124
Şişli Etfal Hastanesi T›p Bülteni, Cilt: 44, Say›: 3, 2010 / The Medical Bulletin of Şişli Etfal Hospital, Volume: 44, Number 3, 2010
GİRİŞ
Eroin, ilk olarak 1874 yılında tabii içeriği afyon
çiçeği olan morfinden sentezlenmiş, kullanıldığın-
da kısa süreli yoğun öfori oluşturan, genellikle hızlı
tolerans ve yoksunluk geliştirdiği için şiddetli fiziksel
bağımlılık yapan uyuşturucu bir maddedir. Burundan
enfiye şeklinde çekmek, dumanını içmek ve enjek-
te etmek gibi birçok yolla alınabilmektedir. Tedavi
uygulanmasa bile normal şartlarda ölümcül olmayan
yoksunluk dönemi, hamile bağımlılarda fetus ölümü-
ne neden olabilmektedir (1). Gelişmiş ülkelerde 15-44
yaş arasındaki kadınlarda uyuşturucu madde kullanım
insidansı %7,5’tir (2). Ülkemizde gebe kadınlarda bu
alanda yapılmış çalışma bulunmamaktadır. Geçmiş
yıllarda eroin kadınlar arasında en yaygın kullanılan
madde iken; günümüzde kokain ve diğer uyuşturucu-
lar daha yüksek oranda kullanılmaktadır (2).
Eroin bağımlısı annelerde, perinatal mortalite, pre-
term doğum ve düşük doğum ağırlıklı bebek riski art-
mıştır (3-6). Çok sayıda opiat bağımlısı annenin yeni-
doğanları, uterusta bu maddeye maruz kalarak fizik-
sel bağımlı olmakta ve doğumdan sonra yoksunluk
semptomları göstermektedir (7). Neonatal yoksunluk
sendromu, gebeliği süresince madde kullanımı olan
anne bebeklerinde maruziyet sonrasında gelişen ve
doğum sonrası maddenin eksikliğine bağlı görülen
bulgularla karakterizedir (3). Madde bağımlılığı olan
annelerin bebeklerinde yoksunluğa bağlı sistem dis-
fonksiyonlarının en sık sinir sitemi, gastrointestinal
sistem ve solunum sistemlerinde görüldüğü bildiril-
miştir (2). Gebelik süresince opiad maruziyeti olan
Neonatal yoksunluk sendromu
Emrah Can
1
, Ali Bülbül
2
, Sinan Uslu
2
, Ömer Güran
1
, Asiye Nuhoğlu
3
Olgu Sunumları / Case Reports
ÖZET:
Neonatal yoksunluk sendromu
Neonatal yoksunluk sendromu, uterus içinde bağımlılık yapan maddeye maruz kalmış infantlarda çekilme semp-
tomlarıyla ve fiziksel bağımlılıkla karakterize klinik bir durumdur. En iyi tanı metodu bebeğin ilk mekonyumunda
bağımlılık yapan maddenin saptanmasıdır. Eroin kullanan annelerin bebeklerinde neonatal yoksunluk sendro-
munun görülme sıklığı %16-90’dır. Klinik bulgular sıklıkla ilk 48-72 saat içerisinde ortaya çıkmaktadır. Tremor
ve hiperirritabilite en belirgin bulgulardır. Yenidoğanda en sık merkezi sinir sistemi ve gastrointestinal sistem
etkilenmektedir. Mortalite; sıklıkla eşlik eden erken doğum sorunları, enfeksiyon ve perinatal asfiksi ile ilişkili-
dir. Konvülziyon, ishal, uyku ve beslenme düzenini bozan hiperirritabilite varlığında yoksunluk sendromu tedavi
edilmelidir. Tedavide opiatlar, benzodiazepinler, fenobarbital ile birlikte yenidoğanın sakin ve sessiz bir ortama
alınması ve uyaranların minimuma indirilmesi önemlidir.
Bu yazıda gebelik dönemi süresince eroin kullanan bağımlı bir annenin, bebeğinde saptanan neonatal yoksunluk
sendromu olgusu sunulmuştur.
Anahtar kelimeler: Yenidoğan yoksunluk sendromu, eroin, fenobarbital
ABSTRACT:
Neonatal abstinence syndrome
Neonatal abstinence syndrome is characterized by a clinical situation with withdrawal symptoms and physical
dependence in the uterus exposed to addictive substances in infants. The well-known method in diagnosis of
neonatal abstinence syndrome is to identify addictive substances in the first meconium. The prevalence of
neonatal abstinence syndrome is between 16-90% in infants of mothers who used heroin. Clinical findings
often occur within the first 48-72 hours. Most obvious symptoms are tremor and hiperirritability. Neonatal
central nervous system is most common affected. Gastrointestinal system creates a second often affected.
Mortality associated with premature birth problems, infections and perinatal asphyxia. This syndrome should be
treated when it were convulsions, diarrhea, sleep and diet in the presence of the distorting extreme deprivation
syndrome. Treatment of the syndrome were important by opium, benzodiazepines, phenobarbital with calm and
quiet environment and to minimize the stimulus into newborn. In this article presented with neonatal abstinence
syndrome detected by a dependent mother’s baby heroin use during pregnancy period.
Key words: Neonatal abstinence syndrome, heroin, phenobarbital
Ş.E.E.A.H. Tıp Bülteni 2010:44;124-127
1
Neonatoloji Yan Dal Asistanı,
2
Neonatoloji
Uzmanı,
3
Prof. Dr., Klinik Şefi, Şişli Etfal Eğitim
ve Araştırma Hastanesi, Neonatoloji Kliniği,
İstanbul-Türkiye
Yazışma Adresi / Address reprint requests to:
Uzm. Dr. Emrah Can, Şişli Etfal Eğitim ve
Araştırma Hastanesi, Neonatoloji Kliniği,
İstanbul – Türkiye
Telefon / Phone: +90-532-512-3606
Faks / Fax: +90-212-234-1121
E-posta / E-mail: canemrahcan@yahoo.com
Geliş tarihi / Date of receipt:
12 Kasım 2009 / October 12, 2009
Kabul tarihi / Date of acceptance:
4 Ocak 2010 / January 4, 2010
Şişli Etfal Hastanesi T›p Bülteni, Cilt: 44, Say›: 3, 2010 / The Medical Bulletin of Şişli Etfal Hospital, Volume: 44, Number 3, 2010
125
E. Can, A. Bülbül, S. Uslu, Ö. Güran, A. Nuhoğlu
yenidoğanlarda yoksunluk sendromu %55-94 ora-
nında görülmektedir. Yenidoğanda oluşan yoksunluk
bulguları %30-80 arasında tedavi gerektirirken; teda-
viye yoksunluk bulguları tamamen kaybolana kadar
devam edilmektedir.
OLGU SUNUMU
Bebek A, 38.gestasyon haftasında 3150 g (25-50
p) ağırlığında, 50 cm (25-50p) boy ve 34 cm (50p) baş
çevresi ile normal spontan vajinal yolla doğdu. Apgar
skoru 1.dakika 7 ve 5.dakika 9 idi. Anamnezinde,
annenin gebelik döneminde düzenli takibinin olma-
dığı öğrenildi. Bebeğin ilk fizik muayesinde patolojik
özellik yoktu. Postnatal dördüncü saatinde huzursuz-
luğu gelişen bebek tekrar değerlendirildi. Fizik mua-
yenesinde tremor, taşipne, tiz sesli durdurulamayan
sürekli ağlama, aşırı emme isteği, beslenme sonrası
kısa uyku süresi, ajitasyon, artmış tonus ve irritabi-
lite tespit edildi. Bu bulgular ile olası erken sepsis
ve erken metabolik sorunların dışlanması amacıyla
yapılan laboratuvar tetkiklerinde; tam kan sayımında
lökosit 12000 mm
3
, Htc %48, Hgb 16,2 g/dl, trombo-
sit 162000 mm
3
saptandı. Biyokimyada sodyum: 143
mEq/L, potasyum: 4,2 mEq/L, kalsiyum: 8,1 mg/dl,
magnezyum: 2,2 mg/dl ve CRP 0,6 mg/dl idi. Mevcut
bulguların devam etmesi ve laboratuvar tetkiklerinde
spesifik bir bulgu saptanmaması nedeniyle yoksunluk
sendromu düşünülerek aile ile tekrar görüşme yapıldı.
İkinci görüşmede annenin gebeliğinin son üç ayında
düzenli olarak eroin kullandığı öğrenildi. Finnegan
Skorlamasına göre bebek değerlendirildiğinde 10
skor puanı saptandı (Tablo 1). Bebekte sürekli ağlama
ve hiperirritabilite bulgularının tedavisi için fenobar-
bital (5 mg/kg dozunda) başlandı. Tedavi sırasında
bebek sakin, ışıksız ve sessiz bir ortama alınarak ve
dış uyarılar minimuma indirildi. İzleme alınan has-
tanın 24 saat sonra bulguları geriledi ve Finnegan
Skorlaması 4 puan hesaplandı. Tedaviye yanıt alınan
bebeğe neonatal yoksunluk sendromu tanısı konul-
du. Üç günlük gözlem sürecinde vital bulguları (solu-
num, dolaşım, ağlama süresi, beslenme durumu ve
kan şekeri) takip edilen bebekte ek bir probleminin
gelişmemesi üzerine fenobarbital tedavisi 3 mg/kg/
güne azaltılarak, poliklinik kontrolüne gelmek üzere
taburcu edildi. Bebek yaşamının 7. gününde polikli-
nik kontrolünde Finnegan Skorlamasına 0 saptanınca
fenobarbital tedavisi kesildi.
TARTIŞMA
Neonatal yoksunluk sendromunun kesin tanısı,
madde bağımlı annelerin gebelik döneminde genel-
likle birden fazla bağımlılık yapan maddeyi birlikte
kullanmaları nedeniyle oldukça güçtür. Yenidoğanda
saptanan bulgular sıklıkla hastalığa özgü değildir.
Neonatal yoksunluk sendromunun ayırıcı tanısında
ve tedaviye yanıtta Finnegan ve modifiye Finnegan
skorlama sistemleri yaygın olarak kullanılmaktadır
(6). Finnegan skorlama sistemi, bulgu ve semptom-
ların düzenli aralıklarla değerlendirilmesi esasına
dayanmaktadır. Ancak değerlendirmenin subjektif
Merkezi Sinir Sistemi bulguları
Yüksek sesli ağlama
2
Devamlı yüksek sesli ağlama
3
Beslenme sonrası uyku <1 saat
3
Beslenme sonrası uyku <2 saat
2
Beslenme sonrası uyku <3 saat
1
Uyarı ile hafif tremor
1
Uyarı ile orta ve ciddi tremor
2
Uyarsız hafif tremor
3
Uyarısız orta ve ciddi tremor
4
Artmış kas tonusu
2
Deride soyulma
1
Myoklonik atım
3
Generalize konvülsiyon
5
Metabolik, vazomotor, solunumsal bulgular
Terleme
1
Ateş (37,5-38,3 Cº)
1
Ateş (
≥38,4 Cº )
2
Sık esneme (>3-4 defa)
1
Burun tıkanıklığı
1
Hapşırma (>3-4 )
1
Nazal akıntı
2
Solunum hızı >60/dak
1
Solunum hızı>60/dak ve retraksiyonlar
2
Gastrointestinal bulgular
Artmış emme
1
Kötü beslenme
2
Regürjitation
2
Projektil kusma
3
Dışkı kaçırma
2
Sulu dışkılama
3
*Skor >8 ise tedavi gerekli
Tablo 1: Neonatal yoksunluk sendromu değerlendirme-
sinde modifiye Finnegan skorlama sistemi (6)*
Neonatal yoksunluk sendromu
126
Şişli Etfal Hastanesi T›p Bülteni, Cilt: 44, Say›: 3, 2010 / The Medical Bulletin of Şişli Etfal Hospital, Volume: 44, Number 3, 2010
olması nedeniyle literatürde tedaviye başlama sınırı
için farklı rakamlar bildirilmektedir (6). Ancak tüm
bu olumsuzluklara rağmen neonatal yoksunluk send-
romlarında ortak nokta, maddeler farklı da olsa orta-
ya çıkan bulguların çoğu kez spesifik olmamasıdır.
Klinik bulgular hipokalsemi, hipertiroidizm, hipog-
lisemi ve hipokalsemi klinik durumları ile benzerdir
(6).
Klinik bulgular doğumu takiben ilk 48-72 saat içe-
risinde ortaya çıkar. Özellikle anne sütü ile beslenen
yenidoğanlarda bulguların ortaya çıkması birkaç gün
gecikebilir (7). Doğumdan önceki son 24 saat içinde
madde alınmışsa yoksunluk sendromu görülme ola-
sılığı artar (7). Konvülsiyon, tremor ve hiperirritabi-
lite en sık saptanan bulgulardır. Tremorlar ince ve
jitterness özelliğinde olabileceği gibi daha kaba ve
flapping tremor özelliğinde de olabilir. Ekstermiteler
sert, hiperrefleksif ve fleksiyona ve ekstansiyona
dirençlidir. Yenidoğandaki nöbetlerden farklı olarak
yoksunluk krizi nöbetlerinde huzursuzlukla birlikte
istemdışı göz hareketleri, bakışın sabitleşmesi ve kol-
bacaklarda titreme olmaz. Bazı yenidoğanlarda kol
ve bacaklarda genellikle daha abartılı ve kaba hare-
ketler göze çarpar; kolların hareketi titremeden çok,
kanat çırpmayı andırır (8).
Bebek çok öfkeli görünür, çoğu zaman oldukça
hareketli ve sıkıntılıdır. Uzun süre uyuyamaz, yüksek
ve tiz bir sesle ağlar. Emme içgüdüsü çok fazladır,
parmaklarını ve yumruğunu emmesinin önüne geçi-
lemez (4,6). Merkezi sinir sistemi bulgularını en sık
gastrointestinal sistem bulguları izler. Bunlardan en
önemlisi beslenme yetersizliğidir. Bebekte engelle-
nemeyen bir emme hareketi vardır. Ancak bebeğin
her öğünden sonra kusması, beslenme probleminin
habercisidir (9). Yenidoğanların %30-50’sinde ishal
ve buna bağlı olarak su kaybı ve kan elektrolit düzen-
sizlikleri görülür. Sindirim sistemine ait bu bulgular
5-6. günlerde merkezi sinir sistemi bozukluklarının
ardından ortaya çıkar. Bu bulgular yanında miyoklo-
nik jerkler, sık esneme, hapşırma, nazal tıkanıklık ve
akıntı, projektil kusma ve sulu dışkılama görülebilir
(7). Olgumuzda fizik muayenede tremor, artmış klo-
nus, taşipne, tiz sesli durdurulamayan ağlama, aşırı
emme isteği, beslenme sonrası kısa uyku süresi, aji-
tasyon, artmış tonus ve irritabilite gibi merkezi sinir
sistemi bulguları tespit edildi.
Tanı için mekonyum incelmesi kullanılabilmekle
birlikte yenidoğan saç analizinin de kullanılabileceği
belirtilmekte ancak sonuçlar yanıltıcı olabileceğin-
den pratik uygulamada anamnez, klinik bulgular ve
skorlama sisteminin tanı ve tedaviye başlamak için
daha çok dikkate alınmaktadır (10). Ülkemizde gerek
saç gerekse mekonyumda eroin düzeyi rutin labora-
tuarlarda bakılamaması nedeniyle hastamızda bu iki
yöntem ile analiz yapılamadı. Konvülziyon, ishal,
uyku ve beslenme düzenini bozan aşırı hiperirri-
tabilite varlığında tedavi başlatılmalıdır. Tedavide
bebek sakin, ışıksız ve sessiz bir ortama alınmalı
ve dış uyarılar minimuma indirilmelidir. Taktil uya-
rının semptomları azalttığı gösterilememiştir (9).
Tedavide birçok farmakolojik ajan kullanılabilmek-
tedir. Amerikan Pediatri Akademisi (APA) opioid
yoksunluk sendromunda farmakolojik olarak dilüe
opium tentürü önermektedir (6). Ayrıca farklı yeni-
doğan ünitelerinde morfin ve metadon tedavileri
de uygulanmaktadır (8). Metadon opioid yoksunluk
sendromunda seçilebilecek ilk seçenek ilaçlardan
biridir. Ancak yapılan çalışmalarda morfin tedavisi
ile karşılaştırıldığında klinik sonuç açısından farklılık
gösterilememiştir (11). Kullanılabilecek diğer ilaçlar
arasında benzodiazepinler, fenobarbital, klonidin ve
klorpromazin sayılabilir. Literatürde Naloksan teda-
visinin yenidoğanda hızlı detoksifikasyonu sağlayıcı
etkisi için veriler yetersizdir. Bu sebeple rutin tedavi-
de önerilmemektedir. Morfin bebeğimizde yoksunluk
durumunun çok şiddetli olmaması nedeniyle meta-
don, ülkemizde yenidoğan bebekler için uygun dozu
bulunmadığından kullanılmadı. Medikal tedavileri-
nin yanısıra yenidoğanın sakinleştirilmesi ve gerekli
çevre düzenleyici önlemlerin alınması da önemlidir.
Olgumuza modifiye Finnegan skorlaması uygulana-
rak toplam puan 10 olduğundan Fenobarbital teda-
visi 5 mg/kg’dan başlandı ve olgu sakin bir ortama
alınarak izlendi. Yaklaşık 24 saat içinde klinik ola-
rak yanıt alınan hasta stabil hale geldi. Üç günlük
izlem süresinde vital bulguları takip edilen hastada
bir sorun gelişmedi.
Eroin kullanan annelerin yenidoğanlarında morta-
lite tek başına yoksunluk sendromu nedeniyle değil
daha çok prematürite, enfeksiyon veya ciddi perina-
tal asfiksi nedeniyle olmaktadır (7). Ayrıca gebenin
opioid kullanımı ile ani ölüm sendromu görülme
Şişli Etfal Hastanesi T›p Bülteni, Cilt: 44, Say›: 3, 2010 / The Medical Bulletin of Şişli Etfal Hospital, Volume: 44, Number 3, 2010
127
E. Can, A. Bülbül, S. Uslu, Ö. Güran, A. Nuhoğlu
sıklığının artışı küçük çalışmalarda bildirilmiştir. Bu
sebeple yapılan tedaviye ek olarak yenidoğanın sta-
bilizasyonunun sağlanması ve monitörizasyon gibi
ek uygulamaların yapılarak gereken önlemlerin alın-
ması önemlidir (8).
Sonuç olarak yenidoğanda yoksunluk sempto-
mu bulguları nonspesifiktir. Ülkemizde sınırlı sayıda
çalışmada olgu sunumu olarak neonatal yoksunluk
sendromlu bebeklerin görüldüğü bildirilmektedir
(12). Ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde madde
bağımlılığı olan gebe ile karşılaşma sıklığı giderek
artmaktadır. Bu nedenle sağlık çalışanlarının madde
bağımlılığı konusunda şüpheci davranmaları, klinik
bulguları olan bebeklere erken ve uygun destek teda-
visinin sağlanması, neonatal yoksunluk sendromu ile
ilişkili sorunları azaltacaktır.
KAYNAKLAR
1. Kalyoncu A. Eroin Bağımlılığı. Türkiye Klinikleri J Int Med Sci
2005;1:79-88.
2 Sherwood RA, Keating J, Kavvadia V, Greenough A, Peters TJ.
Substance misuse in early pregnancy and relationship to fetal
outcome. Eur J Pediatr 1999;158:488-492.
3. Boer K, Smit BJ, Vanhuis AM, Hogerzeil HV. Substance use in
pregnancy—do we care? Acta Paediatrica Suppl 1994;404:65-
71.
4. Hulse GK, Milne E, English DR, Holman CDJ. Assessing the
relationship between maternal opiate use and neonatal mortality.
Addiction 1998;93:1033-1042.
5. Hulse GK, Milne E, English DR, Holman CDJ. The relationship
between maternal use of heroin and methadone and infant birth
weight. Addiction 1997;92:1571-1579.
6. Behnke M, Eyler FD. The consequences of prenatal substance
use for the developing fetus, newborn and young child. Int J
Addict 1993;28:1341-1391.
7. Sinha C, Ohadike P, Carrick P, Pairaudeau P, Armstrong D,
Lindow SW. Neonatal outcome following maternal opiate use in
late pregnancy. Int J Obstet Gynaecol 2001;74:241-246.
8. Kuschel C. Managing drug withdrawal in the newborn infant.
Seminars in Fetal & Neonatal Medicine 2007;12:127-133.
9. Abdel-Latif ME, Pinner J, Clews S, Cooke F, Lui K, Oei J. Effects of
breast milk on the severity and outcome of neonatal abstinence
syndrome among infants of drug-dependent mothers. Pediatrics
2006;117:1163-1169.
10. Ostrea EM Jr. Testing for exposure to illicit drugs and other agents
in the neonate: a review of laboratory methods and the role of
meconium analysis. Curr Probl Pediatr 1999;29:37-56.
11. Lainwala S, Brown ER, Weinschenk NP, Blackwell MT, Hagadorn
JI. A retrospective study of length of hospital stay in infants
treated for neonatal abstinence syndrome with methadone versus
oral morphine preparations. Adv NeonatalCare 2005;5:265-272.
12. Okan F, Bulbul A, Nuhoglu A. Gebelikte madde suistimali. Çocuk
Dergisi 2007;7:76-80.
3>2>1>
Dostları ilə paylaş: |