Radyo telev zyon s nema anab L m dali lat n amer ka



Yüklə 4,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə8/60
tarix04.02.2018
ölçüsü4,8 Kb.
#23973
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   60

 
 
19 
birçoğu  çalışmak  istememektedir  (Özbudun,  2003:  34).  Bunun  üzerine  Afrika’dan 
köle ihracatı başlar. Tarımsal yapının gelişmesinden sonra artarak devam edecek olan 
kölelikle  birlikte,  Latin  Amerika’nın  bir  diğer  önemli  özelliği  olan  etnik  yapısı  da 
ş
ekillenmeye  başlar.  Yerliler,  Avrupalı  beyazlar  ve  Afrikalı  siyahilerden  oluşan 
melez  bir  etnik  yapı,  orantısı  ve  yoğunluğu  değişmekle  birlikte  Latin  Amerika’nın 
her  tarafında  görülmektedir.  Sömürgeciliğin  bu  döneminde,  Avrupa’dan  göç  de 
devam  etmektedir. 
lk  dönemin  aksine  yeni  gelenlerin  arasında  sadece 
maceraperestler,  hazine  avcıları  gibi  marjinal  kişiler  yoktur,  bunların  yanı  sıra 
çalışmak  için  gelen  insanlar  da  bulunmaktadır.  Yerliler  azalırken,  göçmenlerin  ve 
melezlerin nüfusu sürekli artmaktadır. Bunun sonucunda, şehirlerin nüfusu fazlalaşır. 
Potosi gibi maden şehirleri aynı dönemdeki Londra ve Paris’in nüfusu kadar olurken 
(Galeano,  1983:  27),  liman  şehirleri  büyümeye  ve  idari  merkezler  olmaya  devam 
eder. 
 
Sömürgeciliğin  son  evresi  diyebileceğimiz  tarımsal  dönem,  en  uzun  süren, 
oluşturduğu  yapıyla  günümüze  kadar  etkileri  devam  eden  ve  Latin  Amerika 
toplumlarının  karakteristik  yapılarının  en  önemlilerinden  birkaçının  şekillendiği 
dönemdir. Bu dönem,  spanya ve Portekiz’in talana dayalı sömürgeciliğinden, diğer 
Avrupalı  devletlerle  beraber  tarımsal-sınaî  sömürgeciliğe  geçişe  denk  gelir 
(Özbudun, 2003: 36).  
 
17. yüzyıldan itibaren, Avrupa’nın ihtiyaçlarına göre sırasıyla şeker pancarı, 
kahve,  kakao  gibi  ürünlerin  tarımı  yapılmıştır.  Bu  ürünlerin  ortak  özelliği  ise 
zamanla  toprağın  verimini  ve  tarıma  müsaitliğini azaltmasıdır  (Galeano, 1983:  73). 


 
 
20 
Bu ürünlerin yanı sıra kauçuk, pamuk ve muzda ihraç edilmektedir. Tarım alanları, 
büyüklüklerine göre latifundia ya da hacifundia gibi isimler alır (Ferro, 2002: 215). 
Her latifundia ve hacifundia bir kişiye aittir ve binlerce hektar topraktan oluşur. Bu 
alanlarda  binlerce  insan  çalışır,  ama  çalışanların  toprakları  yoktur.  Kölecilik  temel 
olarak bu dönemin ürünüdür (Ferro, 2002: 292). Köleler toprak sahibinin malıdır ve 
özgür  değillerdir,  diğer  çalışan  insanların  da  toprağı  yoktur  ve  genel  olarak  karın 
tokluğuna  çalışırlar.  Çalışan  insanların  arasında,  kölelerden  başka  yerliler  ve 
Avrupa’dan  gelen  ve  toprakları  olmayan  kişiler  de  yer  almaktadır.  Bu  dönem  için, 
Latin  Amerika  toplumlarının  en  büyük  sorunlarından  olan  gelir  dağılımında 
eşitsizliğin  oluştuğu  dönemdir,  denilebilir.  Latin  Amerika  günümüzde  bile  gelir 
dağılımının  en  eşitsiz  dağıldığı  bölgedir.  Gelir  dağılımındaki  eşitsizlik,  Latin 
Amerika toplumlarının en önemli sorunlarından olan yoksulluğa yol açmaktadır. 
 
Tarım  sistemin  getirdiği  bir  diğer  özellik  ise,  bilinçsiz  tarım  üretimi 
sonrasında  oluşan  kuraklıktır.  Özellikle  Brezilya’nın  kuzeydoğusunun  fazla  verimli 
olmayan  toprakları,  bilinçsiz  tarım  üretimi  sonrasında  tamamen  kuraklaşmıştır. 
Günümüzde Latin Amerika’nın ve dünyanın en yoksul bölgeleri arasında yer alan ve 
sertao
 diye özel bir isimle anılan bu bölge okyanus ve Amazonlar arasında yer alır. 
Sertao
, kurak, verimsiz toprak anlamında kullanılır, taş ve kuru çalılıklarla örtülü bir 
çöl  görünümündedir  (Galeano,  1983:  75).  Bu  çölleşme  genel  olarak  şeker  kamışı 
üretiminin sonucudur (Galeano, 1983: 76). Sertao zaman içinde yoksulluğun simgesi 
olmanın  yanı  sıra,  mistisizmin,  batıl  inançların  da  merkezi  olmuştur.  Aynı  bölge 
1870–1910  yılları  arasında  eşkıyalığın  da  merkezidir.  Lampaio  gibi  efsanevi 
eşkıyalar  bu  bölgenin  ürünüdür  (Hobsbawm,  1997:  105).  Sertao,  bölgede  yaşayan 


 
 
21 
halkın  üzerinde,  devlet,  din  ve  eşkıyalığın  baskısının  hep  beraber  görüldüğü, 
yoksulluğu, eşitsizliği ile Latin Amerika’nın özeti gibidir. 
 
 
1.1.1-)   
 
 
 
MELEZL K 
 
Latin  Amerika  toplumunu  ve  insanlarını  anlayabilmek  için,  bölge  tarihinin 
yanında  bilinmesi  gereken  bazı  karakteristik  yapılar  da  vardır.  Latin  Amerika’yı 
dünyanın  geri kalanından  farklı  kılan ve  bölgenin farklı  ülkelerindeki insanların ve 
toplulukların  birbirine  benzemesini  ve  birbirlerinden  etkilenmesini  sağlayan  bu 
özelliklerin  en  önemlilerinden  birisi  melezliktir.  Melezlik,  temel  olarak 
sömürgeciliğin  ürünüdür.  Sömürgecilik  döneminde  oluşan  melez  yapı,  zamanla 
değişime uğramış olsa da halen Latin Amerika’nın her yerinde görülmektedir. 
 
Latin  Amerika’da  etnik  açıdan  çok  farklı  gruplar  vardır  ve  zamanla  bu 
grupların  birleşmesi  ya  da  etkileşimi  ile  melez  bir  etnik  yapı  oluşmuş  ve  onunla 
beraber  melez  bir  kültürel  yapı  da  meydana  gelmiştir.  Latin  Amerika’daki  melez 
yapının  önemi,  bu  yapıyı  oluşturan  etnik  grupların  birbirleriyle  karışmış  olmasında 
ve ortak bir kimlik ve kültür yaratmaya çalışmasında yatmaktadır.  
 
Latin  Amerika’nın  etnik  yapısında  çoğunluğu  Amerikalı  yerliler,  Avrupalı 
beyazlar ve Afrikalı siyahlar oluşturur. 16. yüzyıldan itibaren oluşmaya başlayan bu 
yapıya 19. yüzyıldan itibaren Orta Doğulular ve Uzak Doğu Asyalılar da katılmıştır. 
Son  olarak,  I.  ve  II.  Dünya  Savaşları  sonrası,  imparatorlukların  çökmesi  ile  eski 


Yüklə 4,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   60




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə