Moderniteden postmoderniteye uzanan bir köPRÜ: zygmunt bauman



Yüklə 2,44 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə35/164
tarix07.04.2022
ölçüsü2,44 Mb.
#85154
1   ...   31   32   33   34   35   36   37   38   ...   164
669ab9e9ff32c2ca0f9a3c70aa28a6a8(1)

Postmodernizm ve Roman
; Sim,  s. 143. 


49 
 
pek de kayda değer bir düşünce olarak görülmemektedir. Her ne kadar postmodernizme 
karşı  görüşler  ileri  sürse  de  postmodernizmin  yaşanan  sorunlara  bir  çözüm  olması  bir 
yana  sorunun  bir  parçası  olarak  görür.    Kısaca  Eagleton’ın  ‘postmodernizmin 
yanılsamaları’  adlı  kitabında  verdiği  postmodernizme  dair  verdiği  tanım,  entelektüel 
tokluk hissi verebilir: 
Postmodernizm
  sözcüğü  genellikle  çağdaş  kültürün  bir  biçimine 
göndermede  bulunur;  buna  karşılı 
postmodernlik
  klâsik  hakikat, 
akıl,  kimlik  ve  nesnellik  nosyonlarından,  evrensel  ilerleme  ya  da 
kurtuluş  fikrinden,  bilimsel  açıklamanın  başvurabileceği  tekil 
çerçeveler,  büyük  anlatılar  ya  da  nihaî  zeminlerden  kuşku  duyan 
bir düşünce tarzıdır. Postmodernlik, Aydınlanma’nın bu normlarına 
karşı dünyanın olumsal, temelsiz, çeşitli, istikrarsız, belirlenmemiş 
nitelikte ve bir dizi dağınık kültürlerden ya da yorumlardan ibaret 
olduğunu  bildirir;  bu  da  hakikat,  tarih  ve  normların  nesnelliği, 
doğanın  verili  oluşu  ve  kimliklerin  tutarlılığı  hakkındaki  belli 
ölçüde bir kuşkuculuğu besler.
95
 
 
Eagleton’un  da  temsil  ettiği  Marksist  gelenek  açısından  bakıldığında,  süreci 
postmodern olarak nitelemek yerine kapitalizmin yeni pazarlar arzusuyla küreselleştiği 
ve  sermayenin  hareket  alanını  genişletmek  için  oluşturduğu  neo-liberal  manevralarla 
ulus-devlet  ekonomisini  aşması  olarak  görülmektedir.  Aynı  paralelde  sürece  ‘yeni 
dünya düzeni’ kavramlaştırması da yapılmaktadır. Gelinen noktada yaşanan gelişmeleri 
olumsuz  kabul  edip,  bu  gelişmelere  karşı  çıkan  toplumsal-siyasal  hareketler  de 
postmodern dönemin yeni ‘isyan’ biçimini ve ‘muhalefet’ini temsil eder. Bu hareketler 
kısaca, emek ve diğer kimlik hareketleri, “antikapitalist” adı altında toplanmaktadır.
96
 
Postmodernizmi  daha  iyi  bir  şekilde  kavramak  için,  karşı  olduğu 
modernite/Aydınlanma düşüncesine ve sanatsal olarak modernizmin(bir açıdan modern 
temalardan  uzak  olsa  da)  ana  kavramları  yerine  hangi  kavramları  geçirdiğine  bakmak 
daha doğru olabilir. Bu bağlamda postmodernizm ile anlatılmak istenen, 
‘tarihsel  geçmiş  duygusunun  yitirilmesi’,  ‘şizoit  kültür’  ,  ‘dışkı 
kültürü’,  ‘gerçekliğin  yerini  imajların  alması’,  ‘simülasyonlar’, 
‘zincirinden boşalmış gösterenler’ vb. nosyonlarla dolu, bir gevşek 
kavramsal  karmaşa  görürüz…‘Postmodern’  teriminin  henüz 
üstünde anlaşma sağlanmış bir anlamı yok – terimin türevleri olan 
postmodernlik, 
postmodernite, 
postmodernleşme 
ve 
                                                           
95
 Terry Eagleton, 
Postmodernizmin Yanılsamaları
, (Çev.: M. Küçük), Ayrıntı Yayınları, İstanbul 1999, s. 
9. 
96
 Eagleton, 
Postmodernizmin Yanılsamaları
, s. 81. 


50 
 
postmodernizmden  oluşan  terim  ailesi  sıklıkla  kafa  karıştıran  ve 
birbirinin yerine geçebilen tarzlarda kullanılıyor.
97
 
 
Yukarıdaki  pasajda  Featherstone’un  gösterdiği  kavramsal  karmaşa  durumu, 
postmodernizmin  anlaşılmasını  ya  da  anlamında  ortak  bir  nüans  bulmayı 
zorlaştırmaktadır. Aslında ‘post’lu kavramların anlamsal olarak birbirinden farklılıkları, 
bu  işi  daha  da  zorlaştırır.  Bu  karmaşadan  kurtulmak  için  felsefî  alanda  dayanaklarını 
modernliğin karşı duvarına yaslanarak bulan postmodernizm: 
genel geçerlik iddiası taşıyan önermelerin reddedilmesi, dil oyunlarında, 
bilgi  kaynaklarında,  bilim  adamları  topluluklarında  çoğulculuğun  ve 
parçalanmanın kabul edilmesi, gerçeklik, hakikat, doğruluk anlayışlarının 
tartışılmasına  yol  açan  dilsel  dönüşümün  yaşama  geçirilmesi;  mutlak 
değerler anlayışı yerine yoruma açık seçeneklerle karşı karşıya gelmekten 
çekinmemek;  korkmamak;  güvensizlik  duymamak  gerçeği  olabildiğince 
(sonsuz)  yorumlamak,  belli  bir  zaman  ve  mekânın  sözcüklerini 
kullanmak  yerine  gerçekliği  kendi  bütünlüğü  özerkliği  içinde  anlamaya 
çalışmak,  insanı  ruh-beden  olarak  ikiye  bölen  anlayışlarla  hesaplaşmak, 
tek ve mutlak doğrunun egemenliğine karşı çıkmak.
98
 
Buna  göre  postmodernizm,  modern  algılayışı  hatalı  bulan,  gerçekliğin  tekçi 
açıklanamayacağını savunan, epistemolojik açıdan gerçekliğin perspektife bağlı olarak 
göreceli  olduğunu  belirten,  bu  açıdan  Vattimo’nun  dediği  gibi  postmodernizmin  bir 
“yorum çağı” olduğunu söyleyebiliriz.
99
 
Kavramın  yaslandığı  düşünce  tarihine  baktığımızda  ise  postmodernizm  on 
dokuzuncu  yüzyılın  Alman  düşüncesini  ortaya  çıkaran  dehaların  “düşüncelerinin 
Fransızcaya  iyi  bir  tercümesinden/yorumundan  başka  bir  şey  değildir.”
100
 Bizatihi 
postmodern  fikirlere  baktığımızda  Fransız  entelektüellerin  başat  olduğunu  görebiliriz. 
Bu  durumda  entelektüel  ya  da  akademik  dünyada  kavramın  ‘Fransız  öpücüğü’  kadar 
baştan  çıkarıcılığının  kaynağını  bulduğumuzu  savunabiliriz.  Bu  kışkırtıcı  etki, 
postmodernizmi,  ona  karşı  olsun  ya  da  olmasın,  akademik  dünyada  veya  düşünce 
dünyasında herkesin diline dola(ndır)dığı bir kavram haline getirmiştir. 
Postmodernizm,  yaratığı  kaotik  anlam  dünyasında,  insana  herhangi  bir  anlama 
yaslanma  veya  onun  peşinden  gitme  olasılığını  vermeyerek,  kendisini  bir  bakıma 
                                                           
97
 Mike  Featherstone, 
Postmodernizm  ve  Tüketim  Kültürü
,  (Çev.:  Mehmet  Küçük),  Ayrıntı  Yayınları, 
İstanbul 2005, s. 33–34. 
98
 Kale, 
Felsefiyat
, s. 417. 
99
 Sarıbay, ss. 175–184. 
100
 Murphy, ss. 1-7. 


51 
 
korumaya  almıştır,  ama  insanoğlu  için  elinde  dayanacağı  bir  şeylerin  olması  gerekir. 
Çünkü insan, geçmiş ve gelecek arasındaki bağı bugünde kurabilen ve böylece yaşamı 
anlamlı  kılan  bir  varlıktır.  Bu  bağı  kurmak  için  insanın  bir  kök  bulması  ve  bunun 
dallarının yarına uzanacağının umudunu taşıması gerekir. Eğer bu bağı postmodernizm 
akımı içerisinde kurmanın bir anlamı yoksa ya da zaten bağları koparmak niyetindense 
postmodernizmin varlık olarak insanı tehlikeli bir yalnızlığa bıraktığını ileri sürebiliriz. 
Nitekim  hakikatin  sürekli  değiştiği  veya  oyuna  dönüştüğü  bir  yaşamda  aklın  (insanın 
ayırıcı özelliği olarak akıl, modern akıl değil) iflâs eşiğine geleceğini belirtebiliriz. 
Kısaca postmodernizmin yarattığı ya da olduğunu var saydığı dünya, parçalanmış, 
herkesin  kendi  göreliliğinde görünen bir dünyadır. Bu bağlamda formüllere karşı olan 
akımın, kendisini anlaşılır kılacak bir formülleştirme yapmaması da anlaşılabilir, zaten 
postmodern(izm)  bundan  kaçınır.  İşte  bu  formülsüzlük  hali  postmodern(ist)  teorilerin 
güven vermeyen yumuşak karnıdır. 
Son  olarak  modernizme-postmodernizme  karşıtlıkları  edebiyat  eleştirisi 
çerçevesinde  inceleyen  Ihap  Hassan’ın  oluşturduğu  kavramsal  karşıtlıklara  -ekleme 
yaparak- 
başvurduğumuzda  modernizm-postmodernizm  tartışmasında  konunun 
anlaşılmasına yardımcı olacaktır: 

Yüklə 2,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   31   32   33   34   35   36   37   38   ...   164




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə