Niyazi berkes ve türkiye’de çAĞDAŞLAŞMA’nin gelişimi aytaç yildiz



Yüklə 266,75 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə7/11
tarix04.11.2017
ölçüsü266,75 Kb.
#8488
növüYazi
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11

16

Niyazi Berkes ve Türkiye’de Çağdaşlaşma’nın Gelişimi / Aytaç YILDIZ

ABD’de yazmaya başladığı doktora çalışmasının Türkiye’de laikliğin geli-

şimi ile ilgili olmasında da onun altını çizdiği bu Weberyan etkinin büyük 

payı olsa gerektir. 1930’ların sonunda başladığı bu tez ancak yirmi yıl sonra 

tamamlanacaktır.

37

 1939’da aniden Ankara’ya geri çağırılınca tezini yarıda 



bırakmak zorunda kalan Berkes, artık doçent olarak Dil ve Tarih Coğrafya 

Fakültesi’ne öğretim üyesi olarak atanır.

Bir grup arkadaşıyla birlikte 1941 senesinde çıkarmaya başladıkları Yurt 

ve Dünya dergisi, Berkes’in düşünsel gelişiminin en önemli duraklarından-

dır. Burada üç yıl süresince kaleme aldığı yazılara eğilmek bu çalışmanın 

sınırlarını ve bağlamını aşacağından, sadece dine ve dini düşünceye ilişkin 

yaklaşımları, bir iki yazı üzerinden gösterilmekle yetinilecektir. Söz ko-

nusu yazılardan biri, Stanley Lane-Poole’un kaleme aldığı ve Avni Doğan 

tarafından Türkçeye tercüme edilen bir kitaba dairdir. “Kuran: Şiir ve Ka-

nunları” adlı kitabında, Hz. Muhammed’i “sosyal çatışmalar içinde bazen 

aklına intihar arzuları bile gelen asabi” biri biçiminde tanımlayan ve tipik 

oryantalist bakışla İslam’ı küçümseyen Lane-Poole’un çalışmasını Berkes 

son derece “ilmi bir zihniyetle” yazılmış bir eser olarak nitelendirir. Eserden 

uzun uzun alıntılar yaptıktan sonra, sözü mütercim Avni Doğan’ın sunuş 

yazısına getirir. Doğan’a göre bu eser “…bize, İslam dininin Müslüman ka-

vimlerin geri kalışında bir amil” olmadığını göstermektedir. Kuran terakkiye 

engel hiçbir hüküm koymamıştır”. Ama Berkes, Lane-Poole’un kitabında 

Müslümanların inanç ve ibadet sisteminde Kuran’ın payının ne kadar az 

olduğunu gösterdiğini, dolayısıyla Doğan’ın vardığı yargının doğru olma-

dığını söyler. Ona göre dini hadiseleri, kutsal olaylar olarak görmek yerine, 

onları “olagelen cemiyet hadiseleri” olarak görmemiz gerekmektedir.

38

Bir başka makalesinde Berkes, Türkiye’nin bilim dünyasındaki yerini 



irdeler. Batı düşüncesinin genel tarihi ve niteliklerine değindikten sonra, 

Türkiye’nin bundan mahrum kalışını iki temel sebebe bağlar. Bunlardan 

bir tanesi “Batı bilim hayatının özünü anlayamamak” iken, diğeri özellikle 

sosyal bilimlerde “Batıda ileri sürülen kuramları tekrarlamaktan öteye git-

memiş” olmamızdır. Sorunu aşmak için Berkes makalesinde çeşitli yollar 

önerir. Bunlar arasında en önemlisi “yüzlerin maddi ve manevi doğaya 

37 

Berkes, a.g.e., s. 134. 



38

 Niyazi Berkes, “Kuran: Şiir ve Kanunları”, Yurt ve Dünya, Sayı 14, 1942, s. 211-212.




17

Sosyoloji Konferansları, No: 46 (2012-2) / 1-33

çevrilmesi” gereğidir. “Oysa” der Berkes:

“İlme aykırı düşünüş tarzlarının artıkları bugün hala kafalarda, hatta aydın 

kafalarda yaşamaktadır. Tabii hadiseleri kolayca kavrayamamak ve izah 

edememek gibi tabii bir güçlük karşısında, onları yerine göre Allah’ın 

hikmetine, talihin sevkine…atmak gibi cinler veya perilerle hadiseleri 

izah etmekten hiçbir farkı olmayan izah tarzları ile işin içinden sıyrılmak 

isteyenler çoktur. Bunlar…dinin skolastik veya mistik telkin ve terbiyesi 

altında  uyuşturulmuş  zekanın  sükunetine  alışmış  tembeller[dir]”.

39

Derginin Charles Darwin’i kapak yaptığı özel sayısında Berkes, bir kez 



daha din konusuna değinme gereği duyar. Darwin’i yorumlarken kullandığı 

dil hayli keskindir:

“Darwin,  insanı  tamamen  uzvi  âlemin  içine  koymakla  insanın  Tan-

rı tarafından yaratıldığı imanını alt-üst etti; insanın “eşref-i mahlûkat”, 

eşsiz  bir  ruhani  mevhibeye  sahip  bir  varlık  olduğu  kanaatinin  yan-

lışlığını  gösterdi…Mucize,  peygamberlik,  duaya  karşı  beslenen  iti-

kat  yerine  aklın,  tabii  illiyetin  ve  maddenin  kuvvetini  gösterdi”.

40

Bu yazıların tümünde açıkça öne çıkan materyalist, pozitivist ve ateist bir 



kişilik portresidir. Berkes’in aydınlanma ideolojisinden kaynaklı ilerleme-

ci ve rasyonalist yaklaşımı hiçbir yerde burada olduğundan daha belirgin 

görülmez.

Niyazi Berkes’in tam da bu sıralarda kafasını meşgul eden daha genel bir 

sorun “Türkiye’de yenilik hareketleri başladığı zamanlardan bugüne kadar, 

Batı’dan memleketimize gelen kültür ve fikir cereyanlarını ve tesirlerini 

inceleyen mükemmel bir kitabın”

41

 hala yazılmamış olmasıdır. Bir başka 



deyişle “Osmanlı imparatorluğunun toplumsal bir tarihinin yazılmamış”

42

 



olması, Berkes’in bu boşluğu doldurmaya yöneldiğine işarettir. Hatta Kurtu-

luş Kayalı’nın deyimiyle, Türkiye’de Çağdaşlaşma kitabını, burada belirtilen 

39

 Niyazi Berkes, “İlim Dünyasındaki Durumumuz”, Yurt ve Dünya, Sayı 20, 1942, s. 



271-275.

40

 Niyazi Berkes, “Darwinizm Karşısında İleri ve Geri Düşünüşler”, Yurt ve Dünya, Sayı 



39, 1944, s. 90-95.

41

 Niyazi Berkes, “Garpten Gelen Düşünceler”, Yurt ve Dünya, Sayı 34, 1943, s. 135-139. 



42

 Niyazi Berkes, “Osmanlı Tarihinde Bilimlerin Durumu”, Yurt ve Dünya, Sayı 35, 1943.




18

Niyazi Berkes ve Türkiye’de Çağdaşlaşma’nın Gelişimi / Aytaç YILDIZ

eksiklikleri giderme denemesi olarak anlamak gerekmektedir.

43

 



Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nden “DTCF Tasfiyesi” diye bilinen olay 

sonucu, diğer meslektaşlarıyla beraber uzaklaştırılması Niyazi Berkes’in 

hayatının en trajik anlarından biridir.

44

 Fakat bu gelişme, uzun vadede 



onun önünü açacak bir başka gelişmeye yol açmıştır. 1952 yılında kendi-

sine Kanada’nın ünlü McGill Üniversitesi bünyesinde yeni kurulan İslami 

Çalışmalar Enstitüsü’nde çalışma teklifi gelir.

45

 Berkes teklifi kabul eder 



ve emekli olacağı 1975 yılına kadar öğretim üyesi olarak görev yapar. 

Onun Enstitü yıllarına dair elimizde çok az kaynak vardır. Ama yine de bu 

yazının bağlamına uygun düşebilecek bazı bilgileri, o yıllarda Berkes’in 

öğrencisi olan Andre Dirlik’in anlattıklarında bulmak mümkündür. Dirlik’in, 

Berkes’ten takip ettiği derslerle ilgili olarak yaptığı genel değerlendirmeye 

göre Berkes, Osmanlıların Avrupa’dan etkilenme sürecini “modernleşme” 

olarak tanımlamakta ve bu sürecin “kaçınılmaz” ve “geri dönüşü olmayan” 

bir süreç olduğuna inanmaktaydı. Ve eğer Türkler ile Müslümanlar çağdaş 

dünyada yerlerini almak istiyorlarsa bu sürece ayak uydurmaları gerekirdi.

46

 



Andre Dirlik, Berkes’in okuldaki genel yaklaşımının hem Müslüman hem 

de Hıristiyan öğrenciler tarafından yanlış anlaşıldığını ifade eder. Müslüman 

öğrenciler, “Berkes’in modernleşmek için dini inancı terk etmek gerektiği 

gibi bir fikriyatı öne sürdüğünü düşünüp rahatsız olurken; Hıristiyan öğren-

ciler de onun salt dünyevi olan bakış açısını beğenmemekteydi”.

47

 Andre 



43 

Kurtuluş  Kayalı,  Türk  Düşünce  Dünyasında  Yol  İzleri,  İletişim  Yayınları,  İstanbul: 

2001, s. 124.

44 


Bu konunun ayrıntılı bir incelemesi için, bkz., Mete Çetik, Üniversitede Cadı Kazanı, 

Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul:1998.

45

 McGill Üniversitesi bünyesinde açılan The Institute of Islamic Studies 1952 yılında 



Wilfrid Cantwell Smith tarafından kurulmuştur. Smith, 1948’de Hindistan’a yaptığı bir 

görev-gezisinde  Pakistan’ın  doğuşuna  giden  süreci  gözlemlemiş  ve  ardından  ülkesine 

döndükten sonra İslami konularda eğitim verecek/eleman yetiştirecek bir akademik birim 

oluşturmaya karar vermiştir. 1952’de Rockfeller Foundation’ın desteğiyle enstitü hayata 

geçirilmiştir. Enstitüden farklı dönemlerde yolları geçenler arasında Fazlur Rahman, Tos-

hihiko Izutsu, Cemal Kafadar, Halil İnalcık gibi isimler bulunmaktadır.

46

 Andre Dirlik, “Montreal Years (1952-1975): Dilemma Over Western Civilization”, İz 



Bırakmış Kıbrıslı Türkler I. Sempozyumu: Niyazi Berkes, İsmail Bozkurt (ed.), DAÜ 

Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Yayınları, KKTC, 2000, s. 10.

47 

Dirlik, a.g.e., s. 10.




Yüklə 266,75 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə