PİRANDELLO'NUN PSİKOLOJİK RÖLATİVİZMİ
Doç. Dr. Durdu K U N D A K Ç I
I - Ö Y K Ü L E R
Küçük yaşlarda, arkadaşlarıyla oynadığı oyunlar yazarak yazınsal
yaşama adım atan Luigi Pirandello, bunu şiirle sürdürmüş, sonra çok
sayıda öykü, roman ve oyunlar yazmıştır. Ününü oyunları ile, önce İ t a l
ya dışında kazanmış, Birinci Dünya Savaşından sonra, italya da ona
edebiyat alanında hak ettiği yeri vermiştir. Ölümünden i k i y ı l önce
(1934) de Nobel Edebiyat Ödülünü alan üçüncü italyan yazarı olmuştur.
Daha çok bir oyun yazarı olarak ün kazanmış olan Pirandello'nun
romanları ve öyküleri de, en az oyunları kadar, belki de daha fazla değer
lidir. Birçok eleştirmene göre Pirandello'nun en başarılı olduğu alan öy
kü alanıdır
1
. İşte ben, yukarıdaki başlık altında, aslında Pirandello'nun
öykü, roman ve oyunlarının bellibaşlılarını incelemek üzere tasarladığım
ancak, özellikle yazıların basılması konusunda ortaya çıkan koşulların
zorlaması ile, öyküler, romanlar ve oyunlar olmak üzere üçe bölmek zo
runda kaldığım çalışmamın birinci bölümünü oluşturan bu yazımda, bu
1 Pirandello'nun öykülerinin, roman ve oyunlarından daha başarılı olduğunu belirten bir
çok yazar var, ben buraya yalnızca birkaç tanesini alıyorum (Fazla bilgi için bkz. Franco Zan-
grilli: L'arte novellistica di Pirandello, Longo Editöre, Ravenna 1983, s. 7-43 passim).
"Bunlar (öyküler) ona (Pirandello'ya) Avrupa yazınında birinci konumda bir yer edinme
hakkını verirler. Başka dillere çevrilseler, (yazarın) ününe, büyük ölçüde karmaşık olan tiyatro
sundan çok daha sağlam bir temel oluştururlardı. Ne var ki avrupalı yazıncı ve eleştirmenler
Pirandello'nun oyunlarından başka yapıtlarmı pek tanımıyorlar (A. Janner: Luigi PirandeUo,
La Nuova Italia Editrice, Firenze 1967, s. 10). ;
" B ü t ü n dünyanın ve bütün zamanların öykücüleri arasında pek azı onunla boy ölçüşebilir"
(Giuseppe Morpurgo: Luigi Pirandello-Novelle, Edizioni Scolastiche Mondadori, Milano 1964,
s. 22).
"Görüldüğü gibi Pirandello öykünün dahisidir" (G.B. Angioletti: Luigi PirandeUo, narra-
tore e drammaturgo, ERI-Edizioni RAİ,' Torino 1964, s. 25).
"Pirandello, romancı olarak, hiç kuşkusuz öykücü Pirandello'den daha az değerlidir" (Gae-
tano Munafö: Conoscere Pirandello, Le Monnier, Firenze 1987, s. 64).
180 DURDU KUNDAKÇI
güzel öykülerden bir bölümünü, pirandellizmin köşetaşlarından b i r i olan
psikolojik rölativizm açısından incelemeye çalışacağım.
Sayıları ikiyüzkırkaltıda
2
kalan öykülerinin i l k bölümü saf gerçekçi
nitelikte olup, daha çok, Sicilya'yı konu alan öykülerdir. Pirandello,
adasının köylülerini, küçük kentsoylularını anlattığı öykülerinde daha
severen, daha neşeli bir hava içindedir. Çoğu kez anlattığı kahramanların
arasındadır, onlardan birisidir. Bu neşeli havayı, kentlere taşıdığı kah
ramanlarında da aynen sürdürmek istediğinde başardı olamaz. Çünkü
kentli kahramanları, birbirine yabancı kişilerin oluşturduğu o kalabalık
içinde, canı sıkıldığında, karşısına geçip rahatlayabileceği bir doğal güzel
lik, dertleşebileceği bir tanıdık bulamayan şanssız, karamsar insanlara
dönüşür. Nitekim Pirandello'nun kendisi de, günlük yaşamındaki yapay
lığı nedeniyle, Roma'yı sevmekte epeyce zorluk çekmiştir.
Yapıtlarında sergilemeye çalıştığı bu kentli kahramanların, çoğu
zaman, Pirandello tarafından kendi durumları üzerinde düşünmeye, ah
lakî ve ekonomik sıkıntılarına bir çıkış yolu bulmak için kafa yormaya
zorlandıklarını görürüz. Bu şanssız kişiler umutsuzluktan manyaklaşır,
aşağılanan büinçlerini rahatlatmak için intikamcı olurlar. Ve küçücük
bir dış etki yeter onları kızdırıp harekete geçirmek için.
Örneğin, Marsina stretta (Dar frak) adlı öyküde, bir kız öğrencisinin
nikah şahitliğini yapacak olan bir profesör, tören için bir frak kiralar.
Ancak ölçüleri küçük gelen frakın bir kolu giyer giymez omuzundan sö
külür. Profesörün buna çok canı sıkılır, ama onarılmasını bekleyecek
zamanı olmadığı için, üzerine bir pardesü geçirerek kızın evine gider.
Oysa evde de bir başka sürpriz beklemektedir onu; geceleyin kızın annesi
ölmüştür birdenbire ve oğlanın ailesi, bu üzücü durumdan yararlanarak,
zaten pek istemedikleri bu nikahı erteletmek ya da, olabilirse, ondan
bütünüyle vazgeçmek istemektedir. Sökülen frak yüzünden cinleri te
pesine çıkmış olan profesör, bu ikiyüzlü davranışa karşı çıkarak, nikah
töreninin hemen o gün yapılmasını sağlar.
2 Pirandello'nun değişik yerlerde çıkan öyküleri, 1894'den başlayarak, kitap halinde ya
yınlanmaya başlar. 1922'de Pirandello yazdığı ve yazacağı bütün öykülerini Novelle per un anno
(Bir yıllık öyküler) genel başlığı altında toplamaya karar verir. Bu iş için de Bemporad yayınevi
ile anlaşır. Bemporad yayınevi, yazarın tasarladığından farklı olarak, öykülerin tümünü, her biri
onbeş öykü içeren yirmidört ciltte toplamaya karar verir ve, 1922-1928 yılları arasında i l k onüç
cildi yayınlar. Daha sonra devreye Mondadori yayınevi girer. Sonunda, yazarın ölümü ile sayıları
ikiyüzkırkaltıda kalan öykülerin tümü, Mondadori yayınevi tarafından, 1937 ve 1938 yıllannda
olmak üzere, yine aynı ad altında i k i büyük ciltte toplanmıştır.
PİRANDELLO'NUN PSİKOLOJİK RÖLATÎVİZMÎ 181
Yine bu döneme ait Pensaci, Giacominol ( i y i düşün Giacomino!)
adlı bir başka öyküde de, bu kez iyice yaşlanmış, yorgun bir profesör
(Pirandello'nun yapıtlarında sayısız profesör tipleri vardır) bütün kent
halkının pis pis sırıtmasına ya da ikiyüzlü yaklaşımlarına aldnmaksızın
ilişkiye girdiği işsiz güçsüz bir delikanlıdan bebek bekleyen bir genç kızla
evlenerek onu evine alır. Bu iyiliksever adamın amacı, ölümünden sonra,
i k i gencin yasal olarak birleşmesine olanak sağlayacak ve doğacak ço
cuğun geleceğini sağlama alacak bir şeyler bırakmak ve böylece, ona
ahlâk dersi vermeye kalkışan ikiyüzlü halktan intikam almaktır.
Bunlar ve öteki birçok öyküsünde Pirandello'nun yaşam karşısın
da yenik düşmüş kimseleri, "yenilmişleri' dolaylı biçimde savunduğu
görülür. Ancak Pirandello'nun yenilmişleri, Verga'nın, şansının yaver
gitmemesi ya da aşırı tutkusu nedeniyle mutsuzluğa düşen yenilmişle
rinden farklıdır. Ayrıca temsilciliğini Verga'nın yaptığı ve o dönemde,
etkisini halâ sürdüren nesnel, saf gerçekçilik akımı (verismo) yerini, ya
vaş yavaş, insancıl değerler konusunda daha derin ve daha öanel bir duy
guya bırakmaya başlamıştır. Bu yeni duygu ve düşünceye göre, insan
ların mutsuzluğu, mutluluğun erişilmez olmasından kaynaklanmak
tadır.
Zamanla olgunlaşan Pirandello, yalnızca gördüklerini aktaran saf
gerçekçilikten uzaklaşarak daha içsel, daha içgözlemci bir anlatıma
geçer. Yapıtlarında sıkça görülen garip ve trajikomik olaylar onu pek
pek fazla ilgilendirmez. Onu asıl ilgilendiren kişilerin karakteridir ve
bunu da rastlantılık davranışlarda değil, dikkatli bir psikolojik inceleme
sonucunda yakalamaya çalışır. Herhangi bir olayın geıçekliği, herhangi
bir değerlendirmenin doğruluğu kesin olarak saptanması zor şeylerdir.
Çünkü bunları değerlendiren kişiye, dahası bu kişinin içinde bulunduğu
r u h durumuna göre, hep farklı sonuçlar verir bu değerlendirme. Piran-
dello'ya göre olay, kendi başına hiç bir anlam ifade etmez, önemli olan
bizim ona getirdiğimiz yorum ve hakkında yaptığımız değerlendirmedir.
Bu yorum ve değerlendirmelerde, işin içine ruh durumu girdiğine, bu da
tutkulara bağlı olarak çok farklı biçimlerde ortaya çıkabildiğine göre,
aynı bir olay hakkındaki değedendirmele. de çok farklı biçimlerde ola
bilecektir.
Bu durumda, yorum ve değerlendirmeler farklı farklı olacağına
göre, k i m haklı olacaktır ? Doğruyu söyleyen kimdir ? Hem herkes, hem
de hiç kimse. Çünkü herkes, tek tek, o olayda kendi gerçeğini, kene; doğ
rusunu görecektir: k i m i korktuğunu, kimi arzuladığını, kimi de düşledi
ğini. Böylece Piıandello, herkes için geçerli, kesin bir gerçek saptamanın
Dostları ilə paylaş: |