Soğuk savaş DÖnemi



Yüklə 368,7 Kb.
səhifə1/6
tarix15.03.2018
ölçüsü368,7 Kb.
#32016
  1   2   3   4   5   6

SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ

1. SOĞUK SAVAŞ KAVRAMI VE SOĞUK SAVAŞA GEÇİŞ DÖNEMİ
● II. Dünya Savaşı’ndan İngiltere ve Fransa’nın yıpranmış, SSCB ile ABD’nin süper güç olarak çıkması Soğuk Savaş sürecini başlatmıştır.
● Soğuk Savaş II. Dünya Savaşı'ndan SSCB'nin yıkılmasına kadar geçen sürede ABD ve SSCB liderliğindeki Doğu ve Batı Blokları arasında görülen sürekli gerginlik, siyasi, psikolojik, ekonomik, bilimsel ve teknolojik alanlarda görülen çatışma durumudur.


● II. Dünya Savaşından sonra Orta, Doğu ve Güneydoğu Avrupa'da SSCB'nin etkisi artmaya başladı ve bu bölgedeki ülkeleri bir ölçüde kendi şemsiyesi altına aldı. Bundan korkan ABD ve İngiltere, Batı Avrupa'da ve başka yerlerde Sovyet yanlısı komünist partilerin iktidara gelmemesi için çeşitli girişimlerde bulundular. Bu gelişmeler iki taraf arasında karşılıklı ittifakların ortaya çıkmasına (NATO 1949, Varşova Paktı 1955 gibi) ve gerginliğin giderek tırmanmasına yol açmıştır.


● Kore ve Vietnam savaşları, Berlin Sorunu,

1956–1959 yılları arasında Ortadoğu'daki çekişme, U–2 casus uçağı olayı, Küba krizi gibi olaylar soğuk savaşın doruğunu oluşturmuştur. Ancak Küba Krizi Soğuk Savaş için bir dönüm noktası oluşturmuş, nükleer savaş tehlikesinin ne kadar yakın olduğunu ortaya koymuştur.


● Savaş uluslararası siyasette önemli değişimlere yol açtı. Avrupa kıtasının dışındaki bazı bölge ve devletler giderek etkisini artırdı. Asya'da Çin Halk Cumhuriyeti ve Hindistan gibi geniş ve kalabalık nüfuslu iki ülkenin ortaya çıkışı ve Japonya'nın büyük bir ekonomik kuvvet olarak tekrar güç kazanması ile bu kıta, milletlerarası politikada önemli bir güç hâline geldi.
● Asya ve Afrika'daki sömürge hâlindeki ülkeler, bağımsızlığını kazanmaya başlayarak Doğu ve Batı blokları dışında yeni bir "Üçüncü Dünya" veya "Bağlantısızlar Bloku" meydana getirdi.

a) II. Dünya Savaşı’ndan Sonra Dünya Siyasetini Şekillendiren Gelişmeler


Bu dönemde uluslar arası siyaseti şekillendiren dört önemli gelişme yaşanmıştır:
1) Geleneksel güç dengesinin merkezi ve en önemli öğesi olan Avrupa'nın ve Avrupa devletlerinin savaşta büyük bir tahribatla çıkması
2) Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği'nin savaştan sonra süper güç haline gelmiş olmaları,
3) Nükleer silahların geliştirilmesi,
4) Dünyanın çeşitli bölgelerindeki sömürgeci devletlere karşı ulusal bağımsızlık hareketlerinin başlaması



Soğuk savaş dönemindeki rekabet uzaya taşınmıştır.

b) İki Kutuplu Dünya Düzeni


● II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa'nın bir güç merkezi olarak dünya politikası sahnesinden çekilmesinden sonra, dünya en az yirmi yıl kesin çizgiyle ABD ve Sovyetler Birliği'nin çevresinde " iki kutuplu " bir nitelik kazandı.
● Bu iki kutuplu dünya Doğu Bloğuyla Batı Bloğu, “kapitalizm- liberalizm-demokrasi” ile “komünizm” veya ABD ile SSCB etrafında arasında meydana gelmiştir.
● Bu düzende dünya devletleri ya iki bloktan birisini seçmiş ya da Bağlantısızlar Hareketine katılan devletler gibi her iki bloğa da eşit mesafede durmaya çalışmıştır.

c) Soğuk Savaşa Yol Açan Gelişmeler


I. Yüzdeler Antlaşması

(Ekim 1944)

● " Tarihte " Yüzdeler Antlaşması " diye geçen bu antlaşmada, Churchill ve Stalin arasında 1944 Ekim'inde gerçeklesen ve amacı Doğu Avrupa'da etki alanlarının kesin olarak saptanması olan anlaşmayla İngiltere ve Rusya Doğu Avrupa'da sahip olacakları üstünlüğü yüzdelerle belirlemişlerdir. Macaristan'da İngiltere %50, Sovyetler %50, Bulgaristan'da %25, %75; Romanya %10, %90; Yugoslavya'da %50, %50; Yunanistan'da %90, %10, Churchill'in anılarından yazdıklarında anlaşıldığına göre, bu anlaşma o andaki savaş durumu düzenlemesiydi.

● Hemen savaş sonrasının bu karar ve gelişmeleri, Avrupa'nın, komünizmin kıtada çökmesine kadar süren, bölünmüşlüğünü başlatmıştır. Bu kararlar, Batı’nın Doğu Avrupa'daki gücünün sınırının ve bölgedeki Sovyet üstünlüğünün önemli bir göstergesidir.
II. Berlin Buhranı (1961–1989)

II. Dünya Savaşı'ndan sonra, Almanya'nın tümünde yapıldığı gibi Berlin şehri de dört işgal bölgesine ayrılmıştı. SSCB’nin kendi işgal bölgesinden Batılı devletleri çıkarmak istemesi Almanya’nın birleşmesini önlemiş, iki taraf arasında anlaşma bir türlü sağlanamamıştır.




Berlin’deki egemenlik mücadelesini anlatan karikatür
● Bunun üzerine ABD, İngiltere ve Fransa kendi işgal bölgelerinde Federal Alman Cumhuriyeti, SSCB ise kendi işgal bölgesinde Demokratik Alman Cumhuriyeti’ni kurmuştur. Bu buhran dünyanın âdeta iki bloğa ayrıldığının kanıtı olmuştur.




Berlin’e yardım getiren uçaklara gıda

maddeleri yüklenirken



Berlin’e yardım malzemesi taşıyan uçaklar

● Batıya kaçışları önlemek için Doğu Almanya yönetimi tarafından ünlü Berlin duvarı örülmeye başlandı. (1961)




Batıya kaçışları önlemek için doğu Almanya yönetimi tarafından ünlü Berlin duvarı örülmeye başlandı

● Duvar SSCB’deki değişimlere paralel olarak 9 Kasım 1989’da yıkıldı.



III. Nükleer Silah Denetiminde Anlaşmazlık

● II. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD Baruch Planı’yla atom enerjisinin geliştirilmesi ve kullanımının tüm aşamalarını denetleyecek olan bir uluslararası Atom Geliştirme Kuruluşu'nun kurulması; ihlallere karşı bu kuruluşa sınırsız denetleme yetkisinin tanınması; atom silahının yapımıyla ilgili her türlü ihlalin en sert biçimde cezalandırılması; kuruluş tam denetim kurduktan sonra atom silahının yapımının yasaklanması ve mevcut atom stoklarının yok edilmesini istemiştir. Bununla beraber anlaşmayı ihlal edenlerin cezalandırılmasını engellenmemesi için Güvenlik Konseyindeki veto sisteminin değiştirilmesini istemiştir.


● Baruch Planı, Sovyetler Birliği tarafından kabul edilmemesine rağmen, daha sonra ABD tarafından nükleer silahsızlanma konferanslarında ortaya konan önerilerin temelini oluşturması açısından önemlidir. Sovyetler Birliği'nin planı reddetme nedenleri ise; planın uygulanmasıyla ABD atom silahı yapabilme yeteneğine sahip tek devlet olarak kalması; ABD, BM'de karar verme sürecine egemen olduğu için, bu örgütün bir kuruluşu olan Atom Enerji Komisyonu'nu da etkisi altına alabileceği; planın tartışıldığı sırada Sovyetler Birliği atom silahının gizlerini ele geçirip bu silahı çok kısa bir süre içinde yapabilme uğraşısı içindeydi. Bu nedenlerden dolayı bu planı kabul etmeyen Sovyetler Birliği ile ABD arasındaki gerginlik daha da büyüdü
IV. SSCB’nin Komünizm’i Yayma Çabaları

● II. Dünya Savaşı’nın doğrusunda Avrupa’nın doğusu (Yugoslavya ve Arnavutluk dışında) Sovyet ordusu tarafından kurtarılmış, Fransa, İtalya ve Almanya’nın Batısı ise İngiliz ve ABD ordularının denetimi altında kalmıştı.


● Böylece siyasal iktidarı ele geçirebilecek güçlü Komünist partilerin bulunduğu Fransa ve İtalya’da bu partiler iktidardan uzak tutulabilmişken, savaşı izleyen ilk üç yıl içinde Sovyetler Birliğinin etki alanı içinde kalan sekiz ülkede (Doğu Almanya, Polonya, Çekoslovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Arnavutluk, Yugoslavya) Marksist-Leninist partiler siyasal iktidarı ele geçirmişlerdir.
● Komünist partisinin büyük ölçüde oy alabildiği Çekoslovakya ve işgalden kurtuluşlarını Sovyet ordularına borçlu olmayan Yugoslavya ve Arnavutluk dışında komünist hareketin zayıf olduğu bu ülkelerde sosyalist rejimlerin kuruluşunda Sovyet askeri varlığı önemli pay sahibi olmuştur.
● Savaşın yarattığı güç dengesi ve savaştan hemen sonra Sovyetler Birliği ile Batılı güçler arasında gerginleşen ilişkiler -soğuk savaş- Yugoslavya ve Arnavutluk dışında bu ülkelerin sürekli olarak Sovyetler Birliği’nin yörüngesinde kalmasına yol açmıştır. Yugoslavya Nazi işgaline karşı Yugoslav halklarının silahlı direnişini örgütlemiş olan Tito yönetiminde 1948 yılından sonra Sovyetler Birliğine karşı çıkmış ve ondan sonra da bağımsızlığını titizlikle korumuştur.
● Arnavutluk da 1961 yılında Sovyetler Birliği’nden kopacaktır. Öteki altı ülke ise gerek ülke içi sosyalist uygulamalar, gerekse dış politika bakımından Sovyetlerin sadık bir izleyicisi oldular. Bu etkiden sıyrılmaya çalıştıklarında da hep Sovyet müdahalesi ile karşılaştılar.
● Sovyetler Birliği 1953’te Doğu Almanya’ya ve 1956’da Macaristan’a askeri birlikler gönderdi. 1968’de ise yine Sovyetlerin öncülüğünde beş Doğu Avrupa ülkesi Çekoslovakya’daki yönetimi askeri bir müdahale ile değiştirdi.

Avrupa Dışında Komünizm’in Yayılması


Küba devrimi (1953–1959)

26 Temmuz 1953 Moncada Kışlası isyanıyla başlar, 1 Ocak 1959`da Batista`nın kovulması ve Santa Clara, Santiago de Cuba şehirlerinin Fidel Castro, Che Guevara, Raul Castro liderliğindeki isyancılar tarafından ele geçirilmesiyle son bulur. "Küba devrimi" terimi, aynı zamanda kısaca Batista`nın devrilmesi ve Marksist ilkelerin yeni Küba Hükümeti tarafından uygulanmasını da belirtir.


Çin Devrimi (1934–1949)

1934’te komünist devrimi amaçlayan Mao Tse-Dung’un kuvvetleriyle milliyetçi Çan Kay Şek arasında başlayan ve II. Dünya Savaşı’nı da kapsayan iç savaş, Mao Tse Dung 1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulduğunu ilan etmesiyle sonuçlanmıştır. Çin’de komünizm’in kurulması SSCB’nin Asya’da büyük bir müttefike kavuşmasını sağlamıştır.


Kuzey Kore Devrimi (1946–1948)

Kim İl Sung önderliğindeki komünistler 1946 yılında Kore İşçi Partisi’ni kurmuş, 25 Ağustos 1948 yılında hem güney hem de kuzey bölgelerinde yapılan genel seçimlerde Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti tüm Kore halkını temsil eden tek meşru devlet organı olarak kabul edilmiştir. Ancak daha sonra 1950 yılında başlayan Kore Savaşı sonunda Kore 38. enlem sınır olmak üzere Kuzey ve Güney Kore olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Kuzey Kore Komünist rejimi, Güney Kore ise demokrasi benimsenmiştir.


2. SOĞUK SAVAŞ GELİŞMELERİ
A. DOĞU BLOKU’NUN KURULMASI
● SSCB, Almanya'nın başlattığı Barbarossa Harekâtı'nı geri püskürterek Almanları durdurmuş ve 1944'ten itibaren Avrupa'nın içlerine doğru işgallere girişmişti. SSCB'nin Almanya'ya karşı savaştan çekilmesinden çekinen ve savaşın bir an önce bitmesini isteyen Müttefik Devletler ise SSCB'nin bu işgallerine tepkisiz kalmıştı. Savaşın sonuna kadar işgallerini sürdüren SSCB, Doğu Avrupa'nın önemli bir bölümünde egemenlik kurmayı başardı.
● Kendisine sığınan komünistlerin ülkelerine geri dönmesini sağlayarak kendine bağlı komünist idarelerin kurulmasına ortam hazırladı. Böylece uydu devletler oluşturarak Doğu Bloku’nun oluşmasına zemin hazırladı.

Savaşın sonuna doğru 1945'te toplanan Yalta Konferansı'nda "Kurtulan Avrupa Hakkında Bildiri" yayınlanmış bu bildiriye Alman işgalinden kurtulan ülkelerde serbest ve demokratik seçimlerin yapılmasını kararı alınmıştı.


● Yapılan seçimlerle kurulan hükümetlerde önemli bakanlık, silahlı kuvvet, mahkeme ve kitle iletişim araçları Sovyet yanlısı güçlerin eline geçti. 1947'ye gelindiğinde Macaristan, Bulgaristan, Romanya, Polonya ve Çekoslovakya'daki hükümetlere karşı muhalefetin tamamı tasfiye edilerek SSCB yanlısı siyasal düzen oluşturulmuş oldu.
Doğu Bloku İçinde Yaşanan Gelişmeler

Yugoslavya ve Arnavutluk’ta sosyalist rejimin kurulması diğer Doğu Avrupa ülkelerinden farklı oldu. Yugoslavya uzun süre Alman işgaline karşı koymuştur. Alman işgalinin sona ermesinden sonra komünist General Tito ülkenin kontrolünü ele geçirdi. Tito muhaliflerini ortadan kaldırarak Yugoslavya Federal Cumhuriyetini kurdu.


Arnavutluk’ta İtalya ve Almanya kuvvetlerine karşı başarılı mücadeleler verilmiş, Komünist Partisi’nden olan Enver Hoca, Arnavutluk devletinin başına geçerek komünist bir rejim kurmuştur.

● Bu gelişmelerde SSCB'nin hiçbir yardımı ve tesiri olmamıştır. Bu nedenle Yugoslavya ve Arnavutluk, Moskova'ya karşı bundan sonra daha bağımsız bir tutum izlemiştir ve Moskova'nın etkisinde kalmamışlardır.





General Tito

Çin’de milliyetçiler ve komünistler İkinci Dünya Savaşı’nda Japonya ile uzun süren savaşlarda birlikte hareket etmişlerdi. Savaşın sona ermesinden sonra ise ABD milliyetçileri desteklerken, SSCB’de komünist lider Mao Tse-Tung’a destek verdi. İç çatışmayı kazanan Mao Tse-Tung 1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulduğunu dünyaya ilan etti.




Mao Tse-Tung
Kore topraklarının kuzeyi SSCB, güneyi ise ABD askerî harekât sahası olarak Potsdam Konferansı’nda kabul edilmişti. Çünkü Japonya’ya karşı Kore’ye askerî yardım kararı alınmıştı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tüm çabalara rağmen iki Kore birleştirilemedi. Güney Kore ABD, Kuzey Kore ise SSCB egemenliği altına girdi.

ABD, 1 Mayıs 1948'de Güney Küre'de seçimler düzenledi ve Güney Kore Cumhuriyeti kuruldu. SSCB de Kuzey Kore'de 1948 Ağustosunda bir seçim düzenledi ve onlar da kuzeyde, 9 Eylül 1948'de Kore Halk Cumhuriyeti'ni kurdular. Böylece SSCB kontrolünde Kuzey Kore'de komünist yönetim kurulmuş oldu.


Küba’da diktatör Batista’ya karşı, Fidel Castro ve Che Guevera önderliğinde komünist gruplar isyan hareketine yöneldiler. Sonunda Batista’nın diktatörlüğüne son verildi. Fidel Castro, Küba Devrimi ile devletin başkanı oldu.


Fidel Castro
a) Kominform (5 Ekim 1947)

Stalin, 5 Ekim 1947'de "Amerikan emperyalizminin bir aleti" olarak tanımladığı Marshall Planına (Avrupa Ekonomik Kalkınma planı) karşıt bir girişim olarak; SSCB, Polonya, Bulgaristan, Çekoslovakya, Romanya, Macaristan, Yugoslavya, Fransa, İtalya komünist partileri liderlerini bir araya getiren Kominform'u kurmuştur. Kominform, görünüşte Marshall Planı'na mukabele amacına yönelik bir adım olarak takdim edilmişse de, gerçekte amacı, dünya ve özellikle Avrupa Komünist hareketinin koordinasyonu ve Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı ertesinde lağvedilen 3. Enternasyonal'in fonksiyonlarını üstlenmekteydi.


b) COMECON (25 Ocak 1949)

(Karşılıklı Ekonomik Yardımlaşma Konseyi)

● Sosyalist ülkeler arasında ekonomik işbirliği ve dayanışma amacıyla kurulan(25 Ocak 1949) ve Batı'da COMECON olarak adlandırılan uluslararası örgüt. 5–8 Ocak 1949'da Moskova'da yapılan görüşmelerden sonra kurulan CMEA'nın merkezi Moskova'dadır. Örgütün temel amaçları; ekonomik gelişme için uzmanlaşma ve işbirliğine dayalı planlar hazırlamak: hammaddelerin üretim ve dağıtımını yönlendirmek, üye ülkeler arasında ve öbür ülkelerle ticareti geliştirmek için ortak girişimde bulunmak; bilimsel ve teknik araştırmalarla işbirliği yapmaktır.

● CMEA üyesi ülkeler tüm yeryüzündeki sanayi üretiminin 1/3'den ve ulusal gelirin 1/4'den fazlasını sağlamaktaydı. Yüzölçümü 25 milyon km2 olan üye devletlerin topraklarında yaklaşık 400 milyon kişi yaşamaktaydı.
c) Varşova Paktı (14 Mayıs 1955)

● 14 Mayıs 1955'te S.S.C.B, Çekoslovakya, Bulgaristan, Macaristan, Polonya, Doğu Almanya ve Arnavutluk (1968'de çekildi) tarafından kurulmuştur. Kurulma amacı NATO saldırısına karşı Doğu Avrupa ülkelerini savunmaktır.


● Varşova Paktı, Londra ve Paris Antlaşmaları ile Federal Almanya’nın NATO’ya girmesi ve NATO’ya bağlı olarak Batı Avrupa Birliği’nin kurulmasıyla Avrupa’da doğan ve giderek artan savaş tehlikesine karşı biçimlendi. Pakt kurucularına göre bu gelişmeler, barışsever devletlerin güvenliği bakımından bir tehdit oluşturuyor ve savunma sağlayıcı karşı önlemlerin alınmasını gerektiriyordu.
● Varşova Paktını kuruluşunu izleyen süreçte, SSCB ile üye ülkeler arasında zincirleme bir biçimde ikili yardım anlaşmaları imzalandı. SSCB aynı zamanda Polonya, Macaristan, Romanya ve Demokratik Almanya ile 1956 Aralık - 1957 Mayıs döneminde bir dizi kuvvet statüsü anlaşması imzaladı. Aynı tür bir antlaşma, Çekoslovakya’yla 1968′de imzalandı. Anlaşmada uluslar arası ilişkilerde tehdit ve kuvvete başvurma kınanarak, üyelerin bunu önlemek konusunda gerekli tüm çabayı gösterecekleri belirtilmişti.


Varşova Paktı
Varşova Paktı’nın özellikleri

— Üyelerin ortak çıkarlarını ilgilendiren tüm sorunlarda birbirlerine danışacaklardır.


— Avrupa’da silahlı bir saldırı durumunda üyelerin tek tek ya da ortak bir biçimde kendilerini savunacaklardır
— Birleşik Komutanlık kurulacaktır.
— Siyasal Danışma Komitesi kurulacaktır.

— Üyelerin bu anlaşmanı amaçlarıyla herhangi bir uluslar arası bağlantıya girmeyecekleri ve girişimde bulunmayacaklardır.


— Tarafların birbirleriyle ekonomik ve kültürel ilişkilerini daha ileri boyutlarda bir dostluk ruhu içinde davranacaklardır.
— Bu sözleşmenin toplumsal ve siyasal sistemleri göz önüne alınmaksızın öteki tüm devletlere açıktır.
— Antlaşma 20 yıl geçerli olacaktır. Sürenin bitiminden bir yıl önce, anlaşmayı sona erdirme isteğinin belirtilmemesi durumunda, anlaşmanın 10 yıl daha uzayacaktır.
— Varşova Paktı’nın en yüksek siyasal organı Siyasal Danışma Komitesi’dir(CPC).
— Doğu ile Batı arasında ortak güvenlik sağlayan bir pakt yürürlüğe girince, Varşova Paktı’nın kaldırılması göz önüne alınabilir.
d) SSCB’nin Yayılmasına Karşı Tepkiler

(Yugoslavya’nın Kominform’dan Çıkarılması)

● Yugoslavya'nın Kominform'dan ve Moskova'dan kopmasında: Diğer uydu ülkelerde olduğu gibi, Sovyetler Yugoslavya'yı da tam manasıyla kontrolleri altına almak istemişler, fakat Yugoslav lideri Tito buna müsaade etmemiştir. Çünkü Yugoslavya'nın komünist rejim altına girmesi, Sovyet askerleri veya Sovyet Rusya'nın sayesinde değil, Tito ve "Partizan"larının Almanlara karşı yaptığı silahlı mücadele sonunda olmuştu. Diğer uydu ülkelere göre bu farklılık, Tito'ya, Moskova'ya karşı davranışında büyük bir bağımsızlık sağlamış ve Moskova da bunu hazmedememiştir.


● Tito Yugoslavya'da kendi komünist rejimini kurduktan sonra Moskova’ya dayanmakla beraber, onun kendisine özgü tasarıları vardı. Tito, kendisini Balkanların bir lideri yapmak istiyordu. Bu amaçla, Bulgaristan, manya ve Macaristan ile çeşitli işbirliği anlaşmaları ve ittifak antlaşmaları imzalanmıştı. Tito, bu ülkeleri Belgrad etrafında toplamak ve hatta Yunanistan'da Markos galip geldiği takdirde Yunanistan'ı da katarak, bir Balkan Federasyonu kurmak istiyordu. Bu ise Sovyetleri ürküttü. Romanya ve Macaristan ile çeşitli işbirliği anlaşmaları ve ittifak antlaşmaları imzalanmıştı. Tito, bu ülkeleri Belgrad etrafında toplamak ve hatta Yunanistan'da Markos galip geldiği takdirde Yunanistan'ı da katarak, bir Balkan Federasyonu kurmak istiyordu. Bu ise Sovyetleri ürküttü.
● Sovyetler, Tito'nun da aynen Sovyet komünizmini ve sistemini tatbik etmesini istemişler, Tito ise buna karşı gelerek, komünizmi Yugoslavya'nın milli şartlarına göre tatbik etme çabasında idi. Tito'nun bu hareketi, milletlerarası komünizm hareketinde ilk "milli komünizm" çabası olarak kabul edilebilir.


Çin – SSCB Anlaşmazlığı

● SSCB’nin 1956 yılında Cominform’un kaldırılması kararını alması komünizmin dünya çapındaki zaferini isteyen komşu komünist devlet Çin Halk Cumhuriyeti ile Sovyetler Birliği'nin arasını daha da açmıştır. Bu Çin-Sovyet görüş ayrılığı 1967'de Muhafızların Pekin'deki Sovyet elçiliğini kuşatmasıyla patlak vermiştir. 1969'da da Çin - Sovyet sınırında anlaşmazlıklar yaşanmıştır.


Macaristan’da Tepkiler

● Macaristan'da siyasal ve ekonomik düzene karşı ilk tepkiler 1953 yılında işçilerin başlattığı grev hareketleriyle ortaya çıktı. İmre Nagi'nin SSCB tarafından başbakanlıktan alınmasından sonra işçilerin tepkileri devam etti. 23 Ekim 1956'da Budapeşte'de 200.000 kişi büyük bir gösteri yaptı. Polisin kalabalığa ateş açmasıyla barışçı gösteriler bir anda ayaklanmaya dönüştü. Halk, silahlanmaya başladı. Ülkenin hemen her kentinde millî ihtilal komiteleri kurulmuştu.




Stalin’in heykeli
● Yeniden iktidara gelen Nagi'nin üst üste verdiği ödünler, ayaklanmayı durdurmaya yetmedi. SSCB, 30 Ekimde birliklerinin Macaristan'dan çekileceğini bildirmesine rağmen 31 Ekimde Budapeşte'yi kuşattı. Nagi, 1 Kasımda Varşova Paktı’ndan ayrılma kararını açıklayarak Birleşmiş Milletler aracılığıyla büyük devletlerin korumasını istedi. Bu gelişme üzerine SSCB birlikleri Budapeşte'yi işgal etti. Kısa sürede silahlı direniş bastırıldı. İşçilerin başlattığı genel grevin sona erdirilmesi ise birkaç haftayı aldı.
● Düzenin sağlanmasından sonra geniş çaplı tutuklamalara girişildi. Çatışmaların sonunda 2500 Macar öldürülmüş, 13.000'i yaralanmış,

200.000'i de mülteci olarak vatanlarından kaçmak zorunda kalmışlardı. Binlerce Macar Sibirya'daki çalışma kamplarına ölüme gönderilmişlerdi. Macar Millî Ayaklanmasında Arnavutluk, Çekoslovakya, Bulgaristan SSCB'yi desteklemiş, Çin ise ayaklanmacıların haklı olduğunu savunmuştur.





Macar Milliyetçileri gösteri yaparken

Çekoslovakya’da Tepkiler

● 1967 yılında Çekoslovakya Komünist Partisi Genel Sekreterliğine Alexander Dubçek’in getirilmesiyle “Prag Baharı” denilen olaylar başlamıştır. Dubçek’le başlayan "milli komünizm", "insancıl komünizm" gibi liberal sayılabilecek hareketler Sovyetlerin 1968 Ağustosunda bu ülkeyi askerleriyle işgal etmesiyle sona ermiştir.




Prag, Ağustos 1968’de SSCB tarafından işgal edildi.

B. BATI BLOKU’NUN KURULMASI


a) Truman Doktrini 22 Mayıs 1947

● 1946 yılında Sovyet Rusya üç ana yönde yayılma çabalarına girişmiştir. İran üzerinden Orta Doğu petrolleri ve Basra Körfezi'yle Hint Okyanusu, Türkiye üzerinden Boğazlar, Ege Denizi ve Doğu Akdeniz ve Yunanistan üzerinden Doğu Akdeniz.


● Bu üç yönün geleneksel olarak İngiltere'nin hayati ilgi ve çıkar alanları olmasına karşı SSCB’ye durduracak güçten yoksun olması İngiltere’yi ABD’yi dünya siyasetine çekmek için hareketlendirdi.
● İngiltere 1947 Şubatında Amerikan hükümetine, bir Türkiye ve diğeri de Yunanistan hakkında olmak üzere iki memorandum (muhtıra) verdi. Bu memorandumlarda, Türkiye'nin Batı savunması için önemi belirtilerek Türkiye'ye hem ekonomik ve hem de askeri yardım yapılması gerektiği, İngiltere'nin bu yardımları yapamayacağı ve hatta Yunanistan'daki askerlerini dahi geri çekmek zorunda bulunduğu ve dolayısıyla sorumluluğun Amerika'ya düştüğü belirtildi.


● Bunun üzerine Başkan Truman Amerikan Kongresi'ne 12 Mart 1947 günü gönderdiği mesajında, Türkiye ve Yunanistan'a 400 milyon dolarlık askeri yardım yapılması için kendisine yetki verilmesini istedi. Bu mesajda Türkiye'nin toprak bütünlüğünün korunmasının Orta Doğu düzeninin korunması için bir zaruret olduğu belirtiliyor ve Türkiye ile Yunanistan'ın durumlarının birbirine bağlılığı şöyle anlatılıyordu:


Yüklə 368,7 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə