Niyazi berkes ve türkiye’de çAĞDAŞLAŞMA’nin gelişimi aytaç yildiz



Yüklə 266,75 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/11
tarix04.11.2017
ölçüsü266,75 Kb.
#8488
növüYazi
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11

7

Sosyoloji Konferansları, No: 46 (2012-2) / 1-33

başlığını koyduğu bölüm boyunca Berkes, II. Mahmut döneminde esaslı 

biçimde girişilen reformlarla “geleneksel rejim çizgisinden siyasi düzlemde 

ilk defa uzaklaşılmaya başlandığını” ifade eder.

11

 Gelenekteki bu kırılma 



önemlidir ama asıl kalıcı büyük kırılmalar, Mahmut’un ikinci döneminde 

(Yeniçeri tehdidi bertaraf edildikten sonra) başlayacaktır. Laiklik bağla-

mında yaklaşıldığında Berkes bu adımları şöyle sıralar: a) Sultan Mahmut, 

Şeyhülislamlığı hükümet idaresi ve planlama kurullarının dışına çıkarmış-

tır. Böylece bu makam, tabiri caizse Müslümanların din görevlisi haline 

indirgenmiş ve “eski totaliter din-devlet bileşiminde ilk çatlama” böylece 

başlamıştır, b) Adalet ve şeriat birbirinden ayrılmaya başlamıştır. Bu ayrılış, 

din ile dünya işlerinin birbirinden ayrılması anlamında çağdaşlaşma süre-

cinin asıl başlangıcı olmuştur, c) Tıbbiye’nin ve Harbiye’nin kuruluşu ve 

burada yurtdışından getirilen öğretmenlerin ve ders materyalinin konumu, 

yetişen yeni ve fakat farklı bir kuşağın doğmasında büyük etki sahibi ol-

muştur. Berkes, o dönem Tıbbiye’yi gezme fırsatı bulan yabancı seyyahların 

anılarından hareketle, burada materyalist düşüncenin ana kaynaklarının 

kütüphanede kolaylıkla erişilebilir durumda olduğunu belirtir. Elbette II. 

Mahmut döneminde Avrupa’ya gönderilen öğrencileri ve bunların ileride 

devletin kilit makamlarında oynayacakları rolleri de hatırlamak gerekir.

12

Tanzimat dönemi, II. Mahmut’un açtığı yolun bilhassa hukuk alanında ge-



nişlediği dönemdir. Berkes’e göre Osmanlı’nın kurduğu sistem iyi işlediği 

oranda, hukuki açıdan şer’i ve örfi hukukun biraradalığı da iyi biçimde 

işlemiştir. Ama sistemde siyasal ve dini açıdan bozulmalar başladıktan 

sonra aynı hukuk sistemi, adaletsizlik, zulüm, rüşvet gibi neticeler üretmeye 

başlamıştır. Tanzimat’ın karşısında bulduğu en büyük mesele, bu duruma bir 

çözüm bulmaktı. Berkes, Tanzimat devri ricalinin izlediği temel yaklaşımı 

“rasyonel ve dünyasal ölçülerin kullanılması, yani din ve gelenek ölçüle-

rinin (Hilafet ve Saltanat hukukunun) bırakılması” şeklinde tanımlar.

13

 Bu 


dönemin laiklik açısından belirgin vasfı, Örfi ve Şer’i hukuk kaynaklarından 

alınan malzemeyle Batı hukukundan alınan malzemenin sentezinin yapıl-

maya başlanmasıdır. Bu dini hukuktan Batı’nın seküler hukuk anlayışına 

doğru bir kayışın da işaretidir. Bu bağlamda öne çıkan düzenlemeler, Ceza 

11

 Berkes, a.g.e, s. 117.



12

 Berkes bu öğrencilerin Tanzimat devrinde önemli mevkileri tuttuğunu kaydeder. Bunla-

rın içinde en önemlisi Sadrazam Kıbrıslı Mehmet’tir, bkz, Berkes, a.g.e., s.514.

13

 Berkes, a.g.e., s. 194.




8

Niyazi Berkes ve Türkiye’de Çağdaşlaşma’nın Gelişimi / Aytaç YILDIZ

hukuku alanında yapılmıştır. Berkes’in “şeriat hukukunu ilk modernleştir-

me denemesi” dediği bu alanda, 1840 ve 1851 tarihli kanunlardan sonra 

asıl Fransız Ceza Kanunu’ndan aynen aktarılan 1858 tarihli Ceza Kanunu 

ile köklü değişimler ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu yeni kanunların uygu-

landığı Nizamiye mahkemeleri Adalet Bakanlığı’nın; Şeriat Mahkemeleri 

ise Şeyhülislam’ın kontrolüne bırakıldı. Berkes bu gelişmeleri “…tanrısal 

hukuk alanından adım adım kayarak insan kafasıyla konmuş hukuk alanına 

geçiş” olarak nitelendirir.

14

Tanzimat döneminin değerlendirilişinde en sık vurgulanan ifade “duali-



te”, yani “ikilik”tir. Berkes’in de kitap boyunca tekrar tekrar döneceği bu 

sözcük, Tanzimat Fermanı ile başlayan süreçteki düzenlemelerin, Osmanlı 

toplumunu toplumsal ve kültürel açıdan iki yapılı bir görünüme soktuğunu 

anlatır. Yukarıda bahsedilen adliyedeki ikilikten ayrı olarak bilhassa eğitim 

alanında durum daha da vahimdir. İlköğretim din alanında kalmaya devam 

ederken, yükseköğrenim yeni tesis edilen Berkes’in deyimiyle Harbiye, 

Tıbbiye gibi “özgün düşün yuvaları”nda verilmekteydi. Böylece iki kültür-

lü, iki kişilikli insanlar yetişmeye başlayacaktır: Az çok eğitim almış biri, 

bir yandan geleneğin kalıbını verecek olan ilköğretimin, öte yandan da bu 

geleneğin ilkelerinin karşıtlarına dayanan bir eğitimin ürünü olacaktır”.

15

 

Yeni Osmanlılar denen hareketin doğuşunda Tanzimat uygulamalarına 



dönük tepkiler yatar. Berkes’e göre bu grup içinde laikliğin asıl öncüsü 

Şinasi’dir. Onun dil meselesine yoğun mesai harcamış olması, ondaki laik 

ve milliyetçi görüşle ilgilidir. Ama gene de bıraktığı etki ve fikri miras 

anlamında Namık Kemal, Şinasi’den çok daha fazla ilgiyi hak etmektedir. 

Öte yandan Mustafa Fazıl Paşa’nın Avrupa’ya kaçtıktan sonra padişaha 

gönderdiği mektubu Berkes uzun uzun alıntılama ihtiyacı hisseder. Mek-

tupta Fazıl Paşa “İlerlemenin baş koşulu özgürlüktür, dinin alanı sadece 

maneviyat alanıdır, insanı sadece ahrete hazırlar. Bir ülkenin kanunlarını 

belirleyen din değildir” demektedir. Berkes, bu satırların yazarını, otuz sene 

geriye giderek II. Mahmut’la kıyaslar ve onun çabalarına eş-değer görür.

16

 

Böylece aslında, 19.yy Osmanlı modernleşmesinin, zamansal bir doğru 



14

 Berkes, a.g.e., s. 196.

15

 Berkes, a.g.e., s. 163 ve 184.



16 

Berkes, a.g.e., s.256.




9

Sosyoloji Konferansları, No: 46 (2012-2) / 1-33

üzerinde hareket ederken, kendi öznelerini kaçınılmaz biçimde oluşturmak 

zorunda kaldığını göstermek ister. Berkes’in Abdülhamit’e ilişkin yargıları 

–Kemalist tarih yazımına mütenasip biçimde- son derece serttir. Sebebi, II. 

Mahmut’la başlayıp Tanzimat’la yükselen çağdaşlaşma hareketinin ivme-

sinin Abdülhamit döneminde düşmesi, hatta bastırılmaya çalışılmasıdır. 

O nedenle “Abdülhamit döneminin temel özellikleri gelenekçilik, Batıya 

karşı olmak, İslamcılık ve şeriatçılık akımlarıydı”.

17

 Berkes’in bu aşamada 



üzerinde hassasiyetle durduğu isim Namık Kemal’dir. Namık Kemal, ilk 

kez çağdaş Batı medeniyetinin temeli olan “doğal haklar” fikrine ulaşmış; 

usul-ü meşveret yaklaşımıyla anayasal hareketin öncülüğünü üstlenmiş, 

Batı’ya karşı ortak vatan bilincinin doğuşunu hazırlamıştır. “Namık Kemal, 

halk iradesiyle Tanrı Şeriatının zorunlu bir birliktelik olduğuna inanıyordu” 

diyen Berkes, bugün bunu duyan birinin Kemal’in çelişkisine şaşırabilece-

ğini, ama o yıllarda henüz Batı’nın siyasi kavramlarıyla İslami düşüncenin 

kavramları arasındaki “semantik uçurum” iyice belirlenmemiş olduğundan, 

bu çelişkilere şaşırmamak gerektiğini belirtir.

II. Abdülhamit dönemi için “18.yy’dan beri hiçbir zaman ‘Şarklılık’ ve 

Ortaçağ İslam uygarlığı bu zamanki kadar ideal bir model haline getirilme-

mişti” diyen Berkes, bu durumun ve baskı ortamının kaçınılmaz olarak Batılı 

fikirlere dönük ilgiyi arttırdığını söyler. Jön Türkler hareketi de bu bağlamda 

açıklanır. Abdülhamit döneminde karşı karşıya gelinen ikilik İslam-Hıristi-

yanlık değil Doğu-Batı ikiliğiydi. Batı kavramı, ilerleme ve uygarlıkla; doğu 

ise durağanlık ve geri kalmışlıkla özdeşleştirilmeye başlanmıştır. Berkes bu 

fikri savunanlara “yeni batıcılar” der. Onlara göre Avrupa uygarlığı özünde 

iyi ve yüksekti, Araplardan alınmış bir uygarlık da değildi. Ne Hıristiyan 

ne de Müslüman olan bugünkü uygarlık yeni temeller üzerine yükseldiği 

için iyi ve üstündü.

18

 Beşir Fuat, Hüseyin Cahit, Abdullah Cevdet, Hüseyin 



Rahmi, Tevfik Fikret gibi isimlerin öne sürdüğü bu düşüncelerle beraber, 

bu dönemin çağdaşlaşma ve laiklik açısından kritik görünümü, Avrupa’dan 

Osmanlı’ya yoğun biçimde felsefi kitapların –yasaklara rağmen, el altın-

dan- adeta akmaya başlamış olmasıdır. 1908 öncesi ülkede ciddi biçimde 

Haeckel, Büchner, Darwin, Draper, Renan, Taine, Spencer, Le Bon, Mill 

ve Zola okunduğunu söyleyen Berkes şu tespiti yapar: “Bu adlar bize, 

Avrupa’nın ne kadar materyalisti, naturalisti, dehrisi varsa Abdülhamit’in 

17

 Berkes, a.g.e.,s.308.



18 

Berkes, a.g.e.,s. 337.




Yüklə 266,75 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə