dönerken ona bakmadan kutuya 20 dolarlık kağıt para sıkıştırdım ve bana;
“Teşekkürler bayım. Oh aman Tanrım! Çok yaşa! Çok yaşa! Teşekkür ederim!”
dedi. Birisi hiçbir beklenti olmadan onu gördüğü, kabul ettiği ve onu
hediyelendirdiği için onun içinden yayılan enerjiyi hissedebiliyordum. Beş kuruş
değil, yirmibeş kuruş değil,
Tamam,
sen küçük bir dilencisin,
değil ama iyi bir
yemek alabileceği kadar iyi.
Eğer böyle şeyler yaparsanız dünyada bolluk olmadığı fikrini kırarsınız. Bunu
yapmanız gerekir. Bunu gerçekleştirmek zorundasınız.
Ben boşandıktan sonra evimden taşınırken satacağım birkaç antikam vardı ama
bunu yapmak yerine onları benden daha fazla parası olan antikacı bir arkadaşıma
verdim. Bütün antikalarımı ona verdim ve bu onun kafasını allak bullak etti.
Neden ona hediye ettiğimi anlayamadı, çünkü onda bende olduğundan daha
fazlası vardı. Onun bakış açısına göre sizden daha azına sahip olan birisine
vermeniz gerekirdi. Bu aşmanız gereken bir kavram.
Çok parası olan birisi daha az parası olan birisi ile dışarı çıktığında, daha az
parası olan genellikle daha çok olanın ödemesini bekler. Ben çok parası olan
birisi ile yemeğe gittiğimde bunu her zaman ödeme yapmak için kullanırım.
Onlar bununla ne yapacaklarını bilemezler. Ben artık onlardan daha az değilim.
Siz de bununla oynayabilirsiniz. Arada bir hesabı siz alın. Ne olacağını görün.
Hayatın amacı eğlenmektir ve belki de paranın amacı insanların paradigmalarını
yıkmaktır. Aslında gerçekte yaptığınız şey, evrenin sonsuz bolluk içinde olduğu
fikrinden yaşamaktır ve bundan işlev gösterdiğinizde hayattaki her şey daha iyi
hale gelir.
Dostları ilə paylaş: