YENILEME (TECDID)
Asrın yenileyicisi ünvanına aday gösterilen diktatör yö-
neticilerin birçoğuyla, bunlar arasından iman ile en ufak bir
ilgisi bulunmayan bazı kimseler bu konuda çeşitli eserler telif
etmişlerdir. İşlerini çekip çevirme hususunda başkalarına bel
bağlayan ve her şeyi başkasından bekleyen sürü zihniyeti ege-
men durumdadır. Bu sebeple bu zihniyet sahibi kimseler bek-
lemeye, gerçekleri değiştirip anlamsız sloganları yükseltmeye
eğilim gösterirler. İman ile bizi geçen ilim adamları, geçmiş
asırların müceddidlerini tanımak için uzun süre tartışmalar
yaptılar. Bizim için önemli olan ise tecdidin anlamını, müced-
didin kim olduğunu, ne ile tecdid yapacağını ve nasıl tecdid
yaptığını bilmektir. Biz bunu bilgi sahibi olmak için önemse-
miyoruz; bizler, cihadımızın, Nebevî hidayetten kaynaklanma-
sını, Nebevî sünnet ile disiplin altına alınmasını ve nübüvvet
yolu ve yöntemi üzere yol almasını istiyoruz.
Tecdidden söz eden üç hadis rivayet edilmiştir:
1. Ahmed bin Hanbel’in rivayet ettiği ve Suyûtî’nin hasen
olarak değerlendirdiği bir hadise göre, Rasûlullah sallallahu aley-
hi ve sellem şöye buyurmuştur: “Şüphesiz ki iman, elbisenin
yıprandığı gibi kalpte yıpranır. Bu sebeple imanınızı tec-
did edin (yenileyin).” Bir diğer rivayete göre de “Şüphesiz
elbise eskiyip yıprandığı gibi iman da her birimizin için-
de böyle yıpranır. Bundan dolayı Yüce Allah’tan, imanı
kalplerinizde yenilemesini isteyin” buyurmuştur. Hadisi
Nebevî Yöntem
70
Taberânî el-Mu‘cemu’l-Kebîr’de, Hâkim de Müstedrek’te ri-
vayet etmiştir.
32
2. Ebu Davud, Hâkim ve Beyhakî sahih bir senetle
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu
rivayet etmişlerdir: “Şüphesiz Allah, her yüzyılın başında
bu ümmete, kendisi için dinini yenileyecek kimseler
gönderir.”
33
3. Ahmed bin Hanbel ve Taberânî’nin -ki Ahmed bin
Hanbel’in senedinin ravileri sikadır, Suyûtî de hadisin sahih
olduğunu söylemiştir- Ebu Hureyre’den rivayet ettiklerine
göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “İmanınızı tec-
did edin (yenileyin)” buyurdu. “Ey Allah’ın Rasûlü! İmanı-
mızı nasıl yenileyebiliriz?” diye sordular. “Lâ ilahe illallah
sözünü çokça tekrar edin” buyurdu.
34
Bu hadislerden elde ettiğimiz sonuç şudur: İman yıpra-
nır ve imanın yenilenmesi gerekir. Zayıflar, onu güçlendirmek
kaçınılmazdır. Ümmeti de Allah, lütfu inayetiyle koruyacak
ve onun için dinini yenileyecek kimseler gönderecektir. Aynı
şekilde eskiyip yıpranması ve zayıflaması hâlinde, özünde,
mahiyetinde ve aracında en ufak bir karışıklık bulunmayan,
niteliği belli bir tedavi ile de iman tedavi edilir.
Nakledilen bir rivayette belirtildiği üzere iman, dil ile söy-
lenen bir söz, kalp ile tasdik edilen ve azalarla amel edilendir.
Fakat imanın yeri kalptir. Hatta imanın hareket noktası kalp-
tir. Eğer kalpte imanın dinamikleri ortadan kalkacak olursa,
amel de ortadan kalkar. Dil ise ikiyüzlülük (münafıklık) ederek
32 Hâkim,
Müstedrek, I, 45; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, I, 52.
33
Ebu Davud, Melâhim 1; Hâkim, Müstedrek, IV, 567, 568; Beyhakî, Ma‘rife,
I, 208.
34
Ahmed bin Hanbel, II, 359; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, I, 52.
Dinin ve Imanın Yenilenmesi
71
iman ettiğini söyler. Fakat iman, yenilenmesi suretiyle kalp-
te güçlenecek olursa, bu durumda salih amele iten dinamik
güçler de daha fazla kuvvetlenir. O hâlde ümmet için istenen
yenilik, ayağa kalkabilmesi için onu yeniden harekete geçirip
canlandıracak hususları yenilemektir. Bu da fertler için eğitim
yoluyla imanlarının yenilenmesiyle olur. Cemaat bazında ise,
cemaatin mü’min üyelerinde canlanmasını sağlayacak husus-
ları yenilemek suretiyle gücünü yenilemektir. Bu ise cihad ve
yokuşun (akabenin) aşılması görevinin yerine getirilmesiyle
gerçekleşir.
Tecdid (yenileme) Allah’ın şeriatının sabitlerini/değişmez-
lerini değiştirmek değildir. Çünkü Kitap ve sünnetin hükümleri
kıyamet gününe kadar geçerli olacaktır. Fakat çağdaşlık pro-
pagandacıları, bizim İslâm’dan şu vakti alıp götüren namazı
eksiltmemizi, şu işçileri yorgun düşüren orucu kaldırmamızı ve
böylelikle İslâm’ı çağdaş ideolojik bir kılığa sokmamızı çokça
arzu ederler. Bizler, Allah’ın şeriatına uygun bir şekilde çağın
hayatını keyfiyetlendirmek için içtihadın zorunlu olduğu hu-
susunda şüphe etmiyoruz.
Yüce Allah, ümmete dinini yenileyecek kimseler gönderir.
İlim adamlarımız eskiden beri her bir asrın müceddidini tayin
etme hususunda ihtilaf etmişlerdir. Fakat ilk asrın müceddi-
dinin Ömer bin Abdülaziz olduğu konusunda hemen hemen
ittifak hâlindedirler. 14. asra baktığımız zaman da birtakım
öne çıkan kişiler görüyoruz. Bunlar arasında da Şeyh Hasan
el-Bennâ’nın özel bir nuranilik ve bu salih nesillerin eğitimin-
de etkin olma özelliği ile öne çıktığını görüyoruz. Bu sebeple
onun, geçen 14. asrın müceddidi olduğu ihtimalini uzak gör-
müyoruz.
Bizler de şu anda 15. asrın eşiklerinde bulunuyoruz.
Dünyada ise İslâm’ın uyanışı ve kendisine gelişinden başka
Dostları ilə paylaş: |