süreklidir. O toplulukta
bilgi, fikir alýþveriþi ve daha
iyiyi yapmak esas olduðu
için devamlý bir ilerleme ve
kendi kendilerini yenileme
vardýr. O topluluk, duran,
donmuþ bir teþkilât deðil,
canlý, dinamik, devamlý
oluþan ve geliþen bir teþ-
kilâttýr. Ýyi organize olmuþ
topluluklarda fertler arasýn-
daki sürtüþme en az sevi-
yeye indirilmiþ, onlar
arasýnda sevgi ve birlik
ruhu geliþtirilmiþtir.
Geri ve ilkel topluluklar
kolay organize olamazlar.
Onlar arasýnda düzeni ve
disiplini saðlamak ancak
kamçý ile zor kullanarak
mümkün olabilir. Böyle
zoraki kurulmuþ bir düzen
ve disiplin ise ilk fýrsatta
yýkýlmak kaderiyle karþý
karþýyadýr. Çünkü geri
topluluklarda henüz düzen
ve disiplin þuuru
geliþmemiþtir. Onlar bunun
zaruretini idrak edemedik-
leri için, korktuklarý, þu
veya bu sebepten çekindik-
leri için uyarlar. Ama mey-
daný ilk boþ bulduklarý
zaman ne düzen, ne de
disiplin dinlerler.
DEMOKRASÝ
DÜZENSÝZLÝK
DEÐÝLDÝR
Demokrasinin bazý ülke-
lerde yanlýþ anlaþýlýp yanlýþ
uygulandýðýna þahit olmak-
tayýz. Demokrasi asla
düzensizlik ve disiplinsizlik
deðildir. Herkesin kurulu ve
iyi iþleyen bir düzeni
keyfince bozmasý,
dilediðince baþkalarýnýn
hakkýna tecavüz etmesi
demokrasi deðil, bir
anarþidir. Demokraside
kiþiye oy hakký ve söz
hakký tanýnmýþtýr. Ona
serbest yaþama ve geliþme
imkânlarý saðlanmýþtýr.
Hürdür ama baþkalarýnýn
hak ve baðýmsýzlýklarýna
saygý göstermek þartýyla.
Dikkatle, incelenirse
gerçek medeni bir ülkede
düzen ve disiplin en iyi bir
þekilde saðlanmýþtýr. Düzen
ve disiplini bozanlara asla
hoþgörü gösterilmez.
Acýmadan ceza verilir.
Yaptýðý düzensizliðe ve
disiplinsizliðe piþman ola-
cak þekilde caný yanar.
Hatalarýn ve suçlarýn
devamlý affedilmesi adet
haline gelen ülkelerde
disiplin, düzen ve devlet
otoritesi gittikçe bozulur.
Orada verilen kararlar
uygulanamaz. Her yýl
yeniden plânlar, programlar
yapýlýr, hiçbirisi de gerçek-
leþtirilemediði için kimsede
program ve plâna karþý bir
güven kalmamýþtýr. Bazen
gerçekten ümit veren, iyi
iþ yapabilecek bir kiþi çýkar
ortaya, bazý çok güzel iþlere
teþebbüs eder. Fakat ona
destek olmasý gereken
kiþiler, ya onun bilgi ve
görüþlerini kavrayamadýk-
larý için ya da kýskandýklarý
için ona çelme takmaya,
engel olmaya çalýþýrlar.
Çoðu zaman da olurlar.
Memleket sevgisi de
çoðunlukla lâftadýr. Düzen
ve disiplini benimsememiþ,
vazife namusunu kazan-
mamýþ ve iþini sevmeye
baþlamamýþ toplumlarda
demokrasinin uygulanmasý
bu yüzden güçlüklerle
karþýlaþmaktadýr.
Çeþitli çalkantý ve sýkýn-
týlarla dünyada insanlar ve
toplumlar gerçekleri öðrenir
ve benimserler. Öðrenecek-
leri en büyük gerçek de,
þüphesiz düzeni ve disiplini
saðlamak, iþini, birlikte
çalýþtýðý ve birlikte yaþadýðý
kimseleri sevmek zorunlu-
luðudur.
SEVGÝ DÜNYASI
6
7
SEVGÝ DÜNYASI
Gülyüzlülerden Ýbretler: 29
Kuþbakýþý Ýsrailoðullarý ve
Peygamber ÝÞAYA
Ahmet Kayserilioðlu, Psikolog
RABBÝN SÜREKLÝ
GÖZETÝMÝNDELER
"Gülyüzlülerden Ýbretler" yazý dizimde 20
aydýr Ýsrailoðullarýndan söz etmekteyim.
Serüvenleri 4000 yýl öncesinden, yani Hz.
Ýbrahim'den baþlamýþtý. Yüce ilâhi planýn
seçilen bir milleti, peþ peþe gönderilen
peygamberler ve reddi mümkün olmayan
mucizelerle onlarý tek bir Allah'a inandýr-
maya, O'nun deðiþmeyen ahlâk kurallarýna
uygun yaþatmaya çalýþtýðýný görmüþtük. Bu
nedenle onlarýn tarihini, yaþadýklarý
serüvenleri öðrenmek ayný zamanda tanrýsal
eðitimin inceliklerine de vakýf olmayý
saðlýyordu bizlere. Yüce Rabbimiz onlarýn
eðitimini baþýndan sonuna kadar sürdüre-
ceðini Tevrat'ta þöyle dile getirir:
SEVGÝ DÜNYASI
8
** Ey Yakup evi ve Ýsrail evinin bütün
artakalanlarý, ana karnýnda olduðunuz
zamandan beri yüklenip götürdüðüm ve o
zamandan beri taþýmakta olduðum sizler,
beni dinleyin: " Ýhtiyarlýðýnýza kadar ve ak
saçlý oluncaya kadar sizi ben yükleneceðim;
bunu ben yaptým ve ben taþýyacaðým. Evet,
ben yükleneceðim ve kurtaracaðým."
Ýþaya
46/3-4
Yaradan sözünde durmuþ hem peygamber
hem kral olarak Davut ve Süleyman'la çok
üstün gayretlerle onlarý desteklemiþti. Bütün
bu eþi bulunmaz imkânlara raðmen,
Süleyman'dan sonra kendi hallerine
býrakýlýp, onlardan artýk bir eriþkin gibi
kendi yollarýný kendileri çizmeleri
istendiðinde cevaplarý, anýnda ayrýlýðýn
atýna binmek olmuþtu. Kuzeydeki Ýsrail
Devleti hemen putperestliðe, altýn buzaðýya
tapmaya yönelmiþti. Hallerine acýndýðýndan
yine de Ýlyas ve Elyesa peygamberlerle
desteklenmelerine raðmen bunun da
kýymetini bilememiþler, ikiye ayrýldýktan
200 yýl kadar sonra Asurlular'ýn elinde yok
olup gitmiþlerdi. Böylece 12 kabileden 10'u
tarihin karanlýklarýna gömülmüþ, güneyde
iki kabileden oluþan Yahuda Devleti
kalmýþtý. Yeruþalim'e, (Kudüs) Süleyman
Mabedine ve Ahit Sandýðýna sahip olduk-
larýndan Musa þeriatýna göre yaþamada daha
avantajlý durumdaydýlar. Onlarýn serüven-
lerinden ve Ýþaya peygamberden yazýmýn
ikinci bölümünde söz edeceðim.
Ýþaya öyle bir peygamber ki, mesajlarý ve
öngörüleri her devir için geçerli olduðundan
New York'taki Birleþmiþ Milletler Binasýnýn
duvarýndaki bir mermer levhaya onun þu
sözünü oymuþlardýr.
“Onlar savaþ baltalarýný gömecekler
Mýzraklarýný ise budama kancalarýna
dönüþtürecekler
Ulus ulusa karþý kýlýç kaldýrmayacak,
Öðrenmeyecek artýk savaþmayý”
Güneydeki devletin tamamen yok
olmadýðýný bugünkü Ýsrail Devleti'nin var-
lýðýndan kuþkusuz biliyoruz. Ve onlarýn
davranýþlarýnýn, þimdiki Ortadoðu bataklýðý
baþta olmak üzere dünyamýzda ne kadar
etken olduðu apaþikâr. Ve geleceðimiz için
de kuþkusuz böyle. "Geçmiþin süzgeci gele-
ceðin tanelerini verir" öyleyse geçmiþten
ibret alýp geleceðe bilinçli adým atmak
vazgeçilmez bir ihtiyaç. Bu nedenle 20 ay
boyunca incelediðimiz Ýsrailoðullarý'nýn
serüvenini bugün yaþadýklarýmýzý ve gele-
ceðimizi deðerlendirmek açýsýndan hýzlýca
yeniden hatýrla-
makta yarar
görmekteyim.
4000 yýl önce-
sinin peygamberi
Hz. Ýbrahim, ta-
rih boyunca
büyük savaþlara,
katliamlara se-
bep olan üç
büyük dinin de