12
Bu kurumlardan yetişen öğretmenler görev yaptıkları
kurumlara gitar eğitimini
taşımışlardır. Bunun sonucu gitar zamanla daha önceki yıllarda ilk ve orta öğrenim
kurumlarında çok önemli kültürel hizmetler vermiş olan mandolin ve blok flüt’ün yerini
almaya başlamış ya da o enstrümanlar kadar çok çalana ulaşılmıştır.
Yaygınlaşan gitar merakı bu sazın öğrenilmesine olan ilgiyi artırmıştır. Gittikçe artan
gitar edinme ve öğrenme talebini karşılamakta zorlanılmaktadır. Özel eğitim veren
kuruluşlar oluşmaya ve gün geçtikçe sayıca artmaya başlamıştır. Özengen öğretim
yapan kuruluşların sayıca artışı bilimsellik konusunda bazı problemleri de yanında
getirmiştir. Bununla birlikte de gitar ülkemizde hızla tanınan ve aranan bir saz haline
gelmiştir.
Sonucunda gitar festivalleri, gitar icra ve beste yarışmaları birbiri ardına
düzenlenmiştir. Çünkü bu konuda toplum üzerinde bir açlık olduğu gerçektir.
Dünyada yaşanan gitarın gelişim sürecinin bir benzeri de ülkemizde yaşanmış ve
yaşanmaktadır. Kontrolsüz yapılıp dinleyicilere sunulan çalışmaların bazıları kısır ve
toplumu yanlış yönlendirici nitelikte olmuştur. Popülerlik ile halk müziği kavramları
çoğu zaman iç içe düşünülmüş ve başarısız uyarlamalar halk müziğimize bazı zararlar
verebilecek duruma gelmiştir. Ortada yine uzmanlardan oluşacak ciddi bir denetleme
kurulu eksikliği sorunu vardır. Bu konuda hem halk müziğini hem de klasik müziği çok
iyi tanıdığını kanıtlamış olan, dünya müzik tarihinin önemli simalarından Brazilya’lı
besteci Heitor Villa-Lobos’un çok önemli açıklaması vardır. Heitor Villa-Lobos popüler
müzik halkın tanıdığı, sevdiği ve şarkı olarak da söylediği müzik türü olduğunu, oysa “
halk müziği” büsbütün başka olduğunu söylemiştir. Halk müziğinin, halkın
yaşam dolu
gelişiminin sesle ifadesi olduğunu, bu müziğin popüler olmayabileceğini ama yine halkın
müziği olduğunu iddia eder. “Öyleyse, “popüler müzik” halk psikolojisinin, “halk müziği”
ise halk biyolojisinin ifadesidir” der
1
.
Görülür ki “halk müziği”, “halkın müziği”, “klasik müzik”, “eğitim müziği” gibi
kavramlar toplum için çok titizlikle ele alınması, yetkin olmayanların aktif bir şekilde
içine girmemesi gereken hassas konulardır. Bu konuların özellikle üniversitelerin
ilgili bölümlerinde özenle incelenip, araştırma sonuçlarının bir tavır olarak halka
kazandırılması yönünde bir misyon üstlenmesi toplum için çok yararlı ve önemlidir.
Sonuç ve Öneriler
Üniversitelerin eğitim programlarına “Müzik İşletmeciliği ve Pazarlaması”, “Müzik
Kütüphaneciliği”, “Akustik ve Ses Kayıt Bilimi” gibi eğitimleri veren bölümlerin
açılması hem yeni uzmanlık dallarının oluşturulması ve hem de ülkemizde var olan
önemli bir açığın kapatılması yönünden çok yararlı olabilir. Daha önce de bahsedildiği
gibi bu tip ihtiyaçlar, günümüzde tesadüf olarak saygın sanatsal ehliyeti ya da
1
Ahmet Say, Müzik Öğretimi (Ankara : Müzik Ansiklopedisi Yayınları, 1995) s. 27-28.
13
SANAT YAZILARI
22
düşüncesi olmayan çok kısıtlı bir zümrenin elindedir. Bu zümre
ise kişisel rant uğruna
keyfi ve şahsi uygulamalar yapmaktadır. Amaç sanattan ziyade ekonomik çıkardır.
Böyle bir durumda ise amaçlar uğruna ülkenin var olan sanatına gerekli titizlik ve
saygı gösterilmemektedir. Bir anlamda ülke zevklerine müdahale edilmekte, kültür
anlayışı tahrip olmaktadır. Bu tip memleket meselelerini önemsemeyen zihniyete,
karşı davranışı bir anlamda ülkenin bilim, kültür kalesi diyebileceğimiz üniversitelerin
üstlenmesi gereklidir düşüncesindeyim.
Bunun için bir an önce ülkemiz bestecileri tarafından
gerçekleştirilmiş eserlerin
külliyatlarının çıkartılması gerekir. Mümkün olanların birer kopyasının Devlet
Kütüphanelerinde bulundurulması gereklidir. Kütüphanelerde bulundurulması mümkün
olmayanlara da ulaşılabilecek yolların belirtilmesi uygun olur. Yukarıda bahsedilen
kaynakların kullanımı bir ön çalışma gerektirir. Ön çalışmada ilk olarak, var olan
eserlerin külliyatının çıkartılıp, sınıflandırması yapılmalıdır. Sınıflandırma form, tür,
enstrüman, enstrüman grupları, kronoloji ya da bölgesel yapılabilir. Daha sonra önceki
bahsedilen olanaklar kullanılarak tanıtımı yoluna gidilir ve
diğer ülke müzisyenlerinin
ilgisine sunulabilir. Bir an önce milli kütüphane arşivlerinde bulundurulmak üzere
kaynak toplanmasına gidilmelidir. Bu kaynak toplama ses ve görüntü kayıtları, yazılı
belgeler olmak üzere iki ana başlıkta toparlanmalıdır. Telif nedeni ile elde edilmesine
imkan olmayanların da ulaşım adresleri hakkında bilgi kapsaması gereklidir. Ülkemize
ait bestelerin çoğalması neticesi eğitime de çok katkıda bulunur. Küçük yaştaki
çocukların duydukları, bildikleri ve alışmış oldukları müzikle ilgilenmeleri daha özendirici
ve kolay olur. Müziğe başlama yaşı da erkene alındıkça ülkenin genel müzik anlayışı ve
seviyesi yükselir. Bir sonuca ulaşıldığı takdirde hemen o yıl ülkenin küçük yaştaki çocuk
sayısı kadar bir yıl ileri gidilmiş demektir. Bu bir rüya değildir.
Çünkü ülkemizde o yaş
grubundaki çocukların tümünde eğitim mecburidir.
Bu güne kadar yapılmış tüm eserlerin icra, nota yazımı ve audio kayıt işlemlerine bir
an önce başlanılmalıdır. Bunun için devlet olanaklarından yararlanılmalı, eksik olan
ihtiyaçların da bir an önce giderilmesi yoluna gidilmelidir. Devlet için çalışan senfoni,
oda, opera ve bale, üniversite, güzel sanatlar okulları orkestraları, koroları, solist
sanatçılar vardır. Daha önceden külliyatı
belirlenmiş olan bu eserler, bir program
çerçevesinde bahsedilen grup ya da şahıslar tarafından seslendirilmelidir. Bu işlem
yapılırken kalite düşünülmemelidir. Çünkü bir besteci tarafından emek ve düşünce
harcanarak ortaya çıkarılmış her eser halka duyurulmayı hak etmiştir. Bu eserlerin
tümü yine notaları çoğaltılarak ilgilenenlere sunulmayı da hak etmiştir. Bu eserlerin
notaları yazılıp matbualarda çoğaltılmalı, en az birer örneği Devlet Kütüphanelerinde
bulundurulmalıdır.
Gitar eşlik sazı ve/veya solo saz olarak kullanılabilmesi, çok sesli müzik yapılabilmesi,
teminindeki kolaylık, gençler arasında yaygınlığı nedeniyle hem konser sazı hem