Niyazi berkes tüRKİYE'de çAĞDAŞLAŞMA



Yüklə 5,75 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/283
tarix04.11.2017
ölçüsü5,75 Mb.
#8492
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   283

G

İ

R



İŞ

 

dan) büyük çoğunluğun anlamını, kökenini, yazılış biçimini bile bilmediği "laik-



lik" gibi melez bir terim bulma işi de aynı kaygı ile yapılmış olmalıdır. Bu terimin 

kesin olarak hangi tarihte çıktığı, ilk önce onu kimin kullandığı, yani resmîleşme-

den önceki kısa tarihini belirten bir incelemeye rastlamadık. Gerek dil çağdaşlaş-

ması, gerek düşün ve ideoloji açısından böyle bir inceleme yararlı olacaktır.

 

Dil çağdaşlaşması deyimini bilerek kullandık. Çünkü dil, din gibi, belki de on-



dan daha fazla olarak, hiç değilse kimi ulusların yaşamında en güçlü gelenek 

kaynağı, çerçevesi, taşıyıcısıdır. Bir dile yabancı bir sözcük girdiği zaman, anlamı 

bilinmemiş olsa da (hattâ birçok kişilerce bunun Arapça'dan gelen ve "birşeye lâ-

yık olma" anlamında bir sözcük olduğu sanılsa da), geleneğin en güçlü çerçevesi-

nin değişmeye başladığını gösterir. Zamanın, çağın gücü böyle bir şeyi zorluyor 

demektir.

 

İşte burada inceleyeceğimiz konunun asıl özünü aydınlatacak ipucunu elde 



ediyoruz; bu, dar anlamında din-devlet ya da devlet-kilise ayrımı sorunu değil, 

çok daha geniş anlamda "kutsallaşmış gelenek boyunduruğundan kurtulma" so-

runudur. Birincisi, ikincisinin birçok görüntüsünden yalnız biridir.

 

Protestanlığın etkisi altındaki ulusal kültürlerin dilinde kullanılan secularism 



sözcüğünü tanımlamada biraz daha ilerlersek, yukarıda söylediğimiz son noktaya 

daha yaklaşmış oluruz. Çünkü bu terimde, laicisme teriminde olandan farklı ola-

rak, kilise ya da kilise adamı, kurum ve kuralları, yetkilileri ile onların dünyasal 

karşıtlarının (clericus ile laicus'un) karşı karşıya gelmesi, birçok ölçüte göre 

birbirinden iyice ayırt edilmesi durumu yerine geleneksel, katılaşmış kurum ve 

kurallar karşısında zamanın gereklerine uyan kurum ve kuralları geliştirme so-

rununun belirdiğini görürüz. Din ile dünya işlerinin ilişkisini ayarlamada Protes-

tanlık, Katoliklik'ten fazla esneklik gösterebilmiştir. Asıl sorunun, toplum yaşa-

mının hangi yanları üzerinde gelenek gereklerinin yerine, zamanın gereklerinin 

insan davranışlarına yol göstermesi sorunu olduğu burada daha iyi görülür.

 

Değer ölçüleri olmayan hiçbir toplum yoktur. Ancak bazı değerler zamanın 



gereklerine göre değişeceğine, zamanla katılaşma, kireçleşme eğilimi gösterirler. 

Bu bize üç şey anlatır: Toplumun bireylerini birbirlerine kenetleyen çok güçlü bir 

birlik vardır; kişiler değişmez kurallara uyarak yaşamayı çok rahat ve kolay bulur-

lar; yaşamları, yaşlanan kişilerin damarlarının sertleşmesi gibi katılaşmıştır. Kişiler 

böyle bir durumu çok beğenirlerse de değişme zorunluluklarının sillesini yemeyen 

toplum da yoktur. Zamanın yumrukları altında bazı kişiler, alışık oldukları ölçüleri 

bırakmaya, bazılarını gizli ya da açıkça çiğnemeye, bazıları da ya dışardan yeni 

kurallar almaya ya da kendileri yeni kurallar geliştirmeye başlarlar. Bunu yapanla-

rın iç hayatında ise çatışmalar başlar, bunun da sayısız görüntüleri vardır.

 

19



 


TÜRK

İ

YE'DE ÇA



Ğ

DA

Ş



LA

Ş

MA



 

Bir toplumda en yüksek sayılan değerler, özellikle böyle zamanlarda, dinsel 

değerler kılığına girmeye de eğilimlidirler. Din, geleneğin en son sığınağı, en son 

savunma kalesidir. Aslında toplumun eski yaşayışının kökeninden gelen birçok 

alışkanlıklar, kolaylıkla din gereği imiş gibi bir nitelik kazanırlar. İşte bunun için-

dir ki, çağdaşlaşma sözcüğünün özü, "laikleşme" sözcüğünün söylemek istediği 

gibi toplumu bu dinselleşme hummasının yakasından kurtarma işi imiş gibi gözü-

küyor ve burada laicisme ile secularism terimlerinin anlamları, ayrı sözcük kö-

kenlerinden geldikleri halde, birbirine uyuyor.

 

Bu söylediğimiz eğilimden ötürüdür ki, bir toplumda değişme zorunlulukları 



ortaya çıkınca, bilerek bilmeyerek yada isteyerek istemeyerek çağdaşlaşmaya 

doğru bir yönelme başlayınca, o zamana dek açıkça din şemsiyesinin altına gir-

memiş birçok kişiler değişme yağmuru karşısında bu şemsiyenin altında toplan-

maya başlar. Örneğin, ileride göreceğimiz gibi, sırf devlet işlerinde suçlu görülen 

bir sadrazam "dine ihanet etmiş bir kişi olarak" öldürülür. Demek ki, çağdaşlaş-

ma ile dinselleşme birbirleriyle aşağı yukarı çağdaştırlar. Dinselleşme, çağdaşlaş-

maya karşı kaplumbağanın kabuğuna çekilmesi gibi bir korunma çabasıdır. Bu 

yapıtta göreceğimiz gibi her çağdaşlaşma döneminin arkasından bir dinselleşme 

humması başlar.

 

Görüyoruz ki geleneksel din kurumunun rolü sadece ruhanî işlerle uğraşma 



ya da dünya işlerine karışmama sorununun sınırlarına bağlı değildir; özellikle de 

İslâm geleneğinde! Çok ruhanî olan bir din kurumu (örneğin Katolik Kilisesi) dün-

ya işlerine geniş ölçüde karışma eğilimindedir. Bunu, inanç işlerinin dünyada ke-

sin üstünlüğünü sağlama amacı için güder. Protestanlık kollarının çoğu ise, bu-

nun tersine, inanç işlerinin kesin üstünlüğünü koruma amacı ile, din kurumunun 

ve adamlarının mümkün olduğu kadar dünya işlerinden çekilmesini isteme' eğili-

mindedir. Demek ki, ruhanî (ya da dinî) ile dünyevî (ya da cismanî) arası ayrım-

lar çok kaypaklıklar gösterir. Birçok ruhani yada dinî sayılan şeyler gerçekte, dü-

pedüz dünyevî ve cismanî işlerdir; ya da cismanî sayılan güçler, yetkililer, ger-

çekte ruhanî güçler ve yetkililerdir. 



Laicisme ya da secularism, din ile dünya işleri karşılaşması, din kurumları, 

kuralları, güçleri ile dünya kurumları, kuralları, güçleri karşılaşması sorunu olarak 

alınırsa, Hıristiyanlık'taki Ortodoks, Katolik ve Protestan kolları arasında farklar 

görüldüğü gibi her birinin kendi tarihinde de din ve dünya kurumları arasındaki 

ilişkilerde tutum değişiklikleri görülür. Fakat genel olarak, Hıristiyanlık tarihinde 

aşağıdaki şu iniş çıkış aşamalarını belirleyebiliriz:

 

Birinci aşamada, ilk Hıristiyanlık'ta, İsa dininin dünya ve devlet karşısındaki 



tutumunu ilk belirleyen kişi Aziz Pavlos olmuştu. Hıristiyanlık

1

 in gerçek kurucu-



 

 

 



20


Yüklə 5,75 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   283




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə