14
s e t a 2 0 1 1 y ı l l ı ğ ı
AR ALIK
abd’nin ırak’tan çekilmesi
Çekilme Sonrası Irak’ta Düzen Arayışı
| 554
FURKAN TORLAK, UFUK ULUTAŞ
Yeni Amerikan Yüzyılı Sona mı Erdi?
| 558
TAHA ÖZHAN
ABD Nasıl Bir Irak Bıraktı?
| 560
UFUK ULUTAŞ
katsayı uygulamasında yeni karar
Yükseköğretime Geçişte Katsayı Uygulaması
| 562
ABDULLAH ÇAVUŞOĞLU
suriye’de yükselen şiddet
Suriye Meselesini Doğru Okumak
| 565
UFUK ULUTAŞ
Baba ve Oğul Esed’in Röportajları ve Farklılıklar
| 568
KILIÇ BUĞRA KANAT
Syria: A Litmus Test for the Region
| 571
TAHA ÖZHAN
büyüyen türkiye ekonomisi
Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) 2011-III. Çeyrek Değerlendirmesi
| 573
ERDAL TANAS KARAGÖL
“anap’laşma” tartışması
AK Parti ANAP’laşır mı?
| 575
HATEM ETE
ortadoğu’da yeni düzen arayışları
Egypt Between Post-Mubarak and the Old Order
| 578
TAHA ÖZHAN
Tahrir’den Parlamentoya Mısır Seçimleri
| 580
FURKAN TORLAK
Isyan, Müdahale ve Sonrası: Libya’da Dönüşümün Sancıları
| 583
SELIN M. BÖLME, UFUK ULUTAŞ, TAHA ÖZHAN, MÜJGE KÜÇÜKKELEŞ
Yemen Devrimi: Yetki Devri mi, Salih Devri mi?
| 586
SALIHA ZIYA
Arab Uprisings and Conspiracy Theories
| 589
TAHA ÖZHAN
dersim için devlet özrü
Dersim Tartışmasının Siyasi Yansımaları
| 591
HATEM ETE
arap baharı ve abd
Turkish-American Partnership 2.0?
| 593
KILIÇ BUĞRA KANAT
15
s e t a 2 0 1 1 y ı l l ı ğ ı
arap baharı ve türk dış politikası
Overused Questions on Model and Threat
| 596
TAHA ÖZHAN
Dış Politikada Örtüşen Gündemler ve Özerklik Sorunu
| 598
BURHANETTIN DURAN
fransa’dan soykırım kararı
Fransa, Yitirdiği Zemini Kazanmaya Çalışıyor
| 601
TALIP KÜÇÜKCAN
somali’de kıtlık
Somali’deki Kıtlık Felaketi
| 603
MUHAMMET ŞAKIROĞLU
2011’de türkiye
2011’de Türkiye
| 606
EDITÖRLER:
TAHA ÖZHAN, HATEM ETE, SELIN M. BÖLME
2011’de Iç Politika
| 610
HATEM ETE
2011’de Dış Politika
| 613
TAHA ÖZHAN
16
s e t a 2 0 1 1 y ı l l ı ğ ı
Son 10 yılda, 10 yıl önce tahayyül edilemeyecek
değişimler geçiren Türkiye, eski yüklerinin ço-
ğundan arınmak ve yeni bir tarihsel dinamizm
sürecine girebilmek için büyük bir atılım için-
de. Bu tarihî dönemeçte Türkiye, yaklaşık yüz
yıl önce yaşadığı “imparatorluktan ulus-devlete
geçiş süreci travmasının” uzantılarını temizle-
mek için siyasetten hukuka, eğitimden kültüre
kadar hemen her alanda ciddi bir yüzleşmeyle
yeniden tarih sahnesinde kendisini gösterdi.
“Yeni Türkiye” kavramsallaştırması, tam da bu
değişim sürecinin yapısal hedefi olarak ortaya
çıktı ve kabul gördü. Yeni bir durumdan bah-
setmek için bir de eskinin olması gerekir. Eski
Türkiye; içeride demokratikleşmeyi, halkın
nüfuz edebildiği bir siyasal düzeni, insan hak-
larına saygılı bir hukuk devletini gerçekleştire-
memiş ve bizim gibi çok kültürlü toplumlarda
ulus-devletin yol açtığı kalıtsal hastalıkları
aşamamış bir profile sahipti. Aynı şekilde eski
Türkiye, kendi dış politika tercihlerinin özne-
si olmakta zorlanan, bölgesinde yarı-aktif ve
küresel ölçekte ise pasif/bağımlı bir ülke konu-
munda idi.
Bu bakımdan yeni Türkiye hedefi, üzerinde-
ki yüklerden önemli ölçüde kurtulmuş, devlet
ile milleti karşıt değil bir arada gören, insanını
tehdit değil değer olarak algılayan ve dünyanın
en büyük 10 ekonomisi arasına girmiş bir gü-
cün adıdır. Ancak 2012 yılının ilk aylarını ge-
çiren Türkiye, bu hedefe hem çok yakın, hem
de çok uzak olabileceğini gösteren tecrübeler
yaşıyor; hâlâ aşılması gereken mesafeler, atı-
lacak adımlar, gerçekleştirilecek reformlar ve
“norm”alleştirilmesi gereken süreçler var. Top-
lumsal talepler ile siyasal süreçleri bir norma
bağlamayı başarmak ya da başaramamak, aynı
zamanda eski ile yeni Türkiye arasındaki eşiğin
hangi tarafında yer alacağımızı da tayin ede-
cektir. Bu bakımdan geride bıraktığımız 2011
yılı ve sonrasında içinden geçtiğimiz kritik
süreçte Türkiye’yi en iyi anlatan tasvirin “yeni
Türkiye’nin eşiğinde” olduğunu düşünüyoruz.
SETA 2010 Yıllığı’nın girişinde 2010 yılını,
“Türkiye’nin dönüşüm yılı” olarak tanım-
lamıştık. Ancak, 12 Eylül 2010’daki %58’lik
Anayasa referandumundan dokuz ay sonra 12
Haziran’da yapılan genel seçimlerden iktidarın
%50’lik bir sonuçla güçlenerek çıkması, 2011’i
de Türkiye için yeni yüzyılın unutulmayacak
bir başka yılı kıldı. Aynı zamanda 2011, değişim
sürecinin halk tarafından bir kez daha onaylan-
dığı bir yıl oldu.
Toplumun mesajı: istikrarlı değişim
Türkiye’de 1960 darbesinin kurumsal düzeyde
inşa, 1980 darbesinin de ikame ettiği düzenin
2011: Yeni Türkiye’nin
Eşiğinde…
17
s e t a 2 0 1 1 y ı l l ı ğ ı
kalıntılarından kurtulmak için ciddi bir za-
man ve çaba harcayan siyasal irade, bu süreçte
en sonuncusu 12 Haziran seçimlerinde olmak
üzere, milletten üç kez azımsanmayacak bir
destek aldı. Hiç şüphesiz 12 Eylül referandumu
ile ortaya çıkan toplumsal yönelim de, 12 Ha-
ziran genel seçimlerinin ortaya koyduğu tablo
da, özünde istikrarı benimseyen ama içinde de-
ğişim talebini de barındıran güçlü mesajlardı.
Bu mesajların hangi ölçüde taşınabileceğini ve
değişimin hızının/yönünün ne olacağını etkile-
yecek birçok iç ve dış faktör mevcut elbette. An-
cak kesin olan husus şu ki; Türkiye’nin son 10
yılda elde ettiği toplumsal, siyasal, ekonomik ve
dış politika alanındaki kazanımların “kurum-
sallaştırılmasının” gerekliliği, milletin 12 Eylül
ve 12 Haziran adımlarının bir sonucu olarak
daha da pekişmiştir.
Bu bakımdan 2011 yılı, toplumun değişime
verdiği destek bağlamında Türkiye’yi “yeni
Türkiye’nin” eşiğine taşıyan tarihsel bir döne-
meç oldu. Fakat kurumsallaşmamış kazanımla-
rın ne kadar hızlı bir biçimde kaybedilebilece-
ğinin örnekleri çok partili hayata geçişten sonra
birkaç kez yaşandı. En son 28 Şubat sürecinin
ülkedeki görece toplumsal kazanımları ne ka-
dar hızlı bir biçimde erittiği, hafızalarımızda
net bir biçimde duruyor. Dolayısıyla önümüz-
deki dönemin ana teması, kuşkusuz, “kurum-
sallaşma” olmalıdır ve sanıyoruz yeni Anayasa
bu sürecin ilk, somut ve en önemli adımı ola-
caktır.
1990’lı yıllar, tüm dünya için Soğuk Savaş son-
rası yeni küresel durumu anlama, anlamlandır-
ma ve yeni pozisyonlar alma yılları iken Türki-
ye, Turgut Özal’ın ölümünden sonraki yıllarını/
enerjisini koalisyonlara ve “halka rağmen halk
için” yapılan eylemlere harcamıştı. Türkiye’nin
içeride milletle barışık ve reformcu bir düzen
kurması, bölgesinde lider ülke olması ve küre-
sel ölçekte önemli bir aktör haline gelmesi, ha-
len devam eden bir süreç olmakla birlikte, an-
cak son 10 yıldaki istikrarlı ve kararlı değişim
çabasıyla mümkün olabildi. Ancak hedeflenen
noktaya ulaşmaktan daha zoru, orada kalıcı
olabilmektir.
Şimdi Türkiye’nin önünde yeni Anayasa’dan
Kürt meselesine, ABD-İsrail-İran-AB ile ilişki-
lerden Suriye’deki gidişata kadar, yoğun enerji
gerektiren çok hayati meseleler bulunduğu
açıktır. Ancak, aynı şekilde, 2012 Türkiye’sinin
10 yıl önceki Türkiye’ye kıyasla birçok açıdan
ileride olduğu da bir gerçektir. Gelinen nokta-
nın, her anlamda, daha ileriye taşınabilmesi ve
kazanımların kurumsallaştırılabilmesi için ül-
kedeki karar vericilerin, yeni Türkiye’nin daha
çok “yeni” olduğunu her daim hatırda tutmala-
rında fayda var.
Bu bakış açısıyla hazırlanan ve Türkiye’nin eşi-
ğinde olduğu yeni Türkiye’ye dair birçok değerli
analizi barındıran SETA 2011 Yıllığı, toplumun
her kesiminden ilgilisine ufuk açıcı bir kaynak
olmaya namzettir. İki kapak arasında 2011 yı-
lını kuşbakışı değerlendirme imkânı veren bu
çalışma, umarız, Yeni Türkiye’nin temeline
atılmış bir kürek harç misali, ülkeye faydalı ve
hayırlı olur.