176
kültüre sahiptir. Temel olarak, Amerika, Avrupa ve Afrika kültürlerinin karışımı olan
ama içinde dünyanın geri kalan kısımlarından da nüveler bulunduran bir etnik yapı
ve onun sonucunda oluşan bir melez kültürü barındırmaktadır. Melezlik beraberinde
kimlik ve ulusallık gibi sorunları getirmektedir. Bu melez yapı temel olarak
sömürgeci geçmişin ürünüdür. Sömürgeci dönemlerden itibaren, Latin Amerika
merkez ülkeler arasında yer alamamış, çevre ülke konumlarını devam ettirmiştir.
Sömürgecilik 300 yılda bitmiş gibi gözükse de ekonomik sömürgecilik biçiminde
günümüze kadar devam etmiştir. Merkezin dışında kalmanın sonucu olarak
azgelişmişlik ve ekonomik sorunlar Latin Amerika ülkelerinin temel sorunları
arasındadır. Ekonomik sorunlar kaynakların verimli kullanılamamasından
kaynaklanmaktadır. Ekonomik verimsizliğin bir sürü iç ve dış nedeni bulunmaktadır.
Bu sorunlar yoksulluk, azgelişmişlik, gecekondulaşma ve şiddet gibi birçok
probleme yol açmaktadır. Diğer yandan, Latin Amerika’da bir başkaldırma ve isyan
kültürünün oluşması da bu sorunlar neticesinde olmuştur. Tarihte gerilla
mücadeleleri oluşturan başkaldırı kültürü günümüzde toplumsal hareketleri
oluşturmaktadır.
Toplumun sinemayı üretim açısından etkilemesinin yanında, sinema da
toplumunu yansıtmaktadır. Yaşanılan kültürel yapı ve sorunlar sinema üretimini
etkilemektedir. Latin Amerika sineması tematik kaynaklarını içinden çıktığı
toplumdan alır. Sinema, içinden çıktığı toplumu sorunları ve güzellikleriyle
yansıtmaya çalışmaktadır. Azgelişmişlikten, ekonomik sorunlara, melezlikten,
çokkültürlülüğe, sömürgeci geçmişin mirasından, şiddete kadar Latin Amerika
toplumlarının özellikleri sinemada yansımasını bulmaktadır.
177
Latin Amerika sinemasının tarihsel gelişiminde doğrusal bir çizgi
bulunmamaktadır. Bu gelişim sık sık kesintilere uğramıştır. Sinema tarihinin en
önemli dönemi 1960 ve 1970’lerin sinema hareketleri dönemidir. Bu dönemde Latin
Amerika sineması dünya çapında, akımları ve yönetmenleriyle tanınır olmuştur.
2000’li yıllar, sinema akımlarından sonra ilk kez Latin Amerika sinemasının dünya
çapında yoğunlukla izlenme fırsatı yakaladığı dönem olmuştur. Latin Amerika
dışında yapılan çalışmalarda her iki dönemi birbiriyle ilişkilendirme ihtiyacı
duyulmaktadır. 2000’li yılların Latin Amerika sineması ile sinema hareketleri
arasında bağlantılar vardır ama, henüz yeni sinema, sinema hareketlerinin devamı
niteliğinde değildir. “Yeni sinema”, sinema hareketlerinden etkilenmiştir, film
biçimi, örgütlenişi gibi birçok benzerlikler vardır, ama sinema akımlarının en önemi
özelliği olan politik radikallikleri yeni sinemada bulunmamaktadır.
1960’larda Latin Amerika’da oluşan sinema hareketleri “üçüncü sinema”
kavramı içinde incelenebilir. Bu dönem sinemada politik radikalleşmenin en üst
seviyede olduğu dönemdir. Bu radikalleşme, sinemadaki en güzel ifadesini Latin
Amerika’da bulmuştur. 1960’ların Latin Amerika sineması kendi toplumlarını
yansıtırken, uluslararası gelişmelerden de çok fazla etkilenmiştir. 1960’lar bütün
dünyada politik hareketliliğin olduğu dönemdir. “Üçüncü sinema” da bu
radikalleşmenin sinemadaki yansımalarından birisi görünümündedir. 1970’lerin
ortalarında askeri darbeler ve politik düzenin değişmesiyle son bulan sinema
hareketlerinin ardından geçen duraklama döneminden sonra Latin Amerika
sinemasında son on yılda yeniden hareketlenmeler olmaktadır. 1995 sonrasında
oluşmaya başlayan “Yeni Latin Amerika Sineması” doğal olarak 1960’ların sinema
178
hareketleriyle karşılaştırılmaktadır. Her iki dönem de, Latin Amerika’da sinemanın
bağımsızlaştığı dönemlerdir ve birbirleriyle birçok benzerlikler taşımaktadır, ancak
günümüz sinemasının 1960’lardaki sinema hareketlerinin devamı olduğunu
söylemek henüz güçtür. 1960’lar, Latin Amerika’da sinemanın devletin kontrolünden
çıktığı ya da devletin olumlu şekilde yönlendirdiği bir dönemdir, günümüzün
sineması da devletin kontrolünde değildir. 1960’ların özgürlük dönemi kısa
sürmüşken, şimdiki sinemada temel belirleyici ekonomidir.
“Üçüncü sinema” terimi Fernando Solanas ve Octavio Getino’nun bulduğu
bir kavramdır. Onların kavramlaştırmasına göre “birinci sinema” Hollywood
merkezli ticari sinema, “ikinci sinema” Avrupa merkezli auteur sinemasıdır, ancak
bu sinemaların temsilcileri diğer bölgelerde de bulunabilir. “Üçüncü sinema” ise
Üçüncü Dünya ülkelerinde oluşması muhtemel, politik ve aydınlatıcı sinemadır. Bu
terim 1980’lerde akademik çalışmalar çerçevesinde, Solanas ve Getino’nun
kullandığı bağlamdan biraz uzaklaştırılmıştır. Solanas ve Getino, Cinema Novo gibi
bazı sinema hareketlerini “ikinci sinema” içinde değerlendirirken, 1980’lerden
itibaren 1960’ların sinema hareketlerinin hepsi “üçüncü sinema” kavramının içine
sokulmuştur. “Üçüncü sinema” egemen sinema kodlarına karşı alternatif, militan ve
devrimci bir sinemadır. Politiklik en önemli amacıdır. Bu politikliğinin sonucunda
halkı aydınlatma, harekete geçirme gibi niyetleri vardır. “Üçüncü sinema” Latin
Amerika’da Solanas ve Getino’nun belgesellerinden Jorge Sanjines’in filmlerine,
Cinema Novo
’dan, devrim sonrası Küba sinemasına ve Şili Yeni Dalgasına kadar
geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Birçok farklı ülkede farklı isimler altında
hareketler oluşturmalarına rağmen, hepsinin benzer koşullarda ve zaman diliminde
Dostları ilə paylaş: |