(Ross’dan)
C. Stratum granulosum:
Bu tabakada iki tip nöron bulunur. 1.Granüler nöronlar: Küçük, 4-5 mikron çapında
nöronlardır, oldukca çok sayıdadırlar ( 1 milimetreküpte 7 milyar adet civarında). Hücre
gövdesi yıldız biçimlidir. Köşelerinden çıkan dendritleri hücre etrafında belirli bölgelerde çok
uzaklaşmadan sonlanırlar. Dendritlerinin, golgi hücrelerinin aksonlarıyla birlikte, buraya
gelen afferent liflerle bu tabakada sinaps yaptıkları bölgelere glomerul denir. Bu hücrelerin
aksonları ise dik olarak stratum molekülare'ye çıkar ve orada T biçiminde dallanır. T'nin her
iki kolu serebellum laminasına paralel düzlemde uzun bir yol alır. Bunlar yolları boyunca
rasladıkları Pürkinje hücrelerinin, yıldız ve sepet hücrelerinin ve golgi hücrelerinin
dendritleriyle sinapslar yaparlar. 2. Golgi nöronları: Granüler nöronlar ile Pürkinje nöronları
arasında bulunan yıldız şekilli nöronlardır. Dendritleri hem kendi etrafında yayılır hemde
dikine stratum molekülare'ye çıkarak her yönde dallanır, Pürkinje hücresi dendritleri ve
burada T dallanma yapmış bulunan granüler nöron'un aksonuyla sinapslar yapar. Golgi
hücrelerinin aksonları ise stratum granulosum'da dallanarak glomerul denen özel sinaps içinde
sonlanır. Buna göre glomerul; granüler nöron'un dendriti ile iki aksondan oluşan özel bir
sinaps tipidir. Aksonlardan biri substansiya albadan gelen afferent lifler, diğeri Golgi
nöron'unun aksonudur.
20
(internet’ten alınmıştır)
Substansiya alba: Miyelinli sinir demetlerinden oluşmuştur. Bunların bir kısmı
efferent'tir, Pürkinje nöronlarının aksonlarından oluşmuştur. Bu efferent demetler serebellum
nukleuslarına bağlanırlar, bu nukleuslardan çıkan asıl efferent yollar serebellumu terkeder.
Bunlardan bir kısmı medulla spinalis'e gider. Diğer kısmı nukleus vestibularis ve nukleus
ruber'e varır. Bunlarda ilgili traktuslarla medulla spinalise geçerler. Ayrıca nukleus ruber'den
kortikal merkezlere ulaşarak serebellumu kortekse bağlayan traktuslar vardır.
Substansiya alba'daki myelinli demetlerden afferent olanlar ise serebellum'a uyartı
getirirler. Afferent lifler başlıca medulla spinalis, nukleus vestibularis, nukleus olivaris ve
pons'dan gelir. Pons'dan gelenler korteks serebriyi serebelluma bağlayan dolaylı yollardır.
Medulla spinalisden gelenler serebelluma derin bilinçsiz duyuyu iletirler.
Bütün afferent lifler serebelluma girdikten sonra, substansiya alba içindeki nukleuslara
birer kol verir sonra serebellum korteksine girerler.
Nukleus olivaris'den gelen afferent lifler stratum molekülare'de herbiri bir Pürkinje
nöronu dendritleri üzerinde sarmaşık gibi sarılarak sonlanır, bunlara sonlanma biçimlerinden
dolayı sarmaşık lifleri ( climbing fibrils) denir.
21
Diğer afferent lifler stratum granulosum'a girdikten sonra birçok kez dallanır ve
glomerul denen alanlarda ince uçlarla sonlanırlar. Afferent liflerin bu tipine de ileri derecede
sık ve ince dallanma biçimi yosunu anımsattığı için yosun lifleri (mossy fibrils) denir. Yosun
liflerinin getirdiği duyuyu alan granül hücreler , bunu aksonlarıyla serebellumun diğer tüm
nöron tiplerine iletirler. Sonunda yosun lifleriyle gelen uyartı bir veya birkaç tip nörondan
geçtikden sonra ara effektör nöron olan Pürkinje hücresinde toplanır. Böylece ara effektör
nöron olan pürkinje hücresi , sarmaşık lifleriyle gelen uyartıyı doğrudan, yosun lifleriyle
gelen uyartıları ise dolaylı olarak alırlar.
Golgi nöronları ise ; granül hücrelerin aksonlarından aldıkları uyarıyı tekrar glomerul
denen sinaps bölgesine yani uyartının başladığı yere getirerek bir kontrol sistemi yaparlar,
uyartı şiddetini ayarlarlar.
Hem sarmaşık hem de yosun lifleriyle gelen uyartılar uyarıcıdır (eksitatör). Granül,
sepet, yıldız ve Pürkinje hücreleri ise durdurucu ( inhibitör) hücrelerdir. Bu durdurucu
nitelikteki tepki aksonlar aracılığıyla serebellumun ortasındaki nukleuslara iletilir. Bu
nukleuslardaki nöronlar uyartıyı afferent liflerden doğrudan doğruya uyarıcı olarak ve
Pürkinje liflerinden durdurma şeklinde değişmiş olarak alır ve efferent traktusları yapan
aksonlarıyla da ayarlanmış olarak gerekli motor merkezlere gönderirler.
Serebellumun duyu veya zeka ile ilgisi yoktur. Çizgili kasların kontraksiyon şiddetini
ayarlar, kaslar arasında fonksiyonel uyum sağlamakla görevlidir.
PERİFERİK SİNİR SİSTEMİ
Periferal sinir sistemini; periferik sinirler, bunların yolları üzerinde bulunan
ganglionlar ve
sinir sonlanmaları oluşturur. Uyarımların merkezi sinir sistemine veya
merkezi sinir sisteminden ilgili organ veya alt birimlere taşınmasını sağlarlar. Periferal sinir
sistemi, ilişkili bulunduğu doku tipi veya vücut bölgesine bağlı olarak somatik ve
visseral(otonom) sinir sistemi olarak ikiye ayrılır. Somatik sinir sistemi isteme bağlı olarak
çalışan doku ve organlar (iskelet kasları) ile merkezin ilişkisini sağlarken, visseral
(otonom,vejetatif) sinir sistemi istem dışı çalışan doku ve organlar (bezler, kalb kası, düz kas,
sindirim vs) ile merkezi sinir sistemi arasındaki bağlantıyı gerçekleştirirler.
1.Periferik sinirler (anatomik sinirler):
Periferik sinir veya anatomik sinir; birçok sinir teli demetciklerinden oluşur.
22