OCTJEGA.
Zecharia Sitchin
(1920-2010), Dünya Tarihçesi
adlı on kitaplık serisiyle
büyük yankı uyandırmış Azeri asıllı bilimadamı ve sümerologdur. Çivi
yazısı dışında hiç bilinmeyen ölü diller konusundaki çalışmalarıyla da
akademik düzeyde kendine önemli bir yer edinmiştir.
Eski Sümer ve Akat kil tabletleri yorumlayabilen birkaç bilimada
mından biri olan Zecharia Sitchin, en popüler kitabı olan
12.
Gezegen'
de
eski Yakındoğu uygarlıklarına ait metinleri esas almıştır. Yoğun bir ilgi
ve eleştiri alan insanlığın kökeni Anunnaki ile ilgili olan tartışmalı ku
ramları yirmiden fazla dile çevrilmiş, televizyon ve radyo programla
rında yayınlanmıştır.
1. baskı: Omega Yayınlan, 2014
n.
Ölmeyi Reddeden Kral / Zecharia Sitchin
Özgün adı:
The King
Who
Refused
to
Die
© 2013 the Estate of Zecharia Sitchin
Bu edisyon, ABD' de, lnner Traditions lntemational'ın bir kuruluşu olan
Bear&Company Books tarafından basılmışhr.
Bu edisyon, Inner Traditions Intemcıtional ile yapılan anlaşma sonucu
basılmışhr.
Türkçe yayın hakları Akcalı Ajans aracılığıyla© Omega Yayınlan
Bu eserin tüm hakları saklıdır. Yayınevinden yazılı izin alınmaksızın
kısmen veya tamamen alınh yapılamaz, hiçbir şekilde kopyalanamaz,
çoğalhlamaz ve yayımlanamaz.
ISBN 978-605-02-0352-3
Sertifika no: 10962
İngilizceden çeviren: İpek Yeğinsü
Yayın koordinatörü: Levent Çeviker
Sayfa düzeni: Tülay Malkoç
Kapak tasarımı: Artemis İren
Baskı:
Lord Matbaacılık ve Kağıtçılık
Topkapı-İstanbul
Tel.:(0212) 674 93
54
Sertifika no: 22858
Omega Yayınlan
Ankara Cad. 22/12 • TR-34110 Sirkeci-İstanbul
Telefon:
O
212 - 512 21 58 • Faks:
O
212 - 512 50 80
www.omegayayincilik.com • e-posta: omega@omegayayincilik.com
www.facebook.com/ sayyayinlari • www.twitter.com/ sayyayinlari
Genel Dağıtım: Say Dağıhm Ltd. Şti.
Ankara Cad. 22/ 4 • TR-34110 Sirkeci-İstanbul
Telefon:
O
212 - 528 17 54 •Faks:
O
212 - 512 50 80
İnternet sahş: www.saykitap.com • e-posta: dagitim@saykitap.com
ÖLMEYİ REDDEDEN KRAL
ZECHARIA SITCHIN
İngilizceden çeviren:
İpek Yeğinsü
ı
"
• •
zel sergi için mi, Hanımefendi?"
O
Astra, bu soruyla irkildi. Müzeye daha önce defalar
ca gelmişti; ancak hiç bu kadar geç bir saatte değil.
Bu kez demir kapıların önünde, müzenin amber rengi spot
larla yıkanan sütunlu cephesi karşısında, huşu içinde durdu.
Çevredeki hafif pus, ortama belirsiz, gizemli bir hava kalıyor
du; sanki o devasa sütunların ardında gizlenen, o amber rengi
ışıklar kadar alhn bir sır varmış gibi. Manzaradan büyülenen
Astra, bu tekinsiz görünümün, müzedeki eserlerin birçoğu
nun eski mezar yerlerinden gelmiş olmasıyla bir ilgisi olup
olmadığını düşündü.
"Özel sergi için mi, Hanımefendi?", kulübesinden puslu
havanın içine doğru adım atan bekçi, sorusunu yineledi.
"Ah,
evet," diye yanıtladı Astra.
"Davetiyenizi görmem gerekiyor," dedi adam, Astra'nın
önünü keserek.
"Ah
evet, davetiye," diye söylendi Astra.
Bekçi onu, geniş çantasını beceriksizce kanşhrırken izle-
di. Sarıya çalan kahverengi yağmurluk şapkasının alhndan,
kare şeklini andıran çenesini ve küçük, dolgun dudaklı ağzını
seçebiliyordu. Aynı renk trençkotunu belinden sıkıca saran
kemer, biçimli vücudunu ortaya çıkarıyordu.
"İşte, burada," diye beyaz karh, kendisine posta ile iletilen
zarftan çekerek çıkardı Astra.
5
Ölmeyi Reddeden Kral
"Buyurun," dedi bekçi, karlı incelemeye bile gerek gör
meden. "Aslında geç kaldınız. Eğer çabuk davranmazsanız
şarap ve alıştırmalıkların tümü bitmiş olacak."
Avluyu geçerken davetiyeyi tekrar el çantasına koyması
gerektiğini anımsayıp dalgınlaşan Astra onu hala elinde, sı
kıca tutuyordu. Davet metnindeki her sözcüğü, arlık ezbere
biliyordu: "British Museum Mütevelli Heyeti,
Özel Gılgamış
Sergisi
açılışını onurlandırmanızdan mutluluk duyar," di
yordu, tarihi ve saati de belirterek. Oysa şimdi müzenin ön
kapılarına doğru giden on iki basamaklı geniş merdiveni lır
manırken bile Astra, neden davet edildiğini ya da adını ve
adresini bilenin kim olduğunu anlayamıyordu.
Güvenlik görevlilerinden biti el çantasını aramak için onu
durdurduğunda, hala tüm bu olanların ne denli tuhaf olduğu
nu düşünüyordu ve davetiyeyi tekrar çantasına yerleştirmek
ancak o anda aklına gelebildi. Çantasında silah ya da patlayı
cı olmadığına ikna olan görevli, onu müzenin balı kanadına
yönlendirdi. Kadın, şapkasını ve trençkotunu kontrol ettikten
sonra kalabalığın arasına karışlı.
Müzenin kafeteryası, açılış nedeniyle içecek ve minik üç
gen sandviç ikramı yapılan bir resepsiyon holüne dönüştü
rülmüştü. Resepsiyona giden yol, Yunan heykellerinin sıra
landığı koridor görünümlü galeri alanlarından ve kalabalığı
galerilere dağıtan merdivenlerden geçiyordu. Bara yaklaşma
ya çalışan Astra, izdihamın ortasında sıkışıp kalıverdi. Her
yöne itilip sürüklendikten sonra, nihayet sıkışıklığın daha az
olduğu, duvara yakın bir noktaya yönelmeyi başardı.
Bulunduğu konumdan yararlanarak çevresini incelemeye
koyuldu. Müzenin normal kapanış saati, çoktan geçmişti; her
günün sıradan turist kalabalığı, yerini tamamen farklı bir top
luluğa bırakmıştı. Grup, yalnızca birkaç erkek siyah kravat
taktığı, ondan daha da az sayıda kadın uzun tuvalet giydiği
6
Dostları ilə paylaş: |