Postmodern Sanatta
Eklektik Nesneler
245
lamakta olan hızını büsbütün kesilerek duraksamazsına, post-‐modernizmin
ise doğmasına yol açtığını söyler.
Soyut resmin çeşitli üslupları "keskin köşeli üslup" (Hard Edged),
"renk alanı üslubu" (colour field) ya da "resim-‐ötesi" soyutlama" (Post-‐
painterly) yerini göreneklere ve mitolojiye atıflarla dolu eklektisist ve ço-‐
ğunlukla figüratif olan alegorik ya da abartmalı ve yapmacıklı resimlere
bırakmıştır. Heykel alanında ise kullanılan malzemenin yapısındaki gerçeği
arama ve üç-‐boyutluluğu sorgulama, yerini karma objeler ve "yüksek tekno-‐
loji"ye (high-‐tech) bıraktı. Sanatçılar artık öyküsel anlatımlardan ve ahlak
öğütleri vermekten kaçınmıyor. Aynı zamanda sanat dünyasının yönetici ve
bürokratları, müze yöneticileri, sanat tarihçileri ve eleştirmenler, daha önce
soyut Amerikan resmi ile özdeşleştirdikleri üsluplar tarihçesine olan inanç-‐
larını ya yitirdiler ya da terk ettiler. İyi ya da kötü ayrımı yapmadan, kendi-‐
lerini öncü (avant-‐garde) akımlarla ilgilenmeyen bir çeşitliliğe açtılar. 11
Ekim 1988'de John Russell Taylor, The Times'da şöyle yazmıştır:
“On beş yirmi yıl önce "modern" teriminin ne anlamda kullanıldığını bili-‐
yor, öncü (avant-‐garde) akımlara bağlılığını belirten sergilere gittiğimizde
neyle karşılaşacağımızı, kabaca da olsa tahmin edebiliyorduk. Tabi bugün
çoğulcu (pluralist) bir dünyada yaşıyoruz. Böyle bir ortamda en gelişmiş
sayılan şey, -‐yani büyük bir olasılıkla Post-‐Modern-‐ çoğu zaman en geleneksel
ve en geriye yönelik oluyor.” (Aktaran: Gombrich, 1992: 491).
20. yüzyılda güçlenen tüm akımlarının ortaklaşa paylaştığı tek özellik
konuları doğada oldukları gibi işlemeye karşı çıkıştı. O dönemin kimi sa-‐
natçıları bu konuda fazla istekli olmadıkları halde, eleştirmelerin çoğunluğu
gelişmeye uzanan yolun, gelenekselden tamamen kopmaktan geçtiği
inancındaydılar. Hoşgörüdeki bu artışın iyi bir yan etkisi Batı ve Doğu kül-‐
türlerinin sanata bakış açılarındaki farklılıkların azalmış olmasıdır. Günü-‐
müzde eleştirel düşüncelerini çeşitliliği, daha çok sanatçıya tanınma olanağı
sağlıyor. Bu sanatçılardan kimisi figüratif sanata geri dönmüştür. John Rus-‐
sell Taylor da belirttiği gibi; "Çoğulcu bir dünyada en gelişmiş sayılan şey...
çoğu zaman en geleneksel ve en geriye yönelik oluyor.” (Aktaran: Gombrich:
1992: 494).
“Yaygın kanının aksine, post-‐modernizm "anti-‐modernist" ya da gerici
bir hareket değildir. Post-‐modernizm Freud, Einstein ve Henry Ford'unkiler
gibi 20. yüzyılın bulularının, geçirdiğimiz iki dünya savaşının ve kitle kültürü-‐
nün dünyamızın görünüşünün parçaları olduğunu, olduğu gibi benimser an-‐
cak bundan bir ideoloji türetmeye kalkışmaz. Gene adından da an-‐
laşılabileceği gibi post-‐modernizm varlığını içinden türediği modernizme
borçludur ancak, modernizmi sayısı çeşitlilikteki ilgi alanlarıyla birleştirmeyi
öngörür.” (İskender, 1991a: 36).
“Postmodernizm, en iyi biçimde, edebiyat, resim, plastik sanatlar ve mi-‐
marideki stil ve akımlara işaret etmeyle sınırlandırılmalıdır. Bu kavram, mo-‐
dernliğin doğası üzerine estetik düşünümün, çeşitli yönleriyle ilgilidir. Ara
Hikmet Şahin
246
sıra, daha belli belirsiz biçimlendirilmekle kalsa da modernizm, söz konusu
alanlarda ayrımsanabilir bir bakış açısı oluşturur ya da oluştururdu; post-‐
modernist çeşitlilik içindeki diğer akımların modernizmin yerini almış olduğu
da söylenebilir.” (Giddens, 1998: 48-‐49).
Modernist tavrın avangard sanatçıları toplum karşısında eleştirel ol-‐
mak istiyorlardı; eylemlerinin, maddi zenginliklerin ve asıl yetki alanları
olan icat edilmiş formların değerlendirme yetisinin adil olarak dağılacağı
bir toplumun ortaya çıkışı için mücadeleye katkıda bulunacağı umut edili-‐
yordu. Sanatçılar ve savunucuları gayretkeşliğin etkilerine inanıyorlardı
(Millet, 1993: 110).
“New York sanat ortamını ünlü sanatçılar, dev sergiler, yeni akım proje-‐
leri, milyarlık açık artırmalar dururken, yan yana gelmiş iki basit kelime ilgi-‐
lendirmekte bugün: "Post -‐Modernizm", yani, modernizm sonrası. Sanat dün-‐
yasını, hatta daha genel açıdan alırsak, düşünce ve kültür dünyasını yönlendi-‐
ren düşünürleri göre "modern zamanlar", kesin olarak yılı saptanmamış ol-‐
makla birlikte, 1960'lı yıllarda tarihe karışmıştır. Biz şimdi onun ardından
gelen modernizm sonrası dönemini yaşamakta ve yazmaktayız.
...Modernizmin soluğunun kesilişi, hızının ve potansiyelinin azalışı, tükenişi,
gündeminde ortaya çıkarılabilecek "saf, özgün, temiz" teoriler kalmayışı, yeni
bir dönemin, yani "Post-‐Modern Zamanlar" sürecinin doğmasına yol açtı.
Post-‐Modernizm başta mimari ve plastik sanatlar olmak üzere çarpıcı bir
değişiklikler ve değişkenlikler dizisi ile kendini belirginleştirirken, aynı za-‐
manda kendinden önce yaşanmış diğer bütün akımlara da referans sağlaya-‐
bilmektedir. Yani ortada artık belirgin, katı, öz kurallar kalmadı. Bunlar yeri-‐
ni her şeyin serbest olduğu, günahların kalktığı ya da "her şeyin günah oldu-‐
ğu" yeni bir dünyaya bırakmıştır.” (Baykam, 1989: 6).
Herhangi bir kavramın postunun oluşması için, önce kendisinin oluş-‐
ması gerekir. Modern olarak nitelendirebileceğimiz resim örnekleri çok
eskilere dayanır. Pierrot de la Francesca moderndir, bana göre, Tinteretto
değildir. Lucas Cranash moderndir (taşıdığı erotizm ile), Modigliani en bü-‐
yük moderndir, tabii ki Picasso, De Stael ve Klee, bunlar ve diğerleri kurucu-‐
lardır. Modernin klasikle olan farkı gözden geçer, aynı dönemde yaşayan iki
ressam tuvaldeki gerçekte farklı ağları yaşayabilirler. Fakat bir sayfa dolun-‐
ca, yenisini açmak gerekiyor galiba. Geçmişin tutarlığı üzerine kurulmak
istenen post-‐modernizm (ki bu deyim hiçbir akımı içermez) özgürce ve
keyifle insanları yeni ve eleştirel bir boyuta sallamak ister. “Yüklü ve tarihi
içeren bir yaklaşım türü.” (Tanyeli, 1989: 28).
Modern estetik bir yüce estetiğidir, ama nostaljiktir; gösterilemeze sa-‐
dece namevcut bir içerik olarak atıfta bulunmaya imkan verir. Ama biçim,
tanınabilir istikrarı ile bakana ve okuyana teselli ve haz için malzeme sun-‐
maya devam eder. Oysa bu duygular, hakiki yüce duygusunu oluşturmazlar.
Yüce, hazzın ve acının özgün bir bileşenidir; aklın her türlü gösterimi aş-‐