Ölmeyi Reddeden Kral
"Boşver," diye yanıtladı Astra. "Buraya gerçekten sergi
için geldim."
"Demek ki tüm o ölümsüzlük arayışlarına rağmen, uzun
zaman önce ölmüş olan Gılgamış daha ilginç," dedi Henry.
"Genç kalabilmek için geceleri Erek sokaklarında gezindiğini
ve düğün kutlamaları aradığını biliyor muydun? Güreş tut
mak için damada meydan okuyordu ve hep kazanıyordu. Ar
dından ödül olarak, bakire gelinle ilk yatacak kişi olma hak
kını talep ediyordu."
"Gerçekten mi?" dedi Astra. "Peki ya o gece birden fazla
düğün olursa?" Kadın, kıkırdadı.
"Burada diyor ki," dedi Henry, ilk tableti işaret ederek,
"Tanrı Enki tarafından yarahln:uş bir tür yapay insan olan En
kidu, hiç ara vermeden altı gün ve yedi gece boyunca bir fahi
şeyle sevişmiş. Aynı derecede erkeksi olan Gılgamış, tanrıça
İnanna ile bir gecede elli kez performans gösterdiği, yılda bir
kez düzenlenen bir Kutsal Evlilik ayininden sağ çıkmış ... Bu,
sorunun yanıh oldu mu?"
Astra, şimdi Henry'ye daha yakından bakıyordu. Ondan
daha gençti; belki otuz yaşındaydı. Çilli yüzü ve açık kahve
rengi saçlarıyla, yakışıklı olmaktan uzaktı. Ancak, gülümse
mesinin taze ve davetkar bir küstahlığı vardı...
"Çok şey biliyor gibi görünüyorsun," dedi kadın. "Öğret
men filan mısın?"
"Aslında öyleyim. Asur Bilimi okutmanıyım. Ya sen?"
"Geçmişte," Astra omuz silkti. "Çok iyi bir kabin görev
lisiydim; şimdiyse daha olgun ve tombul olarak, kabin ekibi
bilgilendirme odasını yönetiyorum."
"Ben kıvrımlı, demeyi yeğlerim," dedi Henry, ona farklı
bir açıdan bakmaya çalışır gibi başını eğerek. "Daha çok İştar
olarak bilinen İnanna' dan farklı değil doğrusu. Çıplak güzel
liğiyle övünürdü; bu nedenle, birçok tasviri onu çıplak ya da
içi görünen giysilerle gösterir."
14
Zecharia Sitchin
Astra'nın elini tuttu ve onu tablet sergisinden uzaklaştı
rarak silindir mühürlerin olduğu hücreye doğru götürdü.
"Burada," dedi, bir grup mührü işaret ederek, "o tasvirlerin
bazılarını görebilirsin."
"Neden yaptı bunu?"
"O, aşk tanrıçasıydı. Sanırım şanına yakışır şekilde ya
şaması gerekiyordu ...
Gılgamış De
s
tanı
'
nın altıncı tableti,
Gılgamış'ı çıplak gören İnanna'nın onu nasıl kendisiyle
sevişmeye davet ettiğini anlatır. Tarih tekerrür edecek mi,
Astra?" Kadının gözlerinin içine baktı, elini daha da sıkı tu
tarak.
"Gılgamış daveti kabul etti mi?"
"Şey ... Eski öyküye göre, kabul etmedi. Daha önce insan
sevgililerini öldürdüğü durumlardan dem vurarak, onu red
detti. Ama
ben,
şansımı denerdim!"
"Bu, ilginç bir teklif: binlerce yıl önce olmuş bir karşılaşma
yı yeniden canlandırmak ve farklı sonuçlanıp sonuçlanmaya
cağını görmek," dedi Astra, elini adamınkinden çekerken.
"Fakat nasıl burada olduğumu hala öğrenmek istiyorum.
Biliyor musun?"
"Biliyorum," dedi yanında bir ses. Astra, konuşmacıya
doğru döndü. Ellili yaşlarında, uzun boylu, geniş omuzlu,
sık saçları şakaklarında kırlaşan bir adamdı. Gözleri mavimsi
griydi ve ona öyle bir yoğunlukla bakıyorlardı ki Astra, ada
mın diğer özelliklerini görmek için bakışlarını kıpırdatamı
yordu.
"Siz? Ama neden?" diyiverdi Astra birden.
"Bu, oldukça özel," diye yanıtladı yabancı. Elini uzattı.
"Benimle gelir misiniz, lütfen?" Hala kadının gözlerinin içine
bakıyordu.
"Bir dakika," dedi Henry. "Bu genç hanım benimle bir
likte!"
15
Ölmeyi Reddeden Kral
"Saçmalık," dedi yabancı. "Sizi onu tavlamaya çalışırken,
hatta eski anıtlarla bağ hissettiğinde onunla alay ederken iz
ledim ... O nedenle, lütfen Bayan Kouri'yi bir süreliğine ödünç
almamı hoşgörün."
İkisinin de daha fazla itiraz etmesine fırsat vermeden
Astra'yı kolundan tuttu ve onu itiş kakış içindeki kalabalığın
arasından alıp götürdü.
Astra aniden durduğunda ve kolunu adamın elinden kur
tardığında, özel sergi alanının dışındaydılar. "Adımı biliyor
sunuz?" dedi.
"Evet. Siz Bayan Astra Kouri'siniz; öyle değil mi?"
Astra, yüzüne hücum eden kanı hissedebiliyordu. Kalbi
çarpmaya başladı.
"Nasıl?"
Yabana, gülümsedi. "Daveti kabul edebildiğiniz için mem
nunum," dedi.
"Siz
kimsiniz?"
"Arkadaşlarım bana Eli, der; ama bu benim soyadım olan
Helios'un kısaltmasıdır. Adam Helios; bu, benim tam adım ...
Şimdi yanıtınızı aldınız; değil mi?"
Astra, başıyla onayladı.
"Öyleyse, gelin benimle." Onu yeniden kolundan tutup
Asur sergisinin girişine doğru götürerek, Aşurbanipal'in ste
linin önünde durdu.
"Bak, Astra, kader yıldızına bak. .. " diye fısıldadı.
"Sen!" diye haykırdı Astra. "Benden ne istiyorsun?"
Bakışlarını kadınınkilerden ayırmadan, onun elini tuttu ve
kendi parmaklarını belli belirsiz, yumrulu bir yara izinin ol
duğu yana kaydırdı. Sonra onun boştaki elini aldı ve kadının
parmaklarını kendi elinin yanında gezdirdi, ta ki Astra ben
zer, yumrulu yara izini o elde de hissedene kadar.
"Aman Tanrım!" dedi kadın.
16
Zecharia Sitchin
"Evet; benim de çocukken ameliyatla çıkarılan, alhncı bir
parmağım vardı," dedi adam. "Sana yapılan da buydu, öyle
değil mi?"
"Bu, inanılmaz," dedi Astra. "Tamamen kafa karışhrıcı ...
Bunu nereden biliyordun? Adımı nereden biliyordun?"
"Kadere inanır mısın, Astra?" diye fısıldadı, ellerini kadı
nın beline koyarak. "Yıldızların işaret verebildiğine, taşların
konuşabildiğine inanır mısın?"
Astra, adamın onu kavrayışına direndi. "Tanrı aşkına,
hakkımda ne biliyorsun?"
Adam, kadının belini bırakh. "Senin kendin hakkında bu
güne kadar bildiğinden fazlasını," dedi. "Benimle gel ve sana
her şeyi anlatayım."
Artık kadına değil, anıt üzerindeki kutsal simgelere bakı
yordu.
"Ben, gerçekten düşünüyorum da ... " diye konuşmaya baş
ladı Astra; ancak adamın eli yeniden uzanıp, kendi yara izini
onunkine bashrdığında, sustu.
"Biz eşsiziz," dedi. "Alhncı bir parmak, benzersizce bahşe
dildi bize ... Kaderimizin bizi çağırdığını duyamıyor musun?"
Bakışları, yine kadınınkilere kilitlenmişti; talepkar ve buyur
gandı. Astra, bir şeyler söylemek istedi; yapamadı.
"Gel," dedi adam ve onu kolundan tuttu. Astra ona eşlik
etti.
"Yakında oturuyorum," diye ekledi Eli, müzenin çıkışı
na giden merdivenlere ulaştıklarında. Bahçeyi ve Museum
Sokağı'na çıkan Great Russell Sokağı'nı geçtiler. Museum
Sokağı, bir zamanlar zengin evlerinin bulunduğu, ancak
şimdi Asya ve büyü konularında uzmanlaşmış yayıncıları
ve kitapçıları ağırlayan eski binalarla çevrili, dar bir sokaktı.
Eli Astra'nın kolunu tutmayı sürdürürken, sessizce yürüdü
ler.
17
Dostları ilə paylaş: |