gerçekleştirme, dindarlık,
ideoloji (İnanç veya dünya görüşü) bilgisine sahip olma,
(ters
kodlanmış olarak) sekülerlik olmak üzere 4 maddeden
oluşmaktadır (alfa=. 72).
İkinci ölçek İnançta Karşıtlık olarak isimlendirilebilir
ve deizm, kapitalizm, din-karşıtlığı ve agnostisizm olmak
üzere 4 maddeden oluşmaktadır (alpha=.51).
Son olarak üçüncü ölçek İnançta Liberallik olarak
isimlendirilebilir ve çağdaşlık, görecelilik, laiklik,
liberallik ve hazcılıkla ilgili olmak üzere 5 maddeden
oluşmaktadır (alfa=.53). Görüldüğü hem İnançta Karşıtlık
hem de inançta Liberallik ölçeklerinin alfa değerleri
görece düşük çıkmıştır. Bununla birlikte bu durum, söz
konusu ölçeklerle elde edilecek verilerin göz ardı
OK
152
edilmesini gerektirmemektedir.
Bağımsız değişkenler arasında özellikle inançta
aşamalar arası geçişle ilgili olabilecek bir de dini çelişki
ölçeği yer almıştır: Bu ölçekte 5 madde yer almaktadır ve
maddeler (şimdiki zamanda olmak üzere) bir bütün olarak
inançta veya dünya görüşünde (sırayla) kararsızlık,
bağlılığı kaybetme, belirsizlik, çelişki ve sorgulama
deneyimlerinin yaşanma düzeylerini içermektedir
(alfa=.71).
Bağımlı Değişkenler: Yukarıda da belirtildiği gibi bu
çalışmanın amacı, daha önceki bir çalışmada (Ok, 2009)
yer alan dini stiller ölçeğindeki (a) dini içerikli
maddelerin inanç/veya dünya görüşü
şekline
dönüştürülerek (ve gerektiğinde maddelerde değişime
gidilerek veya yeni maddeler oluşturularak) dinsel
olgunun da içinde yer alabileceği daha kapsamlı bir
inanç/dünya ölçeği şekline getirmek; ve (b) Yabancı
sevgisi (Xenosophie) şemasının dışında Birleştirici
İnancın görecelilik ve tarihsellik gibi diğer yönlerini
ortaya koymak idi. Bu hedefi gerçekleştirmek için
öncelikle Geleneksel inanç’ın özelliklerini ifade etmek
için oluşturulan ölçek maddelerinde geçen din kelimesi
“inanç veya dünya görüşü” kelimeleriyle değiştirilerek
yeniden ifade edildi. (bu her iki kelimenin de
kullanılmasının nedeni şöyledir: bireyler sadece inanç
kelimesi kullanıldığında bunun dinsel olarak algılanma
olasılığının yüksek olmasıdır. Sadece dünya görüşü
kelimesinin seçilmesi halinde ise bunun dinsel alanı
yeterince kapsamamış olabileceği olasılığıdır. Dolayısıyla
iki kelimenin birlikte kullanılması, katılımcıya ikisinden
birini - veya her ikisini birden – seçme şansı verecek
olmasından dolayı tercih edilmiştir. İkinci olarak,
Birleştirici İnanc’ın boyutunun özellikle görecelik ve
tarihsellik alt boyutunu ortaya koymak için yine
inanç/dünya görüşü formatında maddeler oluşturuldu.
Böylece inanç/dünya görüşü tarzlarını ölçmeyi hedefleyen
toplam 32 maddeden meydana gelen bir madde havuzu
oluşturularak ankete eklendi.
Bağımlı ve bağımsız değişkenleri oluşturan
maddelerden her biri likert tipi 5’li seçenek (kesinlikle
katılmıyorum – kesinlikle katılıyorum) üzerinden
cevaplandırıldı. Oluşturulan inanç/dünya görüşü
maddeleri faktör analizine tabi tutuldu, denemeli
(iterative) madde-ölçek ilişkileri ve alfa katsayıları
incelenerek ölçekler oluşturuldu ve bağımsız
değişkenlerle olan korelasyonel ilişkisi incelendi.
Örneklem ve Uygulama
Yukarıda detayları sunulan ölçeklerin yer aldığı anket
2009 yılında Cumhuriyet Üniversitesi felsefe ve eğitim
fakültesi öğrencilerinden oluşan 206 lisans öğrencisine
(64 bay 142 bayan) sınıflarında (o gün uygun olarak
belirlenen sınıflarda ders görenlere) dağıtıldı. Felsefe ve
eğitim fakültesindeki öğrencilerin seçilme nedeni onların
inanç konusunda diğer fakültelere göre inançla ilgili böyle
bir konuya daha fazla yatkın olabilecekleri ve ilgili
soruları daha kolay anlayabilecekleri düşüncesi olmuştur.
Örneklem yaş aralığı 18-31 (ort.=23.64) olduğu için ilk
yetişkinlik dönemi olarak isimlendirilebilir. Dolayısıyla
araştırmada yer alan katılımcılar uygun (convenient) türü
bir örneklem seçimiyle seçilmiş oldular. Öğrencilere
istemeyenlerin ankete katılamayabilecekleri belirtildi.
Genellikle sınıfta dağıtılan ölçekler orada kendilerine
ayrılan süre içerisinde (yaklaşık 15-20 dakika)
doldurulduktan sonra geri toplandı. Dolayısıyla geri
dönütlerde aksamalar en az düzeyde kalmış oldu.
Bulgular
Bağımlı değişkenleri oluşturan 32 maddenin faktör
analizi sonucunda Scree testine bağlı olarak (varyansın
%54’ünü açıklayan) dört faktörlü çözümün (solution)
içerik bütünlüğü bakımından en ideal olduğu görüldü. Bu
dört faktörden birinci faktörde yer alan maddeler yapısal
olarak birbirinden ayrılması güç olmakla birlikte içerik
bakımından incelendiğinde iki ayrı konuyu kapsadığı
görülür. Bunlar da madde-ölçek ve içerik analizi dikkate
alınarak İnanç/dünya görüşü Partikülarizmi (5 madde) ve
Literal İnanç/dünya görüşü (5 madde) olarak
isimlendirilmiştir. Bu iki içeriğin tam bir
yapısal/faktöriyel ayrışımı gerçekleştirilemediğinden ve
dolayısıyla aralarındaki korelasyonun yüksek olmasından
dolayı bunları ayrı ayrı değişkenler olarak değerlendirmek
yerine bu çalışmada sadece Literal İnanç temel alınıp
kullanılmıştır. Kalan üç faktöre de yine her faktörü
oluşturan maddelerin madde-ölçek ilişkileri, faktör
geçerlilikleri, alfa düzeyleri ve içerik (content)
homojenliği dikkate alınarak son şekli verildi. Sonuçta,
ikinci faktörde inanç geleneklerinin tarihsel
belirlenmişliğini vurgulayan Tarihselci İndirgemecilik ile
ilgili maddeler, üçüncü faktörde diğer dinlerin de
doğruluk ve gerçeklik taşıyabileceği ile ilgili Çoğulcu
Görecelilik maddeleri ve son olarak dördüncü faktörde ise
kişinin kendi inanç geleneğinin anlaşılmasında tarihsel
boyutun önemini vurgulayan ve inanç
değerlerinin/sembollerinin görünüşten çok özüyle
ilgilenen Tarihselci Hermeneutik yönelimi maddeleri yer
almıştır.
Oluşturulan ölçeklerin maddeleri ve faktörlere
yüklenimleri Ek’te tabloda görülebilir. Netice itibarıyla, 4
bağımlı değişken belirlenmiştir: (1) Literal İnanç, (2)
Tarihselci İndirgemecilik (3) Çoğulcu Görecelilik, (4)
Tarihselci Hermenötik. İnanç/Dünya Görüşü Tarzları
Şemaları ölçeklerinin değişkenler arası korelasyonu ve
diğer betimsel özellikleri (ortalama ve standart sapma)
Tablo 1’de görülebilir
İNANÇ ŞEMALARI
153
Tablo 1
İnanç/İdeoloji Stilleri Ölçekleri’nin Birbirleriyle Olan Korelasyonları ve İstatistiksel
Özellikleri
Ort.
S.
sap.
1
2
3
4
1 Literal İnanç (5)
3.57
1.08
.83
2 Tarihselci İndirgemecilik
(5)
2.97 .93 -.35** .74
3 Çoğulcu Görecelilik (4)
2.99
.97
-.38** .48**
.60
4 Tarihselci Hermenötik (4)
3.71
.80
.08
.22**
.19** .52
Not ** p < .01 * p < .05
.
Tablo 1’de de görüldüğü gibi Hermeneutik Görecelilik
hariç diğer ölçeklerin (madde sayıları dikkate alındığında)
tatmin edici iç tutarlılıkları/ alfa değerleri bulunmaktadır.
Buna karşılık Hermeneutik Görecelilik değişkeninin alfa
değeri orta düzeydedir ve ileriki çalışmalarda ilgili bir
örneklemde yeniden test edilebilir ve gerekirse
geliştirilebilir.
Şemalar arası ilişkilere gelince, ağırlıklı olarak
geleneksel inancı temsil ettiği varsayılan Literal İnanc’ın
Tarihselci İndirgemecilik ve Çoğulcu Görecelilik ile
olumsuz ilişkisi bulunmaktadır. Buna karşılık, Çoğulcu
Görecelilik ile Tarihselci İndirgemecilik arasında orta
düzeyde olumlu bir ilişki bulunmaktadır (.48 p <. 01).
Tarihselci Hermenötik ise Mutlak İnançla her hangi bir
ilişkiye sahip olmamakla birlikte Tarihselci
İndirgemecilik ve Çoğulcu Görecelilik değişkenleri ile
önemli olumlu ilişkileri bulunmaktadır (sırayla .22 ve
.19). Belki bu açıdan Hermenötik Görecelilik değişkeni
özel bir durum arz etmektedir. Yani Tarihselci
İndirgemecilik ve Çoğulcu Görecelilik, muhtemelen
geleneksel (konvansiyonel) inançtan zamanla
uzaklaşmaların veya geleneksel inanç dışından gelenlerin
sonradan şekillenmiş inanç yönelimlerini yansıtırken,
hermenötik görecelilik daha çok geleneksel inançta
farklılaşmanın/gelişimin getirdiği bir yönelim olabilir. Bu
değişken, aynı zamanda geleneksel değerlerle seküler
değerleri bir arada tutma yönelimini temsil ediyor olabilir.
Bağımlı değişkenlerin bağımsız değişkenlerle ilişkisi
Tablo 2’de görülebilir.
Tablo 2
İnanç Stillerinin bağımsız değişkenlerle Korelasyonu
Cinsiyet Yaş Ekonomi İnançta Çelişki
İnançta Adanmışlık
İnançta Karşıtlık İnançta Liberallik
Literal İnanç .07
-.13†
.04
-.51**
.45**
-.27**
-.32**
Tarihselci İndirgemecilik .10 .09 .04 .34**
-.18* .09 .42**
Çoğulcu Görecelilik
-.04
.14* .05
.26**
-.17* .14* .48**
Tarihselci Hermenötik
.11
.08
.19**
-.13†
.10
-.00
.14†
Not ** p < .01 * p < .05. † p < .10
Tablo 2’de görüldüğü gibi cinsiyetin hiç bir şemayla
önemli bir ilişkisi bulunmamaktadır. Yaş bakımından,
özellikle Literal İnanç daha ziyade örneklemin görece
daha gençleri (dolayısıyla üniversitede alt sınıflarda
bulunanlar) arasında, buna karşılık Çoğulcu Görecelilik
görece daha yaşlılar (yani üst sınıfta okuyanlar) arasında
yer almaktadır. Ekonomi değişkeninin tek ilişkisi (olumlu
olmak üzere) Tarihselci Hermenötik değişkeni iledir.
Tüm inanç şemalarının İnançta Çelişki ile ilişkisi
bulunmaktadır. Literal İnanç ile Tarihselci Hermenötik
çelişki değişkeni ile olumsuz ilişkiye sahipken diğer iki
şemanın çelişki ile olumlu ilişkileri bulunmaktadır. Yani
hem Tarihselci İndirgemecilik hem de Çoğulcu
Görecelilik yönelimine sahip bireyler arasında dinsel
konularda çelişki yaşanmaktadır.
İnanç şemaları İnançta Adanmışlık bakımından
değerlendirildiğinde, Tarihselci İndirgemecilik hariç diğer
inanç yönelimleri bu değişkenle olumlu ya da olumsuz bir
ilişkiye sahiptir. Buna göre, Literal İnanç, İnançta
Adanmışlık (adamışlık) ile güçlü olumlu bir ilişkiye
sahipken, diğer değişkenlerin onunla olumsuz bağıntısı
bulunmaktadır. Buna karşılık, İnançta Karşıtlık’ın Literal
İnanç ile olumsuz, Çoğulcu Görecelilik ile olumlu ilişkisi
bulunmaktadır. Normal şartlarda Literal İnanç ile İnanç
Karşıtlığı arasındaki olumsuz ilişkinin -.27’den çok daha
yüksek olması beklenirdi. Bunun görece düşük olmasının
nedeni, bu çalışmada da hedeflendiği gibi Literal İnanç
şeması maddelerinin ifadelendiriliş biçiminin hem
dindarlar hem de kendilerini dinsel geleneğin dışında
görenler için uygun bir şema olmasından ve dolayısıyla
onlar tarafından benzer bir şekilde yanıtlanmış
olmasından kaynaklanmış olabilir.
Son olarak, İnançta Liberallik değişkeninin Literal
İnanç ile ilişkisi olumsuzdur. Buna karşılık, onun
Tarihselci İndirgemecilik, Çoğulcu Görecelilik ve
Tarihselci Hermenötik değişkenleri ile güçlü olumlu
bağıntıları olduğu görülebilir. Bu anlamda inançta
gelişmenin liberalleşme yönünde olduğu tezi doğrulanmış
olmaktadır.
OK
154
Değerlendirme
Bu çalışmada Dini Tarzlar (Religious Styles)
düşüncesinden (Streib, 2001) kelime seçimi bakımından
İnanç/dünya Görüşü Stillerine geçiş denemesi başarılı
gözükmektedir. Şöyle ki özellikle Literal İnanç/dünya
görüşü maddeleri daha önceki çalışmada içerisinde din
kelimesinin geçtiği maddelerin yerini başarılı bir şekilde
almıştır. Bunun uygulamadaki faydası ise Literal
İnanç/dünya görüşü maddelerinin geleneksel anlamda
hem dindar hem de dindar olmayan katılımcılar tarafından
doldurulabilir bir şekle dönüştürülmüş olmasıdır. Bu da
varsayım olarak literal “inanç” biçiminin sadece dindarlar
arasında değil aynı zamanda seküler gelenekte bulunanlar
arasında da bulunacağı düşüncesini desteklemektedir.
İkinci önemli bulgu, önceki çalışmada Farklılıklara
Açıklık (Opennes to Diversity) ya da Yabancı Sevgisi
(xenosophie) (Ok, 2009 ve 2006) şemalarıyla bazı
özellikleri temsil edilen Birleştirici İnancı’ın üç ayrı
boyutunun veya şemasının daha belirlenmiş olduğu ileri
sürülebilir. Bunlar sırayla Tarihselci İndirgemecilik,
Çoğulcu Görecelilik (veya farklı inançlardan her birinin
benzersizliğini kabul etme) ve Tarihselci Hermenötik
olarak isimlendirilmiştir. Hatırlanabileceği gibi bu
şemaların içerikleri literatür bölümünde sunulan İnanç
Gelişimi kuramındaki inanç gelişimi aşamalarından
Birleştirici
İnancın özellikleriyle büyük oranda
örtüşmektedir.
İleriki çalışmalarda Yapay-Geleneksel İnanç/dünya
görüşünün de bu çalışmada sunulan Literal İnanç
şemasının dışında Partikülarizm, Literallik, ve (Tanrı
inancına sahip olanlar arasında olmak üzere) Tanrı’yla
antropomorfik koruyucu ilişkisel bir yapıya sahip olmayı
temsil eden Koruyucu Tanrı değişkenleri gibi diğer alt
boyutlar geliştirilip test edilebilir. Belki böyle bir
Geleneksel İnanç/dünya görüşü ile ilgili değişkenler
arasına ileriki çalışmalarda Kolektivizm, Otorite’ye boyun
eğme, Durağanlık (hiç değişim yaşamamış olma), belirli
Otoritelere Sorgusuz itaat ya da baş eğme gibi şemaların
eklenmesi de anlamlı olabilir.
Çalışmanın bir sonraki üçüncü ve muhtemelen son
ayağında şimdiye kadar yapılan çalışmalarda yer alan
ölçekler din yerine İnanç/dünya görüşü şeklinde tek
formata sokularak bir araya getirilecek ve zayıf olan
ölçekler ilave maddelerle desteklendikten sonra her biri
homojen olmak üzere birden çok örneklemde yeniden
uygulanarak son halini alacaktır. Bu örneklem gruplarını
üniversite öğrencileri, Üniversite Öğretim üyeleri ve diğer
sosyal tabakalardan olmak üzere Muhafazakar
Dindarlar/Müslümanlar, kendini adamış ateist/agnostikler
ve liberaller oluşturabilir.
İnanç/dünya görüşü tarzları her ne kadar tarz olarak
adlandırılmış olsa da bu tarzların gelişiminden ya da
farklılaşmasından söz etmek mümkündür. Bu yüzden
gelişim zorunlu ve birbirinden tamamen bağımsız
olmamakla birlikte, Geleneksel İnanç/dünya Görüşü’nden
Açık
İnanç/Dünya görüşü’ne doğru olduğu
varsayılmaktadır. Bu iki inanç tarzı arasındaki gelişimsel
geçişi temsil eden üçüncü bir inanç tarzı dönüşüm
deneyimi olabilir. Bunu da Değişime veya Dönüşüme
Açıklık, dönüşümü tetikleyen Şüpheyi Olumlu görme ve
inançta köklü sorgulama veya belirsizlik deneyimi
geçirmiş olmayı temsil eden İnançta Dönüşüm Yaşamış
olma gibi değişkenler oluşturabilir. Zira bu dönüşüm
deneyiminin varlığı özellikle İslam geleneğini bireyler
üzerinde etkisinin yüksek olduğu Türkiye’de Yapay-
Geleneksel inançtan uzaklaşanlar için neredeyse zorunlu
olduğu söylenebilir.
Bilindiği gibi bir kişinin inanç aşamalarının
belirlenmesinde onun yaşamında dönüşüm deneyimine
sahip olup olmadığı önemli bir göstergedir. Eğer kişi
yaşamında köklü düzeyde bilişsel köklü bir “evrim”
geçirdiyse ve bu geçişin öncesi ve sonrasının özellikleri
(paradigma düzeyinde) belirgin bir şekilde ayırt
edilebiliyorsa, bu durum kişinin büyük olasılıkla belirli
düzeylerde bilişsel strese neden olan dönüşüm yaşamış
olduğu anlamına gelir. Burada vurgulanması gereken bir
nokta da şudur: Değişime Açık olma ve Sorgulama ve
Şüphe deneyimlerini bir yaşam tarzı olarak görmek hem
Birleştirici/Açık inancın bir özelliği olarak görülebilir hem
de ondan bağımsız, İnançta Dönüşüm ana faktörünün alt
boyutları olarak değerlendirilebilir. Arayış (Quest)
değişkenin hem ağırlıklı olarak Yapay-Geleneksel inanç
tarzını temsil eden ttt (truth of text and teaching-metnin
ve öğretinin doğruluğu) değişkeni ile olumsuz ilişkisi hem
de xenosophie (Yabancı Sevgisi) değişkeni ile olan
olumlu ilişkisi (Ok, 2009) bu düşünceyi desteklemektedir.
Yine bir sonraki çalışmada bu tam netleşmemiş durum
son şeklini alabilir.
Bu çalışmanın örnekleminin sınırlı olması ve tek
uygulamadan ibaret olması çalışmanın gelecekte farklı
örneklemlerde tekrarlanmasını gerekli kılmaktadır. Bu
bağlamda örneğin ekonomik düzeyin sadece Tarihselci
Hermenötik ile olumlu ilişkisi ileriki çalışmalarda inanç
tarzları ile ekonomik düzey arasındaki ilişkiyi inceleyen
çalışmaların muhtemel değeri konusunda ipucu
vermektedir.
Kaynakça
Astley, J. & Francis, L. J. (1992). Christian perspectives on faith
development: a reader. xxiv, 411. Leominster: Grand Rapids,
Gracewing, Eerdmans.
Barnes, M., Doyle, D., & Johnson, B. (1989). The Formulation of a
Fowler scale: an empirical assessment among catholics. Review of
Religious Research, 30, 412-420.
Dykstra, C. & Parks, S. (1986). Faith development and Fowler.
Birmingham: Religious Education Press.
Fazlurrahman (2002). İslam ve çağdaşlık. Ankara: Ankara Okulu.
Fowler, J. W. (1981). Stages of faith. the psychology of human
development and the quest for meaning. San Francisco: Harper&Row.
Fowler, J. W., Streib, H., & Keller, B. (2004). Manual for faith
development research. (3
rd
ed.) Bielefeld; Atlanta: Research Center
for Biographical Studies in Contemporary Religion, Bielefeld; Center
for Research in Faith and Moral Development, Emory University
(available at: http://wwwhomes.uni-bielefeld.de/religionsforschung/).
Garaudy, R. (1996). İslam ve insanlığın geleceği (Çev: C. Aydın).
İstanbul: Pınar.
Goldman, G. (1968). Religious thinking from childhood to adolescence.
London: Routledge & Kegan Paul.
Kohlberg, L. (1982). Moral development. In J. M. Broughton & J. D.
Freeman-Moir (Eds.), The Cognitive-Developmental Psychology of
Baldwin (pp. 277-325). Norwood: Ablex.
Leak, G. K., Louks, A. A., & Bowlin, P. (1999). Development and
initial validation of an objective measure of faith development.
International Journal for the Psychology of Religion, 9, 105-124.
İNANÇ ŞEMALARI
155
Ok, Ü. (2006). Faith development and perception of diversity among
Muslims in Turkey: construction and initial test of a measure for
religious diversity in Islam. Dinbilimleri Akademik Araştırma
Dergisi, VI, 221-247.
Ok, Ü. (2007). İnanç psikolojisi: hayatı anlamlandırma biçiminin yaşam
boyu gelişimi. Ankara: Ankara Okulu.
Ok, Ü. (in print). Testing religious schema scale in Turkey.
Oser, F. K. (1991). The development of religious judgment. In F.K.Oser
& W. G. Scarlett (Eds.), Religious Development in Childhood and
Adolescence (pp. 5-25). San Francisco: Jossey-Bass.
Smith, W. C. (1979). Faith and belief. Princeton: Princeton University
Press.
Streib, H. (2001). Faith development theory revisited: the religious
styles perspective. International Journal for the Psychology of
Religion, 11, 143-158.
Streib, H., Hood, R. W., & Klein, C. (2009). The religious schema scale:
construction and initial validation of a quantitative measure for
religious styles. CIRRuS Working Papers, No.5, Bielefeld.[online at:
http://www.uni-bielefeld.de/theologie/CIRRuS-downloads/Streib-etal-
2008-RSS.pdf].[on line].
Başvuru Tarihi: 11 Kasım 2009
Düzeltme Teslim tarihi: 15 Aralık 2009
Kabul Tarihi: 17 Aralık 2009
EK
İnanç/Dünya Görüşü Tarzları Şemaları Maddelerinin Faktör Yüklemeleri
Faktörler
İnanç Şemaları Maddeler
I II III IV
İnancımı veya dünya görüşümü oluşturan değerler sabittir, değiştirilemezler.
.84
İnancım veya dünya görüşüm asla değişmez kurallara sahiptir.
.81
İnancımı veya dünya görüşümü oluşturan düşünceler nettir yorum kabul etmez.
.81
İnanç veya dünya görüşümün değerleri kusursuz bir mükemmelliğe
sahiptir.
.76
Literal inanç
İnanç veya dünya görüşümün değerleri kelimesi kelimesine doğrudur.
.73
İnanç veya dünya görüşleri, içinde bulundukları zaman tarafından şekillenirler.
.79
Bütün inanç veya dünya görüşleri, ortaya çıktıkları zamanın şartları tarafından şekillenirler.
.74
İnanç veya dünya görüşleri insanlık tarihi ile birlikte gelişip değişirler.
.67
Tüm inançlar veya dünya görüşleri belirli bir dönemde ve belirli bir bölgede yasamış toplulukların
ürünüdür.
.58
.37
Tarihselci
indirgemecilik
İnanç veya dünya görüşümdeki bazı ilkeler zaman aşımına uğramış
olabilir.
.41
Her inanç veya dünya görüşünde belirli bir doğruluk payı bulunmaktadır.
.68
Her inanç veya dünya görüşünün doğruları sadece onları kabul edenler için doğrudur
.34
.63
Yaşam için tek doğru yoktur her inanç veya dünya görüşü için farklı farklı doğrular vardır.
.63
Çoğulcu
görecelilik
Hiç bir inanç veya dünya görüşü ona inananlara sonsuz bir mutluluk garanti edemez
.43
Her inanç veya dünya görüsünde önemli olan, metinlerde doğrudan söylenenlerden ziyade
metinlerde verilmek istenen temel mesaj ve ilkelerdir.
.71
İnanç veya dünya görüşümün bazı prensipleri, onların ortaya çıktığı tarih dikkate alınmazsa iyi
anlaşılamayabilir.
.63
Tarihselci
hermenötik
Her inanç veya dünya görüşünde hem genel geçer (evrensel) olan ve hem de genel geçer olmayan
(yöresel) prensipler bulunur.
.52
İnanç veya dünya görüşlerinin bazı ilkelerinin mantıksal olarak yanlış gözükmesi onların
tamamının değerini düşürmez.
.39
.50
Dostları ilə paylaş: |