26
bulunmayan yakın ve uzak dillerden ayırt edilmektedir [7. S.750]. Bu bağlamda Türk
Cumhuriyetleri millî marşlarında ana hatlarıyla genel Türkçenin sağladığı ortak özelliklerin yanı
sıra, her bir somut Türk yazı dilinin de kendine özgü kavramlar dünyası ve özel metin kurucu
işaretler sistemi bulunmaktadır. Söz gelimi Mehmet Âkif Ersoy’un yazdığı «İstiklâl Marşı»
şiirinde de Türkiye Türkçesinin kendine özgü dünya haritasından bir kılavuz yol gösteren olarak
yerinde ve başarıyla yararlanılmıştır [22]. Biz gerek dün gerekse bugün, yukarıda da belirtildiği
üzere, neyosfer ve biyosferin yanı sıra hem de semiyosfer [23] olarak algılanan bir dünyada
yaşadığımızın farkında olmalıyız. Aslında Biz şimdi işaretlerin seçimi dünyasında Yaratanın
iradesiyle yaşıyoruz dersek daha doğru olacaktır [7. S.750].
Türkiye Cumhuriyeti Millî Marşının Kavramlar Dünyası
ve Özel Metin Kurucu İşaretleri
Mehmet Âkif Ersoy’un «İstiklâl Marşı» şiirinde, genellikle Türk-İslam medeniyetine göre
belirlenebilir üst kavramlar, özel olarak yazarının söz sanatına ve belli bir ölçüde dünyanın beşerî
nitelikteki dil haritasına göre de belirlenmektedir. Aslında söz konusu eserdeki kavramlar daha
evvel yine Âkif’in şiirinde az-çok değişik kalıplar içinde ifade edilmiştir.
Bazı misaller:
Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
(İstiklâl Marşı)
Cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz;
Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz.
Düşer mi tek daşı sandım, harîm-i namusum?
Meğer ki harbe giren son nefer şehit olsun.
(Berlin Hâtıraları [24. S.179])
Azerbaycan millî marşındaki Səndən ötrü qan tökməyə cümlə qadiriz! cümlesi ile Mehmet
Âkif Ersoy’dan alınan yukarıdaki şiir parçalarında yer alan en son ocak, son nefer şehit ifadeleri;
şehitlik, kahramanlık ve vatan sevgisi kavramlarını aynı bir sentaktik bağlamda açıklamaktadır.
Onlar, işte bu yüzden birbirine benzer göstergebilimsel nitelikteki özel metin kurucu işaretler
olarak da değerlendirilmektedir.
Mehmet Âkif Ersoy’un eserleri, XX. yüzyılın başlarındaki Türk şiiri içerisinde çalkantılı
dönemin tarihî, sosyal ve kültürel koşulları bakımından zihniyet, yapı, tema, dil ve üslup özel-
likleriyle enine boyuna araştırılmıştır [25. S.629–637; 26. S.201–209]. Onun «İstiklâl Marşı»
şiirinin metni ve bestesi de tarihî, edebî ve müzikal yönleriyle Türklük Biliminde şimdiye kadar
geniş bir şekilde incelenmiştir. Dünyada ve Osmanlı Devletinde millî marşların ortaya çıkması,
oluşum süreçleri ve kullanılması bağlamında, Mehmet Âkif Ersoy’un «İstiklâl Marşı» şiirinin
yazıldığı tarihî dönem; onun Mecliste kabulü, bestesi, yazılmasının nedenleri ve sonuçları üzerinde
çok kapsamlı olarak durulmuştur [24. S.1–201; 27–28; 29. S.7–22]. Şiirin konu ve manası, onda ifade
edilen düşünce ve motivasyon; kompozisyonu, dili, üslubu, vezni, ahengi, kafiyesi vb. hususlar
yeterince incelenmiştir [30. S.139–141; 29. S.23–89]. Mehmet Âkif Ersoy’un Ölümünün 50. yılında
yayımlanan Armağan’da (Konya, 1986) ve Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim
Dergisinin Mehmet Âkif Özel Sayısında (Ankara, 2006) ise «İstiklâl Marşı»’nın yanı sıra, şairin
27
Safahat’ta (1987) yer alan diğer eserleri ve hayatı ile ilişkili çeşitli ayrıntılar da ele alınmıştır.
Ancak, «İstiklâl Marşı» şiirinin kavramlar dünyasıyla ilgili şimdiye kadarki en net edebî tahlil,
Mehmet Kaplan’ca yapılmıştır. Eserin üst kavramlar dünyası, söz konusu tahlilde İstiklâl, Hak,
İman, Vatan ve Din [31. S.2–5] ölçütleriyle belirlenmiştir. Söz konusu ölçütler, şiirin münferit
bentlerinde şafak, sancak, yurt, ocak, millet; kahraman, ırk, kan; hür, hürriyet; zincir, sel, dağ;
Garb, zırhlı duvar, medeniyet, canavar; toprak, şehit, şüheda; ezan, naaş vb. İmgesel olgularıyla
temel üst kavramlar olarak kavramlaştırılmıştır. Görüldüğü üzere, yukarıdaki satırlarda sırasıyla
belirtilen alt kavramların veya özel metin kurucu işaretlerin her biri, bilhassa şiirde ifade edilen ve
Mehmet Kaplan’ca gösterilen temel üst kavramlara işaret etmektedir. Onlar, göstergebilimsel
nitelikteki hareketlenmeleriyle söz konusu kavramların içeriğini oluşturan manevî dünyanın
ayrıntılarını, detaylarını ve olgularını, simgesel olarak bütün boyutlarıyla anlatabilmektedir. Söz
gelimi şafak kelimesi, leksik olarak güneşin batışını ve doğuşunu bildirmektedir. Bu kelime, ifade
ettiği bir doğa olayı olma niceliği ile batış, iflas ve yenilgiyi, aynı zamanda da doğuş ve zaferi
mecaz ve telmih yoluyla bize aktarabilmesiyle biçimlenen algısal çerçevesiyle, Türk milletinin
hem en ağır günlerini hem de şanlı zafer çağlarını ne kadar güzel ifade edebilmektedir! İşte söz
konusu kelimeyle ifade edilen incelikler ve nitelikler de bütünleşik bir olgu gibi şiirin metninde
özel bir metin kurucu işaret olarak yer almaktadır. Bunun yanı sıra, millet ve ırk kelimeleri de
şiirin metninde sadece yalın etnik içeriğiyle ifade olunmamıştır. Bu kelimelerin ifade ettiği
manalar; sosyolojik, kültürel, tarihî ve dini boyutlarıyla büyük Türk Milleti olarak anlam-
landırılmıştır. Şöyle ki; şehit, şüheda, ezan, dağ, yurt, toprak, ocak, sancak, kahraman, hür,
hürriyet anahtar kelimeleriyle ifade olunan manaların veya özel metin kurucu unsurların işaret
ettiği bütün soyut ve somut olgular, Türklük ve Türk Milleti kavramını doldurmaktadır. Bu içe-
rikte; hak, adalet, ezan sesleri, toprak altında kefensiz yatan binlerce şüheda, dedelerimizin ve ata-
larımızın geçmişten geleceğe fışkıran ruhu, ortak bir tarih, Malazgirt savaşı, Ergenekon destanı,
Çanakkale ve nihayet Cumhuriyet vardır. Ne var ki bu büyük Millet’e karşı duran güçler, dün de
olmuştur, bu gün de vardır, yarın da olacaktır. Ancak, bu güçlerden Mehmet Âkif Ersoy’un
zikrettiği gibi korkmamak lazımdır. Çünkü, korkunun ecele bir faydası yoktur! Söz konusu
güçler, «İstiklâl Marşı» şiirinin metninde Garb (Batı), zincir, zırhlı duvar, medeniyet ve tek dişi
kalmış canavar kelimeleriyle ifade olunan özel metin kurucu işaretlerle gösterilmektedir. Bu
içeriği oluşturan olgular veya söz konusu özel metin kurucu işaretlerin gösterdiği güçler ise her
kesin malumudur.
Mehmet Âkif Ersoy’un yazdığı «İstiklâl Marşı» şiirinin metninde şafak, sancak, yurt, ocak,
millet; kahraman, ırk, kan; hür, hürriyet; zincir, sel, dağ; Garb, zırhlı duvar, medeniyet, canavar;
toprak, ata, kefensiz, şehit, şüheda; ezan, naaş anahtar
kelimeleriyle özel metin kurucu işaretler ifade
edilmiştir. Bu işaretlerle ve onların hareketleriyle ifade edilen bayrak ve vatan sevgisi, hürriyet ve
millî mücadele aşkı vb. gibi olgular, mevcut edebî bağlam, sosyal ve siyasî durum açısından
şairce çok doğru ve yerinde seçilmiştir. Söz konusu kelimeler; hem dil birimleri hem de özel
metin kurucu işaretler olarak semantik parametreleriyle birçok halde birbiriyle örtüşmektedir.
«İstiklâl Marşı» şiirinin üçüncü bendinde özel metin kurucu işaretler; hür, zincir, sel, dağ keli-
meleriyle ifade edilmektedir. Onlar, hem leksik hem de göstergebilimsel nitelikleriyle söz konusu
kavramsal bağlamda Türk Milletinin ve Türklüğün bağımsızlığını oluşturan olguları çok net ola-
rak göstermektedir. Bu olgular; Ergenekon, Oğuz ve Bilge Kağanlar destansı tahkiyesiyle de
ilintili olarak Milat Öncesinden beri gerçekleşen hür yaşamak, her türlü zorluğu yenmek, dağları
yırtmak, engellere sığmamak azmi ve çalışmalarından ibarettir. «İstiklâl Marşı» şiirinin dördüncü
bendinde ise, hem Anaphorik reference veya öne ve arkaya gönderme unsuru hem de Catarhoric