Mit dünden bugüne gizli dünyanin bilinmeyenleri tuncay özkan



Yüklə 3,49 Mb.
səhifə9/53
tarix08.03.2018
ölçüsü3,49 Mb.
#30949
növüYazı
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   53
Hükümet'e başvuruldu.

2- Yahya Kaptan'ın Kuvayı Milliye adına pek çok kötülükler yaptığı

söylentisi ağızdan ağıza yayıldığı gibi özel ve resmi yoldan yapılan

soruşturma da bunu doğruladığı için, hükümet kovuşturmaya karar vermişti.

Ancak heyetimizce kendisinin geçici bir süre için gizlenerek Kuvayı

Milliye işlerine karışmaması ve kötülüğe cüret etmemesi, yanında bulunan

kaçak er ve jandarmaları geri göndermesi şartıyla kovuşturma yapılmaması

istenmiş ve ilgililer katında teşebbüslerde bulunulduğu gibi, Gebze'ye

özel olarak bir memur da gönderilmişti. Bu sırada hükümet, birdenbire

gizlice asker göndermiş, yalnız Yahya Kaptan'ı ele geçirmek istediğini

ilan etmiş ve arz edilen durum meydana gelmiştir efendim (Vasıf).

(Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Şevket)"

Mustafa Kemal bu durumu şöyle açıklıyor:

" 'Köy dışındaki karakola götürülürken çevreden ateş edilmiş. Kaçmaya

çalışmış, bu sırada öldürülmüş.'

Bu sözlerin bu gibi suikastlerde bir formül gibi kullanıldığını

anlamamak için çok safdil olmak lazımdır. Yahya Kaptan'ı ortadan kaldırmak

için, birlikte çalıştıkları ve karar verdikleri Hükümet'in gizlice,

birdenbire bir oldu bittiye getirivermiş olduğu yolundaki sözler de

dikkate değer. İstanbul'da Jandarma' dan, İstanbul Muhafız Alayı' ndan

subay ve asker görevlendiriliyor. İstanbul' da duruma hakim olduklarını

iddia eden teşkilat başkanlarımız bunu öğrenemiyorlar."

Mustafa Kemal ile daha sonra milletvekili de olan Kara Vasıf arasındaki

telgraflaşmalar sonucunda Mustafa Kemal yargılarını şöyle noktalıyor:

ATATÜRK'ÜN ADAMI NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ

"Yahya Kaptan'ın hiç kimseyi dinlememesinin, öldürülmesine sebep olarak

gösterilmesi asla doğru olamaz. Merhum şehit, beni dinliyordu, benden emir

alıyordu. Verdiğim emre göre hareket ediyordu. Yahya Kaptan'ın

öldürüldüğüne şüphe kalmamıştı. Bu gerçek bilindikten sonra onu öldürmüş

olan hükümetin kanuni kovuşturmaya başlamış olması çinayeti işleyenlerin

meydana çıkamayacağına delil değil miydi. Zaman her şeyin, her gerçeğin

tarih önünde samimi olarak incelenmesine imkan hazırlar.

Hükümeti ve İstanbul'daki teşkilatımızın başkanlarını böyle çirkin bir

cinayetin işlenmesinde vasıta olmaya yönelten sebep ve etkenlerin

incelenmesinin, gerçekten ibret verici sonuçlar getireceğine inandığım

içindir.....bu olayı incelerken iki noktayı gözönünde bulundurmak yararlı

olur:

Birincisi: Said Molla'nın üyesi bulunduğu gizli örgüt ve Gebze, Kartal

bölgelerinde bu örgüte bağlı şahsi çetelerin oynadığı rol ile, bu rolü

bizim adamlarımıza yüklemekte ve vatansever geçinen kimseleri aldatıp

kandırmada gösterilen ustalık ve başarı.( Said Molla Anadolu hareketine en

ağır saldırıların arkasındaki hain adlardan biridir. Said Molla'nın

İngiliz casusu Papaz Fru ile olan ilişkileri ve yazışmaları Karakol

örgütünün ardından kurulan istihbarat örgütü M.M Grubu tarafından ele

geçirilerek yayınlanmıştır)

İkincisi: İstanbul teşkilatımızın başkanlarıdır ki, bunlar, bizim yani

Heyet'i Temsiliye'nin emrinde ve onun verdiği direktif ve bilgilere göre

hareketle yükümlü bulunuyorlardı. Bunların bu yükümlülüğü ancak samimi

olarak yerine getirdikleri takdirde, asıl hedefe doğru yanılmadan

yürümenin mümkün olabileceğini de kabul etmeleri gerekirdi. Oysa bu

kimseler kendi akıl ve tedbirlerini Heyet'i Temsiliye'nin uyarılarına

rağmen yüksek görmekten geri durmamışlar ve hareket serbestliklerine engel

olunmasını bir haysiyet meselesi yaparak sinirlenmişler ve bu sakat

duygunun etkisiyle, aldatılmaya kadar varmışlardır."

MUSTAFA KEMAL KENDİ GİZLİ SERVİSİNİ ARIYOR

Karakol örgütü ile Ankara arasında ortaya çıkan bu sorunlar Mustafa

Kemal'i yeni arayışlara yöneltecektir. Mustafa Kemal karakol örgütünün

İttihatçı yapısından son derece rahatsızdır. Hatta görüşmeleri sırasında

Kara Vasıf'a Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyetleri dışında

oluşturulan bu örgütün müstakil çalışmasına karşı olduğunu belirtmişti.

16 Mart 1920 de yaşanan baskın olayından sonra tutuklanan Karakol örgütü

yöneticilerinden Şevket ve Kara Vasıf Bey'lerin İngilizlerce Malta'ya

sürgün edilmeleri Karakol örgütünü zor durumda bırakır. Bu, İngilizlerin

bir çökertme operasyonudur. İngilizler tarafından Malta'ya sürülenler bu

örgütün belkemiğidirler. Bunlar şu adlardan oluşur:

Ali İhsan Paşa, Albay Cemal, Yüzbaşı Şerafettin, Binbaşı Nazım, Yarbay

Mehmet Tevfik, Albay Ahmet Tevfik, Binbaşı Ömer, Ali Fethi Okyar, Yüzbaşı

Cemal, Yarbay Abdülgani, Yüzbaşı Nevzat, Dr. Yüzbaşı Halil, Albay Ahmet

Cevat İstanbul Merkez Kumandanı, Binbaşı Mazlum, Binbaşı Ahmet Haydar,

Albay Sami, Binbaşı İbrahim Hakkı, Dr. Süleyman Numan Paşa, Hacı Ahmet

Paşa (Enver Paşa'nın babası), Yüzbaşı Tahir, Fahrettin Türkkan Paşa,

Teğmen Şevket Ziya, Mahmut Kamil Paşa, Binbaşı Mehmet Arif, Albay Mürsel

Bakü, Çürüksulu Mahmut Paşa (Senatör), Cemal Paşa -Mersinli- Harbiye

Nazırı, Albay Galatalı Şevket (İstanbul Merkez Komutanı), Albay Kara Vasıf

(Karakol Cemiyeti'nin kurucusu), Ali Sait Paşa (Akbaytugan), Refet Paşa,

Binbaşı Ali Çetinkaya (Afyon Mebusu), Yarbay Basri Saran (Cevat Paşa'nın

damadı Genel Kurmay 1.Şube Müdürü), Yakup Şevki Subaşı Paşa, Dr.

Abdülselami Paşa, Süleyman Faik Paşa.

Aslında örgüt İttihatçılık anlamında dağılmaz ve sürer. Mustafa Kemal daha

sonra bu örgütün çalışmalarını zararlı bulduğunu belirtecektir. Malta

sürgününün ardından toparlanma çalışmaları sırasında Karakol Cemiyeti

büyük bir gedik verecektir. Bu istihbarat açığının adı, Mustafa Sagir'dir.

Karakol Cemiyetinin içine sızan İngiliz gizli servisi elde ettiği

adamlarıyla Mustafa Sagir adlı ajanı Ankara'ya gönderir ve Mustafa Kemal'i

öldürmekle görevlendirir. Bu konuda ortaya çıkan sorun, Ankara hükümetince

halledilir. Bu konuya ilerde Mustafa Sagir olayı içinde detaylı olarak

değinilecektir. Ancak grup resmen 1920 de dağıtılır. Bunun ardından

oluşturulan Yavuz adlı grup Yüzbaşı Mustafa Muğlalı (daha sonra Orgeneral

ve Güneydoğu'da 33 vatandaşın sınır geçtiği iddiaları nedeniyle

öldürülmesi olayının faili) tarafından bir süre daha faaliyetlerine devam

edecektir. Ancak yakalanacağını anlayan Muğlalı Eylül 1921 de İstanbul'dan

Anadolu'ya geçecektir.

İttihatçıların muhalif hareketleri ancak 1923'de milli mücadeleden sonra

bitirilebilecektir. Mustafa Kemal yine de bir yurt gezisi için gittiği

İzmit'te Ocak-Şubat 1923 de Kara Kemal'i çağırarak görüşmüş ve

İttihatçıların düşüncelerini sormuştur. Kara Kemal İttihatçıların

dağınıklığını dile getirip, toparlamak için görev verildiğinde bunu yerine

getireceğini söylemiştir. Bunun üzerine eski Maliye Nazırı Cavid Bey'in

evinde bir kaç toplantı yapan İttihatçılar, bir muhalefet partisi olarak

ortaya çıkılmaması, ancak gelecek için bir parti programı yapılması kararı

almışlardır. Bu sırada Mustafa Kemal 14 Nisan 1923 de Anadolu Ajansı

aracılığıyla yaptığı açıklamada hiç kimsenin İttihat ve Terakki adına

angajman almaya yetkili olmadığını belirtmiştir. Bu sırada Mustafa

Kemal'in yakın çevresi de İttihat ve Terakki'nin kuruluşunda O'nun da

bulunduğunu dile getirmişlerdir. Aslında böyle bir şey yoktur. Daha sonra

ise Mustafa Kemal'e karşı tasarlanan İzmir suikasti nedeniyle suçlu

olmadıkları bilinse de bazı İttihatçılar İstiklal Mahkemeleri'nce idama

mahküm edilmişlerdir. Bu da İttihatçıların sonu olmuştur. Yani Karakol

örgütü o dönemde bir büyük gücün temsilcisi olmuştur. İttihatçılardan

aldığı güç ile bu olaylara kadar siyasi ağırlığını hiç yitirmemiştir.

Örgütün dağılması emrini veren otoritenin Ankara olduğu ve Mustafa

Kemal'in bu örgüte karşı duyduğu güvensizliğin bunda etkili olduğu

kesindir.

Bu arada, geride kalanlar küçük istihbarat, kaçakçılık, sabotaj grupları

olarak çalışırlar. Bunlardan yine Kara Kemal tarafından kurulan Beşler

Grubu ile Hamza Grubu da faaliyetlerini sürdürürler.

ANKARA'NIN İLK GİZLİ SERVİSİ

Hamza grubu Ankara'nın olurunu alarak kurulan ve desteklenen ilk

istihbarat grubudur. Daha sonra ortaya çıkan Felah Grubu'nun ilk

çekirdeğini oluşturan Hamza Grubu 23 Eylül 1920 de faaliyete başlar.

Kurucusu Kurmay Yarbay Çopur Neşet Bora Bey'dir. Neşet Bey daha önce de

Molteke adlı bir başka gizli teşkilat kurmuştur. Grup ihtiyat kuvvetlerini

barındıran 2 alt birim daha oluşturur. Bunlar Ferhad ve Kerimi adlarını

alırlar. Herhangi bir tehlike anında Hamza Grubunun yerine Ferhad

Grubu onun da bertaraf olması durumunda yerine Kerimi Grubu geçecektir.

Grubun adı son olarak 31 Ağustos 1921 de Felah Grubu olarak değiştirilir.

Bütün bunlar iz kaybettirme ve yanıltma amacıyla yapılan şekli

değişikliklerdir. Grupların örgütleri Kurtuluş Savaşı sonuna kadar

faaliyet halinde olacaktır.

Hamza grubuna bağlı olan yapıya göz attığımızda, o dönemdeki gizli

servislerin çalışma şemalarını da görmek mümkün olmaktadır. Bunlar şöyle

örgütlenmişlerdir:

1. Şube Müdürü: "Yıldız" kod adıyla anılan Kurmay Yüzbaşı Seyfettin

Bey'dir. (Tüm.Gen.Düzgören) Bu şubenin görevi Yunan Ordusunun teşkilat

ve harekatı hakkında istihbarat toplamaktır.

2. Şube Müdürü: "Fuat" kod adıyla anılan Muhabere Yüzbaşı Hilmi Bey'dir.

Genelkurmayca öngörülen teknik ekipmanı sağlamak, siparişleri ve

satınalmaları gerçekleştirmektir.

3. Şube Müdürü: "Ay" kod adıyla görev yapan grup komutanı Neşet Bey'dir.

Saray çevresi ve düşman karargahları ile ilişkileri konusunda bilgi

toplamak bu şubenin görevidir. Bu şube ayrıca kontrespiyonaj yani casus

avcılığı yapmakla da görevlidir. Bu şube ayrıca Anadolu'ya geçişleri

kontrol altında tutan ve sağlayan birimdir aynı zamanda.

4. Şube Müdürü: "Güneş" kod adıyla anılan Kurmay Yüzbaşı Ekrem Bey'dir

(Korgeneral Ekrem Baydar). Bu şube istihbarat için gerekli teknik

elemanları bulmak, İstanbul ve dış ülkelerden alınacak malların alımı ve

Anadolu'ya geçirilmesi, İstanbul hükümetinin satmaya çalıştığı silahları

alarak Anadolu'ya geçirmek ve hesapları tutmakla yükümlüdür.

Ankara'dan gruba gönderilen kuryeler İstanbul Yemiş İskelesi, Limoncu Han,

Dillizade yazıhanesinde Ali Bey ile temas kuruyorlardı.

HAMZA GRUBUNDAN GENEL KURMAYA RAPOR

1 Aralık 1920 tarihli raporda Hamza grubunun faaliyetleriyle ilgili olarak

Genel Kurmaya şu bilgiler aktarılıyordu:

İstihbarat çalışmaları: İngiliz ve Yunanlılar hakkında gerekli bilgilerin

alınabileceği kişilerle işbirliğinin sağlandığı, ayrıca bir kurmay subayın

İzmir'e gönderileceği, Manisa'ya gönderilecek bir ajanın daha denendiği

kaydediliyordu. Askeri basımevindeki bütün yazılı evrakların grubun

ardiyelerine taşındığı, Ankara'nın istediği haritaların alındığı haber

veriliyordu.

Personel işleri: "Grup, kurulduğundan bu yana geçen 2.5 ay içinde

Anadolu'ya 40 subayın geçişini sağlamıştır" denilen raporda, çalışmalarına

muhalefet olan bazı inzibat subaylarının da değiştirildiği

bildiriliyordu.

Mühimmat ve silah işleri: Büyük miktarda silah ile silah yapımı için

tezgah fabrikalardan ve depolardan kaçırılmıştı. Bunlar Anadolu'ya

geçiriliyordu. Daha büyük silah tezgahlarının kaçırılması için İmalat-ı

Harbiye Müdürü'nün değiştirilmesine çalışıldığı kaydedilen raporda

Fransızların Rusya'ya gönderdikleri bazı silahların Vrangel ordusunun

bozguna uğraması nedeniyle karaya çıkarılmadan İstanbul'a geri döndüğü

belirtilerek bunlardan yararlanma olanaklarının araştırıldığı

kaydediliyordu. Raporda 2.5 ay içinde 43 makinalı tüfek kapak takımı,

yedek parça ve aletleriyle iki adet batarya, 15 top dürbünün Ankara'ya

gönderildiği, bunlara ilaveten 7 adet makineli tüfek ve 15 kilo kapsülün

de yola çıkarılmak üzere hazırlandığı belirtilmiştir.

Örgüt, İzmir'e silah götürdükten sonra dönüşte İngilizlere yakalanan bir

motorcunun üzerinde çıkan belgelerden ve sonrasında İngilizlerin yaptığı

soruşturmalar sonucunda açığa çıkartılmıştır.

Bu grubun elemanları şu adlardan oluşmuştur:

Binbaşı Mehmet Dursun, Yüzbaşı Hüseyin Vehbi, Binbaşı M. Bahattin Sakman,

Yüzbaşı M.Cemal Emsal, Yarbay Salih Zeki, Yüzbaşı Ziya, Yarbay Eyüp

Durukan, Binbaşı Mehmet Bilal Alpagut, Yüzbaşı İsmail Kemal Altuğ, Yüzbaşı

Şükrü Öztikmen, Yüzbaşı Ömer Sabri Akan, Üsteğmen Osman Nuri İnceler,

Binbaşı Mustafa Reşit, Binbaşı Hasan Fehmi, Yüzbaşı Hasan Tahsin, Üsteğmen

Hüseyin Hüsnü Uygur, Yüzbaşı Mehmet Emin Burat, Üsteğmen Rasim Akyaşar,

Teğmen Ethem Olcay, Albay Esat, Binbaşı Mahmut Hakkı, Yüzbaşı Mehmet

Cemal, Necati (Ermeni asıllı-İngiliz istihbaratında görevli ajan), Efdal

(Ermeni asıllı İngiliz istihbaratında görevli ajan), Mustafa Rıza (İngiliz

İstihrabatında görevli ajan), Yüzbaşı Halit (İstanbul Fransız Karargahında

İrtibat subayı), Yüzbaşı Kemal (Fransız karargahında irtibat subayı),

Revandizli Mahmut Paşa, Abidin Bey, Himmetzede Hüsnü, Hasan Rıza Soyak,

Necmettin Bey, Yüzbaşı İsmail Hakkı, Teğmen İbrahim, Üsteğmen Rıfat,

Yüzbaşı Cevdet, Teğmen Kerim, Üsteğmen Gözlüklü Ziya, Binbaşı Seyfi,

Binbaşı Aziz Hüdai, Binbaşı Hasan Hilmi, Yüzbaşı İbrahim Derviş

Görsoytrak.

MUSTAFA KEMAL TEŞKİLAT-I MAHSUSACILARI TOPLUYOR

Uzun tartışmaların sonunda, bir türlü istenilen noktaya çıkartılamayan ve

açığı giderek daha fazla duyulan istihbarat çalışmalarında yeni bir

yapılanma için Mustafa Kemal'in oluruyla Fevzi Çakmak Paşa Teşkilat-ı

Mahsusa'nın son başkanı sıfatını taşıyan Hüsamettin Ertürk'e ulaşır.

Ertürk Samsun'da bulunduğu sırada 25 mart 1921 de Çakmak'tan gelen yazılı

emir üzerine Ankara'ya gelir. Burada kendisine oluşturulmak istenen gizli

teşkilat hakkında bilgi verilir ve bunu kurması istenir. Bunun üzerine

Ertürk adı Müsellah Müdafaai Milliye Grubu olarak belirlenen teşkilatı

oluşturmak üzere harekete geçer. Mim Mim Grubu olarak da adlandırılan bu

oluşum, öncelikle İstanbul'daki dağınıklığı toparlayacak, ardından da

Karakol Örgütünden kalan örgütlerin çalışmalarını da bir çatı altında

toplayarak sona erdirecektir.

Örgüt, İstanbul'da büyük bir ajan ve haber ağı kurmayı başarır. Saray'dan

ve düşman karargahlarından düzenli bilgi akışı sağlanır, Ankara olaylardan

hızla haberdar edilir. İstanbul örgütünün kurulması görevini Topkapılı

Mehmet Bey'e veren Hüsamettin Ertürk, Ankara'nın direktifleri

doğrultusunda başkanlığa Süvari Esad Bey'i getirir. İstanbul'da örgüt çok

başarılı iken Esad Bey'in İstanbul Valiliğine tayini örgütten kopmalara

yolaçar. Ancak örgüt, çalışmalarına devam eder. En önemli görevi silah

sevkiyatı olan örgüt, bunda başarılı olur. Özellikle önce İtalyan sonra da

Fransızların İngilizlere karşı olan tutumlarından yararlanan örgüt bu

ülkelerin gizli servislerinin yardımıyla Anadolu'ya silah sevkini

başarıyla sürdürür.

KARAKOL örgütünün çalışmalarıyla ilgili olarak Mustafa Kemal'in bir dönem

çok yakınında bulunan,ancak daha sonra adı bazı yolsuzluk olaylarına

karıştığı için araları açılan ve Atatürk'e karşı girişilen İzmir suikasti

nedeniyle, yargılanıp idam edilen Kurtuluş Savaşı'nın kahramanlarından

Miralay Mehmet Arif Bey (Ayıcı Arif lakabıyla da tanınırdı. Bu lakap

kendisine yanından ayırmadığı ayısı nedeniyle verilmişti) anılarında

şunları dile getiriyor:

AYICI ARİF GİZLİ SERVİSLERİ ANLATIYOR

" İzmir'in Yunanlılar tarafından işgalinden önce Sivas eski mebusu Kara

Vasıf Bey'in girişimleriyle İstanbul'da gizli olarak bir cemiyet

(Karakol Cemiyeti) kurulmuş ve bu cemiyet İstanbul'un itilaf devletleri

tarafından işgaline kadar övgüye değer bir biçimde çalışmıştır.

Anadolu milli harekatına yardım işinde, adı geçen cemiyet, görevini

hakkıyla yapmış ve taşıma işini ustaca yönetmiştir. Harbiye Dairesi

Başkanı Kurmay Albay Ömer Lütfi Bey (Yenibahçeli) ve silah (piyade ve

makinalı) Şubesi Müdürü Kurmay Binbaşı Naim Cevad Bey'in yurtseverce

yardımları ve İstanbul halkının (Mavnacılar, Hamallar, Arabacılar, Gümrük,

Deniz Yolları ve Polis) memurları ve çalışanlarının fedakarca çalışmaları

sayesinde Ferid Hükümeti'nin ve İngilizlerin kontrolleri altında bulunan

ambar ve depolardan geceleyin aşırmak suretiyle muhtelif tarihlerde

İstanbul'dan (56 bin mekanizma, 320 makinalı tüfek, 1500 tüfek, bir

batarya top, 2000 sandık cephane, 10 bin takım elbise , yüz bin giyim,

nal ve mıh, 15 bin matara , bin tona yakın malzeme ve çeşitli askeri eşya)

Anadolu'ya geçirilmiştir.

Zonguldak tüccarlarının kiralarında bulunan Fransız bandıralı Kornilof,

Mecda ve Vovesta vapurları ile İstanbul'dan İnebolu'ya ve Samsun'a yapılan

muhtelif seferlerde bir çok askeri malzeme ve askeri eşya gönderilmiş ve

taşınmış ve bu göndermede adı geçen vapurlarda komiserlik görevini yapan

deniz Yüzbaşılığından emekli Gelibolu'lu Mehmet Kaptan ile emekli İsmail

Hakkı Kaptan'ın ve arkadaşlarının bir çok fedakarca hizmetleri olmuştur.

Sakarya Savaşı sırasında Trabzon'dan bir motora yüklenip gönderilen ve

Fatsa açıklarında batmak zorunda kalan 4 adet seri ateşli 5,10'luk

toplarımızın tahliyesi ve Yunan donanmasının Karadeniz'deki

faaliyetlerine rağmen Giresun'dan (Osman Ağa) alayının acele olarak

Samsun'a nakli hususunda adı geçen kaptanlarla maiyetlerindeki Türk

tayfalarının yurtseverce çalışmaları anılmaya değerdir.

Teşkilat hususunda Muğlalı Yarbay Mustafa Bey, Emekli Topçu Binbaşısı

İhsan Bey, (Cebel-i Bereket Mebusu) Jandarma Binbaşısı Remzi Bey,

Üsküdarlı Hoca Naci Efendi, Yüzbaşı Dayı Mesut ve Yenibahçeli Şükrü

Bey'lerin çalışma ve çabaları anılmağa ve kaydedilmeye değerdir. Bu

arada Merkez Telgraf Haberleşme Memurlarından özellikle Halit Efendi'nin

fedakarca hizmetleri de anılmaya değerdir.

İstanbul'un itilaf devleteri tarafından işgali üzerine Karakol Genel

Merkezi faaliyetlerini durdurarak üyelerinin büyük bir kısmı Anadolu'ya

geçmiştir.

İstanbul'da taşımacılık ve satınalma işleriyle uğraşmak üzere daha sonra

(Hamza ve Felah) daha sonra M.M. Grupları kurulmuş ve Anadolu'ya bir çok

eşya, telefon malzemesi ve topçu malzemesi göndermişlerdir. Yunanlıların

İstanbul'a yapacakları taarruz söylentileri üzerine (Müdafai Milliye)

adıyla askeri bir grup daha kurulmuş ve (M.M.) grubuyla işbirliği ederek

İstanbul ve çevresinde kuvvet kazanmış ve halktan bir kısmına silah

dağıtmışlardır.
Yüklə 3,49 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   53




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə