Ölmeyi Reddeden Kral



Yüklə 0,54 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə9/80
tarix18.06.2018
ölçüsü0,54 Mb.
#49351
növüYazı
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   80

Zecharia Sitchin 
torluklara, savaşlara,  cinayetlere  ve dağılmalara karşın, eski 
Asurluların soyundan gelenlerin bir  çekirdeği, ailevi  ve  ge­
netik bağları kırılmadan kaldı.  Her  zaman,  alhncı  parmakla 
doğan bir bebeğin ortaya çıkardığı kutsal geni taşıyan ailenin 
çevresinde top landılar." 
"Bu,  uzak geçmişte bir  yerlerde akraba olduğumuz anla­
mına mı geliyor?" 
"Evet," dedi Eli. "Sen ve ben ... Kaderlerimiz geçmişte bir­
leşmişti. Şimdi kader bizi yeniden bir araya getirdi!" 
Her ikisi de nektarı yudumladılar. İç sıcaklığı kadını yeni­
den içine çekti ve oda ısıhlmadığı halde, alnında ter boncuk­
ları belirdi. 
"Sıcak  geldi,"  dedi,  ayağa  kalkıp  ceketini çıkarırken.  Ha­
reketleri,  bluzunu  dolgun,  yuvarlak  göğüslerine  bastırdı  ve 
Astra,  Eli'nin  bakışındaki  ani  ışıltıyı yakaladı.  Adamın  sağ 
kolu kasıldı ve nektarını neredeyse döküyordu; Astra ona do­
kunmak için ani bir dürtüye kapıldı. 
Adama  doğru  ilerledi;  seğiren  kolunu  kavradı  ve  spazm 
geçene kadar onu nazikçe okşadı. Her ikisi de tek kelime et­
medi.  Yara izini adamınkinin karşısına getirdi ve gözlerinin 
içine bakh. 
"Gerçekten kim  olduğumu bana söyleyecek misin?"  diye 
yumuşakça sordu. 
Adam  onu  kendine  yaklaştırdı  ve  kadının  bedeni  kendi 
bedeni karşısında gerildi. Kadın, gözlerini kapadı. Dudakları 
aralandı. Adam onu alnından usulca öptü. 
"Daha fazlasını hahrlamalısın," diye fısıldadı, "ancak o za­
man ... " Cümlesini bitirmeden, kadını koltuğuna nazikçe geri 
götürdü. 
"Sana,  kendinle  ilgili  bugüne  değin  hayal  ettiğinden  çok 
daha  fazlasını  anlatacağıma  söz  verdim,"  dedi,  "ama  bunu 
adım adım yapmalıyız ... Oraya birlikte varmalıyız." 
33 


Ölmeyi Reddeden  Kral 
"Nereye?" diye sordu Astra. 
Kadehini eline aldı.  "Nektarı içip bitirelim," dedi.  "Ölüm­
süzlüğe!" 
Kadın da kadehini aldı.  "Ölümsüzlüğe!" diye yineledi ve 
tümünü içip bitirdi. 
Adam  slayt  projektörüne  geri  döndü  ve  ekrana  Kanatlı 
Disk' in göksel simgesini yansıttı. 
"
Öy
kümüz,"  dedi,  "uzak  Göklerde  başlıyor.  Sonsuzluk­
lar  kadar önce, güneş sistemimiz henüz gençken, orada uzay 
boşluğundan  gelen  büyük  bir  gök  küresi,  patlamış  başka  bir 
yıldız sisteminden bir mülteci belirdi. Neden olduğu yıkım ve 
çarpışmaların sonucunda,  bizim gezegenimiz Dünya, göktaşı 
kuşağı ve uydular oluştu. İşgalcinin kendisi Güneş çevresinde 
yörüngeye oturdu ve güneş sistemimizin on ikinci üyesi haline 
geldi. Geniş yörüngesi onu uzayda çok uzaklara götürüyor ve 
sonra her üç bin altı yüz yılda bir yakınımıza getiriyor." 
"Nibiru mu?" 
"Evet;  Anunnak.i  gezegeni.  Her  üç  bin  altı  yüz  yılda  bir 
kendi  gezegenleri  ve  Dünya  arasında  gidip  gelebiliyorlardı. 
Yaklaşık  dört  yüz  elli  bin  yıl  önce  altın  aramak  için  buraya 
indiler.  Kendi  gezegenlerinde  atmosfer  aşmıyordu.  Bilima­
damları  stratosfere  altın  parçacıkları  asarak,  görkemli  geze­
genlerindeki  yaşamı  ve  kendilerini  koruyabileceklerini  keş­
fettiler." 
Astra,  koltuğunda kıpırdandı.  "Enki ...  Enlil..."  diye  fısıl­
dadı. 
"Evet; Nibiru' dan gelenlerin liderleriydi," dedi Eli. "İsim­
ler bir şeyler çağrıştırıyor mu?" 
"Emin  değilim,"  dedi  Astra.  "İçimde  bir  şey  kıpırdanı­
yor ... " 
Adam küçük sehpaya gitti ve kadehlerini yeniden nektar­
la doldurdu. 
34 


Zecharia Sitchin 
"Al; biraz daha yudumla," dedi, Astra'ya  kadehini verir­
ken ve kendi kadehinden bir yudum alırken. 
"Durma ...  Daha fazlasını anlat," dedi Astra ve bir yudum 
aldı. "Kendimi yukarı kaldırılıyormuş gibi hissediyorum: sü­
zülüyormuş gibi..." 
Adam, üzerine eğildi ve onu bir  kez daha alnından öptü. 
"Rahatla ... Rahatla ... Hahrla!" diye mırıldandı. 
Birkaç  dakika  boyunca  sessizliğini  korudu,  ancak  Ast­
ra  sessizleşince,  öyküsüne  kaldığı  yerden  devam  etti.  "Ni­
bi 
ru  'nun  yörüngesi  yolculuğumuzun  yaşamsal  bir  yönü, 
Astra.  Nibiru'nun  kendi  güneşi  çevresindeki  bir  yörüngesi, 
orada  yaşayanlar  için  bir  yılı  ifade  eder.  Nibiru' daki  bir  yıl 
Dünya' daki üç bin altı yüz yıla eşittir ... Yine de evrende hiçbir 
�ey 
ölümsüz değildir, Astra:  yıldızlar bile doğar ve ölür. Bu, 
Anunnaki, yani eski çağların tanrıları için de geçerlidir. Onlara 
lapan insanlar için Anunnaki, Nibiru'nun geniş  yörüngesin­
den  kaynaklanan uzun  yaşam döngüleri nedeniyle ölümsüz 
gibi görünüyorlardı. Ne kadar çok insan nesli geçerse geçsin, 
Anunnaki hep oradaydılar ve yaşlanmıyorlardı. Ama aslında 
yaşlanıyorlardı, Astra; ve sonunda ölüyorlardı." 
"Ne kazar üzücü," dedi Astra, "tanrıların ölmek zorunda 
ı ı  

ınası." 
"Eğer bir Dünyalı, ölümlü bir insan, Anunnaki'nin bir yı­
lını 
elde edebilseydi; insan ölçeğinde sonsuz sayılabilecek üç 
lıin altı yüz yıl boyunca yaşayacaktı. On Anunnaki yılı, Dün­
y.ı üzerinde otuz  altı  bin  yıllık  bir  yaşam  anlamına geliyor­
d u  
. . .  
Düşünsene!" 
"Gılgamış'ın peşinde olduğu da buydu," dedi Astra. 
"Evet," diye yanıtladı Eli.  "Nektarı yudumlamaya devam 
ikisi  de  birkaç  yudum  aldı  ve  Eli  ekrana,  pilotlarınkine 
l ıl·nzer bir kask giymiş, göğüsleri ve göbeği çıplak bir kadının 
n·sınini yansıth. 
35 


Ölmeyi Reddeden Kral 
Astra'nın  kadehi  tutan  eli  titredi.  "İştar,"  dedi.  "Güzel, 
büyüleyici İştar ... Kendi gök küresinde, göklerde geziniyor­
du." 
"Hatırlayabiliyor  musun?"  diye  sordu  Eli;  ancak  Astra, 
sessiz kaldı. 
"Sümercede adı, 'Sevinç Veren' anlamına gelen İrnina'ydı. 
İkiz  erkek  kardeşi,  Sümer  zamanında  Utu,  "Parlak  Olan" 
diye bilinen Şamaş'tı. Büyük Enlil'in torunlarıydılar. Babaları 
Nannar, Dünya' da doğmuş ilk Anunnaki'ydi. İkizlerin doğu­
mu büyük neşe uyandırmıştı;  ancak,  korkunç  gerçek  ortaya 
çıktı.  Nibiru' dan  gelmiş  olanlar  oranın  yaşam  döngüsünün 
keyfini çıkarmayı sürdürürken, Dünya' da doğmuş olan Nan­
nar daha hızlı olgunlaştı; onuh çocukları ise daha da hızlı yaş­
lanıyordu. Dünya'nın yörünge süresi ve yaşam döngüsünün, 
Nibiru'nun yaşam döngüsünün genetik mirasını etkisizleştir­
diği ortadaydı." 
"Utu  uçmayı  severdi,"  dedi  Astra,  aniden.  "Kartallar'ın 
lideri oldu." 
Eli, ona bakmak için yanına geldi. Gözleri kapalıydı ve gü­
lümsüyordu. 
Eğildi  ve  onu  alnından  nazikçe  öptü.  "Geriye  süzül,  za­
manda geriye," dedi. "Daha fazlasını hatırla!" 
Kadın, gözlerini açtı.  "Devam et,  durma,"  dedi.  "Büyüle­
yici bir öykü bu." 
Eli slayt projektörüne döndü ve ekrana, miğferinde iki çift 
kanat  ve  iki  çift  boynuz  olan  genç  bir  tanrıyı  resmeden  bir 
duvar kabartması getirdi.  Sağ bileğinde, günümüzde saat ta­
kar gibi takılmış yuvarlak bir cisim ile ve sol elinde sarılı bir 
ölçüm kablosu tutarken gösterilmişti. 
"Uzay  tesislerinde  bulunan  Anunnaki,  üniformaları  ka­
natlarla donatıldığı için gerçekten de 'Kartallar' lakabıyla anı­
lırdı. Utu zamanla onların komutanı oldu." 
36 


Yüklə 0,54 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə