Politeia’da adalet tartişmasi ve thrasymakhos’un meydan okumasi



Yüklə 208,99 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə7/8
tarix04.12.2017
ölçüsü208,99 Kb.
#13797
1   2   3   4   5   6   7   8

Özgüç ORHAN 

 

Sayfa



63

 

 



durumunda  söz  konusudur.  Güçlü  kendinden  zayıfın  lehine  davransa  dahi 

bu  davranış  “adalet”  kapsamına  girmez.  Dolayısıyla  T2’de  bahsedilen  “bir 

başkası” her zaman için T1’de bahsedilen “daha güçlü” olmalıdır.

32

 Nitekim 



Thrasymakhos  konuşmasının  sonunda  T1’i  tekrarladıktan  hemen  sonra 

T2’nin bir türevi olan “adil olmayan (şey) kendine faydalı olan ve kendi işine 

gelendir” önermesini kullanır (344c6-8). 

Thrasymakhos’un sözlerine bu açıdan yaklaşıldığında T1 ve T2’nin 

birbiriyle çelişmediği öne sürülebilir. Thrasymakhos “adalet daha güçlünün 

işine  gelendir”  demekle  aynı  eylemin  hem  “adalet”  hem  “haksızlık” 

kapsamında  görülebileceğine  işaret  ediyor  olabilir.  Daha  güçlünün 

belirlediği  düzene  tabi  olanların  kurallara  uygun  davranışları  “adil” 

sayılacaktır.  Ancak  vergi  vermek,  askere  gitmek  gibi  yasal  zorunlulukların 

çoğu bu kurallara tabi olanların aleyhinedir veya en azından bireysel olarak 

bu  böyledir.  Tüm  bunlar  daha  güçlünün  işine  gelendir  (T1);  ancak  burada 

güçlünün işine gelme durumu güçlü açısından “adalet” değil “haksızlık”tır ki 

bu  da  adaletten  daha  avantajlıdır.  T1’de  bahsi  geçen  “adalet”  güce  tabi 

olanın güçlünün iradesini yerine getirmesidir. Yani güçsüzün güçlüye itaati 

sonucunda  ortaya  çıkan  durumda  güçsüz  kaybeden  taraf,  güçlü  kazanan 

taraf  olacaktır.  Böylelikle  güçsüzün  güçlünün  lehine  davranması  “adalet”; 

güçlünün güçsüzü kendi lehine davranmasını sağlaması ise “haksızlık”tır. 

Thrasymakhos  göründüğünden  daha  sofistike  bir  argüman  ortaya 

koymuş  olsa  da  konuşmasının  sonlarına  doğru  ciddi  bir  hata  yapar: 

Sokrates’in “güçlüler” arasında etkili bir iş birliğinin olması için birbirlerine 

adil  davranmaları  gerekip  gerekmediği  sorusuna  olumlu  yanıt  vererek  iki 

açıdan  çelişkiye  düşer  (351c-352a).  İlki,  haksızlığın  değil  adaletin  insanın 

kendisi için avantajlı olduğunu kabul etmiş olmasıdır. Bu kabul T2 ile çelişir. 

Ancak daha önemli sayılabilecek  bir  diğer çelişki ise adaletin sadece güçlü 

ve güçsüzler arasında değil denkler arasında da cereyan edebileceğidir ki bu 

da T1 ile çelişir.

33

 

Sokrates’in  Thrasymakhos  ile  başlayan  ve  Glaukon  ve  Adeimantos 



ile  devam  eden  meydan  okumaya  verdiği  uzun  yanıtın  tüm  yönleriyle  bu 

makale  çerçevesinde  değerlendirmek  mümkün  değil.  Ancak  eserin 

bütününe  bu  meydan  okuma  açısından  yaklaştığımızda  kritik  aşamaları 

şöyle  özetleyebiliriz:  İlk  kitapta  Thrasymakhos’un  susmasıyla  sonuçlanan 

                                                           

32

  Bkz.  Wedgwood,  “The  Coherence  of  Thrasymachus”,  s.  2-3.  Sokrates’in  T1’e 



yönelik reddiyesinin hedefinde bu iddia vardır (342e, 346e). Sokrates’e göre adalet 

avantajdır  ama  koyunlarını  kurttan  kollayan  çoban  misali  yönetenin  değil 

yönetilenin lehinedir. 

33

 Bkz. Long, “Thrasymachus and the Relational Conception of Authority”, s. 7. 




Politeia’da Adalet Tartışması ve Thrasymakhos’un Meydan Okuması 

Sayfa


64

 

 



aşama pek tatmin edici değildir.  Thrasymakhos’un  burada ortaya koyduğu 

görüşler ilk bakışta zayıf ve tutarsız görülebilir; ve Sokrates’in sorgulaması 

karşısında tutunamamış olabilir ama Sokrates’in adil olmanın içkin değerine 

ve haksızlığa kıyasla adaletin üstünlüğüne dair tezleri de belli varsayımlara 

(sanat ve siyaset benzerliği  gibi)  dayanır ki bu  varsayımların geçerliliği de 

tartışmaya açıktır.  

İkinci kritik aşama Dördüncü Kitapta Sokrates’in adalet için yaptığı 

farklı  unsurların  “kendi  işini  yapma”  tanımlamasıdır.  Bu  tanımlama  genel 

olarak  “adil”  sayılan  muhtelif  davranışların  (örn.  borcunu  ödeme,  sözünü 

tutma vs.) değişmez ortak özelliği veya özünden ziyade bireysel ve kolektik 

düzlemde  bu  davranışları  mümkün  kılacak  yapısal  bir  durumu  ve  ilişkiyi 

tarif  eder.  Bir  bütünü  oluşturan  farklı  unsurlar  arası  uyum  ve 

kkordinasyonu  sağlayan  kişi  veya  grup,  gerçek  anlamda  adaletin  kendi 

içinde hüküm sürmesini sağlayacaktır. Ancak bu yapısal durum (şehir veya 

siyaset  bağlamında)  örnek  alınabilecek  gökyüzündeki  bir  “model” 

(paradeigma) gibidir ki bunun gerçekleşme olasılığı tartışmalı bir şarta (on 

yaşın üstündekilerin şehir dışı  edilmesi)  bağlı olması bir yana; söz  konusu 

olasılık Sokrates’in de ifade ettiği üzere “duaya” bağlı olacak kadar zayıftır 

(540d-541b, 592a-b).  

Üçüncü  aşama  adalet  timsali  “filozof”un,  felsefenin  doğasının, 

filozofların  eğitiminin  ve  onların  yönetimde  olduğu  rejimin  tarif  edildiği 

Beşinci,  Altıncı  ve  Yedinci  Kitaplardır.  Platon’a  göre  istikrarlı  ve  tutarlı  bir 

şekilde  “hak”tan  ayrılmamak  herkesin  harcı  değildir.  Bu  ancak  arzu  ve 

asabiyetini  aklına  tabi  kılmayı  başaran  bir  azınlığa  nasip  olabilir  ki 



Politeia’da  bu  azınlığın  “gerçek”  filozoflar  olduğundan  bahsedilir.  Altıncı 

Kitabın ortalarına doğru Sokrates’in Thrasymakhos ile artık dost olduklarını 

ve  hatta  öncesinde  de  düşman  olmadıklarını  belirtmesi  ironik  de  olsa 

Thrasymakhos’un 

diyalogdaki 

rolüne 


işaret 

eder 


(498c9-d1). 

Thrasymakhos’un  rolü  açısından  önem  taşıyan  dördüncü  aşama  ise 

“mükemmel  haksızlığın”  tecessüm  etmiş  hali  olan  ve  filozofun  zıddı  olan 

tiran ve tiranlığın tasvir edildiği Dokuzuncu Kitaptır (588b3).  

Beşinci aşama Onuncu ve son kitabın sonunda Sokrates’in anlattığı 

“Er miti”dir ki bu hikaye “hayal gücüne” hitap eder ve diyalogda o ana kadar 

anlatılanları  somuta  indirger.  Tarihsel  Thrasymakhos’un  gerçekten  de  bu 

şekilde  düşünüp  düşünmediğini  bilemiyoruz;  ancak  ona  atfedilen  mevcut 

bir  fragman  Adeimantos’un  yukarıda  bahsettiğimiz  farazi  “hesapçı”sının 

kullandığı ifadeleri (345d) andırır: “Tanrılar insanların işleriyle ilgilenmez; 

ilgilenselerdi insanlar için en büyük nimet olan adaleti göz ardı etmezlerdi; 



Yüklə 208,99 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə