48
insanlığa bir hedef gösteren her ne çıkmışsa sonunda insanlığa bolca hüsran armağan
etmiştir. Bu bakımdan postmodern alternatifsizliğin, bir kısırlık değil, bir tercih
olduğunu kabul etmek gerekir.
Postmodernizm kavramının etimolojik kökenine baktığımızda, Anglo-Sakson
(İngilizce konuşan) dünyadan önce ilk olarak sanatsal anlamda, “1930’ların Hispanik
dünyasında, İngiltere ile Amerika’da ortaya çıkışından bir kuşak önce belirmeye
başlamıştır.
Postmodernismo
terimini, Unamuno ile Ortega’nın dostu Federico de Onis
ortaya atmıştı.”
93
Daha sonra tarihsel bir dönem olarak Tonybee’in çağı, postmodern
olarak isimlendirmesiyle Anglo-Sakson dünyada kullanılmaya başlanır. Bu haliyle
bakıldığında tarihsel olarak eskilere giden ya da modern çağın bunalımlarına nerdeyse
denk bir dönemde kullanılan postmodernizm kavramın, entelektüel yayınlarına
baktığımızda çok yakın bir tarihli olduğunu savunabiliriz.
Günümüzde postmodern(izm) kavramı, bu kökensel kullanımlarından daha farklı
bir niteliktedir. Postmodern düşünürler, modernliğin büyük anlatıların ve ideolojilerin
yarattığı hareketler, ilerleme nosyonuna bağlıyken, gelinen noktada deneyimlerin,
modernist tahayyülün bir çöküşü ya da kapanışı/bitişi olduğunu ileri sürer: ideolojilerin,
tarihin, büyük anlatıların, ilerlemenin sonu. Bu postmodern söylem özellikle Doğu-Batı
karşıtlığının ya da iki kutuplu dünyanın sınırı ve anıtı olarak görülen Berlin Duvarı’nın
yıkılışına göndermede bulunur. Postmodern söylemin “utanç duvarı” olarak nitelenen
‘anıt’ın yıkılmasının ardından, Doğu bloğun başı olan Sovyetlerin de dağılmasıyla
birlikte iyice güçlenmesi ayrıca dikkat isteyen bir durumdur. Nitekim postmodern
alışveriş şekli olan internet ortamının verilerine göre -ki dünyada en çok kullanılan
sitelerden olan- “amazon.com web sitesine göre, ‘postmodern’ ya da ‘postmodernizm’
sözcüklerini içeren başlıkların yaklaşık yüzde doksan beşi, 1989’dan sonra
yayınlanmıştır.”
94
Buna karşın kavramın doyurucu bir tanımını vermek hiç de kolay değildir.
Postmodernizmin karşısında bulunan entelektüellerden biri olan Eagleton,
postmodernizmin moderniteyle olan kan bağının varlığının inkâr edilemeyeceğini ileri
sürer. Ona göre; postmodernizm, hastalıklı bir ruh haliyle ortaya çıkan, modern çağın
yarattığı gerilimlerde büyüyen ödipal bir çocuktur. Bu bakış açısında postmodernizm,
93
Anderson, s. 10.
94
Barry Lewis,
Dostları ilə paylaş: