VAHİD ZAHİDOĞLU
100
nece maslahat görürlerse aña göre iş edelüm,
dedi [Drs. S.81] vb. Bunları dikkate aldıkta
cümlenin genel mazmunu ‘Doğrusunu koyup
tersini çağırır kafirin kızı gelini’ gibi anlaşıl-
maktadır. Türkmence΄de tersokaan ‘sihirbaz,
büyücü’ deyimi vardır. Ama bu deyim mantık
açısından metne uymamaktadır; çünkü cüm-
lede yalnızca kafirin kız gelinine ait özellikten
bahsedilir. Sihirbazlığı ise hem erkekler, hem
de kadınlar yapabilir. Bizim düşüncemize
göre, burada kafir kız geliniyle bağlı etno-
grafik nitelikli bir olaydan, yalnızca kadınlara
özgü kelime kadrosundan ve çağırış biçimin-
den söz edinmektedir. Araştırmacılar Kazak,
Kırgız, Altay ve s. halklarda kadınlara özgü
kelime kadrosundan, erkeklerden farklı olarak
yalnızca kadınların kullandıkları kelimelerin
mevcutluğundan bahsederler. Bu başlıca ola-
rak kadının eşine akraba sayılan erkeklerin
isimlerinin doğrudan doğruya, açık telaffuz
etmesine konulmuş yasak (tabu) olayı ile bağ-
lıdır. Psikolojik yasak nedeniyle kadınlar er-
keklerden farklı olarak birçok eşya ve fiziksel
hareketlerin adlarını açık telaffuz edemezler;
bunların yerine başka kelime kullanmaya
mecburdurlar. Bu konuda A.İnan yazır: «Eski
ekzogaminin pederşahi toplumsal yaşayışın izi
olduğunda şüphe olmıyan bir adet, Doğu
Türkleri΄nde ve Orta Türkler΄den Kırgız-Ka-
zaklar΄da hala canlı bir surette yaşamaktadır.
Bu adet, gelinlerin kocasının ailesine, hatta ka-
bilesine mensup olan akrabalarının adlarını
söylememeleridir. Geline, kaynanasının ve ka-
yınbaba tarafından olan bütün akrabalarının
yalnız adlarını degil, bu adlara benzeyen bütün
kelimeleri söylemek yasaktır. Mesela, koca-
sının akrabasından birinin adı Aydemir olursa
gelin de ay ve demir kelimelerini söyliyemez.
Halbuki, bu gibi türkçe adlar Doğu Türkler΄de
pek çok bulunmaktadır. Binaenaleyh, bazı ge-
linler için balta, bıçak, koyun, at, kılınç, doğan
ve bu gibi bugünkü hayatta söylenmesi gere-
ken sözler yasak oluyor. Kadınlar bu gibi ya-
sak kelimeler yerine bunların müteradiflerini
yahut uydurma bir kelime kullanırlar. Mesela,
ay yerine yaruk, demir yerine pulat, balta
yerine çabat (çapmak = kesmek), bıçak yerine
keser, koyun yerine mañrama (melemek’ten),
at yerine ulak yahut binit, kılınç yerine karu ve
yahut bunlara benzer bir söz kullanırlar. İşte
bu adet neticesinde bu Türkler΄de kadın sözleri
meydana gelmektedir. Kırgız, Altay ve Sagay
kadınlarının yasak kelimeleri başka bir kelime
ile değiştirmekteki maharetleri şayanı hayret-
tir. En heyecanlı dakikalarda bile yasak keli-
meleri müteradifleri yahut o kelimenin mefhu-
munu anlatacak bir kelime ile değiştirebilirler»
[13. S.359]. A.İnan’ın fikrine göre, gerçek adı
Muhammed Tarakay olan Uluğbey’in bu adla
tanınmasının sebebi Emir Teymur΄un babası-
nın adının da Muhammed Tarakay olmasıdır.
Kadınlar için çağırılması yasak olan Muham-
med Tarakay adı Uluğbey ‘büyük bey’ adı ile
değiştirilmiştir. A.N.Samoyloviç bizzat kendi-
sinin derlediği materyallere dayanarak Altay
kadınlarının 42 farklı kelime kullandıklarını tesbıt
etmiştir. N.İ.İlminskiy, V.V.Radlov, N.P.Dıren-
kova, A.N.Samoyloviç ve b. Araştırmacılar Ka-
zak, Kırgız ve Altaylar΄da kurt, koyun, nehir,
ağaç ve s. yasak kelimeleri doğrudan doğruya
kullanmadan nehrin karşı kıyısında kurdun
koyuna saldırdığını gelinin kayınbabasına na-
sıl anlatması ile bağlı yaygın fıkranın değişik
varyantlerini kaleme almışlar. Fıkranın Kazak
varyantı şöyledir: kurt, koyun, ırmak, orman,
tüfek, bıçak kelimelerini söylemesi yasak olan
bir genç kadın ırmak yanında bir kurdun ko-
yunlardan birini yakaladığını görmüş ve sar-
kıramanıñ (ırmağın) öteki tarafında, gölgeliniñ
(ormanın) bu yanında uluma (kurt) mañramayı
(koyunu) yakalamış. Tars ederle (tüfekle)
keseri (bıçağı) getiriniz diye bağırmış. Orada
bulunanlar gelinin söylediklerini anlayıncaya
kadar iş işten geçmiş... [13, S.359]. Altay var-
yantında ise gelin fikrini böyle anlatmaktadır:
Ağaçınıñ (nehrin) o yanında, çığaçınıñ
(ağacın) tözinde (dibinde) uluçu (kurt) mara-
çınıñ (koyunun) balazın yip-turu [14. S.161].
KİTAB-I DEDE KORKUT’TA BİR KELİMENİN OKUNUŞ HATASI
101
Kazaklar΄da geline kaynanasının ve kayınbaba
tarafından olan akrabalarının adlarının söylen-
mesine koyulmuş yasak daha ciddi şekilde uy-
gulanırdı. Kayınbabası yahut kocasının akra-
basından birinin adı Mehmet olursa genç kadın
kelime-i şahadet okurken bile Muhammet ke-
limesini söyliyemediğinden «Lâilâheillallâh
beybabam adı resulullâh» der [13. S.360].
Bütün bunlar Dede Korkut Kitabı’nda kafir kız
gelinlerinin ters çağırmalarının sebebini ay-
dınlatmaya imkan vermektedir. Görülüyor ki,
kadınların diline koyulmuş etnografik özellikli
yasak (tabu) Oğuzlar arasında o kadar da
yaygın olmamıştır. İşte bu nedenle Kazan Han
soylama sırasında bunu kafirlerin (müslüman
olmayan Kıpçaklar΄ın) kız gelinlerinin menfi
ciheti gibi özellikle vurgulamaktadır.
Dede Korkut’un 11. boyunda Kazan
Han΄ın soylamasında yer alan
ﻦﮐوا
ﺐﯾﻮﻗ
ﻦﯿﺳﺮﺗ
رﻮﻗوا
یﺰﻗ
ﯽﻨﻠﮐ
dizesindeki
ﻦﮐوا
yazılışının öñin ‘ön tarafını’ değil de, oñın
‘düzgününü, doğrusunu’ şeklinde okunmasıyla
destanın yayınlarında yıllar boyunca süregelen
ve çeşitli tartışmalara neden olan önemli bir
anlaşılmazlığı çözmek mümkündür. Yeni
okuma önerisi dikkate alındığında anlaşılıyor
ki Kazan Han kafirlerin kız gelinlerini düzgün,
doğru kelimeler yerine ters kelimeler kullan-
makta suçlamaktadır.
XV. yüzyılda yazılması ihtimal olunan
«Hazihi’r-Risâleti Min Kelimât-ı Oğuzname
El-Meşhur Bi-Atalar Sözü» adlı mecmuada
(Berlin Oğuznamesi’nde) denir: Ataların sözü
Kurana girmez, evet Kuran yanınca yalın yalın
yalışır ‘Ataların sözü Kuran’a girmez (Kuran
kelâmı sanılmaz) ama Kuran-ı kerim yanında
pırıl pırıl ışık saçır’. Oğuz ata sözleri kutsal
Kuran-ı kerim yanında ışık saçan bir kaynak
gibi anılır. Dede Korkut Kitabı da ataların
kelâmıdır, ışık kaynağıdır. Korkut Ataya göre
«Hecesinleyin düz okınsa yâsin görklü». Kut-
sal kitabımızın yanında «yalın yalın yalışan»
Dede Korkut Kitabı dahi harfi harfine, hecesi
hecesine, kelimesi kelimesine doğru okunma-
lıdır. Yazıldığı gibi doğru okunsa Dede Korkut
Kitabı da görklüdür, güzeldir!..
Makalenin bilimsel yeniliği ve tatbiki
önemi. Kitab-ı Dede Korkut’un metninde yan-
lış okunuşdan kaynaklanan birçok uygunsuz-
luklar mevcuttur. Bu uygunsuzlukların aradan
kaldırılması için abidenin metni üzerine titiz
çalışmalar yapılmalıdır. Makalede destanın
yayınlarında oñ kelimesinin yanlış okunması
ile ortaya çıkan ve yıllar boyunca süregelen bir
uygunsuzluk düzeltilmeye çalışılmıştır. Alınan
sonuçlar tatbiki açıdan Kitab-ı Dede Korkut’un
eleştirmeli yayınının hazırlanmasında büyük
önem arzetmektedir.
E D E B İ Y A T
1. Füzuli M. Əsərləri. Bakı, 1958. C. 1.
2. Gökyay Orhan Şaik. Destursuz Bağa
Girenler. İstanbul, 1982.
3. Tezcan Semih. Dede Korkut Oğuz-
nameleri Üzerine Notlar. İstanbul, 2001.
4. Türkiye'de Halk Ağzından Derleme
Sözlüğü. Ankara, 1977.
5. Əlizadə S., Zeynalov F. Kitabi-Dədə
Qorqud. Bakı, 1988.
6. Araslı Hamid. Kitabi-Dədə Qorqud.
Bakı, 1962.
7. Cəmşidov Ş. Kitabi-Dədəm Qorqud.
Bakı, 1999.
8. Kaşğarlı Mahmut. Divanü Luğat-it-
Türk. Ankara, 1999.
9. Oğuz Kağan Destanı / Yayına hazır-
layan M.Ergin. Ankara, 1988.
10. Drevnetjurkskij slovar. L.: Nauka.
Leningr. otd-nie, 1969.
11. Azərbaycan dilinin dialektoloji lü-
ğəti. Bakı, 1964.
12. XIII. Yüzyıldan Beri Türkiye Türk-
çesiyle Yazılmış Kitablardan Toplanan Tanık-
larıyla Tarama Sözlüğü. Ankara, 1995.
Dostları ilə paylaş: |