Postmodern kamu yönetiMİnde e-devlet dr. Hüseyin ŞeyhanlioğLU



Yüklə 144,74 Kb.
səhifə1/7
tarix01.12.2017
ölçüsü144,74 Kb.
#13284
  1   2   3   4   5   6   7



POSTMODERN KAMU YÖNETİMİNDE E-DEVLET

Dr. Hüseyin ŞEYHANLIOĞLU

GİRİŞ


Post-Modern Kamu Yönetiminin bir öğesi olan e-Devleti tanımlamak için Modernizm, Post-modernizim ve Post-modern kamu yönetiminin de tanımlanması gerekir.

Günümüz dünyasının temellerinin atıldığı 18.yy.dan itibaren hızlı ve köklü olarak sanat, edebiyat, teknoloji ve mimari alanlarda yaşanan değişiklikler moder-nizm olarak adlandırılırken, 1930’lardan itibaren başlanan süreç ise Post-moder-nizm olarak adlandırılmaktadır.



Modernizm; aydınlanma ilkelerini temel alan toplumsal projenin adıdır ve aydınlanma düşüncesini temel alarak ilerlemeye inanır. Aklı ve bilimi ilerlemenin temel aracı olarak görür. Post-modernizm ise, “modernizm sonrası” dönem anlamı-na gelmekte olup neredeyse bu dönemin “tersinin” ifadesidir. Post-modernizm, aynı zamanda hem bir tarihsel dönem hem de bir düşünce sistemidir. Post-modern kamu yönetimi ise modernizim döneminin klasik yönetim anlayışına karşı çıkarak; “ ne yönetim-siyaset ayrımını, ne bilimsel yönetimi ne de bürokrasiyi savunur” diyerek, Post-modernizm gibi kendisini ne olduğu ile değil ne olmadığı ile tanıtmaya çalış-maktadır.

Yurttaşın yönetime aktif katılımını savunan Postmodernlere göre yurttaş ne istediğini en iyi kendisi bilir, aksi takdirde demokrasiden söz edilemez. Bürokrasi ise yazçizciliğe eşittir. Yönetim, prosedürlerin yavaşlığı ve araçların israfı olarak karakterize edilir ve bürokrasi bunun bir numaralı sorumlusudur: yavaşlık, yüzeysellik veya bilgisizlik, kamu hizmeti yapan görevlilerin kasıntısı, kendilerine kişisel avantajlar sağlaması, genel çıkarların az gözetilmesi, esnek olmaması, farklılaşmaya izin vermemesi, değişikliklere duyarsız olması, kişisel tatmini ve gerçekleştirimi sağlayamaması.

Post-modern kamu yönetimi bir ölçüde temsili demokrasinin krizi ve radikal demokrasi anlayışlarının kamu yönetimindeki yansımalarıdır. Günümüzde her şey değişmez nitelikli, kullanılabilir, esnek ancak inanılmaz derecede hızlı ortaya çık-maktadır. Teknolojik zaman-mekan sınırlaması yoluyla “hem özel hem de kamusal karar alma sürecinde yaşanan zaman boyutları kısalmış buna karşılık, uydu iletişim imkanları ve azalan taşımacılık maliyetleri, bu karar alma sürecinde alınan kararların çeşitli mekanlara çok daha geniş çaplı olarak yapılmasını” mümkün kılmıştır.

Araştırmamızın konusu da burada başlamaktadır. Dünyada ve ülkemizde özellikle bilişim-iletişim (internet,bilgisayar..) teknolojik değişmeler ışığında kamu yönetimine hız, etkinlik ve yaygınlık kazandırmak için yürütülen e-devlet projesini Devletin kapsama alanını daraltmak ve yurttaşın aktif olarak yönetimine katılmasını sağlamak için bu teknolojik gelişmelerin devlete yansımasını incelemektir.

Konumuzu üç ana başlık altında inceleyeceğiz.

I-) Modernizm, Post – Modernizm ve Post-Modern Kamu Yönetiminin Tanımı,

II-) Dünya’da e-Devlet Projesi Çalışmaları,

III-) Türkiye’de e-Devlet Çalışmalarını Post-Modern Kamu Yönetiminin yurt-taşın devlet yönetimine aktif katılımı açısından irdeleyerek bunun demokratikleşme, adem-i merkeziyet, STK, etkinlik, hız, yaygınlık açısından yansımalarını değer-lendireceğiz.


I-MODERNİZM, POST-MODERNİZM VE POST-MODERN KAMU YÖNETİMİNİN KURAMSAL TEMELİ

I-a) Modernizm’in Kuramsal Temeli


Harvey’e göre; “Bilim, bilgi, değerler ve inançlar, ortak insani değerler, kesin doğrular ve evrensel değerler modernizmi karakterize eden unsurlardır” (Harvey 1989; 12).

Badbury McFarlane’e göre modernizm “Gelecekçilik ile nihilizmin devrim-cilikle muhafazakarlığın, doğacılıkla simgeciliğin, romantizmle klasizmin olağa-nüstü bir bileşimiydi. Teknolojik bir çağın hem kutlanmasıydı hem mahkum edilmesi; eski kültür düzenlerinin sona ermiş olduğu inancının kabulüydü, ama aynı zamanda bu korku karşısında derin bir umutsuzlanmaydı; yeni biçimlerin tarih-selcilikten ve dönemin basınçlarından kaçışlar olduğu yolunda inançlar ile bu biçimlerin tam da bu olguların yaşayan birer ifadesi olduğu yolundaki inançların bir karışımıydı.” (Harvey, 2003; 38)

Modernizm, Avrupa’da 19.yüzyılın sonlarında ortaya çıkan ve giderek egemen bir konuma gelen belli türde sanatsal estetik anlayışını ifade eden bir kavramdır (Şaylan 1999; 49). Şaylan, sadece sanat için yaptığı bu tanımını daha genişleterek Modernizmin tanımını şöyle yapmaktadır. Modernizm; ”Her şeyden önce bilime ve akla sonsuz bir güveni ifade etmektedir. Özgül olarak “Aydınlanma Projesi”, 17. ve 18. yüzyıllarda Batı Avrupa’da kendini gösteren, egemen hale gelen kapsamlı bir düşünsel hareketin adıdır. Bu hareketin temelinde insan düşüncesinin dinsel dogmatizmin koyduğu sınırları yıkarak ve onun dışına çıkarak akıl yürütme ve bilim yolu ile gerçeği kavrayabileceği kabulü yatmaktadır (a.g.e; 85).

Modernizm, bireylerin dünyayı anlayabilme kabiliyetine sahip olmalarından dolayı, bilim ve sebep ilişkisinin tüm problemleri çözebildiğini savunan bir akımdır. Günlük tecrübelerin ve dinsel dogmatizmlerin anlamsızlığı dikkate alındığında insan topluluklarını tanımlayan keşfedilebilir, evrensel değerlerin ve bu toplulukla-rın uyum ve barış içinde yaşamalarını sağlayabilecek tek şeyin akıl ve bilim olduğu-nu belirmektedir. Modernleşme de bilim ve akıl kaynaklı faaliyetlerin adıdır.

Modernizasyon; Karl Polanyi’nin dışa açık ekonomi görüşünün dünyanın 19. yüzyıldan  itibaren artan şekilde karmaşık, anarşik, plansız ve bireylerin kontrolü dışında gelişmeler gösterdiği görüşünün gerçekliliğini kabul etmektedir. Ancak Modernizm, bu yaklaşıma, dünyada genel olarak kabul gören eğilimlerin varlığı ve insan topluluklarının genişlediği varsayımı ile yaklaşmaktadır.

Modernizm, sebep ve bilginin uyumu beraberinde getirdiğini ve kaostan kurtulmayı sağladığını savunmaktadır. Buna göre dünya anlaşılabilir, incelenebilir ve dünyadaki ekonomik ve politik hayat düzenlenip rasyonel hale getirilebilir. 1848’den itibaren modernizm büyük ölçüde kentsel bir olgu haline gelmiştir. Marx’ın modernizme bakışı ise; “katı olan her şeyin buharlaşmasıdır”.

Modernizm; insan davranışının mükemmeliyetine ve sosyal gelişmeye inan-maktadır. Bunun yanında teolojik eğilimler de göstermektedir. Örneğin “Aydın-lanma Çağı Yaklaşımı” Modernizm’in kendiliğinden kabul edilen bir yaklaşım olduğunu savunmakta ve herhangi bir sorunun tek bir makul cevabı olduğunu ileri sürmektedir. Bu noktadan hareketle dünyanın uygun şekilde çerçevesinin çizilmesi ve doğru olarak tanımlanması halinde kontrol altına alınabileceğini ve rasyonel olarak bir düzene oturtulabileceğini kabul etmektedir” (Harvey 1989; 27).

Modernizmi tanıtmaya çalışırken kısaca Modernite’nin tanımına da değinilme-si gerekir. John Mc Gowan’a göre: ”Modernite; toplumun herhangi bir dış otorite ya da deity (tanrısal kökenli) söz konusu olmaksızın kendi kendine ürettiği ilkelere dayanarak meşruluğunu temellendirmesidir (Şaylan, 1999; 43). Bu da akıl ve bilim kaynaklı modernizme dayanır.

Kısaca; Modernizm hangi çerçevede ele alınırsa alınsın kapitalist anarşi ve kaosun altında yatan değerleri tanımlama konusunda bilgi elde etmeyi savunmak-tadır.


Yüklə 144,74 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə