26
Değerli Mezunlarımız,
Üniversitemizin 6 Aralık 2014
tarihinde Raffles Hotel İstanbul'da
gerçekleştirdiği Efsanelerle Boğaziçi
Balosu 2014'teki müzayede
bağışlarından en ilgi çekici olan
Cem Yılmaz ve Nevzat Aydın'la
yemek organizasyonumuz Nisan
ayı içerisinde Sunset Grill Bar'da
gerçekleştirildi.
Mezunlarımızın Sayın Yılmaz ve
Sayın Aydın ile buluşma şansı
yakaladığı o keyifli ve güzel anlardan
birkaç kareyi sizlerle paylaşmanın
sevinç ve gururunu yaşıyoruz.
Camiamızın birlikteliğini
pekiştirmeyi, dayanışma ruhunu
daha da geliştirmeyi hedefleyen
etkinliklerimizin sonrasında
bu anlamlı ve güzel anların
yansımalarını mezunlarımızla
paylaşmak bizler için bir sevinç
kaynağı.
Efsanelerle Boğaziçi Balosu'na
katılan ve destek veren
tüm bağışçılarımıza tekrar
teşekkürlerimizi sunuyor, bir sonraki
etkinlikte yeniden bir araya gelmeyi
ümit ediyoruz.
B
26
EFSANELERLE BOĞAZİÇİ BALOSU’NUN ARDINDAN
ANLAMLI BULUŞMALAR
Boğaziçi Üniversitesi Vakfı
B
30
FUNDRAISING AND FRIENDRAISING
Yale Üniversitesi Mezunlar Derneği
(AYA) Direktörü Mark Dollhopf,
BÜMED'de Fundraising and
Friendraising başlıklı bir sunum
yaptı. Bu başlık, fon yaratmanın
yanında mezun ilişkilerini
geliştirmeyi ve mezunların üniversite
ile manevi bağlarının sürekliliğini
simgeliyor.
Mark Dollhopf’un altını çizdiği
noktaların en önemlilerinden biri,
mezunların en etkin şekilde nasıl
gönüllü kılınabileceğiydi. Sunum
esnasında insani ilişkilerin değeri
ve bu ilişkileri geliştirerek mezunu
verici olmaya teşvik etmenin önemi
ortaya çıkıyordu. Üniversitelerin
sadece meslek edinmeye yönelik
fonksiyonu olan kurumlar değil,
eleştirel düşünceyi geliştiren/
geliştirmesi gereken yapılar olduğu
ise, Dollhopf’un vurguladığı bir diğer
önemli başlıktı.
Dollhopf yaşam öyküsünden de
örnekler vererek Yale Üniversitesi’nin
kendi hayatını nasıl değiştirdiğini
ve bu değişimde kendinden önceki
kuşakların katkılarının ne yönde
olduğunu aktardı. Ardından,
sunumuna başlamadan önce
katılımcıların sorularını dinledi ve
sunumunu bu sorular etrafında
şekillendirdi. Seyircilerle interaktif
olarak gerçekleşen oturum, her iki
taraf için de öğretici bir deneyim
oldu. Dollhopf'un heyecanlı ve
motive edici sunumundan öne çıkan
notları sizinle paylaşıyoruz:
l
Yale’in hayatımı nasıl
değiştirdiğine dair hikâyemi
anlatmak isterim. Bir işçi ailesinin
çocuğuydum ve ekonomik
durumumuz kötüydü. Yale,
hayatımın dönüm noktasıydı.
Eğer önceki jenerasyonlar benim
gibi öğrenciler için gerekli maddi
olanağı sağlamasalardı, bu fırsatım
olmayacaktı. Bu, ömür boyu
hissettiğim bir minnettarlıktır.
Benim görevim de bunu geri
vermek. Bu yüzden bu işi yapıyorum;
minnettarım ve bu karşılıklı ilişki
zincirini devam ettirmek için
çalışıyorum.
l
Rekabet olumlu bir unsurdur;
çünkü en parlak ve zeki öğrencileri
toplamaya ihtiyacınız var. En doğru
kişileri bulmalısınız. Rekabet ettiğiniz
kurumlar da önemlidir. Örneğin eğer
benden daha geride olan biriyle
yarış içindeysem, hiçbir zaman tam
olarak yarışa dikkatimi veremem.
Dolayısıyla, Yale’in Harvard’a;
Boğaziçi’nin Yale’e ve Harvard’a
ihtiyacı var. Yani dünya üniversiteleri
arasındaki bu rekabet yararlıdır.
Herkesin mükemmel olmayacağını
biliyoruz; fakat önemli olan isteğin
büyük olması. Bu nedenle, yarışı
kazanmaya yardım etmesi için
üniversiteler yeni kaynaklara yatırım
yapıyorlar.
l
En iyiler arasında olmalısınız.
Türkiye, yükselen bir ekonomi
ve eğer üniversiteler teknolojik,
yenilikçi birer itici güç olurlarsa, bu
daha iyiye gider.
l
Bu akşam bana bir gazeteci
“Diplomalı, yüksek lisans ve/veya
doktora yapmış ve işsiz olan gençler
için tavsiyeniz nedir?” diye sordu.
Tavsiyem, eğer master ya da doktora
dereceniz varsa ve iş bulamıyorsanız,
bu durumdan dolayı pes etmemeniz
gerektiğidir.
l
Eğitimi sadece faydacı bir anlayışla
tarif etmenin yanlış olduğunu
düşünüyorum.Yale'de, sizi bir iş
için yetiştirmiyoruz. Sizi eleştirel
düşünen, yenilikçi bir kişi olarak,
toplumu değiştirme gücüne sahip
bireyler olarak yetiştiriyoruz. İş
sonradan geliyor.
l
Eğitimli vatandaşlar olarak görev,
toplumu dönüştürmektir; sunulanları
doğrudan kabul etmek değildir.
Kendi görevimizi de bu şekilde
görüyoruz.
l
Her insanın kendisinden sonra
gelenler için verici olma ihtiyacı
vardır. Bu noktada bu ihtiyacı nasıl
ortaya çıkardığınız, insanlara bu
anlamda nasıl ilham verdiğiniz
önemlidir.
l
Yurtdışındaki pek çok üniversite,
sadece mezunları ile temasa geçmek
için büyük çaba gösteriyor ve onlara
ulaştıkları anda mezunların bağış
yapmaya hazır olduğunu düşünüyor;
ama durum bu değil. İnsanlar