38
Tablo 11:
PTH
düzeyinin gruplar arası karşılaştırılması
Sayı
PTH (n±SD)
p değeri
Klinik hipotiroidi
15
50,62±16,43
<0,001
Subklinik hipotiroidi
20
55,82±16,49
Ötiroid
35
48,98±17,52
Kontrol
50
39,15±10,51
Total
120
46,23±15,80
PTH düzeyinde gruplar arasında anlamlı olarak fark bulundu ( Klinik hipotiroidi grubu=
50,62pg/ml, Subklinik hipotiroidi grubu=55,82pg/ml, Ötiroidi grubu= 48,98pg/ml, Kontrol
grubunda= 39,15pg/ml)(p< 0.001)(Tablo 11).
39
TARTIŞMA
Bu çalışmada Hashimoto tiroiditi olgularında D vitamini düzeyi düşük ve paratiroid hormon
düzeyi normal olarak ölçüldü. Ancak kontrol grubuna göre anlamlı olarak fark bulunmadı.
Hashimoto tiroiditi genetik ve çevresel faktörlerin birbirleri ile etkileşimi sonucu ortaya
çıkmaktadır (33). Genetik faktörlerin rolü Hashimoto tiroiditinin en çok araştırılan yönlerinden
birisidir. D vitamini de bu faktörlerden birisidir.
1,25(OH)2 D vitamini, D vitaminin en aktif formu olup hayvan modellerinde otoimmun tiroidit
gelişmesini etkili bir şekilde önlediği gösterilmiştir ( 138).
Lin ve arkadaşları, Tayvan’da yaptıkları çalışmada 109 Hashimoto tiroiditli hastada VDR
polimorfizminin rolünü araştırmış. Bu çalışmanın sonucunda exon 2’de lokalize VDR- Fok I
polimorfizminin C/C homozigot formunun taşıyan Çinlilerde Hashimoto tiroiditi gelişme
riskinin daha yüksek olduğunu tespit ettiler (9).
Stefanic ve arkadaşları, 145 Hırvat Hashimoto tiroiditli hastada yaptıkları çalışmada VDR gen
3’bölgesini içine alan haplotip varyantları ve allel dengesizliğinin patogenezde rolü
olabileceğini gösterdiler (141).
Yoshiyuki ve arkadaşları, VDR gen polimorfizminin tip1 diabetes melllitus ve multipl skleroz
gibi otoimmun hastalıklar, osteoporoz ve primer hiperparatiroidizimdeki rolünden yola çıkarak
VDR gen polimorfizminin Hashimoto tiroiditine olan yatkınlığını araştırmış. 130 Hashimoto
tiroiditli kadın hastada yaptıkları bu çalışmada VDR Fok I polimorfizminin Hashimoto tiroiditi
ile ilişkili olduğunun tespit etmişlerdir (142).
Hashimoto tiroiditinde D vitamininin rolü olduğunun bu çalışmalarda tespitinden yola çıkarak
biz bu çalışmada Hashimoto tiroiditinde D vitamini düzeyini araştırdık. Çalışmamız bu yönde
yapılmış ilk çalışma olma özelliğini de taşımaktadır.
40
Hashimoto tiroiditi grubunda ortalama D vitamini düzeyi 11,34ng/ml iken kontrol grubunda
9,75ng/ml olup gruplar arasında anlamlı fark bulunmadı (p=0,238) ve her iki grubun D
vitamini düzeyi eksiklik düzeyindeydi. Katılımcıların çok büyük bir kısmında D vitamini
eksikliğinin olması, D vitamini eksikliğinin ülkemizde hala ciddiye alınması gereken bir halk
sağlığı problemi olduğunu da göstermektedir.
D vitamini düzeyini etkileyen birçok kişisel ve çevresel faktör vardır. Bunlardan en
önemlilerden birisi mevsimdir. D vitamini düzeyi yaz sonu en yüksek seviyelerde bulunurken,
kış sonu en düşük seviyelerdedir (83). Katılımcıların büyük kısmının kış mevsiminde alınmış
olması çalışmamızın en önemli kısıtlayıcı yönüydü ve D vitamini düzeyinin neden bu kadar
düşük olduğu sebeplerinden biri olabilir. Bu nedenle çalışmanın yaz mevsiminde ve daha
büyük bir katılımcı sayısıyla yapılması sonuçların daha farklı çıkmasına neden olabilir.
D vitamini düzeyini etkileyen kişisel faktörlerden birisi de giyim tarzıdır. Giysiler, UV ışınları
ile cilt arasında önemli bir bariyer teşkil etmektedir. Özellikle Arap ülkelerinde yapılan
yayınlarda, güneşin bol olmasına karşın, geleneksel giysilerin güneşten yeterince yararlanmayı
engelleyerek D vitamini eksikliğine neden olduğu bildirilmektedir (87). Bizim çalışmamıza
katılanların büyük bir kısmının kapalı olması D vitamini düzeyinin bu kadar düşük olmasının
başka bir nedeni olabilir.
Ana gruplar arasında D vitamini düzeyi açısından fark olmamasına rağmen subgrup
analizlerinde subklinik ve klinik hipotiroidi arasında anlamlı fark bulundu (P=0,001).D
vitamini düzeyi klinik hipotiroidi grubunda 6,88ng/ml iken subklinik hipotiroidi grubunda
14,03ng/ml olarak ölçüldü. Bu sonuç bize hipotiroidinin seyrinde D vitamininin etkili
olabileceğinin gösterebilir.
HDL kolesterol değeri klinik hipotiroidi grubunda anlamlı olarak daha düşük bulundu (Klinik
hipotiroidi grubu= 43,4mg/dl, Subklinik hipotiroidi grubu=48,4 Ötiroidi grubu=55,8mg/dl,
Kontrol grubu= 52,28mg/dl) (p=0.002) (Tablo 7, tablo 8). Bu da klinik hipotiroidide HDL
kolesterol düzeyinin normal veya artmış olduğunu gösteren çalışmalarla uyumlu değildi (R).
Ancak ülkemizdeki genel verilere bakıldığında bizim kontrol grubunun HDL değerinin Türkiye
ortalamasının üstünde olduğu, çoğu kadın olan hastalarımızın HDL ortalamasının da Türkiye
ortalamasından daha düşük olmadığı görülmektedir.(143,144)