Modernizm ve Postmodernizm Süreçlerinin Tüketim Kültürüne Yansımaları



Yüklə 220 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/11
tarix01.12.2017
ölçüsü220 Kb.
#13292
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11

38

yansıtan tepki olarak kabul edilir.

31

 Aydınlanma, kilisenin azalan otoritesini, bilimin 



artan otoritesinin yaşandığı önemli ayağı meydana getirmiştir.

Kilisenin azalan otoritesi Reform sürecinin de hızlı yaşanmasına neden olmuştur. 

Aklı, dinin doğrularına uyarladığını iddia eden kiliseye karşı, zamanla dinin doğru-

larıyla kilisenin doğrularının özdeşleştirilemeyeceğine yönelik düşünceler gelişmiş-

tir. Bu düşünceye sahip olan Martin Luther, Katolik yoruma, kiliseye ve din adamları 

sınıfına karşı çıkarak, mevcut din anlayışına müthiş bir darbe vurmuştur. 31 Ekim 

1517’de Wittenburg kilisesinin kapısına astığı ünlü 95 teziyle yeni bir din anlayışı 

geliştirmiştir. Katolik kilisesinin, halktan günahlarını bağışlama ve cennet vaadiyle 

para talep etmesi, ayrıca kilise otoritesinin insanların hayatlarının tüm yönlerini et-

kileyebilecek bir seviyeye ulaşması ve insanın Tanrı’yla olan ilişkisine kilisenin aracı-

lık etmesi Luther ve Calvin’i kiliseye karşı bir harekete itmiştir.

32

 Bu durum bireylerin 



tek tek aklı kullanarak Tanrı ile aralarına başka bir unsurun girmesinin gerek olma-

dığı düşüncesini oluşturmuştur. Aydınlanma, her türlü felsefi ve toplumsal projenin 

akla dayanması gerektiğini öngörmektedir.

33

 Bu sebeple, Aydınlanma aynı zamanda 



Akıl Çağı olarak da adlandırılmaktadır. Akıl; vahiy, gelenek ve otorite üçlemesinde 

temellenen her şeyi eleştirme ve sorgulama yetisini temsil etmektedir.

34

 Akla duyu-



lan sonsuz güven neticesinde, insanın geliştireceği yasa ve kurallarla kendi mutlu-

luğunu sağlayabileceğine inanılmaktadır. Bir insan için doğru olanın sadece o kişi 

tarafından belirlenebileceği savunularak, insanın kaderi ilahi olanın elinden alınmış 

ve insanın eline teslim edilmiştir.

35

Tarihsel süreçte Aydınlanma felsefesi yerini modernleşmenin politik ayağını oluştu-



ran Fransız Devrimine bırakmıştır.

36

 Avrupa’nın tüm büyük kentlerinde zanaatkâr-



ların, kent yoksullarının yanı sıra, zengin bir ticari ve profesyonel sınıf vardı ve bir 

iki yerde de endüstriyel işgücünün başlangıcı görülüyordu. Ancak genel anlamda 

eski toplumsal sınıf kurumları değişmeden kalmıştır.

37

 Fakat bu durum giderek de-



ğişimin ayak seslerinin daha yakından gelmesi de demektir. Kabuk 1789’da Fransa’da 

olduğu gibi çatladığında, toplumsal patlama benzeri görülmemiş bir biçimde ger-

çekleşmiştir.

38

 Fransız Devrimi, sınıflı feodal toplumu çökertmiş, isteyerek ve bilinçli 



bir şekilde yeni bir özgürlükçü toplum kurmuştur. Bu yeni toplum, ideali gerçek ile 

uzlaştırma amacı güderek, önceden tasarlanmış düşünceler dizisini ve belli bir ide-

olojiyi izlemiştir.

39

31 Kumar, Sanayi Sonrası Toplumdan, 99.



32 Bertrand Russell, Batı Felsefesi Tarihi II. Cilt: Ortaçağ, çev., Muammer. Sencer (İstanbul: Say Dağıtım, 1997), 

269-272.


33 Ahmet Çiğdem, Aydınlanma Düşüncesi (İstanbul: İletişim Yayınları, 2006), 14.

34 Veli Urhan, “Modernizm, Postmodernizm ve Personalizm”, Doğu Batı, 2/8 (1999), 146.

35 İlhan Tekeli, “Türkiye’de Siyasal Düşüncenin Gelişimi Konusunda Bir Üst Anlatı”, Modern Türkiye’de Siyasi 

Düşünce Cilt 3: Modernleşme ve Batıcılık (İstanbul: İletişim Yayınları, 2002), 19.

36 Çiğdem, Aydınlanma Düşüncesi, 13.

37 Serhat Küçük, “Batı’nın Batılılaşması: Zihinsel Dönüşümün Eylemsel Kökeni”, Celal Bayar Üniversitesi Sosyal 

Bilimler Dergisi, 11/2 (2013), 436.

38 Norman Davies, Avrupa Tarihi, çev., Mehmet Ali Kılıçbay (Ankara: İmge Kitabevi, 2006), 631.

39 J. S. Schapiro, Çağdaş Düşüncede Toplumsal Tepki, çev. Mehmetcan Köksal ve Mehmet Harmancı (İstanbul: 

Köprü Yayınları, 1966), 13-14.

Harun Kırılmaz / Fatma Ayparçası



39

Diğer taraftan modernitenin taşıyıcısı ve hâkim öznesi ulus devlet Devrim’le birlikte 

ortaya çıkan yeni bir ideolojinin yaşanmasına neden olmuştur.

40

 Ulus devlet, 1789 



Fransız Devriminin sonucunda ortaya çıkmışken modern devlet, ulus devlet orta-

ya çıkmadan önce de vardır.

41

 Ancak, her ikisinin kaynaşması Fransız Devriminin 



egemenliğin kaynağını halk olarak göstermesiyle olmuştur. Bu durum, milletlerin 

oluşmasında önemli bir etken olmuştur. Ayrıca, feodal düzenin burjuva tarafından 

sarsılması ve burjuvanın ticaretini özgürce yapmak için merkezi devleti ve krallıkları 

desteklemesi diğer önemli etkendir.

42

Fransız Devrimi yeni toplumsal ve politik ve siyasal alanı güncellerken bireycilik ve 



aklı da yeniden üreten bir süreci içinde barındırmıştır. Bireyler geleneksel toplum 

algılamalarından Aydınlanma denilen olgu ile sıyrılmaya çalışırken gelenekselin en 

önemli argümanı olan dini yaklaşımlar da yerle bir olmuştur ki bunun kanıtı Kato-

likliğin dışında yeni mezheplerin türemesidir. Gündelik yaşamın üzerinden din bas-

kısının kalkması, kilisenin gücünün azalması, Tanrının hakkının Tanrıya, Sezar’ın 

hakkının Sezar’a verilmesi düşüncesinin oluşmasına zemin hazırlamıştır.

43

 Modern-


leşme sürecinin politik ayağı olan Fransız Devrimi’nin yarattığı yeni ulus devletler, 

burjuva sınıfının kazanımları, ticaret ve daha hızlı kazanma ideali sürecin son ayağı 

olan Sanayi Devrimine de zemin hazırlamıştır.

Modernleşme sürecinin devam eden uzantısı Sanayi Devrimi, Fransız Devrimi ile 

eşzamanlı olarak başlayan, tarıma ve zanaatlara dayalı üretim ve ekonominin yerini 

sanayiye dayalı üretim ve ekonominin aldığı süreç uzun soluklu bir süreç olmuştur. 

Ancak süreci değerlendirmeden önce Bilimsel Devrime bakılması önem arz etmek-

tedir.


Bilimsel Devrimi Newton başlatmış ve Evrensel Yerçekimi Kanunu’nu keşfederek 

yeni bir dünya görüşünün temellerini atmıştır. Newton fiziği, tabiat olaylarını ne-

den-sonuç ilişkisine oturtarak onları belirli kanunlara bağlamış ve tabiattaki deği-

şimleri Tanrı’nın iradesine bağlayan Hristiyan teolojisini derinden sarsmıştır. Doğ-

rudan Tanrı ve melekleri tarafından yönetilen ve Tanrı’nın iradesini ve ihtişamını 

yansıtan doğa anlayışından, kendi yasaları olan ve bu yasalar uyarınca kendi kendini 

işleten, düzenleyen bir gök mekaniğine geçilmiştir.

44

 Bilimsel Devrime ilişkin yaşa-



nan süreç, laiklik denilen olguya doğru gidişatı da güçlendirmiştir. Devrimin önemli 

teorisyenlerinden biri olan Galileo’nun, Düşes Kristina’ya yazdığı mektupta “İncil, 

fizik kitabı değildir” diyerek ve dünyanın işleyişini anlamak için İncil’i okumak yeri-

ne, evreni anlamlandırmayı önerdiğini öğrenmekteyiz.

45

40 E. Fuat Keyman, Türkiye’de Radikal Demokrasi (İstanbul: Bağlam Yayınları, 1999), 181.



41 Mümtazer Türköne, Siyaset, 493.

42 Leo Huberman, Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla, çev., Murat Belge (İstanbul: İletişim Yayınları, 2000), 92.

43 Halis Çetin, “Liberalizmin Tarihsel Kökenleri”, Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 3/1 

(2002), 92.

44 Mehmet Küçük, Modernite Versus Postmodernite (Ankara: Vadi Yayınları, 1994), 17; Russell, Batı Felsefesi, 

284; Türköne, Siyaset, 489; Gencay Şaylan, Postmodernizm (Ankara: İmge Kitabevi, 2009), 176.

45 Erdal İnönü, “Bilimsel Devrim ve Türkiye”, Osmanlı Bilimi Araştırmaları, 2 (2004), 107.

İnsan&İnsan (3/8, Bahar/Sprıng 2016)




Yüklə 220 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə