Sağlıklı olun! Ramazan başlıyor Uzmanlar, oruç



Yüklə 436,36 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix27.10.2018
ölçüsü436,36 Kb.
#75790


Oruç 

tutarken 

sağlıklı olun!

Ramazan başlıyor... Uzmanlar, oruç 

tutmanın sağlıklı bireylerde gerekli 

kurallara uyulduğu zaman herhangi bir 

hastalığa yol açmadığını belirtiyor. Kronik 

hastalığı olanların ise dikkat etmesi 

gerekenler var.

Ramazan ayına girdiğimiz şu günlerde 

sağlık açısından oruç tutmaması 

gerekenler:

•  İnsülin kullanan şeker hastaları

•  Şeker düzeyi kontrol edilemeyen şeker  

  hastaları

•  Tansiyonu yüksek seyreden hipertansif  

  hastalar

•  İskemik kalp damar hastalıklarına sahip  

  hastalar

•  Böbrek veya karaciğer yetmezliği olan  

  hastalar

•  Gebeler ve emziren kadınlar

•  Açlıkta şekeri aşırı düşen kişiler    

  (hipoglisemi)

•  İleri yaş

•  Mide rahatsızlıkları olanlar (ülser, mide  

  kanaması gibi) 

Bazı hastalıklarda ise uygun koşullar 

altında oruç tutmak mümkün. Örneğin 

insüline bağımlı olmayan, hap kullanan 

ve şeker düzeyi normal düzeylerde 

seyreden tip 2 şeker hastalarının oruç 

tutmasında sakınca yok. Tansiyonu 

normal sınırlarda seyreden hipertansiyon 

hastaları ve öncesinde mide rahatsızlığı 

olmuş ancak tedavi sonrası şikayetleri 

devam etmeyen hastalar, gerekli ilaçlarını 

düzenli kullanarak, doktor kontrolü altında 

tedavilerini aksatmamak şartı ile oruç 

tutabilirler. Ancak, özellikle oruç tutan 

hipertansiyon, kolesterol yüksekliği gibi 

hastalıkları olanlar yakından takip edilmeli, 

hastalıklarında en ufak bir bozulma 

olduğunda bir doktor tarafından tedavileri 

ayarlanmalı.

Oruç zayıflama yöntemi değildir...

Pek çok kişi orucu kilo vermenin de bir 

yolu olarak görüyor. Ancak oruç tutarken 

vücut kendini ayarlayarak metabolizma 

hızını yavaşlatır; yani daha az kalori 

kullanır; ayrıca kişiler hareketlerini 

kısıtlamaya da meyillidir. Bir de iftarda aşırı 

yemek eklenince kilo vermek yerine kilo 

alınabilir.

Oruç tutarken sahur ve iftarda beslenme 

belirli konulara dikkat edilerek yapılmalıdır. 

Oruç sırasında en önemli konulardan 

biri, vücudun su ve tuz dengesinin 

bozulmasının engellenmesidir. Aşırı şeker 

düşüklüğü, su ve tuz kaybı vücut dengesini 

bozar; halsizlik, baş dönmesi, tansiyon 

düşüklüğü, kabızlık, baş ağrısı gibi 

durumlara yol açar. Bu yüzden dengeli ve 

yeterli beslenilmelidir.

Dengeli beslenme nasıl olmalı?

 

İlk kural, oruç ile uzun süre aç kaldıktan 



sonra iftarda bir anda fazla miktarda ve 

çok çeşit yemek tüketmemektir. Az ve 

sık beslenmek en sağlıklı yaklaşımdır. 

Yani sadece sahur ve iftarda çok 

miktarda yemek yerine, sahur ve iftarda 

hafif yenilmesi, iftar ve sahur arasında 

aralıklarla besinler alınması (yani toplam 

en az üç öğün olacak şekilde) vücudun 

dengesini korumasına yardımcı olacaktır. 

Genel olarak çorba, meyve, sebze, hafif 

et yemeklerinin, lifli besinlerin tüketilmesi, 

ağır, yağlı yiyeceklerden, kızartmalardan 

kaçınılması, tatlı olarak sütlü ve meyveli 

tatlıların tercih edilmesi, gazlı içecekler 

yerine bol miktarda su, meyve suyu 

tüketilmesi önerilir. Lifli yiyeceklerin tercih 

edilmesi hazmı kolaylaştırır. Lifli besinler 

daha yavaş sindirilir böylece acıkma hissi 

de gecikir. Meyvelerde mineral açısından 

zengin olanlara (hurma, badem, muz gibi) 

öncelik verilmelidir.

İftar ve sahurda tam doymadan sofradan 

kalkmak ana ilke olmalıdır. İlk yenilenlerin 

kana karışıp açlık duygusunu bastırması 

için yaklaşık 20-30 dakika geçmesi 

gerekmektedir. Bu sürede kişi açlık 

hissi devam ettiği için gereksiz yere 

çok miktarda yiyecek alacaktır. Bundan 

dolayı iftarda çorba ile başlayıp, bir süre 

beklemek ve ondan sonra yemeğe devam 

etmek en iyisidir.

Bazı kişiler de sahuru çok erkenden 

yaparak sadece su tüketir. Bu durumda 

açlık süresi çok uzamakta, kan şeker 

düzeyi daha erkenden düşmekte, halsizlik, 

baş dönmesi, tansiyon düşüklüğü, kabızlık, 

baş ağrısı gibi rahatsızlıklar erkenden 

ortaya çıkmaktadır. Sahur, vaktinde ve 

hafif kahvaltı şeklinde mutlaka yapılmalıdır.

Medicana Sağlık Grubu aylık ücretsiz yayınıdır 

Haziran 2016 • Sayı: 90

Ramazan ayında oruç tutarken tüketilen besinlere çok dikkat edilmeli. Kronik hastalığı olanların da

doktor kontrolünde oruç tutması gerekiyor.



Yaz aylarına girdiğimiz şu günlerde pek 

çok genç telaşlı bir evlilik hazırlığında... 

Ancak bir aile kurma yolunda ilerlerken 

kadın ve erkekte farklı endişeler ortaya 

çıkabiliyor. Gerektiğinde bir uzmandan 

yardım almak mutlu bir evlilik için çok 

önemli...

Evlilik; kendini anlamak, eşini anlamak, 

problemlere çözüm üretmek, farklılıkları 

kabul edebilmektir. Öncelikli olarak evliliği 

düşünen kişiler olgunlaşmış olmalı, 

kendi kararlarını kendi verebilmeli, 

çıkacakları yeni yolda ailesinden kopup 

bireyselleşmeli ve sorumluluklarını yerine 

getirebilmelidir. Bunları başaramayan 

kişi, hayatın ve evliliğin zorluklarıyla 

baş edemeyecek düzeyde olmaktadır 

ve bu yüzden kişilerde evlilik korkusu 

yaşanmaktadır. Temelinde yatan sebep 

ise gerçek hayatın sorumluluğunu alma 

korkusudur. Bazı bireylerdeki korku ise 

kendi ailelerinden gördükleri olumsuz 

evlilik yaşantılarından kaynaklanmaktadır.

 

Hangi durumlar evlilik 



korkusuna neden olur?

Erkek ve kadınlarda evlilik korkusu, belirli 

bir yaş dönemi geldiğinde birey, aile ve 

çevre baskısı görmeye başladığında ortaya 

çıkar. Erkek ve kadınlar evlilik stresini farklı 

şekilde yaşamaktadır. Erkekte ‘Eşime ve 

çocuklarıma bakabilecek miyim? Onların 

isteklerini gerçekleştirebilecek miyim? 

Onlar için iyi bir eş ve iyi bir baba olabilir 

miyim?’ gibi sorularla stres faktörü ortaya 

çıkar ve erkek evlenmekten korkar. 

Kadınlarda ise ‘Baba evinde gördüğüm 

muameleyi eşimin evinde görür müyüm? 

Şiddete maruz kalır mıyım? Eşim beni 

aldatır mı? Eşimin annesi ile geçinebilir 

miyim?’ gibi sorular stres yaratmaktadır. 



Evlilikte ilk gece korkusu!

Eşler arasında, özellikle de kadınlarda 

evlilikte ilk gece korkusu hakimdir. 

Aynı zamanda cinsel sorunlar ve 

kaygılar evliliğin önüne bir engel olarak 

çıkmaktadır. Kendini hazır hissetmeme ve 

eksik görme, eşini tatmin edememe gibi 

birçok cinsel endişenin ortaya çıkması 

da bireyleri evlilikten uzaklaştırmaktadır. 

Evlilikten kaçmak isteyen birçok kişi de 

cinsel korkuları bahane etmektedir. Cinsel 

kaygılar psikolojik olduğu için bu konuda 

profesyonel yardım alınabilir.

Evlilik yoluna adım atan eşlerin evlilik 

öncesi yaşayacakları sorunları, kendileri 

çözmeleri de önemlidir. Bireyler iletişim 

kurmada sorun yaşıyorsa öncelikle 

yapmaları gereken şey, birbirilerinin 

iletişim dilini öğrenmeleri ve empati 

kurabilmeleridir. İyi bir iletişim dili, 

sorunların çözülmesinde büyük etkendir. 

Eşinin güvenini, desteğini her zaman 

arkasında hisseden bireyler kendilerini 

daha güvende ve huzurlu hisseder. 

Eşler birbirilerini incitmemeye, kırmamaya 

özen göstermeli, birbirilerine saygı 

göstermeli ve fikirlerine önem vermelidirler. 

Evlilikte birey olabilmek hem kişinin ruh 

sağlığı hem de eşlerin ilişkileri açısından 

önemlidir.

Evlilik sizi korkutmasın!



Tiroit hastalıkları arasında en sık görüleni 

hipotiroid. Uzmanlar, hamile kalmayı da 

zorlaştıran hipotiroide karşı iyot yönünden 

zengin bir beslenme öneriyor.

Dünyada en yaygın hastalıklarından biri 

olan tiroit hastalıkları beraberinde birçok 

rahatsızlığa yol açabiliyor. Kendi içinde de 

kollara ayrılan tiroit hastalıklarının en sık 

görüleni tiroit bezinin az çalışmasına bağlı 

olan hipotiroid. Tiroit hormonu büyüme ve 

gelişmede önemli rol oynar, vücutta tiroit 

hormonu sentezi için yeterli miktarda iyot 

alınması gereklidir. 

Tiroit hormonun insan 

vücudundaki 15 etkisi:

•  Isı oluşumunu artırır

•  Büyüme ve gelişmeyi sağlar

•  İnsülin salgısı artar

•  Glikoz metabolizmasına değişik etkileri  

  var


•  Trigliserit, kolesterol miktarını azaltır

•  Bazal metabolizma hızı artar

•  Vitamin gereksinimi artar

•  Oksijen kullanımı artar

•  Kalp hızı, kalp akımı, kalp debisi artar

•  Solunum hızı artar

•  Nabız basıncı artar

•  Protein yıkımı artar

•  Kemik yıkımı artar

•  Mide bağırsak hareketleri artar

•  Adet süresini artırır

Kadınlarda daha sık görülüyor.

Tiroit hastalıklarının en sık görüleni 

hipotiroide orta yaşlarda daha çok 

rastlanıyor. Yeni doğum yapmış kadınlar, 

önceden guatrı olanlar, ailesinde tiroit 

hastalığı olanlar, 50 yaşın üzerinde 

kadınlarda hipotiroid daha sık görülür. 

Şeker hastalarında bazı bağışıklık sistemi 

hastalarında lityum ve benzeri ilaçları uzun 

süre kullananlarda hipotiroid sıklığı daha 

fazladır.

Hipotiroid belirtileri:

•  Kabızlık

•  Ciltte kuruma

•  Ciltte soluk renk

•  Kilo alımı, kilo vermede zorlanma,

  ödem hali

•  Sesin kalınlaşması, kısılması ya da  

  çatallanması

•  Saç ve kaş dökülmesi

•  Tırnaklarda kırılma

•  Terlemede azalma

•  Kolay yorulma, bitkinlik hali, sabah  

  yorgunluğu

•  Unutkanlık, odaklanma güçlüğü,    

  düşünme hızında yavaşlama

•  Sebepsiz üşüme hissi

•  Depresyon belirtileri

•  İnatçı kas ve eklem ağrıları, uyuşma,

  el ve kollarda ağrı

İyot içeren besinler tüketin!

Özellikle tatlı su balıkları ve sonrasında 

ton balığı, mezgit, karides gibi deniz 

ürünlerinin yanı sıra ıspanak, soya 

fasulyesi, şalgam, kabak, sarımsak, kuru 

fasulye gibi sebzeleri tüketmek gerekiyor. 

Meyveler içinde çilek iyi bir iyot kaynağıdır. 

Yoğurt, süt, peynir, yumurta, süt ve 

süt ürünleri iyot bakımından zengindir. 

Denizden uzak yerlerde yaşayanlarda 

iyot eksikliği daha sık gelişir. Ayrıca, 

karalahanayı fazla tüketirseniz iyodu tutar. 

İyodu tuttuğu için tiroit bezinin çalışmasını 

olumsuz yönde etkiler.

İyot eksikliği tiroit 

hastalıklarına neden 

olabiliyor!



Sağlıklı Ramazanlar!

Ramazan başlıyor, havalar sıcak. Uzmanlar, oruç tutmanın sağlıklı bireylerde gerekli 

kurallara uyulduğu zaman herhangi bir hastalığa yol açmadığını belirtirken, kronik 

hastalığı olanların ise dikkat etmesi gerekenler olduğunu söylüyor. Ramazan ayına 



girmeden, sağlıklı bir oruç dönemi geçirmek için siz de mutlaka uzmanınıza başvurun.

Yüklə 436,36 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə