Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/4 Summer 2009
ORTAK DİL BAĞLAMINDA TERİM BİRLİĞİ AÇISINDAN
TÜRKİYE TÜRKÇESİ-ÖZBEK TÜRKÇESİ EDEBİYAT
TERİMLERİ ÜZERİNE BİR KARŞILAŞTIRMA
Feridun TEKİN
ÖZET
Ortak bir dil ve kültür birliğine sahip olduğumuz
Türk Cumhuriyetleri ile her alanda ilişkilerimizi
geliştirmek ve güçlendirmek durumundayız. Bu ilişkileri
geliştirmenin ilk şartı, Türkiye dışında yaşayan
soydaşlarımızın kullandıkları Türkçeler arasında bilimsel
değeri olan karşılaştırmalı çalışmalar yapılmasıdır. Ortak
bir iletişim dili oluşturmak için terim sahasında da
karşılaştırmalı çalışmalar yapmak bu konudaki zorlukları
veya kolaylıkları ortaya koyma açısından son derece
önemlidir. Bu çalışmada, Türkiye Türkçesi-Özbek
Türkçesi edebiyat terimleri karşılaştırılarak terim
birliği/ortaklığı sağlamaya yönelik soruların cevabı
verilmeye çalışılacaktır. Çalışmamızın bir başka amacı da
bu sahada araştırma yapmak isteyenlere kaynak
malzeme sağlamaktır.
Anahtar Kelimeler: Ortak iletişim dili, Terim
ortaklığı, Türkiye Türkçesi-Özbek Türkçesi edebiyat
terimleri.
Yrd. Doç. Dr., Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi, Fen Edebiyat
Fakültesi, ÇağdaĢ Türk Lehçe Ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Üyesi.
Afyonkarahisar/TÜRKĠYE. tekinferidun@hotmail.com.
Ortak Dil Bağlamında Terim Birliği... 923
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/4 Summer 2009
BASED ON THE IDEA OF A COMMON LANGUAGE, A
COMPARISON BETWEEN TURKISH AND UZBEK
LITERARY TERMS WITH RESPECT TO TERMINOLOGY
UNITY OR COMMONNESS
ABSTRACT
Not only should we establish good relations in
every field with Turkish Republics with which we share
the same cultural values and the same language but also
overvalue such good relations. In order for such mutual
relations to be improved, with a view to a comprison
between the Turkish languages spoken by our kinships
outside Turkey, studies of highly scientific value should
be done. Moreover, in order to establish a common
language of communication, conducting some other
comparative studies in the field of language terms is of
great importance in terms of whatever we are likely to
face, difficulties or easiness. In this study, through a
comparison between Turkish and Uzbec literary terms,
answers to the questions concerned with the idea of
terminology commonness or unity were inquired in
parallel with the idea stated above. One other aim of this
study is to provide source materials for those who want
to do research in the related field.
Key
Words:
Common
language
of
communication, commonness of terms, Turkish and
Uzbek literary terms.
1990’lı yılların baĢlarında Asya Türk Cumhuriyetlerinin
bağımsız birer devlet olarak dünya siyaset sahnesinde yerlerini
almalarından sonra bu cumhuriyetlerle birçok sahada iliĢkilerimiz çok
hızlı Ģekilde geliĢmeye baĢlamıĢtır. Bu iliĢkilerin ortaya çıkardığı
olguların baĢında “ortak dil” konusu neredeyse hemen her Ģeyin önüne
geçmiĢtir. Türk dünyası için ortak dil oluĢturma çabaları, siyasetçileri
ve bilim insanlarını oldukça meĢgul etmiĢ ve bu konu, yapılan bütün
temasların merkezini oluĢturmuĢtur. Ortak dil oluĢturma çabaları,
Türkçeler arasında bir terim birliği/ortaklığı konusunu da gündeme
taĢımıĢtır. Yapılan birçok bilimsel ve kültürel etkinliklerde, özellikle
924 Feridun TEKİN
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/4 Summer 2009
Türk Dünyası Kurultaylarında terim birliği meselesi ayrıntılarıyla ele
alınmıĢtır.
1
Yukarıda sözü edilen bilimsel ve kültürel etkinliklerin terim
birliği konusundaki tartıĢma faslı genellikle gramer terimleri üzerine
olmuĢtur. Terim konusu; bilim, teknik, sanattan zanaata, spora vb.
alanlarda olmak üzere geniĢ bir yelpazeyi kapsamaktadır. Ortak dil
oluĢturma çabalarının bir sonuca ulaĢtırılabilmesi için söz konusu
geniĢ yelpazeye ait terimler üzerinde de karĢılaĢtırmalı çalıĢmaların
yapılması gerekmektedir. Gerçekten böyle geniĢ bir alanda eĢ
terimlerle iletiĢimi sağlamak, ortak bir bildiriĢme ile bilgi alıĢ veriĢini
düzenlemek veya kolaylaĢtırmak imkân dâhilinde mi? Bu soruyu
edebiyat terimleri bağlamında cevaplamaya çalıĢırsak nasıl bir cevap
alabiliriz? Bu alanının terimlerini örtüĢtürmek istersek hangi
zorluklarla karĢılaĢırız? Bu mümkün olabilir mi veya olması
imkânsız mı? ĠĢte bu sorular, Özbek Türkçesi ile Türkiye Türkçesi
edebiyat terimlerinin karĢılaĢtırmasının yapılması zorunluluğunu
doğurmuĢtur.
Bu çalıĢmada, Özbek Türkçesinin seçilmesinin birkaç
sebebi vardır. Bunlardan bir tanesi, günümüz Özbek Türkçesinin
Çağatay yazı dilinin devamı niteliğinde olmasıdır. Çünkü gerçekten
Çağatay Türkçesi, zamanında güçlü bir edebî dil olmuĢ ve bugünkü
Özbek Türkçesi de bu geleneği devam ettirmektedir. Ayrıca konuĢan
insan sayısı bakımından Özbek Türkçesi, Batı Türkçesinden sonra
ikinci sırada gelmektedir.
Bu karĢılaĢtırmada Özbek Türkçesi edebiyat terimleri için
tek bir kaynaktan yararlanılmıĢtır.
2
Çünkü diğer terim sözlüklerine ve
edebiyat araĢtırmalarına baĢvurmak bir terim karmaĢasına yol
açabilirdi. KarĢılaĢtırma, özdeĢ ve değiĢik terimler olmak üzere iki ana
baĢlık altında toplanmıĢtır. ÖzdeĢ terimler bölümünde, Türkiye
Türkçesinde aynı Ģekilde kullanılan (bazı küçük ses değiĢimleri hariç)
edebiyat terimleri, Özbek Türkçesi Kiril alfabesi esasındaki madde
baĢları ile kategorize edilmiĢlerdir. DeğiĢik terimler bölümünde ise
Türkiye Türkçesinde farklı ifade edilen veya olmayan terimler yine
aynı Ģekilde düzenlenerek anlamlarıyla birlikte verilmiĢlerdir.
1
Bu konuda ayrıntılı bilgi için bakınız: Türkay, Kaya, “Türkçelerde Terim
Ortaklığı Açısından Dil Bilgisi Terimleri Üzerine Bir Karşılaştırma”, Türk Dili
Dergisi, Terim Özel Sayısı, Sayı: 540, Aralık 1996, s. 694.
2
Homidov, H., Abdullayeva, ġ., Ġbrohimova,S., Adabiyat Tarminlari Luġati,
Oqıtuvçi NaĢriyati, ToĢkent, 1967.
Ortak Dil Bağlamında Terim Birliği... 925
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/4 Summer 2009
Özdeş Terimler
abyat: beyitler, abcad hisåbi: ebced hesabı, avtobiografiya:
otobiyografi, avtobiografik asar: otobiyografik eser, avantyür roman
(sargüzaştlar adabiyati): avantür roman, avzon: vezinler, adabiyat:
edebiyat, adabiy asar qahramoni: edebî eser kahramanı, adabiyat
nazariyasi: edebiyat nazariyesi, adabiy oqım: edebî akım, adabiyat
tarıxı: edebiyat tarihi, adabiy ta’sir: edebî tesir, adabiy tanqıd: edebî
tenkid, adabiy canr-lar: edebî janr-lar, adib: edip, akademik naşr:
akademik neĢir, allegoriya: alegori, alliteratsiya: aliterasyon,
almanah: almanak, anekdot: anekdot, anonim: anonim, antik: antik
(edebiyat, sanat vb.), antiteza: antitez, antologiya: antoloji, antonim:
zıt anlam, aruz vazni: aruz vezni, arhaizm: arkaizm, asar: eser,
afsona: efsane, didaktik adabiyat (ahloqıy-talimiy adabiyat): didaktik
edebiyat, aş’or: Ģiirler, badiiy-lik: bedî’ (belagat), badiha: bedahaten
(irtical), bayt: beyit, ballada: balat, band: bent, barmoq vazni: parmak
hesabı (hece vezni), bahşi. baxĢi, bahr: bahr, bahr-i tävil: bahr-i tavil,
bibliografiya: bibliyografya, biografiya: biyografi, bolalar adabiyati:
çocuk edebiyatı, vazn: vezin, variant: varyant, gümanizm: hümanizm,
deboçä: dibaçe, devon: divan, dialektizm: dialektizm, dialog: diyalog,
didaktik: didaktik, doston: destan, drama: drama, dramatürg: drama
yazarı, cangnoma: cenkname, canr: janr, cargon: jargon, cinos: cinas,
conläntiriş: canlandırma, zarbülmasal: darb-ı mesel, ideal: ideal,
idealläştiriş: idealleĢtirme, ideal qahraman: ideal kahraman,
ideologiya: ideoloji, ilhom: ilham, impressionizm: empresyonizm,
intiriga: entrika, ironiya: ironi, istiora: istiare, ifrot: ifrat, içki qofiya:
iç kafiye, iqtibos: iktibas, yilnomä: yıllık, karikatüra: karikatür,
kinoyä: kinaye, kitoba: kitabe, klassik. klasik, klassik adabiyat: klasik
edebiyat, klassitsizm: klasizm, komediya: komedi, kompozitsiya:
kompozisyon, külliyat: külliyat, latifa: latife, laf va naşr: leff-ü-neĢr,
lirik qahramon: lirik kahraman, madhiya: methiye, macmuat-üş-
şuaro: mecmuatü’Ģ-Ģuara, macoz: mecaz, mazmun va şakl: mazmun ve
Ģekil, manzuma: manzume, marsiya: mersiye, masal: masal,
masnaviy: mesnevi, matla: matla, maqola: makale, maqta: makta,
melodrama: melodram, metafora: metafor, metod: metot, miniatyura:
minyatür sanatı, modernizm: modernizm, monografiya: monografi,
monolog: monolog, montac: montaj, motiv: motif, müallif: müellif,
muammo: muamma, mübolaġa: mübalağa, müvaşşah: müveĢĢah
(tevĢih), münaqqid: münekkit, münocot: münacat, münozara:
münazara, münşaot: münĢeat, murabba’: murabba, müsaddas:
müseddes, müsallas: müselles, müsamman: müsemmen, müstazod:
müstezat, müfradot: müfret, muhammäs: muhammes, müşoira:
müĢaare, nazira: nazire, nazm: nazım, nasr: nesir, naturalizm:
natüralizm, na’t: naat, naqarot: nakarat, nigilizm: nihilizm, nutq:
926 Feridun TEKİN
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/4 Summer 2009
nutuk, parda: perde, parodiya: parodi, peyzac: peyzaj, portrat: portre,
dialektizm: dialektizm, prototip: prototip, piyasa: piyes, radif: redif,
ramal: remel bahri, realizm: realizm, replika: replik, reportac:
röportaj, afsona: efsane, risola: risale, ritm: ritim, retorika: retorik,
roman: roman, romans: romans, romantizm: romantizm, ruboiy: rubai,
rucu’: rücu, sayahatnoma: seyahatname, sabk: sebk, sac’: sec’i,
san’at: sanat, san’at, san’at üçün: sanat sanat için (görüĢü), sahna:
sahne, sentimentalizm: santimantalizm, simbol: sembol, simbolizm:
sembolizm, sinonim: sinonim, sonet: sone, soqiynoma: sakiname,
stilistika: stilistik, stil: üslup, söz oyini: söz oyunu, tavsif: tavsif veya
tasvir, tadric: tedric, tacnis: tecnis, tacohili orifona: tecahül-i arif,
tazkira: tezkire, tazad: tezat, takror: tekrar, ta’lif: telif, tanosib:
tenasüp, tarci’band: terci’-i bent, tarcima adabiyatı: tercüme
edebiyatı, tarıx: tarih, tarkibband: terkib-i bent, tarona: terane, tarsi’:
tersi’, tasvir: tasvir, tasnif: tasnif, tahallüs: tahallüs (mahlas), tahmis:
tahmis, ta’riz: tariz, taqlidçi: taklitçi, taqriz: takriz, tezis: tez, sav,
tekst: metin, tema: tema, tip: tip, tipik: tipik, tragediya: trajedi,
tragikomediya: traji-komik, tügün: edebî eserdeki düğüm bölümü,
tuyuq: tuyuk, törtlik: dörtlük, urġu: vurgu, uslub: üslup, ütopiya :
ütüpya, fabula: fabl, fantaziya: fantezi, fantastik roman: fantastik
roman, ferd: ferd, fahriya: fahriye, final: final (edebî eserde), folklor:
folklor, forma: forma, fütürizm: fütürizm, xalqçillik: halkçılık, xamsa:
hamse, xarakter: karakter, xarakteristika: karakteristik, xitob: hitap,
xotira daftari: hatıra defteri, xotima: hatime, xponika: kronik
(kronoloji), şakl: Ģekil, şarh: Ģerh, şe’r: Ģiir, şoir: Ģair, şuara: Ģuara,
epik tür: epik tür, estetika: estetik, qasida: kaside, qahramonlik
dostoni: kahramanlık destanı, qıta’: kıta, qıssa: kıssa, qalıplaş:
kalıplaĢtırma, qoralama: karalama (müsvette), qofiyä: kafiye, ġazal:
gazel, ġoya: gaye (edebî eserin) hacv: hiciv, hasbi hol: hasbihal,
hikmatli söz: hikmetli söz, hikoya: hikaye, hoşiya: haĢiye.
Değişik Terimler
abzats: satırbaĢı , abstraktsionizm: soyutçuluk, soyutlama,
avtobibliografiya: otobibliyografya, avtobiograf: otobiyografi yazan
kiĢi, avtograf: yazarın eserini kendi eliyle yazması veya yazmıĢ
olduğu bu eserini baĢka birine (hediye) vermesi, avtor nutqı: yazarın
eserinde kendi ağzından anlatmıĢ olduğu bölüm veya bölümler,
adabiyatşunoslik: edebiyat bilimi, akmenizm: seçkin sınıfın
üstünlüğünü anlatan BolĢevik ihtilalinden önce ortaya çıkmıĢ olan bir
edebî tür, akrostik: satırların baĢına gelen sözcüklerin birinci
harflerinin bir kiĢi ismini veya belli bir ibareyi meydana getirdiği Ģiir
türü, alla: ninni, anakreontik poeziya: antik Yunan edebiyatında mey
Ortak Dil Bağlamında Terim Birliği... 927
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/4 Summer 2009
ve muhabbeti, ayĢ u iĢreti terennüm eden lirik Ģiirler, anafora: stilistik
figürlerden biri olup, mısraların baĢında ya da edebî eserdeki
cümlelerin sonunda aynı tür sert sessizlerin ahenkli söz ya da
ibarelerin tekrarlanması, annallar: yıllık, annotatsiya: kitabın içeriğini
anlatan kısa kurallar, antiklerikal adabiyat: dinî-tasavvufi olmayan
edebiyat, antik şe’r tüzilişi: eski Yunan Ģiir sistemi, antrakt: tiyatroda
perde aralarındaki boĢluk, teneffüs, apokrif: eski dinî efsane ve
rivayetlerden oluĢan Ġncil ve Tevrat türünden mukaddes eserler,
apostrofa: cansız eĢya ya da olaya canlıymıĢ gibi eserde müracaat
eden Ģiirsel nutuk usullerinden biri, apofeoz: eski zamanlarda zafer
Ģerefine gerçekleĢtirilen gösteri, belli bir olayın baĢarı ile
sonuçlanması ve bu olaya katılan kahramanların Ģerefine söylenen
övgüler, arhitektonika: kompozisyon, askiya: nükte, assonans: redif,
aforizm: kısa, hikmetli söz, bayaz: mecmua, bard: ozan, bahĢi, boyan:
efsanevi Rus Ģairi, baġışlov: dibaçe, belletristika: roman, hikaye gibi
edebî türler, buffonada: komedi, varvarizm: eserin yazılmıĢ olduğu
dile ait olmayan ifadeleri kullanmak, vaqt, orın, harakat birligi:
zaman, yer, hareket birliği, vodevil: bir çeĢit komedi, voqeabänd şe’r:
malum bir olayı anlatan Ģiir, vulgarizm: edebî dilde kullanılmayan
bayağı sözler ve düzgün kurulmamıĢ cümleler (argo), gimi: methiye,
gracdanlik poeziyasi: kahramanlık Ģiirleri, grotesk: sanat ve edebiyatta
kiĢileri ya da onların hayatındaki manzaraları haddinden fazla
büyültüp veya küçültüp, gülünç Ģekle sokup gerçek olayları fantezi
hale getirip anlatan bir edebî usul, davra qoşıġı: çeĢitli münasebetler
sebebiyle dostlar arasında söylenen ezgiler, detektiv adabiyat: burjuva
sınıfını anlatan edebiyat türü, difiramb: eski Yunanda bir Ģiir türü,
idioma: deyim, icådiy hamkorlik: sanatçı dayanıĢması, icod tarıxı:
eserin yazılıĢ tarihi, dünyeviy adabiyat: dinî ve mistik olayan
edebiyat, eçim: eserdeki sonuç bölümü, züllisonayn: iki dilli Ģair,
imacinizm: imajinizm, invektiva: karalayıcı eleĢtiri, inversiya: Ģiirde
sözcüklerin gramer kurallarına uygun olan yerlerini değiĢtirme,
intermediya: eski tiyatrolarda ciddi sahne oyunlarının perde aralarında
seyirciyi eğlendirmek için sahnelenen küçük oyunlar, intim lirika:
yürekten söylenen samimi dostluk ve sevgi sözleri, intonantsiya: sesin
yüksek ve alçak perdesi ile ifadelenen konuĢma Ģekli, sözcüğü telaffuz
ediĢ karakteri, içki portret: ruhi portre, kanon: edebî kanunlar, kantata:
edebî eserde olay kahramanının adına söylenmiĢ yüceltici Ģiir,
kollektiv icod : birden fazla sanatçının bir araya gelip eserler
yaratması, kolliziya: edebî eserde bazı olayların tasvirinde yaratılan
kahramanların birbirine zıt olan menfaatler ve faydalarının çatıĢması
durumu, komparativizm: burjuva edebiyatçılarının edebiyat tarihini
sahteleĢtiren ilmine zıt olarak tarihsel-mukayeseli metot, edebî tarz,
konstrıktivizm: yapısalcılık, kontekst: içerik, kontrast: zıddiyet,
konflikt: edebî eserde tasvir edilen olayın iĢtirakçileri arasındaki
928 Feridun TEKİN
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/4 Summer 2009
mücadelenin özündeki anlaĢmazlık, zıtlık, kulminatsiya: edebî
eserdeki olaylar geliĢiminin ana noktası, eylem ve mücadelenin
Ģiddetlenme yeri, kuplet: kuple, bend, köriniş: sahne eserlerinin
perdesi bir çok bölümden ibaret olup, bu bölümlerin her biri birinin
gösteri olarak hesap edilmesi, köçiriş: bir mısradaki cümlenin diğer
mısrada devam etmesi, lakonizm: edebî eserde özlü sözlerden
faydalanma geleneği, yeteneği, laureat: yazar ve sanatçılara verilen
fahri unvan, yüksek mükafat, leytmotiv: bütün eser boyunca yazar
tarafından ileri sürülen, sürekli tekrarlanan ana fikir, amaç, libretto:
sahne eserleri metni, lirika: Ģiir, Ģiir sanatı, lirik çekiniş: bedii ifade
türlerinden biri, liro-epik tür: hayatı epik beyan ve lirik ifade ile
birlikte tasvir eden nazma ait eserler, litotä: tefrit, lutf: söz ya da
cümleyi bir çok manada kullanmayı esas alan söz oyunu, mavsüm
qoşıġı: halk Ģiirinde mevsimleri konu edinen manzumeler, malik-ül-
kalom: büyük sanatçılara verilen unvan, malik-ül-şuaro: saray
çevresinde yer alan Ģairlere verilen unvan, manokib: bir kiĢiye güzel
sıfatlar ve hasletler yakıĢtırıp, unvanlar ile onun mertebesini yücelten
risaleler, marosim qoşıġı: düğün, yas ve benzeri törenlerde söylenen
Ģiirler, matal: deyim, maqol: atasözü, maqolat: bab, bolüm, mahalliy
kolorit: edebî eserde söz konusu edilen mekanın yöresel özelliklerinin
tasviri, memuarlar: hatıralar, mehnat qoşıġı: iĢ ve emek konularında
söylenmiĢ manzumeler, mimlar: eski Yunanda halk temaĢalarının bir
türü olup, bu temaĢalarda mimler ismi ile anılan göstericilerin atıĢma
yapması ve oyunlar sahnelemesi, misteriya: ortaçağ draması, mif: mit,
mifologik obrazlar: mitolojik unsurlar, monorim: bütün mısraları aynı
kafiyeye sahip olan Ģiir, moralite: felsefi, dinî-ahlaki eser, mümtani’:
klasik edebiyatta olması mümkün olmayan bir Ģeyi, olabilir bir tarzda
beyan etme, müntahab: seçme eserler, müsannif: eseri tanzim eden,
muhbir: gazeteci, nasriy şe’r: mensur Ģiir, nekrolog: ölen bir kiĢinin
hatırasına bağıĢlanan ve onun yapmıĢ olduğu iĢleri anlatan eser,
neologizm: toplumsal yaĢama ait yenilikleri ifade eden yeni sözler,
novatorlik: seçkin sanatçılar tarafından halkın yeni düĢünce ve
duygularından doğan taleplerine cevaben edebî eserlerin mazmunu ve
Ģekline sokulan yeni sanatsal faziletler, noma: edebiyatta mektup
tarzında
yazılan
manzumeler,
nutqiy
xarakteristika:
eser
kahramanlarının karakterlerinin onların kiĢilere davranıĢları, insanlara
söyledikleri sözler aracılığı ile verilmesi, åbraz: edebî eserde yaratılan
tip, karakter, obrazlar sisteması: edebî eserdeki birbiri ile bağlantılı
bütün tip ve karakterler, obrazli ifoda: eĢya, olay ve insanın belirli bir
durumdaki haleti ve kendine has özelliklerini bir bütün olarak
tasavvur etmeye imkân veren Ģairane ifade, obektiv ġoya: edebî
eserdeki olay, Ģahıs tip ve karakterlerinin iĢ-hareketlerinden çıkartılan
mana, odo: lirik Ģiir türlerinden biri, oksimoron: zıt anlamlı sözcükleri
Ortak Dil Bağlamında Terim Birliği... 929
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/4 Summer 2009
bir arada kullanma, oktava: her bir bendi sekiz mısradan ibaret olan
Ģiir, omonim: eĢ sesli sözcük, omonim qofiya: eĢ sesli sözcüklerin
kafiye olarak kullanılması, oneginça strofa: aaab, aabb, abba, aa
Ģeklinde kafiyelenmiĢ Ģiir, oçerk: yaĢama ait olayların kısa
tasvirlerinden oluĢan küçük hacimli eser, oq şe’r: kafiyesiz Ģiir,
pamflet: bir Ģahsa, sosyal hayata ya da hayatın bazı dert ve belaları ile
alakalı yazılmıĢ aĢırı satirik Ģiir, panegirik: mezar baĢında ölen kiĢi
için söylenen övücü sözler, paralelizm: Ģiir söyleme usullerinden biri,
partiyaviylik: bir sanatçının belli bir dünya görüĢünü temsil eden bir
siyasi düĢüncenin savunucusu olması, pauza: söz arasındaki durma,
durak, pafos: coĢkunluk, peyzac lirikası veya tabiat lirikası: tabiat
Ģiiri, perifraz: mecazi ifadelerden biri olup, eĢya ve olayın ismini,
onun manasını tasvir ve tarif eden baĢka bir söz ya da ibare ile
değiĢtirme, personac: ikinci dereceden eser kahramanları, plagiat:
intihal, pleonazm: bir cümlede aynı anlama gelen sözcüklerin gereksiz
tekrarı, povest: kıssa, poeziya: söz sanatı, poema: destan, poetika:
edebiyat nazariyesi, poetik erkinlik: Ģairin vezin ve kafiyeye uymama
özgürlüğü, pritça: insanların hayatı hakkında kinayeli Ģekilde yaratılan
küçük ahlaki-didaktik hikayelerin eski ismi, proza: vezin ve kafiyesiz
yazılmıĢ edebî nesir, prozaizm: edebî eserin ruhuna uygun olmayan
resmi, ilmi söz ve terimleri kullanma durumu, poazaik şe’r: mensur
Ģiir, prolog: mukaddime, publitsistika: sosyal-siyasi hayatın konularını
iĢleyen türdeki bütün eserler, redaktsiya: redaktörlük, rezonyer: antik
drama komedi ya da romanlarındaki Ģahıs, remarka: dramatik eserde
yazar tarafından verilen izahlar, sababi ta’lif : bir eserin yazılıĢ sebebi,
säktä: Ģiirde vezin yönünden sonsuzluk, bitmezlik, salbiy obraz: edebî
eserde yazar tarafından faĢ edilen, karalanan kiĢiler, sargüzaşt
adabiyatı: tesadüfi ve garip olayları konu edinen hikaye ve kıssalar,
sarlahva: eserin bölümleri, bölümlerin isimleri, satira: satirik eser,
sillabik şe’r: mesnevi türünde bir Ģiir, sinekdoha: mecazın bit türü,
situatsiya: edebî eserde canlandırılan Ģahısların aralarındaki iliĢki ve
mücadeleleri neticesinde çeĢitli durumlarda ortaya çıkan vaziyetleri,
halleri, sıfatlaş: tasvir etme, ckald: Ġskandinav ülkelerinde halk Ģairi,
sotsialistik realizm: Sovyet edebiyatı ve edebî tenkitçiliğinin icat
metodu, strofika: Ģiir sistemine ait bir dal, stsenariy: dramatik eserin
planı, sucet: epik, lirik ya da dramatik eseri oluĢturan olaylar dizisi,
tabriknoma: herhangi önemli bir olay münasebeti ile mensur veya
manzum olarak yazılmıĢ edebî eser, tavtologiya: bir tabir veya
muhakemenin baĢka sözler ile tekrarlanıĢı, söz ve ibarelerdeki
benzerlik, tarıxıy qoşıq: tarihi olaylar ve onların kahramanlarına
bağıĢlanan destansı halk Ģiirleri, tez aytış: sert sessizlerin peyderpey
tekrarlanması ile çocuklara bu sesleri doğru öğretmek için söylenen
halk Ģiiri, tekstologiya: metinbilim, tendentsiya: eğilim, temayül,
terma: bir halk Ģiiri türü, tertsina: kıtaları üç mısradan oluĢan Ģiir,
930 Feridun TEKİN
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/4 Summer 2009
tirada: çok uzun cümle, topışmoq: bilmece, travesti: ciddi bir konuyu
komik bir Ģekilde anlatan eser, trafaret: Ģablon, trilogiya: bir yazarın
bir bütün içinde değerlendirilen üç eseri, trop: söz ya da söz
gruplarının değiĢik manalarda kullanılması, truverlar: orta çağ
Fransasında kahramanlık ve yiğitlik konusunda Ģiir yazıp, onu okuyup
dolaĢan seyyah Ģairler, toqıma: kurgu, urbanizm: edebî eserde Ģehir
hayatını anlatma tarzı, fars: bir komedi türü, feleton: bir tür gazete
yazısı, figüra: figür, firoqiyä: klasik edebiyatta ayrılık ve hicran
üzerine yazılmıĢ lirik Ģiirler, folkloristika: halkbilimcilik, formalizm:
sanat ve edebiyatta bedii eserin sadece Ģekline itibar eden edebî akım,
halq oġzaki icodi: folklor, tsezura: Ģiirde bir tür durak, tsitata: alıntı
yapmak, çastuşka: Rus halk Ģiiri türlerinden biri, çiston: lügaz, şe’r
tüzilişi: Ģiir sistemi, şirü şakar: belli bir tertipte iki dilde yazılan Ģiir,
evfoniya: edebî eserdeki sözün ahengi, nefisliği, tabiiliği ve güzelliği,
ezop tili: masal dili, ekspozitsiya: bir edebî eserde asıl konuya
girmeden önce yapılan olay ve yer tasvirleri, ekspressiya: izlenim,
ekspromt: irticalen, elegiya: eski Yunanda lirik Ģiir türlerinden biri,
epigramma: satirik ifade türlerinden biri, epigraf: eski Yunanda
yazarların unvanı, epistolyar adabiyat: toplum bireyleri, alimler ve
yazarların eserlerinin toplamı, epitafiya: çoğunlukla Ģiir Ģeklinde olan
kabir yazıları, erkin şe’r: serbest ölçülü Ģiir, ertak: masal, yumor:
zorlukları gülünç bir Ģekilde ele alıp iĢleyen eser, yalla: oyun ile icra
edilen halk Ģiiri, yamb: bir Rus halk Ģiiri türü, ölan: Kazak, Kırgız ve
baĢka halklarda geniĢ bir sahaya yayılmıĢ bir halk Ģiiri türü, ölmas
obrazlar: kendi önemini korumuĢ olan dünya edebiyatının mükemmel
edebî eserleri, unsurları, oxşatış: benzetme, qahraman sözi: edebî eser
kahramanının üslup özellikleri, qıyasiy xarakteristika: yazar ve
eleĢtirmen tarafından çeĢitli kahramanları birbiri ile karĢılaĢtırılıp
verilen karakteristik özellikler, qıskartma ot: kısaltmalı isim, qopuzçi:
eski Ukrayna’da kopuz çalıp, Ģiir söyleyen, qoşıq: koĢma, hamd:
klasik Ģiirde eserin giriĢ bölümü, hico: Ģiirde durak.
Yukarıdaki sınıflandırmadan da anlaĢılacağı üzere özdeĢ
terimlerin sayısı değiĢik terimlere göre oldukça azdır. Bu durum
aslında, söz konusu iki Türk lehçesinde edebiyat terimleri sahasında
bir birlik/ortaklık sağlamanın zor/imkansız olacağını ortaya
koymaktadır. Burada dikkati çeken önemli bir nokta, klasik edebiyata
ait terimlerin özdeĢ olmasıdır. Özellikle Arapça kökenli sözcükler
(müallif: müellif, muammo: muamma, mübolaġa: mübalağa vb.) özdeĢ
terimler olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bunu yanında Rusça aracılığı
ile Özbek Türkçesine girmiĢ Batı kökenli sözcükler (folklor: folklor,
forma: forma, fütürizm: fütürizm vb.) de her iki lehçede özdeĢ terimler
olarak kullanılmaktadır.
Ortak Dil Bağlamında Terim Birliği... 931
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/4 Summer 2009
DeğiĢik terimler baĢlığı altında değerlendirilen terimlerde
ise çok farklı özelliklerle karĢılaĢılmaktadır. Bazı terimler farklı
isimlendirilebilmektedirler. Örneğin köçiriş: ulama, annallar: yıllık,
ertäk: masal, toqıma: kurgu vb. Birtakım terimler bizim
sözlüklerimizde bulunmamaktadır: rezonyer: antik drama komedi ya
da romanlarındaki Ģahıs, yamb: bir Rus halk Ģiiri türü, trilogiya: bir
yazarın bir bütün içinde değerlendirilen üç eseri vb. Bunun yanında
bizim sözlüklerimizde olup da Özbek Türkçesinde olmayan terimlerin
de burada zikredilmesi gerekmektedir. Fakat bu çalıĢmada, bu bölüm
altında terim sınıflandırmasına gidilmedi. Çünkü böyle bir
sınıflandırma yapmanın zorluğu, Türkiye Türkçesindeki terim
karmaĢasından kaynaklanmaktadır. Aynı Ģekilde bu karmaĢa, Özbek
Türkçesi için de geçerlidir. Özbek Türkçesi edebiyat terimleri için
farklı kaynaklara baĢvurulmuĢ olsaydı yine aynı durumla karĢılaĢılırdı.
Türkiye Türkçesi ve Özbek Türkçesi edebiyat terimleri
arasında yapılmaya çalıĢılan bu karĢılaĢtırma gösteriyor ki Kazak ve
Kırgız Türkçeleriyle böyle bir karĢılaĢtırma yapılsaydı, terim
ortaklığı/birliği noktasında sözü edilen güçlükler daha da
yoğunlaĢacaktı. Yani Türkçenin alanı geniĢledikçe terim ortaklığı
daha da azalacak ve bu ortaklığı sağlamanın imkânsızlığı daha da
belirginleĢecekti.
Türkçeler arasında terim birliği/ortaklığı sağlamanın
zorlukları/imkânsızlığı göz önüne alındığında “ortak dil” oluĢturma
noktasında da bazı olguların tekrar gözden geçirilmesi gerekmektedir.
“Ortak dil” yerine “ortak iletiĢim dili” oluĢturma yolunda birtakım
somut ve kabul edilebilir adımların atılması gerekmektedir. Masa
baĢında “ortak iletiĢim dili” yaratılamayacağı gerçeğinden hareketle
Türk soydaĢlarımızla hayatın her aĢamasını ilgilendiren somut
projelere imza atılmalı ve bunlar hayata geçirmelidir. ĠĢte o zaman
soydaĢlar birbirlerini daha iyi tanıma, daha iyi anlama ve daha iyi
anlaĢma imkânına sahip olacaklardır.
KAYNAKÇA
ATALAY, Mehmet ve VANLIOĞLU, Mehmet (1994), Edebiyat
Lügati, Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi
Yayınları, Erzurum.
ERCĠLASUN, Ahmet Bican vd., (1992), Karşılaştırmalı Türk
Lehçeleri Sözlüğü I, II, (Kılavuz Kitap: I, Dizin: II) Kültür
Bakanlığı Yayınları: 1371, 1372, Ankara.
932 Feridun TEKİN
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/4 Summer 2009
DĠLÇĠN, Cem (1983), Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, Türk Dil Kurumu
Yayınları: 517, Ankara.
HAMĠDOV, H, ABDULLAYEVA ġ ve ĠBRAHĠMOVA, S (1969),
Adabiyat Tarminlari Luġati, “Oqıtuvçi” NaĢriyati, ToĢkent.
HOTAMOV, N. T (1969), Adabiyatşunoslikdan Qısqaça Rusça-
Özbekça Luġat, “Oqıtuvçi” NaĢriyati. ToĢkent.
KARATAġ, Turan (2005), Ansiklopedik Edebiyat Terimleri Sözlüğü,
Akçağ Yayınları, Ankara.
KORKMAZ, Zeynep (1992), Gramer Terimleri Sözlüğü, Türk Dil
Kurumu Yayınları: 575, Ankara.
LEVEND, Agah Sırrı (1984), Divan Edebiyatı, Enderun Kitabevi,
Ġstanbul.
MERMER, Ahmet ve KOÇ KESKĠN, Neslihan (2005), Eski Türk
Edebiyatı Terimleri Sözlüğü, Akçağ Yayınları, Ankara.
NASKALĠ, Emine Gürsoy (1997), Türk Dünyası Gramer Terimleri
Kılavuzu, Türk Dil Kurumu Yayınları: 667, Ankara.
Özbek Tilining İzohli Luġati (I-II), (1981), “Rus Tili” NaĢriyati,
Moskova.
Tahir’ül-Mevlevi (1973), Edebiyat Lügati (NeĢre Hazırlayan: Kemal
Edip Kürkçüoğlu) Enderun Kitabevi, Ġstanbul.
TÜRKAY, Kaya (1996), “Türkçelerde Terim Ortaklığı Açısından Dil
Bilgisi Terimleri Üzerine Bir KarĢılaĢtırma”, Türk Dili
Dergisi, Terim Özel Sayısı, Sayı: 540, Ankara.
Edebiyat ve Söz Sanatı Terimleri Sözlüğü, (1948), Türk Dil Kurumu
Yayınları, Ankara.
Türkçe Sözlük I, II, (1988), Türk Dil Kurumu Yayınları: 549, Ankara.
USMANOV, O, HAMĠDOV, ġ (1981), Özbek Tili Leksikasi
Tarıxıdan Materiallar, “Fan” NaĢriyati, ToĢkent.
YUSUF, Berdak (1993), Türkça-Özbekça va Özbekça-Türkça Luġat,
“Özbekiston” NaĢriyatı, ToĢkent.
Dostları ilə paylaş: |